İş dünyası, işsizlikle mücadele için 'mikro reform' istiyor
'İstişare Toplantısı'nın sonuç bildirgesinde işsizliğin çözümü için ortak akıl gerektiğine işaret edildi
ANKARA – Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) bağlı oda ve borsa başkanları, meclis başkanlarının katıldığı ve istihdam sorunun ele alındığı 'İstişare Toplantısı'nda biraraya geldi. İşsizlik sorununun çözülebilmesi için devletten 'mikro reformlar' ve 'mesleki beceri kursları' talep eden iş dünyasının ortak açıklamasında, "Biz, haysiyetimiz, onurumuz için çalışarak, bu ülkeye hizmet ediyoruz. İşçi ile işvereni karşı karşıya getirerek, iş barışını bozacak söylemlerden de özellikle kaçınılmasını bekliyoruz" denildi.
Toplantının ardından TOBB Genel Kurul Başkanı Nafi Güral, bazı oda ve borsa başkan ve meclis başkanlarının katıldığı basın toplantısıyla hazırlanan sonuç bildirgesini okudu.
"Bizler, Türkiye'nin her köşesinden, 81 il ve 160 ilçesinden ekonomideki gelişmeleri ve istihdam meselesini konuşmak, görüşlerimizi tek bir yürek ve tek bir ağızdan kamuoyuna duyurmak üzere, bugün bir araya geldik" diye başlayan bildirgede, TOBB camiası olarak 2002 yılından bu yana her platformda, kayıtlı ekonomiye geçmenin gerekliliğini, kayıtdışı kalanın küçük kalacağını, kayıt altına girmeyen bir ekonominin, haksızlığa ve adaletsizliğe neden olduğunu ifade ettikleri ve "Hesabını veremeyenin hesap soramayacağını" söyledikleri hatırlatıldı.
"İnsanların en hayırlısının, insanlara faydalı olandır" düsturu ile yetiştiklerine vurgu yapılan bildirgede, iş adamları olarak her zaman sosyal sorumluluklarının farkında oldukları, sosyal ve ekonomik refahı geliştirici her projenin hayata geçmesi için ellerini taşın altına koymaktan çekinmedikleri belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:
"Son dönemde, hızla bozulan iktisadi ortamın bir sonucu olarak, artan işsizliğin acısını, bizler de yüreğimizde hissediyor ve çözümü için çaba sarf ediyoruz.
Zira evine ekmek götürememenin, siftahsız kepenk kapatmanın, çekini-senedini, vergisini zamanında ödeyememenin, üretimini ve işçisini muhafaza edememenin ıstırabını, çok iyi biliyoruz. Anadolu'da, daha çok üretmek ve daha çok istihdam sağlamak, bir müteşebbisin gurur kaynağıdır, övüncüdür.
Bizler, (Çalışanın hakkını alın teri kurumadan veriniz) öğüdüyle yetiştik. Biz, çalışanımızla aynı masada, aynı tencereden yemek yeriz. Çalışanın maaşını geç verdiği için ağlayan insanlar, işte bu camianın mensuplarıdır. (Komşusu açken, tok yatan bizden değildir) anlayışı benimsemiş bu camianın mensupları, hiçbir zaman ezen olmamış, ezilenin yanında olmuştur. Sömüren olmamış, sömürünün karşısında durmuştur. Biz, hayatımızın her safhasında, işsize iş, aşsıza aş olma gayreti içinde olmuş bir camiayız."
Bu haksız ithamlar niye?
İstihdam piyasasının, ekonominin genel durumunun bir aynası olduğuna vurgu yapılan bildirgede, küresel ekonomik krizin daha başında, bu işin ciddiye alınmasını isteyerek önerilerde bulundukları hatırlatıldı. Bildirgede, gecikmeyle de olsa yürürlüğe giren önlem paketleriyle birlikte, 2009 Mayısı'nda en üst noktaya çıkan işsizlik oranının gerilemeye başladığı belirtilerek, özel sektörün alınan tedbirlerden sonra, istihdam kaybını telafi ettiği, etmeye de devam edeceği belirtildi. "Önümüzdeki dönemde, istihdamın artacağını da hepimiz göreceğiz. Peki, bu haksız ithamlar niye?" diye sorulan bildirgede, şöyle denildi:
"Biz, haysiyetimiz, onurumuz için çalışarak, bu ülkeye hizmet ediyoruz. İşçi ile işvereni karşı karşıya getirerek, iş barışını bozacak söylemlerden de özellikle kaçınılmasını bekliyoruz. Tekstil ve konfeksiyon gibi istihdamın, ihracatın, katma değerin yıldızı bir sektörümüzün de yıpratılmamasını ve desteklenmesini istiyoruz. Türkiye'nin en öncelikli ve birincil meselesi işsizliktir. Bu sorunu ancak, ortak akılla çözebiliriz. İşte bu nedenle TOBB'un öncülüğünde, 29 Mart günü 2010 tarihinde Ankara'da, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, TESK, TİSK, KAMU-SEN VE TZOB'un katılımıyla, 30 Mart günü de İstanbul'da 17 sivil toplum örgütü temsilcileriyle toplantılar düzenledik.
Sağlıklı bir işsizlikle mücadele stratejisi için, yapılması gerekenleri tartıştık. Özel sektörün yanı sıra, sendikaların ve kamu kurumlarının da yer alacağı bir istihdam çalıştayında, bu konuyu daha detaylı bir şekilde ele almak istiyoruz."
Devletten tek isteklerinin, rakipleriyle şartlarının eşit hale getirilmesidir olduğu ifade edilen bildirgede, Türkiye'nin, sorunlarını şeffaf bir zeminde ve gerçeklikten kopmadan açıklıkla konuşması gerektiği, bunun iş dünyası için geçerli olduğu kadar, siyasetin de öncelikli sorumluluğu olduğu vurgulandı.
İstihdam seferberliği için 'mikro reform'
Türkiye'nin 2002-2007 döneminde hem ekonomide, hem de istihdamda büyük gelişme sağladı belirtilen bildirgede, çünkü o dönemde ülkede huzur ve istikrar ile bir reform sürecinin bulunduğu kaydedildi. Hükümet ile iş dünyası arasında diyalog mekanizmalarının, sağlıklı bir biçimde işletildiği belirtilen bildirgede, böylece yaklaşık 3 milyon kişiye, özel sektörün istihdam sağladığına dikkat çekilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Dün bunu sağlayan özel sektörümüz, bugün 1,5 milyon kişiye daha istihdam sağlayamaz mı? Elbette sağlar. Güçlü bir istihdam seferberliği başlatabilmek için, ekonomimizin son yıllarda aldığı hasar, mikro reformlar yoluyla telafi edilmelidir. Öte yandan, önümüzdeki üç yıllık sürede, üç milyon kişiye yeni beceriler kazandırılması için gereken mesleki beceri kursları da, hızlı bir biçimde açılmalıdır. Biz Oda/Borsa yönetimleri olarak, bu tür kurslara yönelik yerel talebin belirlenmesi, kurs içeriklerinin oluşturulması ve bu kurslarda eğitilenlerin, hizmet içi eğitimi ve şirketlerle eşleştirilmesi konusunda, aktif destek vermeye hazırız.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte, bu konu üzerinde zaten çalışıyoruz. Ülkemizde uzun bir süreden beri ihmal edilen mesleki eğitim konusunda, hükümetimizin atacağı her adımın da, son derece önemli olduğu kanaatindeyiz.
Bildirgede, istihdamın artmasının, daha çok üretim, daha çok ticaret, daha çok refah demek olduğu, ekonomik büyüme ile istihdam artışının doğrudan ilişkili olduğu belirtilerek, "Kim daha çok üretmek, kazanmak istemez ki? Daha çok üretirse, iş yaparsa kim ihtiyacı olan işçiyi almaz ki?" diye soruldu.
Sorunun çözümünün çarkların dönmesi, üretim ve rekabet gücünün artması olduğu belirtilen bildirgede, üretim, tüketim ve istihdamın birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğu, çarkların dönmeye devam etmesi için de itici güce ihtiyaç bulunduğu ve bunu da ancak hükümetin sağlayabileceği ifade edildi.
Bildirgede, yapılması gerekenin, büyük bir istihdam seferberliğini, kamu-özel sektör işbirliğiyle, bir an önce başlatmak olduğu kaydedilerek, "Ülkemizin birinci ve öncelikli meselesi olan işsizliği görüşmek üzere, tüm Başkanlarımızla birlikte yapılacak bir toplantıda, Sayın Başbakanımızı da aramızda görmek istiyoruz" denildi.