İşadamları bizden korksaydı, Kılıçdaroğlu'nu alkışlamazdı

Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün seçim sürecini değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüseyin GÖKÇE

ANKARA - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, kararsızların oranının çok azaldığını belirterek, artık yapılacak çalışmaların seçmen tercihlerini değiştirmeyeceğini söyledi. MHP'deki kaset olayını siyaseti dizayn etme çabası olarak nitelendiren Ergün, buradan partilerinin çıkar sağladığına yönelik iddiaların doğru olmadığını bildirdi. Nihat Ergün, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarının aksine işadamlarının hükümeti eleştirmekten korkmadığını belirterek,  işadamlarının hükümetten korkuları olmadığını, eğer olsaydı Kılıçdaroğlu'nu herkesin gözleri önünde alkışlayamayacaklarını,  işadamlarının hükümetin yanlış uygulamalarını her zaman eleştirdiğini söyledi. Ergün, sanayicilerin denetlemelerin arttığına ilişkin şikayetlerine ilişkin olarak da piyasa gözetim ve denetimi yaptıklarını bu denetimden kurtulmak için 'siyasi olarak size karşı olduğum için denetliyorsunuz' havasının verilmesinin doğru olmadığını açıkladı.

Seçime bir hafta kala Ankara Sohbetlerine konuk olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.

Seçim maratonu geride kalmak üzere, süreci asıl değerlendiriyorsunuz?

Seçimlere bir haftadan az bir zaman kaldı. Bir çok şey olgunlaştı. Bu son  haftada çok fazla bir şey değişmez. Halkın büyük bir çoğunluğu kararını vermiş durumda. Bundan sonraki çalışmalar, kararları pekiştirir.

Liderler meydanlarda miting yapıyor, adaylar arazide çalışma yapıyor. Bunlar kararsız kesimler varsa etkilemek için yapılıyor. Kararsız insan sayısı giderek azalıyor. Kararsızlar yüzde 20'den yüzde 2'ye kadar geriledi. Bundan sonra yapılacak propaganda sonuca çok fazla katkı sağlamaz.

Türkiye'de mevcut siyasi yapının çok değişmeyeceğini düşünüyorum. Partiler biraz fazla biraz eksik oy alabilir. Ancak genel aritmetik çok fazla değişmeyecek.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu seçim başarılarını partilerin oy oranlarındaki değişime endeksledi. Yani liderlere 'oyunu düşüren çekilsin' çağrısı yaptı. Bu konuda ne düşünüyor sunuz?

Evet kendisi oyunu artırmak istediğini söylüyor. Eğer yarım puan bile artırsa kendisini başarılı sayacak. Partililerine de 'bakın bu seçim oyumuzu artırdık, bana güvenin önümüzdeki dönem iktidara taşıyalım' diyecek.

Seçmenin kararlarını yayan haberlerle etkilemeye çalışmak siyasi olarak kabul edilebilecek bir şey değil. Siyaseti dizayn etmeye çalışan kişiler var. İftira ve karalama çok kolay Tam kritik noktada, artık yalanlanmasının mümkün olmadığı noktada atılan yalan manşet siyaseti dizayn etme çabasını gösterir. İnsanların yanlışlarını bekletip seç ime çok kısa bir süre kalan ortaya çıkarmanın siyasi sonuç elde etme çabası olduğu açıktır.

Seçmenlerin de bu durumdan rahatsız olduğu çok rahatlıkla gözleniyor, seçim dönemlerinde siyasetin çok sağlam zeminde yapılmadığı yönündeki inanış toplumda giderek çok genişliyor, sizce ne yapılması gerekiyor?

Bana göre seçmenlerin bu spekülasyonlardan çok partilerin söylemleri, projeleri, verdikleri umuda ve güvene bakması lazım.

Bugün partilerimizin bir kısmı umut ve güven veremedikleri için korku ve güvensizlik, umutsuzluk aşılamaya çalışıyorlar.

Türkiye'nin geleceğine dair karanlık tablo oluşturmaya çalışıyorlar. Böyle karmaşık bir süreç yaşanıyor. Seçmenin basiretine, sağduyusuna her zaman güvenmek lazım.Seçmene, göbeğini kaşıyan adamlar, cahil, bidon kafalı, beyinsiz diyenler oldu. Demokraside halk iradesine güvenilir. Halk yanlış yapmaz, yanlışı kendinizde arayacaksınız. Bunları söyleyenler ne kadar demokrasi paketi açıklarsa açıklasın, demokrat olamaz.

Demokratlık halk iradesine saygı duymakla olur. Bu saygıyı ne zaman duyarsanız, o zaman demokrat olmaya başlarsınız.

Ayrıca demokraside siyaseti dizayn etmeye yönelik girişimlere karşı çıkmak gerekir. Kasetler bir siyaseti dizayn yöntemidir, yalan haber bir dizayn yöntemidir, iftiralara karşı çıkmalıyız. Darbeler, muhtıralar, post modern darbeler, siyasi partilere kapatma davası açarak onları tasfiye etme girişimleri, parti liderlerini adaylığını engelleyerek siyaseti dizayn etme çabalarının her birine karşı çıkmak lazım. Bunlar siyaseti belirli konjonktürde dizayn etme çabasıdır.

Çetelerin siyaseti dizayn etmek üzere çalıştıklarını görüyoruz. Bunun için mafya ile işbirliği yapmak, medya aramak, akademisyen aramak gibi çabalara karşı çıkmak gerekir. Bu işlerden yargılanan kişileri aday yapıp parlamentoya taşımaya çalışırsanız, sizinle siyaseti şekillendirmeye çalışamayız.

Kaset olaylarında belki partilerden çok insanlar yıprandı...

Siyasetçi son derece düzgün, temiz ve şeffaf, sade hayat yaşaması lazım. Siyasetli şatafatlı yaşamamalı. Temiz hayatı olmalı. Birtakım karanlık ekonomik ve siyasi ilişkiler içinde olan birisi, siyaseti de partisini de zor durumda bırakır. Birisi mutlaka bunu ortaya çıkarır. Renkli hayatı olan bir siyasetçi partisini zor durumda bırakır. Bir gün mutlaka şatafatın içinde kamuoyunun kınayacağı manzara oluşur ve toplum rahatsız olur, partisi zarar görür.

Siyasetçinin gizli işi olmayacak, olursa rakiplerin, senin üzerinden senin partini, siyaseti dizayn etmek isteyenler, senin gizliliğinden, saklılığından yararlanırlar. Onun için öncelikle bu dizayn etmek isteyenlerle mücadele için önce kendisi vaziyet alması lazım.

İnsanlar, "Benim yaptığım iş bunu gerektiriyor" demezse siyaset dizaynına katkı sağlamış olur, hem de partisine oy veren insanların siyasete olan güvenini zedelemiş olur. Bir siyasi partinin üst yöneticilerine ard arda bu kadar kaset operasyonu yapılırsa, siyasetçiye ve siyaset güvensizlik hissetmezler mi. Bu uyarıyı herkesin görmesi ve bundan sonrası için dikkatle değerlendirmesi lazım.

Kaset meselesinde AKP'ye yönelik de eleştiri geliyor? Bu durumdan yararlanmaya çalıştığınız ifade ediliyor...

Bundan bir menfaat elde etmeye niye çalışalım ki? Ona kızanın bana oy vereceği garantisi mi var? Adam başka partiye verir veya sandığa gitmez.  Vatandaşın oyunu almanın yolu onun gönlüne girmek. Biz bugüne kadar başkasının kötülüğünden  istifade ederek oyumuzu artırmadık, hiç bir zaman da istifadeye yönelmedik.

Ayrıca bizim başımıza da çok şey geldi. Biz partimiz yeni kurduğumuzda bir sürü spekülasyon ortaya atıldı. Genel Başkanımıza dava dava açıldı. O gün partiler bundan yararlanmaya kalktılar. "Haklarında bu kadar dava açılana oy mu verilir?" dediler. Bu davalar siyasi aktörü bertaraf etmek adına açılmış davalar. Bu spekülasyonların hepsi bu amaçla yapılmış işler.

Hangi demokrasi anlayışından söz ediyorlar. MHP veya sayın Baykal'a yönelik kaset operasyonlarından siyasi kazanç elde etmeye çalışmayız.

Peki devletin bunları  elde etme kabiliyeti yok mu? Niye yakalanamıyor bu kişiler?

Bulunabilecek işler var bulunamayacak işler var. Hatta bizim bakanlığımızda bakanlığımıza yönelik internet üzerinden, telefon görüşmeleriyle manipülasyonlar yapmak isteyen kişiyi bulamadık. Sonunda o işi engelledik ama adamı bulamadık. Ancak bir sürü yerde yapacağı tahribatı yaptı. Teknolojik olarak internet buna imkan veriyor.

Bütün bunlar interneti sınırlamaya gerekçi olabilir mi?

Bizdeki internet dünya ile entegre halde. Çocuklar için isteği bağlı filitre sistemleri konulsun diye mevzuat düzenlemesi yapıldı. Oysa tepki internetin yasaklandığı şeklinde oldu.

Türkiye'de internet dünya ile entegre, saklamak ve yasaklamak mümkün değil. TİB Sayın Baykal ve MHP olaylarında gereken müdahaleyi yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu, TOBB Genel Kurulu'nda işadamlarının hükümeti eleştirmekten korktuğunu söyledi..

Evet Kılıçdaroğlu genel kurulda bu ifadeleri kullandı. Bazı konuşmaları, kendi partililerince de alkışlandı. Gördünüz mü işadamları alkışladı diye söylediler. Eğer işadamları bizden korkuyorsa Kılıçdaroğlu'nu niye alkışladılar? Biz onları gördük, kameralar çekti. Daha önce korkan adam orada cesaretlendi mi? Çünkü böyle bir şey yok, insanlar niye korksun.

Biz işadamlarıyla çok toplantı yapıyoruz. Tam tersi  insanlar derdini anlatmayı biliyor ama çok eleştiriyor. Yaşadıkları sorunu usulünce dile getiriyorlar. Yanlış uygulamalarımızı eleştiriyorlar. Muhalifler adam bize sövmeyince, hakaret etmeyince tatmin olmuyorlar, eleştirmiş saymıyorlar. Aslında en doğru eleştirileri iş dünyası yapıyor ama hakaret etmiyorlar. İşadamları takdir edilecekse takdir ediyor, gerekiyorsa eleştiriyor. O zaman da bunları yağcı diye eleştiriyorlar.

Sorun büyüdükçe, organları rahatsız ettikçe tedavide de zorlanıyor, hasta da zorlanıyor. Artık bizi siyasi amaçla sıkıştırıyorlar, sindirmeye çalışıyorlar diye kimsenin hakkı yok. Biz hiçbir zaman böyle hükümet olmadık. Biz muhalif de olsa yurtdışı şirketlerin işlerini çözmeye çalışıyoruz. Yani bizim parti veya CHP, MHP gibi parti ilişkilerine bakmayız.

Zaten muhalefetin iktidara gelme şansı olsaydı, bunlar iktidara gelecek bir partinin söylemleri olsaydı, borsa dip yapar, faiz alır başını gider, döviz fırlardı. Makroekonomik dengeleri hesap eden birisi bu lafları söyler mi? İktidara gelmeyeceği için sömürüyorlar. Makroekonomik dengeleri hesap eden birisi bu lafları söyler mi? Cem Uzan iktidara mı gelecekti? Sayın Kılıçdaroğlu bugün Uzan’dan geriye kalan populüzme itibar eden kitleye hitap ediyor. Hatırlayın Cem Uzan da mazotu 1 lira yapacaktı. Şimdi 1.5 lira oldu. Eğer bunu Türkiye ekonomisi yerse, o zaman iyileşmez, bırak iyileşmeyi şeker komasına girer. Piyasalar da zaken bunlardan etkilenmiyor.

Seçimler borsayı etkilemez

Seçim öncesi, borsada da spekülasyon yapıldığı iddia ediliyor?

