İktisadi Verilere Duyarlılık

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yrd.Doç.Dr. Afşin ŞAHİN / Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yazıma Muzaffer İzgü'nün 2009 yılında Bilgi Yayınları'dan çıkan "Anamı da Aldım Geldim" başlıklı hikaye kitabından bir kesitle başlayacağım: "Kriz var!.. Nee, kriz mi var dedin? Demek, kriz var ha? Kriz işlerimi bozdu, işyerimi kapattım. Bunu mu söylemek istiyorsun? Yani şimdi teğet geçmedi, bağrımdan girdi, öteki yanımdan çıktı diyorsun, değil mi? İşte ondan ötürü işyerimi kapattım diyorsun… Demek öyle hııı, laan? Kapattın ha! Ulan!.. Alın bunu, kapatın!.." (İzgü, 2009, s. 8). Ekonomide teğet kavramı Vilfredo Pareto'nun ekonomik etkinlik ve optimal noktaları ile yakından ilintilidir. Kavram rakamsal olarak ele alındığında ya da yorumlandığında bir iktisadi dengeyi ifade etmektedir. Belki bu denge açlık sınırındaki ücret seviyesindeki bir gelir durumunda da ikinci eğriyi teğet geçebilir. Denge dengedir yani ve dengeyi hangi değişkenin sağlayacağını önceden kestirmek güçtür...

Refah bağlamında bireysel iktisadi dengesizliklerin yanında, bir de toplam seviyede  ülkelerin tüketim ve tasarruf ilişkisinde de bir denge vardır. Örneğin ABD gibi ülkeler genelde düşük tasarruf ve yüksek tüketim yapmaktadır. Ancak Çin gibi ülkeler ise tam tersine gelirlerinden daha az tüketmektedir. İktisadi krizlerde bozulan dengenin yeniden tesis edilebilmesi için tasarruf fazlası olan ülkelerin toplam talep seviyelerinin yükselmesi gerekmektedir. ABD'nin krizde düşen talebinde, toplam talep miktarında ve satışlarında bir azalma olmaması için, diğer ülkelerin artan talebi ile telafi edilmelidir. İktisadi kriz sonrası dünya toplam tasarruf ve yatırım dengesinin sağlanmasında, Asya ülkelerinin gelir azalış hızının Batı ülkelerine göre daha yavaş olması etkili olmuştur. Artan petrol gibi emtia fiyatları da OPEC ülkelerine satın alma gücü sağlamış ve krizde perakendecilik sektöründeki azalan talebi bir nebze telafi etmiştir.

Ekonomik krizlerin dünyada tasarrufun hızla arttığı dönemlerden sonra meydana gelmesi beklenir. Çünkü geleceğe dönük beklentilerin olumsuza dönmesi, cari tüketimin azalması ve bireylerin belirsizliğin artmasıyla tasarruf eğilimi yükselmektedir. Bu zamanlarda ekonomide tasarruflar bireysel bazda artıyorsa büyüme bağlamında olumlu nitelenmektedir. Ancak tasarruf paradoksu olarak adlandırılan toplumun tümüne yayılmış tasarruf artışı zararlı bulunmaktadır. Eğer tasarruf artışı zararlı ise, gelir vergisi ile tasarruf artışı emilebilmektedir. Türkiye'de 2002-2007 yılları arasında yaşanan tasarruf azalışı ve belirsizlik artışıyla beraber, 2008 sonrası özel sektör tasarruflarının yükselmesi ve tüketimlerinin azalması bu noktada incelenmesi gereken bir olgudur.

İktisadi dengenin sağlanıp sağlanmadığı rakamlarla test edilmektedir. Bu noktada bir veri açıkladığında, duyum etkisi hanehalkı için farklı anlamlar içerebilir. Duyarlılık bu aşamada devreye girmektedir. Siyasetçiler aynı veriyi farklı yönleri ya da sonuçlarıyla tartışabilir. Kendi görüşü ya da izlediği yol bunda belirleyici olabilir. Ya da yatırımcı kendi yatırım pozisyonuna göre veri haberini değerlendirecektir. Ancak bir de gerçeklik vardır. Sanırım bilimle uğraşanlar bu gerçeği görmekle yükümlü kesimlerdir. Bilimsel düşünme tarzı da bu noktada devreye girmektedir. Bilimsel düşüncenin bulguları, rasyonel sonuçları beraberinde getirmektedir. Rasyonel insana aynı değişkeni bir sonraki dönem açıkladığınızda güvenirliğinizi kaybettirebilirsiniz. Dönemler arası beklentilerde bir sapma olmaması ve şeffaflık anlamında sağlıklı veri seti önem taşımaktadır. 

Sağlıklı veri setinin gerekli olduğu piyasalardan birisi de hisse senedi piyasasıdır. Toplam piyasa endeksinde hızlı ve beklenmedik düşüşe hisse senedi krizi denilmektedir ve ekonomik krizlerle yakın bir ilişkisi vardır. Bu önemlidir, çünkü risk yönetimi, ekonomide önceden tahmin edilemeyen riskleri ölçmeye çalışırken sağlıklı veri kullanılmak durumundadır. Piyasalarda varlık balonu oluşana kadar piyasalarda bir bahar havası oluşmakta ve para otoriteleri bu artış trendine müdahale etmekten kaçınmaktadır. Aslında bu durum bir doktorun kanser hastasını tedavi etmek için müdahalesi gibidir... Hasta, kanser olana kadar sigara içmeye devam eder ve akciğerlerinin farkında değildir... Ancak kanser teşhisi konulduktan sonra acil ve hızlı çözümler üretilmeye gidilir. Para otoritelerinin piyasalarda balonun patlamasıyla meydana çıkan kansere tepkisi genelde faiz artışı ya da azalışı biçiminde olmaktadır. İktisadi krizlerde dengenin tekrar kurulabilmesi, optimum faiz oranının piyasalar üzerindeki etkinliğine bağlı olacaktır. 

Bu konularda ilginizi çekebilir