İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada karar açıklandı. İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Kararın kesinleşmesi için istinaf mahkemesi ve Yargıtay süreçlerinin de tamamlanması gerekiyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu Almanya programını yarıda keserek Türkiye'ye dönme kararı aldı. İmamoğlu'da Saraçhane'de vatandaşlara seslendi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada karar açıklandı.
Ekrem İmamoğlu, ''YSK üyelerine hakaret'' suçundan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına, Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Kemal Polat katıldı. Çok sayıda CHP ve İYİ Parti'li isim de duruşmada izleyici olarak bulundu.
Reddi hakim talebine ret
Sanık avukatlarının önceki duruşmada delillerin tam araştırılmadığını öne sürerek reddi hakim talebinde bulunduğunu hatırlatan mahkeme hakimi, reddi hakim talebinin üst mahkeme tarafından reddedildiğini tutanağa geçirdi.
Söz verilen sanık avukatı Kemal Bolat, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediklerini belirterek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun tanık olarak dinlenilmesini istedi. Hakim, Soylu'nun tanık olarak dinlenilmesi talebini reddetti.
Tanıklar dinlendi
Duruşmada tanık olarak dinlenilen Ekrem İmamoğlu'nun basın danışmanı Murat Ongun ve siyasi danışmanı Necati Özkan da İmamoğlu'nun hiçbir zaman YSK ve YSK üyelerine yönelik herhangi bir açıklamasının olmadığını savundu.
Savcı mütalaasını yineledi
Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, daha önce verdiği mütalaayı yinelediğini belirtti.
Mütalaada, İmamoğlu’nun "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret" suçundan 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. Savcı, Nisan ayındaki mütalaasını yineleyerek İmamoğlu’na hapis cezası verilmesini ve hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 'siyasi yasak' içeren 53. maddesinin de uygulanmasını istedi.
Sanık avukatları mütalaaya karşı savunma yapmak için süre talep etti.
Hakim ise savunmaların hazırlanması için yeterli sürenin önceki celselerde verildiğini ifade ederek bu talebi reddetti.
Bunun üzerine sanık avukatları savunmalarını hazırlamak için duruşmaya ara verilmesini talep etti. Hakim, sanık avukatlarının savunmalarını hazırlaması için duruşmaya saat 16.00'ya kadar (3 saat) ara verdi. Verilen aranın ardından yeniden başlayan duruşmada avukatlar savunmalarını yaptı.
Avukatların savunmaları sonrası bu kez karar için ara verildi.
Hakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası talep edilen İmamoğlu, kendisine iki yıldan fazla bir ceza verilmesi halinde ‘‘siyaset yasağı’’ ile karşı karşıya kalabilir.
İddianamede neler var?
İddianamede, İmamoğlu'nun 4 Kasım 2019’da gazetecilere yaptığı açıklamada, YSK üyelerine hakaret içeren ifadeler kullandığı öne sürülüyor. İmamoğlu'nun, “açıklama sırasında kullandığı söylemle YSK üyelerine alenen hakaret ettiğinin anlaşıldığı" belirtilen iddianamede, "bu sözün, kurul üyelerinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olduğu" ifade edildi. "İBB Başkanlığı seçiminin 6 Mayıs 2019'da YSK tarafından iptal edildiği nazara alındığında, söylemin kamu görevlisi olan ve kurul halinde çalışan mağdurlara yönelik olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı" belirtildi. İddianamede yer alan yazılı savunmasında İmamoğlu ise söz konusu açıklamasında YSK üyelerine yönelik bir ifadesi olmadığını, bu söylemin kimse tarafından da Kurul üyelerine yönelik algılanmadığını ifade etti. İmamoğlu'nun o dönem YSK Başkanı olan Sadi Güven ile 10 YSK üyesine yönelik, "zincirleme şekilde kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret" suçunu işlediği belirtilerek, 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İmamoğlu'ndan ilk açıklama
Mahkeme kararı sonrası İmamoğlu, “Halkın verdiği yetkiyi bir avuç insan alamaz. Mücadelemiz daha güçlü başlıyor Allah’ın izniyle” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu programını yarıda kesti, Türkiye'ye dönüyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çeşitli temaslarda bulunmak üzere bu sabah Almanya’ya gitmişti. Ekrem İmamoğlu’na telefon açarak bilgi alan Kılıçdaroğlu’nun dönüş için ekibine talimat verdiği öğrenildi. Programını yarıda kesen Kılıçdaroğlu, Almanya ziyaretinde endüstriyel dönüşüm başdanışmanı Jeremy Rifkin ile temaslarda bulunacak ve çalışma toplantıları düzenleyecekti bu program da iptal edildi. CHP ekibinin dönüş için tüm hazırlıkları yaptığı ve Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a döneceği belirtildi.
İmamoğlu'ndan Saraçhane çağrısı
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na hapis kararı Saraçhane'de tepkiyle karşılandı. "Hükümet istifa" sloganları yükselirken, İmamoğlu ve Akşener toplanan kalabalığa bir konuşma yaptı. İmamoğlu, Saraçhane'de toplanan vatandaşlara seslendiği konuşmasında şunları söyledi:
Bugün alınan karar işte bu hukuk dışı ve akıl dışı durumun ifadesidir.
Bu dava, Türkiye’de yargının içine düşürüldüğü durumun bir özetidir.
Bu karar, Türkiye yargısı adına utanç vesikasıdır.
Bu karar, Türkiye’de adaletin kalmadığının ispatıdır.
Bu karar, yargının muhalifleri cezalandırmaya dönük bir aygıta dönüştürüldüğünün en somut ifadesidir.
Bu karar, bu ülkeyi yönetenlerin ülkeye adalet ve demokrasi getirmek gibi amaçlarının olmadığının kanıtıdır.
Bu karardan sonra bu ülkede kim adalete güvenebilir?
Bu karardan sonra bu ülkede kim mahkemelerden adalet bekleyebilir?
“Devlet biziz, ülke bizimdir!” diye düşünen bir avuç insan…
Hukuku yok sayarak, milli iradeyle kavga ederek İstanbul’un ve Türkiye’nin geleceğini kendi dar çıkarları etrafında şekillendirmeye çalışıyor…
O bir avuç insan kendi menfaatleri için bu güzel ülkede BOZUK BİR DÜZEN kurdular…
Aldıkları her karar, attıkları her adım kendi çıkarları için…
O yüzden bu büyük millet büyük bir yoksullaşma içinde…
İşsizlik, hayat pahalılığı, mutfaktaki ateş…
Çocuklarımızın umutsuzluğu, vatandaşımızın mutsuzluğunun nedeni bu BOZUK DÜZEN’dir, BOZUK DÜZEN!
Ülke ekonomik uçurumun eşiğinde…
Çocuklarımızın gelecekten umudu kalmamış…
Bu milletin enerjisini “ahmakça” davalarla harcıyorlar…
Bizi bölmeye, ayrıştırmaya ve bir kez daha hile ile kazanmaya çalışıyorlar…
Bu BOZUK DÜZEN’in sahipleri, artık dürüstçe, mertçe mücadele etmeyi bıraktılar…
Kendi düzenlerini korumak için her türlü alavareye başvuruyorlar…
Bu süreç 31 Mart gecesi Anadolu Ajansı’nın İstanbul seçim sonuçlarını milletten gizlemesiyle başladı.
Tarihimizde görülmemiş, utanç verici, yüz karası bir uygulamaydı.
Hukuka karşı, demokrasiye karşı hileydi.
O gece hepimiz sandıklardan veri akışını durduran o iradenin kime ait olduğunu biliyoruz…
Hepimiz o kararın hangi saraydan çıktığını çok iyi biliyoruz.
O saray, adalet sarayı değildi…
31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinde bizzat taraf olan…
Adaydan çok aday gibi davranan o irade…
İşte o irade bugünkü kararın da arkasındadır…
Bu defa da aynı saray aynı kararı dikte ettiriyor…
Değerli dostlar;
‘Görüyoruz ki yargi gerçekten bağimsiz değil. Böylece yarginin işleyişine adalet ilkelerinin değil, siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çikmiştir.
Siyasi rakiplerimiz, güç ve çikar odaklari, seçim sandiklarinda karşimizda duramayacaklarini, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamiş olmalilar ki, böyle bir yola başvurdular.
Bu yol yanliş bir yoldur. Çünkü adalet gün gelecek, yargiyi siyasallaştiranlara da lazim olacaktir’
Bu cümleler doğru cümleler.
Bu yorumlar doğru yorumlar.
Ben de aynen böyle düşünüyorum.
Diyeceksiniz ki ‘bu sözler senin değil mi zaten?’
Hayir bu cümleler, ceza aldiği gün dönemin ibb başkani, bugünün Cumhurbaşkani Erdoğan’in sözleri…
Görüyorsunuz değil mi?
Neredeeennn nereyeeee?
Millet millet diye çikanlar bugün “devlet benim”, “ben devletim” diyor
Evet, bu defa da aynı saray millet iradesini gasp etmek için adım atıyor…
Atsın ama, sonuç alamayacak!
Çünkü sizler çok iyi biliyorsunuz…
O irade bugün güçlüymüş gibi görünüyor ama, asla güçlü değil.
O irade bugün çaresiz, ne yapacağını şaşırmış…
Gücü elinde tutabilmek için her düğmeye basıyor…
Yanında hukuka inanan, vicdan sahibi tek bir kimse yok…
Yanında milletin birliğine, ülkenin dirliğine çalışan kimse yok…
Biz, bu tür adaletsizlikler karşısında susmayı ayıp kabul eden bir milletiz.
Biz, küçük menfaat grupları için kurulmuş BOZUK DÜZENİN ÖNÜNDE EĞİLMEYİZ!
Biz bu ülkede, yalnız kendimiz için değil, herkes için adalet isteriz.
Biz bu ülkede, güçlü olanın değil, haklı olanın sözü geçsin isteriz.
İstanbul seçimlerini iptal ederek yaptığınız büyük adaletsizliğin hesabını millet sizden sandıkta sormuştu.
Yine öyle olacak.
Bu yüce millet hak yemeyecek ama hakkını da yedirmeyecek.
Bu yüce millet hak yemeyecek ama hakkını da yedirmeyecek.
Ey bozuk düzenin sahipleri…
Ne yaptığınızı biliyoruz…
Tüm millet biliyor…
Ama şunu iyi bilin…
Bizim insanımız; zorla zorbalıkla, hileyle dalavereyle kazananları değil, aklıyla, yüreğiyle, vicdanıyla mücadele edip, şerefiyle kazananları sever.
Bizim insanımız; şerefiyle kazananları da şerefiyle kaybedenleri de sever.
Az kaldı… Halkın gönlünde yerinizin olmadığını göreceksiniz.
Az kaldı…. Sandık gelecek, milletin vicdanının sizin için verdiği hüküm, bir tokat gibi yüzünüze çarpılacak.
Az kaldı… BOZUK DÜZENİNİZ sizi kurtaramayacak!
Hiç ümitlenmeyin.
Gerginlik yaratıp kışkırtmak, sokağa dökmek hevesleriniz kursağınızda kalacak.
Bu millet, güle oynaya, el ele, kardeşçe sandığa gidip, coşacak…
Bu ülkeden esirgediğiniz adaleti ve demokrasiyi kendi elleriyle tesis edecek.
Dünyaya ilham kaynağı olacak!
Birbirimizle sevgiyle bakacak, birbirimizle omuz omuza vereceğiz.
Özgür, mutlu ve kalkınmış bir Türkiye’yi birlikte kuracağız.
Milletimizle, 86 milyon vatandaşımızla bir olacağız, birlikte olacağız…
Çocuklarımızın geleceği için hep birlikte daha çok çalışacağız…
Bu ülkenin demokratları, muhafazakarları, milliyetçileri…
Sağ sol demeden bu ülkenin tüm muhalefet partileri…
Ama en başta da CHP ve İyi Parti olmak üzere Altılı Masa’nın seçmenleri…
Her renkten, her inanıştan, her kökenden namuslu ve vicdanlı insanlar olarak…
Yani TÜRKİYE İTTİFAKI olarak…
Bu memleketin ateşe atılmasına izin vermeyeceğiz.
Hep birlikte, inançla yan yana geleceğiz…
Bu ülkenin adalete ihtiyacı var…
Bu ülkenin merhamete ihtiyacı var.
Bu ülkenin umuda ihtiyacı var…
Umudunuz eksilmesin…
Umudunuzu yüksek tutun…
Çünkü biliyorum ki, umutsuzluk adaletin düşmanıdır.
Umut, ileri gitmemize izin verir.
Güçlü insanların gerçekleri çarpıttığı analarda bile!
Bize otur yerine dediklerinde, ayağa kalkmamızı sağlar.
Ve sesini kes dediklerinde umut, dik durmamızı ve konuşmamızı sağlar.
Ben ne hak yerim, ne de hakkımı yediririm.
Bu tür oyunlar beni yolumdan çeviremez…
Ne yılarım, ne de vaz geçerim…
Sadece kendi çocuklarım için değil, bu milletin her bir ailesinin çocuğu için de
Adil, özgür ve demokrat bir Türkiye kurmak için…
Bu ülkenin her köyünde, her kasabasında, her şehrinde…
İnsanlarımız hak ettikleri bir hayata kavuşabilsin diye 7 - 24 çalışacağım…
Ben görevimin başında, aynı enerji ve heyecanla çalışmaya devam edeceğim.
Benim açımdan değişen hiçbir şey yoktur.
Mahkeme kararının ne yönde kesinleşeceği konusuyla da hiç ilgili değilim.
Benim açımdan kesin olan şudur:
Bu BOZUK DÜZENİN verdirdiği mahkumiyet kararı, benim vicdanımda, hem aklımda hem de aklımda YOK HÜKMÜNDEDİR!
Siz de öyle hissedin ve öyle davranın…
Bugün burada haksızlığa, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa sahip çıktığınız için her biriniz sağ olun, var olun…