İsrail'in saldırısı kınandı

AİGK sonuç bildirisinde, İsrail hariç tüm üyeler, Gazze Şeridi'ne insani yardım taşıyan uluslararası yardım konvoyuna İsrail'in saldırısını kınadı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı'nın 3. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sonunda Türk Dönem Başkanlığı'nca yapılan Başkanlık Açıklamasında, İsrail hariç bütün üye ülkelerin Gazze Şeridi'ne insani yardım taşıyan uluslararası yardım konvoyuna İsrail'in saldırısını kınadıkları belirtildi.

Türk Dönem Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Uluslararası ve bölgesel barış ve güvenliği tehlikeye atma potansiyeli taşıyan tehditleri ele almak sorumluluğu tahtında, bir üye ülke hariç, tüm diğer üye ülkeler, 31 Mayıs sabahı Doğu Akdeniz'de uluslararası sularda seyretmekte olan ve Gazze Şeridi'ne insani yardım taşıyan uluslararası yardım konvoyuna İsrail Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen eylem karşısında derin endişelerini ifade etmişler ve bu hareketi kınamışlardır" denildi.

Bölgesel sorunlara yer verildi

AİGK 3. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sonunda yayımlanan bildiride, Asya ülkelerinin karşı karşıya kaldığı sorunlar, bölgesel ve uluslararası konulara yer verildi, Orta Doğu ve Irak ve Afganistan gibi sorunlu bölgelere atıfta bulunuldu.

Bildiride, AİGK'nın BM tüzüğüne ve genel olarak kabul edilen BM prensip ve normlarına bağlılığı teyit edilerek, uluslararası hukukun önemi ve uluslararası konulara çok taraflı yaklaşımın gerekliliği vurgulandı. Uluslararası hukukun temel prensiplerine, çok kültürlülük ve büyüyen bağımlılık çerçevesinde BM çatısı altında yapılan ortak çabalarla destek olunması çağrısında bulunulan bildiride, Asya'nın barış içinde kalmasının önemine işaret edildi.

Zirve katılımcıları terörü "güçlü bir şekilde ve tek bir ses olarak" kınadıklarını belirterek, ne zaman, nerede ve kim tarafından işlenirse işlensin terör eylemlerinin uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğunu bildirdi. "Biz terörizmin, herhangi bir din, millet, uygarlık ve etnik grupla bağının olmadığına inanıyoruz" denilen bildiride, terörizmle uluslararası mücadele ve bu konuda çifte standartlardan kaçınılarak BM öncülüğünde terörizme karşı bütün devletlerin birlikte hareket etmesi gerektiği vurgulandı.

BM'de uluslararası terörizmin tanımı tartışmalarının sonuçlandırılması çağrısında bulunulan bildiride, AİGK belgelerinde yer alan ve önceki zirve ya da bakanlar toplantısında kararlaştırıldığı şekilde silahsızlanma ve nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılmasına bağlılık teyit edildi.

Uyuşturucu kaçakçılığı

Washington'daki nükleer enerji zirvesinin ve daha sonra Tahran'da yapılan alternatif nükleer zirvenin not edildiği belirtilen bildiride, Güney Asya'nın nükleer silahlardan arınmış bir bölge olması çağrısında bulunuldu.

Bildiride, uyuşturucu kaçakçılığı ve bu alandaki mücadele konusuna da yer verilerek, örgütlü suçlara karşı mücadelede aktif işbirliği gereğine işaret edildi.

Devletler arası ilişkilerde toprak bütünlüğü ve ülkelerin bağımsızlıklarına saygıya bağlılığın yeniden teyit edildiği kaydedilen bildiride, ayrılıkçılığın istikrar, güvenlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü ve ülkelerin sınırlarının ihlal edilemezliği ilkelerine karşı büyük bir tehdit olduğu belirtildi.

Ayrılıkçı hareketlerle ilişki kurmak yok

Üyeler, topraklarının herhangi bir ayrılıkçı hareket tarafından kullanılmamasını ve bu ayrılıkçılarla herhangi bir ilişki kurmamayı, onlara herhangi bir destek sağlamamayı da teyit ettiler.

Bu arada, bildiride BM'nin ve uluslararası hukukun toplumların kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesi ilkesine de atıfta bulunuldu.

Bildiride, AİGK'nin sorunların barışçıl yollarla çözümü ilkesi çerçevesinde dolaylı ya da dolaysız tehdit ya da güç kullanımının devletlerin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına, ayrıca bölgesel ve uluslararası barışa tehdit oluşturduğu kaydedildi.

