”İstanbul 7 büyüklüğünde deprem riski altında”

Erdik, "İstanbul'da deprem olma riski yıllık yüzde 2 oranında. Bu da yüksek ihtimaldir." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL- Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE),  Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ve Mahalle Afet Gönüllüleri'nin (MAG) işbirliğinde düzenlenen "Deprem TIR'ı", 17 Ağustos Marmara Depremi'nin yıl dönümünde Taksim meydanında halkla buluştu.

Depremin 11'inci yıl dönümünde, deprem ve zorunlu deprem sigortası bilincini arttırmaya yönelik ve 22 Ağustosa kadar sürecek etkinliklerde vatandaşlar, KRDAE eğitmenleri eşliğinde deprem simülasyonuna katılacaklar. 6 şiddetindeki bir depreme uygun olarak hazırlanan simülatörde vatandaşlar, deprem sırasında neler yapmaları gerektiği konusunda bilgi alabilecekler.

Etkinlikte bir açıklama yapan KRDAE Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, "İstanbul'daki deprem riski, San Francisco ve Tokyo ile neredeyse aynı riski paylaşıyor. Yıllık ihtimal yüzde 2'dir ve bu yüksek ihtimaldir. Ancak İstanbul'un yapı stoku San Francisco ve Tokyo kadar iyi değil. Bu bakımdan yapılarımızda yıkılma ve can kayıplarımız olacak" dedi.

Erdik, İstanbul ve Marmara'da yani Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde olan depremlerin 'karakteristik deprem' denilen depremler olduğunu, bu tür depremlerin eğer bir segmenti kırılırsa 7.2, 2-3-4 segmenti kırılırsa 7.6'ya kadar ulaşan depremler ürettiğini ve İstanbul için minimum 7 büyüklüğünde bir deprem ihtimali olduğunu kaydetti.

Yıldan yıla deprem riskinin artmadığını belirten Erdik, "Olası depremin 7 büyüklüğünde olacağına dair elimizde çok esaslı kanıtlar var. İstanbul'da tamamen yıkılacak bina adedi 20 bin, hasar görecek bina sayısı ortalama 200 bin civarındadır. Yani İstanbuldaki binaların yüzde 40'ı hasar görecektir. Can kaybı tahminlerimiz ise pek iç açıcı değil. Bu sayı 20-30 bin arasında olacaktır. Bu da nüfusun binde 2'si anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı da, konuşmasında şunları kaydetti:

"Türkiye'de Zorunlu Deprem Sigortası olması gereken konutların 4'te 1'i sigortalı durumda. Bu oran İstanbul'da 3'te 1 seviyesinde. Bu oran bizi yanıltmasın, çünkü Marmara depremi sırasında bu oran çok daha azdı. Yüzde 3-4'lerden yüzde 25'lerin üzerine çıktı. Deprem bilinci arttıkça sigortalılıkta paralelinde değişiyor. Değişik kurum ve kuruluşlarımızın da el birliğiyle çalışmaya yardımcı olması lazım. Çünkü, deprem sonrasında hayatta kalacağız ve eve ihtiyacımız olacak. Bu konutların finansmanı için bu kaynağa ihtiyacımız var. Şu anda DASK'ın zorunlu deprem sigortasında, sigorta teminatı verdiğimiz, konutların büyük bir depremde hasarını karşılayacak kaynağı var. Depremi hatırlamak yetmez, harekete geçmek lazım diyoruz ve tüm konut sahiplerini zorunlu deprem sigortası yaptırmaya davet ediyoruz."

MAG üyeleri ise zorunlu deprem sigortasına dikkat çekmek için bir hafta boyunca Taksim Meydanı'na kurdukları deprem barakasında yaşayacaklar.

"Bir an önce eyleme geçmemiz lazım"

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dündar Çağlan, Türkiye'nin, sadece Marmara ve İstanbul'da değil, Doğu Anadolu fayındaki yerleşimleri de etkileyebilecek, 7 şiddetinin üzerinde deprem üretebilecek bir riskle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Dündar Çağlan, Jeoloji Mühendisleri Odasında düzenlediği basın toplantısında, hazırladıkları "Deprem ve Deprem Yönetimi Raporu"nu açıkladı. Çağlan, Türkiye'nin jeolojik yapısı gereği depremin kaçınılmaz olarak yaşanacağının bilinmesine rağmen bugün 11 yıl öncesinden daha güvenli bir çevrede yaşandığını söylemenin mümkün olmadığını belirtti.

Afetlere yönelik tedbirlerin alınmasının sosyal devletin görevleri arasında yer aldığını vurgulayan Çağlan, "bu anlayışın Türkiye'de merkezi ve yerel yöneticiler tarafından yeterince kabul görmediğini ve gereklerinin yerine getirilmediğini" savundu.

Rapordaki başlıkları sıralayan Çağlan, Stratejik Deprem Planının ivedilikle hazırlanmasını önerdiklerini ifade etti.

Çağlan, raporun en önemli noktalarının sorulması üzerine, Türkiye'de depreme yönelik uygulamaların parça parça yerine getirildiğini ancak bir koordinasyon içerisinde çalışma yapılmadığını söyledi.

Afet mevzuatındaki çok başlılığın giderilmesi gerektiğini ifade eden Çağlan, "Kurumsal yapılanmada da çok başlılık mevcuttur. En son Afet Acil Durum Yönetim Başkanlığı oluşturulmasına rağmen bu kurulun eş güdümü ve koordinasyonu sağlayacak nitelikte ve yapılanmada olmadığı görülmektedir. Afet Müsteşarlığının oluşturulmasının gerekli olduğunu ifade ediyoruz" diye konuştu.

Depreme yönelik önlem alınmasında geç kalmışlığın telafi edilmesi için yeniden yapılanmalara önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Çağlan, "Ülkemizin yüzde 93'ü, nüfusumuzun yüzde 95'i, sanayimizin yüzde 98'i ve barajlarımızın da yüzde 83'ünün deprem riski altında olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Sadece Marmara ve İstanbul depremi değil, Doğu Anadolu fayındaki yerleşimleri de etkileyebilecek, 7'nin üzerinde deprem üretebilecek bir riskle karşı karşıyayız" dedi.

İstanbul'da 7 şiddetinin üzerinde bir deprem olmasının her an beklendiğini anlatan Çağlan, bu depremin tsunamilere yol açmasının da beklendiğini söyledi.

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir