Hasan ağabeyi uğurladık

Hasan Yılmaer için, 70 yıla yaklaşan meslek yaşamının son 15 yılında görev yaptığı DÜNYA Gazetesi'nde tören düzenlendi. Cenaze, Levent Camii'nden kaldırılacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Cumartesi günü sabaha karşı vefat eden Türk basınının duayen isimlerinden, DÜNYA Gazetesi Bölgeler Koordinatörlüğü Danışmanı, ağabeyimiz Hasan Yılmaer'i, son yolculuğuna uğurladık.

Yılmaer için, 70 yıla yaklaşan meslek yaşamının son 15 yılında görev yaptığı DÜNYA Gazetesi'nde tören düzenlendi.  Ailesi, dostları ve meslektaşlarının törende söz alarak Yılmaer'i andılar.

Tören, DÜNYA Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın 'Üzgünüz, kederliyiz, yaslıyız' sözleri ile başladı. Güldağ; "Bize 'Çalışan Gazeteciler Günü'nü armağan eden sembol bir ismi kaybettik. Anadolu'da görev yapan bürolarımızın ağabeyi ve öğretmeniydi Hasan ağabey" diyerek Yılmaer'in gazeteye yolladığı son notu okudu.

Daha sonra oğulları Esat ve Galip Yılmaer söz alarak yaşadıkları üzüntüyü dile getirdiler.

DÜNYA Başyazarı Osman Arolat, Yılmaer için 'Hem iyi bir eğitici hem de örgütçüydü derken DÜNYA yazarı Rüştü Bozkurt da "Vefa insanıydı, çocuksu ruhunu olgunluk içinde takdim eden bir İstanbul beyefendisiydi" diye konuştu.

Tören'de Yılmaer ile uzun yıllar çalışan meslektaşları hazır bulundu.

Yılmaer'in cenazesi Levent Camii’nde öğleyin kılınacak namazının ardından  22 Ekim Salı günü (yarın) Marmaris’te toprağa verilecek.

 

1e.jpg




Fikir işçiliği yasasının mimarıydı…

Uzun adıyla, “Basın Mesleğinde çalışanlarla çalıştırılanlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkındaki 5953 sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna bazı Maddeler Eklenmesine Dair Kanun” ya da bugün dahi basın çalışanları arasında bilinen yaygın adıyla “212” sayılı yasanın çıkarılmasında ve gazetelerce kabul edilmesinde usta gazeteci Hasan Yılmaer’in büyük katkısı var.
10 Ocak 1961 tarihinde yürürlüğe giren 212 sayılı yasa, basın iş kolunda faaliyet gösteren işverenlere, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere gazetecinin işinin ne olduğunun net biçimde tanımlanması, ücret miktarının net olarak belirtilmesi, gazetecinin kıdemi gibi öğelerinin mutlaka konulmasını şart koşuna, “ücretlerin peşin ödenmesi” gibi bazı yükümlülükler getiriyordu. Yasa, gazetecilerin çalışma koşullarında o güne dek görülen belirsizliklere de önemli ölçüde son veriyordu.
1960 yılının son aylarında, gazetecilerin haklarını düzenleyen 212 Sayılı Basın Yasası ile 195 sayılı Basın İlan Kurumu’nun oluşturulmasıyla ilgili yasa hazırlıklarına başlanmıştı. O dönem ülkeyi yöneten Milli Birlik Komitesi, bu iki yasanın hazırlık döneminde işçi ve işveren temsilcilerini Ankaraya çağırmış, bir dizi seminerler düzenlemişti. Hasan Yılmaer ağabeyimiz, bu toplantılara, daha sonra Türkiye Gazeteciler Sendikası’na dönüşecek olan İstanbul Gazeteciler Sendikası’nı temsilen katıldı. Yasa ile ilgili süren uzun tartışmalar ve hatta gecenin geç saatlerine kadar süren bu tartışmalar sonrasında bazı maddelerin yazılması bizzat Hasan ağabeyin evinde gerçekleşti. Babal-i tarihinde belki de ilk kez fikir işçilerinin haklarını bu kapsamda koruyan “Basın Yasası”nın birçok maddesi onun kaleminden çıktı…