Enerji alanındaki güvenliğin önemine dikkat çekilen bildiride temiz enerji kaynaklarının geliştirilmesi gerektiği üzerinde de duruldu.

Ekonomik Kriz

Bildiride, uluslararası ekonomik krizin olumsuz etkisine atıfta bulunularak, bu krizin değişik ekonomik sistemler arasındaki dengesizlikleri ön plana çıkardığı ve finans kurumlarının yeniden yapılanmasının gerektiği vurgulandı. Bildiride, uluslararası topluma krize karşı sürdürülebilir ve kapsamlı bir tepki verme çağrısında bulunularak, finans kurumlarının reformu için çabaların desteklenmesi kararlaştırıldı.

Üyeler, BM reformu ve insan haklarının korunması gibi konulara da yer verdikleri bildiride, insan haklarının vazgeçilemez, bölünemez ve birbirine bağımlı bir ilke olduğu hususunu vurguladı. Medeniyetler arası diyaloğun önemine işaret edilen bildiride, bu çerçevede yapılan zirveler hatırlatıldı.

Orta Doğu

Sonuç bildirisinde, Orta Doğu'daki durumdan duyulan endişeye vurgu yapılarak, taraflara kalıcı, sürdürülebilir bir barış ortamı oluşturulması için BM kararlarına uymaları çağrısında bulunuldu. Bildirinin bu maddesinde BM kararları çerçevesinde iki devletli çözüm ilkesi doğrultusunda Filistin devletinin kurulmasına ilişkin müzakerelere de atıfta bulunuldu.

Afganistan'daki duruma da değinilen bildiride, bu ülkenin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı ve birliğine duyulan saygı belirtildi. Bildiride, Afganistan'ın ekonomik açıdan kendi kendine yeten bir ülke olmasının önemine işaret edilerek, insani yardım da dahil olmak üzere bu ülkeye mümkün olduğu kadar bütün alanlarda yardım edilmesi gerekliliği vurgulandı.

Uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm ve diğer suçlar arasında bir bağlantı bulunduğu belirtilen bildiride, uyuşturucu kaçakçılığı ile uluslararası mücadelenin önemine dikkat çekildi. "Afganistan'ın ve halkının karşılaştığı tehditlerin farkındayız" denilen bildiride, bu ülkede kalıcı bir barış ortamı sağlanmasının Afganistan hükümetinin çabaları ile uluslararası çabaların birleştirilmesiyle mümkün olduğu kaydedildi.

Bildiride, BM'nin Afganistan konusunda daha etkin bir rol oynaması gerekliliği üzerinde durularak, Irak'taki siyasi sürecin gelişiminden duyulan memnuniyet de dile getirildi ve Irak'ın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına  vurgu yapıldı.

Sonuç bildirisinde, güven artırıcı önlemlerin uygulanmasının önemine işaret edilerek, önceki bu türden uygulamaların başarısından duyulan memnuniyet dile getirildi.

Bir sonraki AİGK dışişleri bakanları toplantısının 2012 yılında yapılacağı belirtilen bildiride, 4. devlet ve hükümet başkanları zirvesinin ise 2014 yılında düzenleneceği kaydedildi.

Gül:  En önemli sonuçlardan biri, içerikli bir bildirinin kabul edilmesi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün uluslararası camianın büyük bir dikkatle takip etmekte olduğu zirvenin en önemli sonuçlarından birinin de, içerikli bir bildirinin kabul edilmesi olduğunu belirterek, "Zirveye en üst düzeyde gösterilen yoğun ilgi, gerçekleştirdiğimiz temas ve çalışmaların, keza CICA İstanbul Bildirisinin verdiği mesajın ağırlığını şüphesiz arttırmaktadır" dedi.

Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK/CICA) 3. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sona erdi.

Gül, zirvenin kapanışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, bu zirveyle birlikte dönem başkanlığını Kazakistan'dan 2010-2012 dönemi için devraldığını belirterek, böylece, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in himayesinde 18 yıldır başarıyla gelişen CICA sürecinin yeni bir dönüm noktasına geldiğini söyledi.

