Haşim Kılıç'tan flaş açıklamalar

Anayasa Mahkemesi seçimleri sonrasında emekli olduğunu açıklayan Haşim Kılıç, yargıya yönelik çok sert eleştirilerde bulundu: Yargıdaki seçimler yargıyı çürütmektedir, yargı intikam aracı değildir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Anayasa Mahkemesi eski başkanı Haşim Kılıç seçimden sonra gazetecilerin karşısına çıkarak bir veda konuşması yaptı. Kılıç konuşmasında HSYK seçimlerine yönelik ağır eleştirilerde bulundu. 

'Böyle bir yargıyla yola devam edemeyiz' diyen Kılıç, "Bunun sebebi yargıda HSYK'da yapılan seçimlerdir. Yargıdaki seçimler yargıyı çürütmektedir. Yargıdaki seçimlerin acilen yeniden değerlendirilmesi lazım.Bu seçimler olduğu sürece krılmalar, küskünlükler ve siyasi çekişmeler artarak devam edecektir. Yargı böyle devam edemez, yargı intikam aracı değildir" ifadelerini kullandı.

Kılıç'ın açıklamalarından satır başları:

"Bildiğiniz gibi AYM seçimi iki kez ertelendi. Bu erteleme kararı dışarıda çok yanlış yorumlara neden oldu. Şunu açıklıkla ifade edelim ki bu erteleme kararı benim değil arkadaşlarımın, aday olan arkadaşlarımın çalışmalarının tamamlayamadığı gerekçesiyle oldu. Bu neden ben seçimleri iki kez ertelemek durumunda kaldım. Bunun arkasında başka bir şey armaya gerek yok. 

Seçimin ne zaman yapılacağı AYM Başkanı'nın yetkisini dahilindedir. Seçimle ilgili dışarıdan söylenenleri ciddiye almıyorum.

25 yıl boyunca hep açık yüreklilikle konuştum. Beni bu mahkemede uzun süren tutan, güvenen arkadaşlara teşekkürü bir borç biliyorum. AYM'de yapılan en önemli şey ne oldu derseniz; AYM'nin geçmişte kalan sınırlayıcı yasaklayıcı anlayıştan özgürlükçü anlayışa gelmiş oldu. AYM yasaklayıcı anlayışından arındı. Özgürlükçü bir AYM var artık. AYM'yi artık bir temel hak ve özgürlükler mahkemesi haline getirdik.

'Emeklilik kararı aldım'

Öte yandan seçilmiş arkadaşımın daha rahat çalışabilmesi için bugünden itibaren emeklilik kararını almış bulunmaktayım.

'Kim alınırsa alınsın'

Bugüne kadar AYM’de yaptığım görevimi emekli olduktan sonra da mücadelemi sürdüreceğim. Doğruları, yanlışları söyleyeceğim. Kim alınırsa alınsın etkilenmiyorum. Biz bu olduğunu sürdürmek zorudayız.

İnsanlar düşüncelerini ifade etmelidir. Konuşmadan birbirimizi nasıl anlayacağız. İfade özgürlüğünün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda şahsıma yapılan eleştirileri hep bu çerçevede gördüm. Bugün yeni başkanımızı seçmiş bulunuyoruz. Emeklilik kararımı vermiş bulunuyorum. Dilekçemi gönderdim artık emekliyim. Bir ay önce böyle bir karar aldı. Konuşmamın bayında da söylediğim gibi yasa gereği 2 ay önce başkanın seçilmiş olması bu yıl uygulandı. Şuanda bu çatı altında iki başkan var. Tek çatı altında iki başkan olmaz. Seçilmiş olan arkadaşımın daha rahat çalışması adına emeklilik kararımı aldım.

Seçilen ve kalan arkadaşlarıma başarı diliyorum.  Aziz milletime e veda ediyorum. Onların hak ve özgürlüklerini her platformda korumaya devem edeceğim. Bu nefes bu bedende olduğu sürece bu görev devam edecektir. Bizim sorunları konuşmaya ihtiyacımız var. Türkiye’de artık öyle bir nefret söylemi gelişmeye başladı ki kutuplaşmanın ayrımlaşmanın farklı zeminlerde diyalog kurmasını kaybediyoruz. Türkiye’nin en büyük tehlikesi nefret söyleminin doğurduğu ortamdır. Bu konuda siyaset aktörlerinin ılımlı anlayışına ihtiyacımız olacaktır. Yargımızın da sorunları var.

'Yargı intikam aracı değildir'

13 bine yakın hakim ve savcının katkısıyla kurulumuz oluştu. Ancak şunu belirtmek isterim HSYK’nın son seçiminde çoğulcu bir yapının oluşmuş olması memnuniyet verici. Ancak  bu seçimin geride bıraktığı enkazı değerlendirdiğimizde yargının ne kadar zorda olduğunu söylemek lazım. En ücra köşeye gidin oradaki hakim ve savcıların hangi siyasi görüşe yakın olduğunu vatandaşlar biliyor. Böyle bir yargı ile devam edemeyiz. Bunun nedeni yargıdaki seçimler. Yargıdaki seçimler yargıyı çürütüyor. Bu seçimlerin yeni bir usul ve anlayışla yenilenmesi gerekiyor. Bu seçimle r oldukça siyasi çekişmeler kırgınlıklar olacaktır. Yargı intikam aracı değildir, yargı birilerinin hedefine ulaşacağı kamu gücü de değildir. Bunlar ülkeye kötülük getirir. Bir adalet kurultayı ile bu konunun görüşülmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde her seçim yargıçlar arasındaki ilişkiyi zedelemekte sıkıntılar doğurmakta. Bu 2010 yılandaki konuşmama bakarsanız orda da bu görüşleri söyledim

Genel Kurmay Başkanı’nı askerlerin,  Diyanet İşleri Başkanı’nı din adamlarının seçtiğini, emniyet müdürünün polisler tarafından seçildiğini düşünün. Sonuçlarının ne olacağını siliyorsunuz.  Bunlardan çok daha önemli olan yargıda bu seçimler ciddi çürümelere neden olmaktadır.

Soru&Cevap

Siyasete mi gireceksiniz?

Siyasi projem yok. Bugün emeklilik kararımın temelinde az önce ifade ettiğim gibi yeni seçilen arkadaşıma daha rahat çalışma ortamı bırakmak için aldım. Bu kararımı siyasi proje olarak değerlendirmeyin. Böyle bir projenin devamı değil bu. 25 yıllık burada edindiğin tecrübe temel hak ve özgürlüklerle ilgili çalışmalarımı aktaracağım. Doğruları söylemeye devam edeceğim, bu bir yerde başkan olmak ya da siyasi figür olmakla yürümesi gerekmiyor. 

Bank Asya sorusu

Her ülkenin olduğu gibi bizim sorunlarımız var. Bütün bunları demokratik ortamda hukukla çözmek zorundayız. Bir hukuksuzluk ve kanunsuzluk varsa birinin kabahati varsa hukuk devletine yakışır ortamda çözülmesini isteyen biriyim. Türkiye’de bağımsız yargının oluşması konusunda ciddi sorunları var. Nefret söyleminin ayrışıma gittiği bir kültürden geçiyoruz. Hukuk güvenliğinin sorun olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bunların ayrıntılarını anlatmak mümkün bugün ana hatlarını söyleyebileceğim konularla geçiştirmek isterim. Bu sorunları konuşma imkanı bulayacağız.

25 yılda en çok üzen ve sevindiren olaylar neydi?

25 yılın içine çok şey sığdırdık. Sevindiğim şeyleri anlatmakla bitiremem ama üzüldüklerim de var. Şuanda sizlere çok sevindiğim ve etkileyen nedir diye sorarsanız 2004 yılında Anayasa’nın 90. Maddesinde yapılan değişikliktir. Bu değişikliği devrim olarak niteliyorum. Yerellikten kurtulan temel hak ve özgürlükleri evrensel anlayışa getiren bir değişikliktir.

Ne üzdü derseniz? Son zamanlardaki davalar nedeniyle siyaset kurumlarımız şahsım ve mahkeme hakkındaki eleştiri ve değerlendirmeler çok üzdü. Özellikle şahsıma yapılan darbeci kumpasçı, siyaseti yönlendirmeye siyaset mühendisliği yapmaya dönük eleştiriler yapıldı. Darbecilik en üzün eleştiri olmuştur. Bu konudaki anlayışım tarihte kalmıştır. Bu kelimeyi sarf edenlerinin vicdan muhasebesi yapmasını istiyorum. Bu mahkemeyi darbecilikle suçlayanların geçmişte verdiğim kararlarla yazdığım karşı oylarla temel hak ve özgürlükler hakkında yazdıklarımdan en çok faydalananlar bana darbeci demişlerdi.

Bugünü kadar bazı konularda yapılan eleştirilere mahkemeyi düşünerek hep sansürlü cevap verdim. Bugünden sonra rahatça konuşacağım.

76 milyonluk bir ülkede yaşıyoruz sorunlarımı var elbette. Bunları demokratik değerler içinde hukuk devleti anlayışı içinde çözmenin gayreti içinde olacağız.

Siyasi projem yok dediniz? Şimdilik mi yoksa önümüzdeki dönemde siyaset bir seçim mi?

Gerek iç dünyamdaki inançlarım temel hak ve özgürlüklerin insanı insan yapan özelliklerdir. Devlet vatandaşlarına temel hak ve özgürlükleri evrensel değerlen çerçevesinde yaşatamıyorsa o devletin varlığının da anlamı yoktur. Nerede nasıl hizmet yapacağımı bilmiyorum. Ama şuanda bir siyasi projem yok. Emekliliğim bununla da alakası yok. Altını tekrar çiziyorum. Aziz milletimize esenlik diliyorum, huzur diliyorum. Birliğimiz ve beraberliğimizin bozulmadın ülkenin aydınlık günlere ilerlemesi konusunda temennide bulunuyorum. Bugün olduğu gibi yarın da sade bir vatandaş olarak katkılarımı sunmaya devem edeceğim. 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir