İç güvenlik tehdidine karşı 'Avrupa modeli'
İç güvenlik tehdidine karşı 'Avrupa modeli' örnek alınacak
LONDRA - Avrupa'nın birçok ülkesinde iç güvenliği tehdit eden olaylarda geniş yetkilere sahip olan polis, şüpheli gördüğü kişileri izin olmaksızın gözaltına alabiliyor ya da izinsiz gösterileri iptal edebiliyor.
İngiltere'de polisin yetkileri yasalarla belirleniyor ve korunuyor. Bunlar arasında, suç bağlantılı bir kişiyi gözaltına alma ve hafif suçlardan bir kişiyi arama izni olmaksızın gözaltına alma yetkisi gibi yetkiler bulunuyor. İngiliz polisi, kişileri ya da araçları yine suç bağlantılı durdurarak arama yapabilme konusunda sınırlı yetkiye sahip.
Polis ayrıca bir kişiyi evinde ya da aracında gözaltında aldıysa, izin gerekmeksizin bu kişinin evinde ya da aracında kanıt toplama amacıyla arama yapabiliyor. Gözaltına almadan bir kişinin evinde ya da arabasında izinsiz arama yapılması ise yasa dışı kabul ediliyor.
İngiltere'de bir kişi gözaltına alındığında, polis karakoluna götürülüyor. Polis, bir kişiyi suç işlerken yakaladıysa veya daha önce suç işlediğinden şüpheleniyorsa gözaltına alabiliyor. Karakoldaki gözaltı memuru kişinin gözaltında tutulması için herhangi bir suç işleyip işlemediğine dair yeterli kanıt olmadığına bakıyor ve gözaltı durumuna karar veriyor. Buna göre kişi ya tutuklanıyor ya da salıveriliyor. Terörle ilgili suçlarda İngiltere'de bir kişi en fazla 28 gün gözaltında tutulabilirken, bu süre diğer suçlarda en fazla 96 saat oluyor.
Polisin kişiyi gözaltına almadan önce sözlü olarak gözaltına alındığına dair uyarması gerekiyor. Bu çerçevede polisin gözaltına aldığı kişinin avukat tutma ya da gözaltına alındığını bir yakınına bildirme gibi haklarının olduğunu da söylemesi gerekiyor.
İngiltere'de kişilerin barışçıl ve izinli protesto yapma hakları bulunuyor ancak protestolarda kamu düzenini bozan eylemler yapıldığında polis müdahale ediyor. Başkent Londra'daki yüksek katılımlı protestoların çoğunda polis "kettling" adı verilen taktiği uyguluyor, yani polis kordon oluşturarak kalabalığı kontrol ediyor ve çeviriyor. İngiltere'de tazyikli su kullanımına ise pek sık rastlanmıyor, Londra Belediyesi bu yaz ilk tazyikli su aracının alındığını açıklamıştı. Polisin tazyikli su kullanarak müdahalesi İngiltere'den çok Kuzey İrlanda'da kullanılan bir taktik olarak biliniyor.
Alman polisi gösterileri yasaklayabiliyor
Almanya'da ise iç güvenlik ile ilgili polis 16 eyalette farklı uygulamalar yapabiliyor. Gösteri ve toplantı özgürlüğünün anayasal hak olduğu Almanya'da, polis izinsiz gösteriye müsaade etmiyor. Gösteriyi yapacak grubun 48 saat veya 72 saat önce eylem yapacağını polise bildirmesi gerekiyor. Gösteri izinsizse, polisin gösteriyi iptal etme hakkı bulunuyor.
Alman polisi ayrıca gösterileri belirli yerlerde ve durumlarda yasaklama hakkına sahip. Örneğin kamu güvenliğinin tehlikede görülmesi halinde gösteri yasaklanabiliyor. Ancak yasak için çok somut verilere sahip olunması gerekiyor. Yasaklanmış bir gösteriye katılım çağrısı yapmak veya katılmak suç teşkil ediyor.
Almanya'da polis gerekirse göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanabiliyor. Ancak bu durumlarda, müdahalenin orantılı olması dikkate alınıyor. Barışçıl olmayan veya silahlı gösteriler, toplantı ve gösteri özgürlüğü koruması altına girmiyor. Güvenlik güçleri bu durumda polise özel yetki veren araçlara başvurabiliyor.
Kişilere ya da eşyaya zarar veren, ev ve işyerlerine saldıranlar barışçıl olmayan gösterici anlamına geldiği için polis bu kişilerin kimliğini tespit edip üst araması yapabiliyor. Polis gerektiği durumlarda ilgili şahsı zorla alıp karakola götürebiliyor. Ülkede bir kişi en fazla 48 saat gözaltında tutulabiliyor. Bu sürenin sonunda kişinin ya mahkemeye sevkedilmesi ya da serbest bırakılması gerekiyor.
Almanya'da 2009'da çıkarılan ve tartışmalara neden olan yasa gereği uluslararası terörizmle daha etkin mücadele amacıyla polise bazı yetkiler tanındı. Örneğin bu yasayla terör şüphelilerinin bilgisayarları izlenebiliyor, telefonları dinlenebiliyor ve evlerinde arama yapılabiliniyor. Federal Suç Dairesi terörle mücadele kapsamında "önleyici" soruşturmalar yapabiliyor.
Yasaya göre, ağır suçlar söz konusuysa ve soruşturma sırasında somut bir tehlike seziliyorsa, emniyet yetkilileri hakim izniyle kişisel bilgisayarlara giriş yapabiliyor. Acil durumlarda Federal Emniyet Teşkilatı Başkanı hakimin izni olmadan müdahale edebiliyor.
Fransa'da "Vigipirate planı"
Fransa'da iç güvenliğin tehlike altında olduğu durumlarda polise ve güvenlik görevlilerine geniş yetkiler tanıyan "Vigipirate planı" devreye sokuluyor. Ülkede 1978 yılında oluşturulan ve tren saldırılarının düzenlendiği 1995 yılından itibaren uygulamaya konulan plan tren garlarında askeri denetim, okullar önünde park yasağı ve polis kontrollerinin artırılması gibi tedbirleri öngörüyor.
Fransa'da 2005 yılında Paris'te başlayan ve ülke geneline yayılan banliyö olaylarında da güvenlik güçleri kırmızı alarma geçerek "Vigipirate planı" uygulamıştı.
Plana göre kamuya açık alanlarda güvenlik kameraları daha sık kontrol edilirken resmi kurumlarda ve toplu taşıma araçlarında ek güvenlik önlemleri uygulanıyor. Terör riskinin yüksek olduğu yerlerde polis kişileri daha sık takip edip rutin kontroller yapabiliyor. Polis gerektiğinde olay yerinde trafiği durdurabiliyor ve şüpheli durumlarda araçların park edilmesini yasaklayabiliyor.
Vigipirate planı ülkeye askeri müdahale riski, toplumsal olayların şiddetlenmesi, hava saldırısı ve telekomünikasyon araçlarıyla siber saldrılar düzenlenmesi durumunda uygulanıyor. Planla ayrıca yurtdışında yaşayan diplomatik misyon temsilcileri ve Fransız vatandaşlarının güvenlği için de önlemler alınıyor.
Fransa'da polis, hakkında hapis cezası gerektirecek bir suç işlediği yönünde makul şüphe ve şüpheler bulunan kişileri gözaltına alabiliyor. Şüpheli kişiler 48 saat süreyle gözaltında tutulabiliyor. Terör riski gibi özel durumlar sözkonusu olduğunda ise gözaltı süresi 144 saate kadar çıkabiliyor.