Hibe teşvik var ama birleşen yok

Geçen yıl haziran ayında başlatılan ve şirket birleşmelerine vergi muafiyeti getiren düzenlemeye hiç başvuru gelmedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüseyin GÖKÇE - Volkan ÖZSOY

İSTANBUL/ANKARA - Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın geçen yıl KOSGEB aracılığıyla uygulamaya başladığı "İşbirliği güç birliği destek programı"na bugüne kadar sadece 20 başvuru geldi.

Programın 250 bin liraya kadar hibe verilmesini öngören kısmına 11, geri ödemeleri kısmına ise 9 başvuru geldi. Öte yandan geçen yıl haziran ayında çıkarılan ve şirket birleşmelerine vergi muafiyeti getiren düzenlemeye ise hiç başvuru gelmediği ifade ediliyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, DÜNYA'ya yaptığı açıklamada Türkiye'de girişimcilik ve işbirliği kültürünün zayıf olduğunu belirterek, uluslararası alanda rekabet edebilmek için birleşmenin önemine işaret etti.

Türkiye'de ortaklık kültürünün geliştirilmesi ve şirketlerin biraraya gelerek maliyetlerinin azaltılmasını öngören teşvik düzenlemelerine KOBİ'lerden öngörülen talep gelmedi. KOBİ'lerin birleşmesini teşvik etmek amacıyla ilk olarak 2009 yılının ortalarında çıkarılan torba kanuna bir madde eklendi. Bu düzenleme ile birleşen KOBİ'lere çeşitli vergi muafiyetleri tanındı. Birleşme için ise KOBİ'lere 2009 yılı sonuna kadar zaman tanındı. Ancak sağlanan bu vergi avantajına rağmen, KOBİ'lerden birleşme için herhangi bir başvuru gelmedi. KOBİ'lerin ortak çalışma yapması için ikinci bir destek ise KOSGEB aracılığıyla sağlanmaya başlandı.

Ortak hammadde temini, ortak pazar bulma, ortak üretim gibi konuları içeren İşbirliği Güçbirliği Destek Programı'na da beklenen ilgi gösterilmedi. Programın bir araya gelen gelen KOBİ'lere 250 bin liraya kadar hibe verilmesini öngören kısmına destek tutarı 1 milyon lira olan 11 başvuru geldi. Projenin ikinci kısmı olan 500 bin liraya kadar geri ödemeli destek programına ise 1.5 milyon lira talep eden 9 başvuru geldi. Böylece İşbirliği Güçbirliği Destek Programı'na toplamda sadece 20 başvuru yapılmış oldu.

Ergün: Devler birleşiyor, KOBİ'ler öğrenemedi

Sisteme başvuru gelmemesini DÜNYA'ya değerlendiren Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'de birleşme ve ortak hareket etme kültürünün çok zayıf olduğunu bildirdi.

Dünyada dev şirketlerin rekabet gücünü artırmak için birleşirken, Türk KOBİ'lerinin buna uzak durduğunun altını çizen Ergün, bunun rasyonel olmadığını, rekabet için birleşmenin şart olduğunu söyledi. KOBİ'leri bir kez daha ortak hareket etmeye çağıran Nihat Ergün, özellikle ortak tedarik sisteminin maliyetleri çok düşürebileceğinin altını çizdi.

Sönmez: Yaşanan kötü tecrübeler etkili oluyor

Türkiye Küçük ve Orta ölçekli işletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) Başkanı Yalçın Sönmez ise, projeye ilginin az olmasını, geçmişte yaşanan olumsuz tecrübelere ve tanıtım eksikliğine bağladı. Türkiye'de ortaklık kültürünün gelişmediğini dile getiren Sönmez, "Güç birliği ve ortaklık kültürüne olumsuz bakış, sadece KOBİ'lerde değil, büyüklerde de var olup olmadığı tartışılır" diye konuştu.

Sönmez, hibe projesinin amaç ve içeriğinin Türk iş dünyası için son derece faydalı olduğunu vurgulayarak, "Ancak bu konuda bilgi ve tanıtım eksikliği var. Bizler bunu yaptığımız bilgilendirme toplantılarına olan ilgiden somut bir biçimde görebiliyoruz" şeklinde konuştu. Bunun dışında KOBİ'lerin geçmişte yaşadığı olumsuz tecrübelerin de projeye ilgi azlığında etkili olduğunu savunan Sönmez, "Daha önceki dönemlerde yaşanan aksaklık ve eksiklikler nedeniyle KOBİ'ler projeye ulaşmada oldukça zorlandılar. Yaşanan bu olumsuz deneyimler şimdiki projelere de kuşkuyla bakılmasına neden oluyor" ifadelerini kullandı.

Özgenç: Özendirici rol model olmalıydı

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç de, projeye ilgideki azlığı, 'özendirici bir rol model' olmamasına bağladı. KOBİ'lerdeki 'küçük olsun benim olsun' anlayışının bir türlü aşılamadığına dikkat çeken Özgenç, projeyi teşvik için KOSGEB ya da odaların öncülüğünde bir özendirici bir model yaratılması gerektiğini iddia etti. Özgenç, "Bizim insanımız, bir araba satın alırken araştırma yapmaz, eş - dost tavsiyesi ile alacağı markaya karar verir. Bu da tıpkı bunun gibi. Proje başlarken, çeşitli kurumlar tarafından seçilen bir pilot bölge ve sektörde 4 - 5.firmayı birleştirip, bu model yaratılsaydı o zaman çok etkili olurdu" diye konuştu.

Keskin: Korkmasınlar Kayseri'ye baksınlar

İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD) Başkanı Recep Keskin ise, KOBİ'lerin ortaklık ve birleşmelerle ilgili üzerlerinden atamadıkları birçok endişe ve korkuları olduğunu söyledi.

Kendilerinin de böyle bir proje üzerinde çalıştıklarını bildiren Keskin, Kayseri ve Konya'da birleşme ve ortaklıkla büyümüş çok başarılı şirketler bulunduğunu dile getirdi. Keskin, "İnsanların alışkanlıklarından vazgeçip, bir araya gelerek bir ortaklık kurması çok kolay bir şey değil. Öncelikle 'geçinemeyiz' endişesi var" dedi. KOBİ birleşmelerinde bir diğer önemli korkunun da 'şeffaflaşma' ile ilgili olduğunu savunan Keskin, ancak birleşen KOBİ'lerin hem kredi risk primlerinin azaldığını, daha kısa sürede ve kolaylıkla finans kaynaklarına erişilebildiğini söyledi. Bunların iyi örneklerle gösterilmesi halinde teşvik edici olacağını savunan Keskin, "Türk insanı örnek gördüğü zaman takip ediyor. Ama ilk örnek olmak da kolay değil" diye konuştu.

Sert: Projenin kapsamı teknoloji dışı şirketler için dar tutulmuş

Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Başkanı Dr. Hasan Sert ise, projeye ilgi olmamasını iki nedene bağladı. Bunlardan ilkinin insanların henüz hazır olmaması olduğunu dile getiren Sert, diğer nedenin ise, projedeki kapsam darlığı olduğunu iddia etti. Projede tanıtımın da başarısız olduğunu savunan Sert şunları kaydetti: "Bu proje hazırlanıp, tanıtımı yapılırken, biz sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışılmalıydı.

Ama böyle olmadı. Bizim insanımız devletle resmi iş yapmaktan çekiniyor. Bu bakış açısını yıkacak, insanlara bunu sevdirecek bir yol izlenmeliydi. Ayrıca projenin kapsamı 'teknoloji' şirketlerinin birleşmesi için geniş tutulurken, diğer sektörler için daralıyor. Bu da projeye ilginin azalmasına neden oluyor."

KOBİ'lerin "erişebilirlik" sorunu var

Rüştü BOZKURT

Bir süre önce KOSGEB'in bütün illere yayılması kararı üzerine, "yapılar oluşturmak işin kolay yanı, önemli olan yapıların içine hayat katabilmektir" diye yazmıştım. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı duyarlılık gösterdi; uzun bir açıklama yaptı. O açıklamayı gönderildiği gibi okuyucu ile paylaştım.

Son günlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı hem niyet olarak güçlü, metot olarak doğru bir yolda ilerliyor. KOBİ'lerin üç temel sorununu çözecek politikalar geliştiryor: Birincisi, rekabet edebilir ölçek yaratılmasını destekliyor… İkincisi, rekabet edebilir teknolojik donanım için imkanlar yaratıyor…

Üçüncüsü de, iş çevresinde değişen faktör koşulları, talep koşulları, karşılıklı-bağımlılık ilişkileri ve rakip stratejilerini gözeten "yönetim anlayışı" hakim kılmaya çalışıyor.

Bugün DÜNYA Gazetesi'nde haberden de izleneceği gibi, KOBİ sahip-yöneticileri sağlanan imkanlara "erişebilirlik" konusunda yetersiz kalıyor. Bu yetersizliği her zaman beş temel etkene bağlıyorum:

- İthal ikameci dönemin "ne üretsen satıyor" mantığından beslenen; "yüksek enflasyon" ile gölgelenen, "dışa ve dünyaya açık" olmayan algılamadan KOBİ'lerin bir bölümü kurtulabilmiş değil.

- Geçmişte iyi tartışılmış, iyi tasarlanmış ve "mukaveleye" dayalı olmayan "ortaklıkların" yarattığı olumsuz sonuçlar "zihinleri kelepçelemiş", çoğunluk "bizde ortaklıklar yürümez" algısına saplanıp kalmıştır.

- Bugünün iş koşullarında farklılaşma nedeniyle, KOBİ sahip-yöneticilerin "çocukları" işe sahip çıkmamaktadır; o nedenle "işin geleceğini yaratma iradesi" giderek zayıflamaktadır.

- Ülkemizde küçük ve orta ölçek yapı yeterince "örgütlü" değildir; mevcut sivil inisiyatifler de "kendi programlarını" bütün yönleriyle ortaya koyabilen donanıma sahip değildir. Ortak değerleri, ortak iradeyi ortak yararları ve ortak projeleri netleştirmiş bir "kurumsal yapıdan" çok uzak bulunmaktadır.

- Teşvik mekanizmaları "mekan" ya da "sektör" odaklı, genel ve kategorik olarak tasarlanmıştır; "proje-odaklı" yapının ilkeleri, kuralları ve işleyişi netleşmemiş; geniş KOBİ tabanı ile yeterince paylaşılamamıştır.

İşin sırrı: Örgütlenme ve iletişimde Bugün gelinen noktayı bir üst basamağa taşımak için "ne yapmalı?" sorusuna yanıt aramak hepimizin boynunun borcu. Yapılacak işler de çok net.

- KOBİ konusu bir "fetiş" olarak algılanmamalı, insan ve sermaye kaynağını kullanma "araçları" oldukları zihinlerde netleştirilmeli.

- Bütün destek sistemleri " piyasa yapıcısı kuruluş" etrafında örgütlenen "küçük ve orta ölçek yapıyı" öne çıkaran; büyüklüğün "erişebilirliğini", küçüklerin " esneklik, hız ve uyum yeteneklerini" birleştiren "yeni yapılanma" dışındaki oluşumları caydırıcı olmalıdır.

- Kamu, özel kesim STK'lar ile yazılı ve görsel medya işbirliği yapılarak,çok geniş tabanlı bir "tartışma ortamı" yaratılmalıdır.

- KOBİ meslek örgütlerinde olanak ve kısıtları paylaşan derinlik yaratılmalı; organik büyüme, işbirliği ve ortaklıklar yapabilecek potansiyele sahip KOBİ'ler belirlenerek, bir öncelikler sırasına göre birebir ilişki kurulmasına özen gösterilmelidir.

- Atılan her adım, doğrusu ve yanlışı ile "kral çıplak" diyebilecek bir açıklıkla sorgulanmalı, " işleyişin sapmalarını" tartışan özgüven mutlaka sağlanmalıdır. Bankaların, büyük şirketlerin ve benzeri yapıların KOBİ'lere erişebilme çabaları bir bütünlük içinde ele alınmalıdır… konu toplumsal gündemde canlı ve diri tutulmalıdır. KOBİ'lerde olanaklara "erişebilirlik" sağlamak için bir "seferberlik" algılaması çok ivedi sorumuzdur

 

Bu konularda ilginizi çekebilir