Biz bunları çok duyduk. Türkiye'de spekülasyon yapmak, borsayı speküle etmek... Geçmişte çok yaşadık ve yaşıyoruz. Borsadaki gelişmeler siyasiden çok ekonomik gelişmelerde bağlantılı olan hadiseler. Yatırımcı kârını nerede görürse oraya giriyor. Avrupa'daki gelişmeler, Yunanistan,İrlanda'nın durumu ve Kuzey Afrika'daki gelişmeler bile borsanın durumunu etkiliyor. Şimdi bakın borsa çok yükselirse, partimizin 400 milletvekili  çıkaracağını gördükleri için yükseldiğine yönelik yorum yapılabilir mi? Tam tersi, borsa birkaç puan düşünce yeniden koalisyon dönemi başlayacağını gördüler çıkış başladı diye yorum yapılabilir mi?

Yanlışı olmayanı, denetimle yanlışı var hale getiremeyiz

Sanayiciler son dönemlerde denetlemelerin arttığından ve üstlerine gelindiğinden şikayetçi oluyorlar?

Kayıtdışılıkla mücadele edeceksiniz, hem de denetleme yapmayacak mısınız? Kayıt dışılıkla, istihdamla mücadele edelim ama bu mücadelenin unsurlarından birisi denetim olmasın, vergi kayıplarıyla mücadele edelim ama bunu içinde de denetim olmasın, elektrik kaçaklarıyla mücadele edelim ama elektrik kaçaklarını tespit için denetim yapmayalım uzaydan mı görelim? Böyle şey olmaz.

Biz artık piyasa gözetim ve denetimi yapıyoruz. Çok  sayıda kalitesiz, standart dışı mal, ithal veya yerli piyasada dolaşıyor, haksız rekabet var, bundan dolayı muzdarip olduğunu belirten sanayici ve tüketici var. Bunlar denetlenmeden nasıl önlensin, rekabete aykırı iş yapılan sektörler var, fiyatı anlaşarak belirlemeler var. Tüketici rekabetten istifade edemiyor veya piyasaya tekel oluşturma çabaları var, başka kişilerin pazara girmesini engelleyen mekanizma kuran yapılar var. Bunlar denetlenmeden engellenemez. Denetim bazı yanlışları önlemenin en önemli ayaklarından birisi. Yanlışı olmayan adamı denetimle yanlışı var hale mi getirceğiz? Ya da nasıl olsa yanlışını bulduk, bunu sesini çıkaramayacak hale getirelim, ya da bize siyasi olarak muhalif  olanların yanlışlarını bulmaya mı sevk ediyoruz. Böyle bir şey yok Bunlar bize karşı olan güveni zedeler.

Bakın hükümetler de yaptıkları yanlışı gizleme şansına sahip değiller. Kimse yapılan normal denetimleri seçim öncesi başka siyasi hava oluşturmak amacıyla kullanmasın. Biz normal denetim yapıyoruz, bu denetimden kurtulmak için 'siyasi olarak size karşı olduğum için denetliyorsunuz' havasını vermesi doğru değil.

Ayrıntılardaki Nihat Ergün

Ferit B.PARLAK

Teşkilatçılık ve belediyecilik iyiyse siyasetin kabul görüyor/kabul görecek demektir.

Her iki görevi de yaşayarak/yaparak öğrenen; İçişleri Bakanlığı'nın en güçlü adayıyken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevini üstlenen; tutarlı ve çelişkisiz açıklamaları ve ekonominin yanı sıra iç ve dış siyasetteki deneyimi ile farklı bir siyasi portre çizen Nihat Ergün ile KOBİ'ler dışında siyaset ağırlıklı bir sohbet gerçekleştirdik.

Ergün'ün seçmenin kararı ile ilgili, "Seçmen kararını verdi bu saatten sonra çok değişiklik olmaz"; muhalefetin vaatleri ile ilgili, "Muhalefetin vaatleri gerçekleşse ekonomi şeker komasına girer"; işadamlarının korku ve tedirginliği ile ilgili, "İddialar yanlış, işadamları bizi çok rahat eleştiriyor"; kasetlerle ilgili, "Kasetten bizim çıkarımız olamaz, ona kızan bize oy vermez"; AK Parti ile ilgili çıkan haberlerle ilgili "Seçmene umut veremeyenler korku veriyor", "Kasetler gibi yalan haber de siyaseti dizayn yöntemidir" gibi söylemleri öne çıkan başlıklar oldu.

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir