İhracat 8.2 milyar dolara yükseldi
TİM verilerine göre şubatta ihracat yüzde 20,34 oranında artış gösterdi
İSTANBUL - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, şubat ayında ihracat, 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 20,34 artışla 8 milyar 227 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, şubat ayı ihracat rakamlarını, Ordu'da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
Şubat ayı ihracat rakamlarına da değinen Büyükekşi, şubat ayında ihracatın 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 20,34 artışla 8 milyar 227 milyon dolar seviyesinde gerçekleştiğini söyledi.
İlk iki aylık dönemde yüzde 16,26 artışla 16 milyar 123 milyon dolar ihracat gerçekleştiğini bildiren Büyükekşi, şubat ayında en fazla ihracat yapan sektörün 1 milyar 512 milyon dolarla otomotiv endüstrisi olduğunu kaydetti.
Tarım sektöründe şubat ayında 1 milyar 120 milyon dolar ihracat yapıldığını anlatan Büyükekşi, tarım sektörünün payının da toplam ihracat içinde 13,61 olduğunu söyledi. Sanayinin 6 milyar 904 milyon dolar ihracatla yüzde 83,92'lik bir paya sahip olduğunu belirten Büyükekşi, madencilik ürünlerinin payının ise 203 milyon dolar ile yüzde 2,47 olarak gerçekleştiğini vurguladı.
12 aylık ihracat
TİM tarafından açıklanan verilere göre, son 12 aylık ihracat önceki döneme göre yüzde 17,97 azalışla 99 milyar 337 milyon 119 bin dolara geriledi.
Türkiye'nin Şubat ayında toplam ihracatının yüzde 83,92'sini gerçekleştiren sanayi grubunda yüzde 20,50 artışla 6 milyar 904 milyon 111 bin dolarlık, yüzde 13,61'ini oluşturan tarım grubunda yüzde 13,55 oranındaki artışla 1 milyar 119 milyon 670 bin dolarlık, yüzde 2,47'sini oluşturan madencilikte ise yüzde 67,97'lik artışla 202 milyon 887 bin dolarlık ihracat yapıldı.
Sanayi sektörü alt başlığı altında yüzde 65,93 payla ilk sırada yer alan sanayi mamulleri içinde en büyük payı yüzde 18,38'lik pay ile taşıt araçları ve yan sanayi alırken, bunu yüzde 13,96 pay ile hazır giyim ve konfeksiyon, yüzde 9,83 ile demir çelik ürünleri takip etti.
Aynı dönemde en yüksek ihracat artışı yüzde 67,97 ile madencilik ürünlerinde gerçekleşti. Madencilik ürünlerini yüzde 53,58 ile fındık ve mamulleri, yüzde 49,74 ile demir ve demir dışı metaller, yüzde 44,51 ile kimyevi maddeler ve mamulleri, yüzde 37,84 ile taşıt araçları ve yan sanayi izledi.
Şubat ayında ihracatında gerileme yaşanan ürünler ise yüzde 22,18 ile tütün, yüzde 18,95 ile demir çelik ürünleri, yüzde 3,84 ile kuru meyve ve mamulleri, yüzde 1,15 ile kesme çiçek olarak sıralandı.
Miktar olarak bakıldığında, 1 milyar dolar ve üzerinde aylık ihracat gerçekleştiren alt sektörler, 1 milyar 512 milyon 203 bin dolar ile taşıt araçları ve yan sanayi, 1 milyar 148 milyon 77 bin dolar ile hazırgiyim ve konfeksiyon oldu.
En fazla ihracat Almanya'ya
Geçen ay Türkiye ihracatında ilk 10 ülke ise Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Irak, Rusya Federasyonu, İspanya, ABD, Mısır ve İran olarak sıralandı.
Şubat ayında gerçekleştirdikleri ihracata göre en fazla ihracat yapan birlikler ise İstanbul Maden ve Metal İhracatçı Birlikleri (İMMİB), Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB), Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB), Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB), Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB), İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği (İİB), Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği (DAİB), Karadeniz İhracatçı Birlikleri (KİB), Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (DETKİB), Antalya İhracatçı Birlikleri (AİB) ve Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği (DKİB) oldu.
1 milyar doların üzerinde ihracat yapan genel sekreterlikler, 2 milyar 425 milyon 80 bin dolarla İMMİB, 1 milyar 562 milyon 746 bin dolarla UİB ve 1 milyar 256 milyon 320 bin dolarla İTKİB oldu.
TİM Başkanı Büküyükekşi, ''Böylece uzun zamandan beri beklediğimiz yüzde 20'nin üzerindeki artış seviyelerini şubat ayında yakalamış olduk'' dedi.
Üç kırmızı çizgi
Daha sonra ülke genelindeki meselelere değinen Büyükekşi, şunları kaydetti:
"Yaşadığımız ve tanığı olduğumuz şeyler kimsenin 'o benim işim değil' diyerek üzerinde fikir yürütmekten imtina edebileceği meseleler değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti her vatandaşını çok yakından ilgilendiren bir değişim yaşıyor. Biz bu koşullarda üç kırmızı çizginin var olduğunu düşünüyoruz."
Bunlardan birinin milletin kayıtsız şartsız egemen olduğu çağdaş, laik bir demokrasi sahip olmak olduğunu belirten Büyükekşi, "Bunun kriterleri evrensel düzeyde Kopenhang kriterleri olarak belirlenmiştir. Kimsenin Amerika'yı yeniden keşfetmesine, kendi keyfiyeti ile kriter belirlemesine gerek yoktur. Biz tüm dünyaya bu kriterlere uymak için gereğini yapacağımızı beyan etmiş bir ulusuz. Çağdaş demokrasi kurum ve kuruluşları ile demokratik bir devletin nasıl olması gerektiğini belirlemiştir. Herkes pozisyonunu, hizasını buradan almak durumundadır. Bu noktada 'ama'lara, 'fakat'lara, 'biz farklıyız', 'bize uymaz'larla varılacak bir yer yoktur" diye konuştu.
Hukukun üstünlüğü
İkinci kırmızı çizgilerinin hukukun üstünlüğü olduğunu belirten Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hukuku değiştirmek yüce meclisin işidir. 12 Eylül anayasasının Kopenhag kriterlerinden bakıldığında demokratik olmayan hükümler taşıdığı, bir olağanüstü dönem ruhu ile yapıldığı bilinen bir gerçektir. Bunu değiştirmek gereklidir. Bu değişimin adresi yine milletimizin iradesinin tecelli ettiği yüce meclisimizdir."
12 Eylül düzeninin Türkiye'ye biçtiği elbisenin dar geldiğini belirten Büyükekşi, yeni bir anayasa yapmanın zorunlu olduğunu söyledi.
Hukukun oluşturduğu adaletin tartışılabileceğini, ancak üstünlüğünün tartışılamayacağını vurgulayan Büyükekşi, "Kimseyi hukuktan ari ve üstün ilan edemezsiniz. Hukuk karşısında tüm Türkiye vatandaşları hangi mevkiden hangi meslekten olursa olsun eşitlerdir. Hepimiz hukuka ve onun üstünlüğüne inanmak ve bunu güç ve iktidar mücadelesinin bir parçası yapmaktan kaçınmalıyız" dedi.
Sağduyunun hakimiyeti
Üçüncü kırmızı çizgi olarak "sağduyunun hakimiyeti"ni gösteren Büyükekşi, Türkiye'nin her şeyin yeniden tartışılıp değerlendirilebileceği demokratik bir hukuk devleti olduğunu söyledi.
Fikirleri tartışırken, konuşurken bunu infiale ve bir gerilim politikasına dönüştürmemek gerektiğinin altını çizen Büyükekşi, sağduyunun hakim kılınmasını istedi.
Farklı düşüncelere saygı gösterilmesini herkesin temel duruşu olması gerektiğini belirten TİM Başkanı, "Hem muhalefet hem iktidar, hem de kurumlarımız bu noktada gereken duyarlılığı göstermelidir. Korkuyu egemen kılmaya, tansiyonu artırmaya, çözümsüzlüğü ve kamplaşmayı beslemeye yarayan üsluplardan kaçırmalıyız. Bu ülkenin insanlarına inanalım. Demokrasimizin olgunluk düzeyine güvenelim. Kimsenin bizi bölmeye ve geriye götürmeye gücü yetmez" diye konuştu.