2002 yılındaki zirvede kabul edilen Almatı Senedi ile konferansın örgüt haline dönüşmesinin üzerinden 8 yıl geçmesinden sonra bugün, "CICA Sekreteryası ve Personelinin Ayrıcalık ve Bağışıklıklarına İlişkin Anlaşma"nın imzalanmasıyla, kurumsallaşma yönünde bir eşiğin daha tüm üye ülkelerin desteğiyle ve başarıyla aşıldığını ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu gelişme, CICA'nın uluslararası topluma daha etkin şekilde kurumsal katkı sağlamasına imkan tanıyacaktır. Bugün, uluslar arası camianın büyük bir dikkatle takip etmekte olduğu zirvenin en önemli sonuçlarından biri de, içerikli bir bildiri kabul etmiş olmamızdır. Zirveye gerek üye devletler, gerek misafir ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından en üst düzeyde gösterilen yoğun ilgi, gerçekleştirdiğimiz temas ve çalışmaların, keza CICA İstanbul Bildirisinin verdiği mesajın ağırlığını şüphesiz arttırmaktadır."

Cumhurbaşkanı Gül, bugün Vietnam ve Irak'ın katılım törenlerinin gerçekleşmesiyle, CICA'nın artık 22 üyeli bir uluslar arası örgüt haline gelmesinden de ayrıca gurur duyduğunu belirterek, Türkiye'nin dönem başkanlığının yol gösterici ilkesini "Asya'da işbirliğine dayalı güvenliğin inşası" olarak belirlediklerini anımsattı.

Bu konuda bütün üye devletlerin katkısını ve işbirliğini, ayrıca misafir ülkelerin ve uluslararası örgütlerin desteğini beklediklerini kaydeden Gül, "Üye devletlerin görüş birliği temelinde hareket edeceğimiz tabiidir. Sizlerin sağlayacağı destek, başarıya birlikte ulaşmamızın anahtarıdır. Dönem başkanlığımızda CICA'nın birbirinden önemli ve değerli tüm üyeleriyle el birliğiyle bölgesel ve küresel barış, istikrar, huzur ve refahın sağlanmasına katkıda bulunacağımıza inancım tamdır" diye konuştu.

Gül: Bağımsız uluslararası komisyonun kurulmasını desteklenmiştir

Gül tarafından zirve sonunda katılımcılara sözlü olarak da okunan açıklamada, "Bir üye ülke hariç, tüm diğer üye ülkeler, bu eylemi (İsrail'in saldırısı), BM Şartı ve uluslararası hukuk ilkelerinin açık ihlali olarak addetmişler ve bu eylem sonucunda sivillerin hayatını kaybetmesini güçlü bir şekilde kınamışlardır. Bu kabil eylemlerin tekrarını önlemek ve hesap verilebilirlik ilkesini korumak amacıyla, BM Güvenlik Konseyi Başkanlık Açıklaması doğrultusunda olayın inandırıcı ve şeffaf bir şekilde soruşturulmasını teminen BM Genel Sekreteri tarafından bağımsız uluslararası komisyonun kurulmasını desteklemişlerdir" denildi.

Üye ülkeler "Bu bağlamda bölgesel barış ve güvenlik için son derece yıkıcı olan Gazze Şeridi'ne yönelik insanlık dışı ambargonun derhal kaldırılması çağrısında" da bulundu.

Başkanlık Açıklamasında, AİGK'nin üye ülkelerinin büyük bir çoğunluğunun aynı zamanda Orta Doğu'da nükleer silahlardan arındırılmış bölge kurulması çağrısında bulunduğu belirtilerek, "Bu amaçla Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması 2010 yılı Gözden Geçirme Konferansı'nın Mısır ve Arap ülkeleri önerisi doğrultusunda tüm Orta Doğu ülkelerinin katılacağı bir konferansın 2012 yılında düzenlenmesi kararını takdirle karşılamışlardır" denildi.

Açıklama ile "üye ülkelerin büyük bir çoğunluğunun ayrıca İsrail'e en kısa zamanda Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'na taraf olması ve tüm nükleer tesislerini Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun kapsamlı denetimine tabi kılması çağrısında bulundukları" da kaydedildi.

Üye ülkelerin büyük bir çoğunluğunun İsrail'in 1967 yılından bu yana işgal altında bulundurduğu Arap topraklarından çekilmesi, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve Filistinli göçmenlerin sorunlarının ilgili BM kararları temelinde çözümlenmesi çağrısında bulunduğu da kaydedildi.

Açıklamada ayrıca, üye ülkelerin büyük bir çoğunluğunun AİGK ile İKT ve AGİT arasında güçlendirilmiş işbirliği kurulmasını memnuniyetle karşıladıkları ve destekledikleri bildirildi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir