İlkler şehrindeki ilkleri başaran başkan
DENİZLİ'DEN / Şenay ÇOPUR
"Yaşam sanki bir fincan kahve içimi. Sade, az, orta ya da çok şekerli içiyor, tüketiyoruz. Kalan fincanın dibindeki telve."
Geçmiş zamanda bir yerde okuduğum bu sözler tam bir kahve tiryakisi olan (çantasında çabuk hazırlanan türk kahvesi taşıyacak kadar) ve yaşamı "sade" içip tüketen beni her gün yaptığım kahve sohbetlerinden kalan telveleri yazmaya yöneltti, yazan da okuyan da telveden kendine bir pay çıkarsın diye.
Bölgenin girişimcileri ile yaptığımız bu sohbetlerdeki fincan dibi telvelerinin kiminde üç vakte kadar yol görünüyor yeni ülkelere, kiminde hayırlara vesile olacak devlet işi, kiminde yenilikler, kiminde tebessüm, kiminde hüzün, umut, hayal…
Kahve sohbetlerimizden birini bir başkanla yapıyoruz Uşak'ta. Aslında "bir başkan" ifadesi yanlış olur, O'nun başkanlıklarına çoğul bir ifade kullanmamız gerekir. Çünkü o belediye başkanlığı, ticaret ve sanayi odası başkanlığı, Tekstil İşverenleri Sendikası başkanlığı, Uşak İlini Kalkındırma Vakfı başkanlığını yapan bir isim; Erhan Akçay. Ama Uşak'a kattıkları başkanlıklarıyla verdiği hizmetle sınırlı değil. Aynı zamanda bir sanayici olan Erhan Akçay, Uşak'a ilk alışveriş merkezini kazandıran, tarım ve beyaz et üreticilerine hizmet veren ilk soğuk hava deposunu yapan, 500 dönümlük alanda ekolojik üretim yapan ilk meyve bahçesini kuran isim.
İş hayatına Almaya'daki doktora eğitimini bırakıp 40 yıl önce Uşak'a gelerek tekstil sektöründe faaliyet gösteren aile şirketinde başlayan Erhan Akçay ile sohbetimize "Bu kente kattığınız ilklerle biliniyorsunuz" diye başladığımızda, "Eğer Uşak'ta ilklerden bahsedeceksek şeker fabrikasının kuruluş hikayesini dinlemelisiniz" diyerek mütevaziliğini ortaya koyuyor.
Bir köylünün çabaları ile yalnızca kente değil ülkeye kazandırılan Cumhuriyet'in ilk özel yatırımı olan fabrikaydı sözünü ettiği Akçay'ın. O köylü fabrikaya ismini veren Nuri Efendi (Nuri Şeker). Uşak'ta şekerleme işi ile uğraşan Nuri Efendi askerde bir Makedon'dan şeker pancarını ve ondan nasıl şeker elde edildiğini öğrenir, tohumlarını Uşak'a getirir. Köylüleri örgütleyerek şeker pancarı üretimine başlar. Elde ettiği şekeri kendi işinde yani şekerleme işinde kullanıp verimi görünce pancarların işleneceği fabrika için de Mustafa Kemal Paşa'ya ulaşmanın yollarını arar. Uşak eşrafından Mehmet Hacım Efendi'den yardım ister, Paşa'ya ulaşılır ve fabrikanın yolları açılır. 17 Aralık 1926 tarihinde 60 bin ton pancar işleyerek 6 bin ton şeker üreten ülkenin ilk şeker fabrikası kurulur. Böylece Türkiye'de özel sermaye ile ilk sanayi hamlesi başlar.
1900'lü yılların başında elektriği kullanan ilk Anadolu kenti olan, iplik fabrikalarıyla ardından şeker fabrikasıyla sanayi kenti olma yolunda adımlar atan Uşak, bu ruhu 2000'li yıllara taşıyabildi mi diye soruyoruz Akçay'a. Cevap bize gösterdi ki Uşak'ta büyük bir potansiyel ve yapılacak çok şey var. Uşak 19. yüzyılın başında gösterdiği örnek atılımı yeniden yapmalı.
Bu atılım için validen belediye başkanına, OSB başkanlarına, rektöre, sivil toplum örgütlerine, sanayicilere kadar Uşak makamı, 2011 yılında liste başı olacak "Uşşak Makamında" bir şarkı hazırlıyor. Beste hazır, güfte tamamlanmak üzere.
Şarkıya dair bilgiler gelecek kahve sohbetleri yazılarımızda...