İşi bırakan mükellefler indiremedikleri KDV’yi gider yazabilecekler
Yılmaz SEZER
YMM, Güncel&Laviale Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Bilindiği üzere, işe devam eden mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak yüklenip indiremedikleri KDV’yi, indirilmek üzere sonraki dönemlere devretmeleri gerekmektedir. Ancak, işi bırakan (faaliyetini terk eden) mükelleflerin indiremedikleri KDV’yi, faaliyetlerini terk etmeleri nedeniyle bir daha indirebilmeleri mümkün olmadığından, indirilmek üzere sonraki dönemlere devretmeleri söz konusu bulunmamaktadır. Bu ise, faaliyetini terk eden mükelleflerde indirilemeyen KDV sorununa neden olmaktadır. Bu sorun, özellikle yıl sonlarında ortaya çıkmaktadır. KDV Kanunu’nda, mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV’lerin telafisinde;
• İndirim,
• İade,
• Gider yazma veya maliyete intikal ettirme,
olmak üzere 3 yöntem düzenlenmiştir.
1- İndirim yöntemi, işi bırakan mükelleflerde indirilemeyen KDV sorununu çözememektedir
KDV Kanunu’nun 29-34. maddelerinde düzenlenen indirim yöntemine göre, mükelleflerin bir vergilendirme döneminde yüklendikleri KDV’yi, mal ve hizmet satışları üzerinden hesapladıkları KDV’den indirmeleri, yüklenilen vergilerin, hesaplanan KDV’den büyük olması halinde aradaki fark verginin indirilmek üzere sonraki dönemlere devredilmesi gerekmektedir. Ancak, işi bırakan mükelleflerin indiremedikleri KDV’yi işi bırakmaları nedeniyle indirilmek üzere sonraki dönem devretmeleri kanunen mümkün değildir. Dolayısıyla, indirim yönteminin, işi bırakan mükelleflerin indirilemeyen KDV sorununu çözmesi mümkün bulunmamaktadır.
2- İşi bırakan mükelleflere indiremedikleri KDV iade edilebilir mi?
İşi bırakan mükelleflerin yüklenip indiremedikleri KDV’nin, işi bırakma fiilinin KDV Kanunu’nda düzenlenen iade hakkı doğuran işlemler arasında sayılmaması nedeniyle iade edilmesi de mümkün bulunmamaktadır.
3- İşi bırakan mükellefler indiremedikleri KDV’leri doğrudan gider olarak dikkate alabilirler mi?
KDV Kanunu’nda, işi bırakan mükelleflerin indirim konusu yapamadıkları KDV’lerle ilgili olarak yapılacak işlem konusunda özel bir düzenleme bulunmamakla beraber, Kanunun 58. maddesinde, mükelleflerce indirilebilecek KDV’nin gider yazılamayacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, işi bırakan mükelleflerce yüklenilip indirilemeyen KDV, işi bırakma nedeniyle “İndirilemeyecek KDV” haline dönüşmekte olup, KDV Kanunu’nun 58. maddesinden hareketle GVK ve KVK yönünden gider olarak dikkate alınması gerekir.
Yüklenilip indirilemeyen ve işi bırakma nedeniyle de bir daha indirilmesi mümkün olmayan KDV’nin, gider yazma yoluyla telafisine olanak sağlanmaması, işi bırakan mükellefleri nihai tüketici konumuna getirir ki, bu da KDV’nin genel teorisine aykırıdır.
Nitekim, bu konuda Maliye Bakanlığı da aynı görüşte olup, verdiği bazı özelgelerin özetleri aşağıdadır:
• “31.08.2010 tarihinde işi bırakmanız nedeniyle yüklendiğiniz ve indirim yoluyla gideremediğiniz KDV’yi 2010 yılı gelir vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate almanız mümkün bulunmaktadır.” (GİB. Balıkesir VDB’nin, 26.10.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.10.15.01-KDV-2010/107-1308/-107 sayılı Özelgesi)
• “Mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir.Diğer taraftan, devreden vergilerin gider yazılabilmesi ile ilgili bu uygulama sadece faaliyeti bırakan mükellefler için geçerlidir. Faaliyetin devamı süresince devreden vergilerin gider veya maliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı tabiidir.” (MB. İstanbul VDB’nin, 27.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.58-1443 sayılı Özelgesi)
• “İşi bırakan mükellefler, devreden vergilerini indirim yoluyla telafi etme imkânı ortadan kalktığı için işin bırakıldığı dönem itibariyle indirim yoluyla telafi edemedikleri bu vergileri gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alabileceklerdir. Buna göre;
- İşin bırakılması veya şirketin tasfiyesi dolayısıyla, işletmede bulunan vergiye tabi malların işin bırakılması veya şirketin tasfiyesinden önce satış vb. yollarla tasfiye edilmesi halinde teslim bedeli üzerinden, tasfiye edilmemiş ise bu malların işletmeden çekilen değer olarak KDV Kanunu’nun 3/a maddesi gereğince emsal bedel üzerinden KDV hesaplanarak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir.
- İndirim konusu yapılamayan KDV ise sonraki döneme devreden KDV olarak kalacaktır. Sonraki döneme devreden KDV’nin, iade hakkı doğuran bir işlem bulunmaması kaydıyla, iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir.
• Diğer taraftan, devreden vergilerin gider yazılabilmesi ile ilgili bu uygulama sadece faaliyeti bırakan mükellefler için geçerlidir. Faaliyetin devamı süresince devreden vergilerin gider veya maliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı tabiidir.” (MB. İstanbul VDB’nin, 25.10.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01- KDV.29-1875 sayılı Özelgesi)
• “Terk ettiğiniz faaliyetinize ilişkin olarak katma değer vergisi beyannamenizde yer alan sonraki döneme devreden KDV’nin tamamının, iade hakkı doğuran işlemleriniz bulunmaması halinde KDV Kanununun 58. maddesi uyarınca kurumlar vergisi matrahınızın tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilmesi mümkün bulunmaktadır.” (GİB. Ankara VDB’nin, 15.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.20.15.01-40-MUK-2010-164-402 sayılı Özelgesi)
• “Tasfiyeye giren şirketinizin mevcutlarını işi terkten önce satış vb. yollarla tasfiye ettiği takdirde teslim bedeli üzerinden, mevcutlar tasfiye edilmemişse işletmeden çekiş göstererek emsal bedeli üzerinden KDV hesaplayıp beyan etmesi gerekmektedir. Hesaplanan bu vergilere rağmen indirilemeyen bir tutarın kalması halinde, söz konusu tutarın iadesi söz konusu olmayacaktır.
Dolayısıyla, tasfiyeye giren şirketinizin tasfiye sonucunda devreden KDV’sinin bulunması halinde indirim imkanı kalmayan bu tutarın, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.”(MB. Sivas Defterdarlığı’nın, 17.8.2011 tarih ve B.07.4.DEF.0.58.10.00-2010-2-12-5 sayılı Özelgesi)