221-001.jpg212 sayılı yasanın çıkması kadar, kabullenilmesi de pek kolay olmadı. Yasadan rahatsız olan gazete sahipleri 10 Ocak 1961 günü gazetelerini üç gün süreyle yayınlamama kararı aldılar ve bu kararlarını bir bildiri ile ilan ettiler.  Aynı tarihte Milliyet gazetesinin yazı işleri müdürü olarak görev yapan Hasan Yılmaer, söz konusu bildirinin çıktığı gazetesinde “sorumlu müdür” olarak imza koymayacağını bildirdi ve koymadı.
Gazete sahiplerinin çıkan yasaya öfkelenip, işyerlerini kapatmalarına karşı basın mensuplarının, “çayımız, simidimiz ve hürriyetimiz için” ve “Çalışan gazeteciye cop, patrona hazır lop” pankartlarıyla o zaman gazetelerin yer aldığı Cağaloğlu’ndan İstanbul Valiliği’ne kadar yaptıkları “sessiz” yürüyüşün önünde de Hasan Yılmaer vardı.
Yürüyüş bittikten sonra, sendikada toplanan gazeteciler arasında oy birliği ile alınan “Patronların gazetelerini kapatmalarına karşı, gazetecilerin kendi gazetesini çıkarma” kararını da açıklayan yine İstanbul Gazeteciler Sendikası Başkanı Hasan Yılmaer’den başkası değildi.  
Hasan ağabey, gazete çalışanlarının ortak ürünü olarak, hemen ertesi gün, 11 Ocak 1961 tarihinde çıkarılmaya başlanan Genel Yayın Yönetmenliğini Abdi İpekçi’nin yaptığı “Basın” gazetesinin de mimarlarındandı.  Teknik imkansızlıklardan, gazetenin basılması için kağıt bulunmasına kadar uzanan zorlu problemlerin çözümünde “örgütçü” ve “iş bilir” özellikleriyle baş roldeydi… “Basın”ın üçüncü ve son sayısının başyazısında söylenenler de Hasan Yılmaer ve arkadaşlarının bu mücadelelerini özetler nitelikteydi:
“Çıkarken ne demiştik? (Üç gün sizi gazetesiz bırakmayacağız.) Ve işte bırakmadık. Bu sözümüzü tutmak için insanüstü bir çaba sarf ettik. Günümüzü gecemize kattık. Neler mi yaptık? Önce yazılarımızı yazdık, haberlerimizi hazırladık, sonra dizdik, sonra bastık, paketledik ve onları sırtımızda taşıdık. “Basın”ı sizlere ulaştırdık.
Biz bunlara yabancı değildik. Her birimiz ayrı ayrı, yıllarca mesleğe başladığımız ilk günden beri kaç defa kendi gazetelerimiz için bunu seve seve yaptık. Kim bilir kaç defa aynı fedakarlıkla da yapacağız. Bundan sadece sevinç  duyuyoruz. Zira bu bizim meslek andımız ve haysiyetimizdir. Bizim meslekten beklediğimiz bütün kazanç, bu manevi zenginliktir…”  

w2-001.jpg

 

Anadolu bürolarının ağabeyiydi

Sait Ravanoğlu
DÜNYA Gazetesi Bölgeler Koordinatörü

Bundan 12 yıl önce Hasan Yılmaer ile tanıştık. Birlikte çalıştığım süre içinde hem mesleği hem de Anadolu’yu onun yönlendirmesi ile öğrendim. Hepimizin babasıydı. Adeta yürüyen bir kütüphane gibiydi. Yeri kalbimizde hiç dolmayacak… Bugüne kadar yapmaya çalışmalarla, bundan sonra da hepimize örnek olmaya devam edecek.

Serkan Eroğlu
Bölgeler Yayın Koordinatörlüğü

Tam 12 yıldır birlikteydik. Onu en kısa cümle ile anlatacak olsam; ‘Hepimizin babası gibidir’ derdim.
Baba gibi olmak… Ana baba olanlar bilirler bu cümlenin anlamını. İçinde sahip çıkmak vardır, sevmek, korumak,  kol kanat germek, yeri geldiğinde zorluklara göğüs germek. Oğlumun adını Hasan Rüzgar koyuşum da bundandır. Boşuna söylenmemişti “Basın İşçisinin Babası” diye. Gazetecilerin hakları için çalışması nedeniyle bu mesleğe girmiş pek çok gazetecinin üzerinde onun gizli bir emeği vardır.  Büyük bir sevgi ve aşkla bağlı olduğu eşi Naime teyzemizle birlikte; örnek aile nasıl olunur onu göstermişti çevresine. Eşine duyduğu büyük sevgi adeta başarısının anahtarıydı. Hayatımın her anına kattıkları için ona teşekkür ediyorum. Yattığın yer nurla dolsun. Güle güle Hasan babam.

Ali Ekber YILDIRIM
DÜNYA Gazetesi Tarım Yazarı

Hasan Yılmaer adını ilk kez yaklaşık 30 yıl önce duyduğumu anımsıyorum. Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda öğrenciydim. 12 Eylül askeri darbesinden sonra kurulan Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) ilk öğrencileriydik. Sansürün, baskının en yoğun yaşandığı günlerdi. Okul kütüphanesinde ne bulsam okuyordum. Basın tarihinde bir daha asla yaşanmayacağını düşündüğüm  "Dokuz Patron Olayı" çok ilgimi çekmişti. Bu konuyu araştırırken Hasan Yılmaer adına ilk kez o zaman rastlamıştım.
Basın tarihine adını yazdıran Yılmaer ile yıllar sonra DÜNYA Gazetesi'nde birlikte çalışma onuruna eriştik. O artık, Anadolu'nun değişik kentlerinde DÜNYA Gazetesi toplantılarına birlikte katıldığımız Hasan ağabeyimizdi. Nereye gidersek gidelim mutlaka oraya ilişkin yaşadığı çok önemli bir gazetecilik anısı vardı. Samsun'dan Ordu'ya, Giresun'a giderken Fatsa'ya geldiğimizde Fatsa Olayları'nı adeta yeniden yaşayarak heyecanla anlatırdı.
Uzman gazeteciliğe değer veren ve Hasan ağabey, her ödül aldığımızda veya haberimiz manşete çıktığında mutlaka arar tebrik ederdi. Biz DÜNYA' lılar için Nezih Demirkent'ten sonraki öğretmenimizdi. Toprağı bol olsun.

Ferit PARLAK
Ankara Temsilcisi


Hasan Yılmaer ismi hem gazetecilikle hem de DÜNYA Ailesi ile bütünleşmiş bir isimdir. O Türk basınının duayeni olduğu kadar, Anadolu’nun nabzını tutan ve sesini tüm
Türkiye’ye duyuran gazetemiz DÜNYA’nın bölge temsilciliklerinin rehberiydi. Bizim hem meslek büyüğümüzdü, hem de hayat koçumuzdu. Nasıl, 212 sayılı yasayı
hazırlayarak Türkiye’de gazetecilerin haklarının korunmasında en önemli rolü üstlendiyse, Türkiye’nin dört bir yanındaki DÜNYA bürolarının, her türlü sorunla mücadelesinde, tecrübesiyle ve pozitif enerjisiyle temel dayanağı Hasan ağabeyimizdi. O’nu her zaman özleyeceğiz.

Tülay Taşkın
DÜNYA Gazetesi Eskişehir Temsilcisi


Hasan Hocam ile tanışıklığım iletişim fakültesi yıllarıma dayanır. Hocam diyorum çünkü gerçek anlamda hocamdı. Fakültenin ilk yılında henüz gazeteciliğin ne olduğunu anlamaya çalıştığımız dönemde ondan gazetecilik dersleri almıştım. Sabahın erken saatlerindeki derslerin neredeyse tümüne geç kalırken, onun derslerine koşarak giderdim. Yıllar sonra bile ‘Kapıdan kovduk, bacadan düştün’ diye bana takılması o yıllarda Hasan Hocam’ın çalıştığı Hürriyet’te staj yapmak için onu zorlamamdandı. Sonunda Hürriyet yönetimine beni staj için kabul ettirmişti. Yıllar sonra DÜNYA’da yolumuz kesişti. Koordinatörlükten aranıp, ‘Hasan Hoca sesini durmak istiyor’ diye uzatılan her telefonda, ‘Kızım ne yapıyorsun’ diyen sesi bana güç verdi. Vefatını öğrenince tüm gün o sesi kulaklarımdan gitmedi. Onu çok özleyeceğiz. Öğrettiği gazetecilik ölene kadar bize yol gösterecek. Işıklar içinde yat hocam.

Orhan Karadağ
DÜNYA Gazetesi Gaziantep Temsilcisi

Üzücü haberi aldığımda ne yapacağımı şaşırdım, her şey boğazımda düğümlendi, yutkunamadım. Aradan bir süre geçti ve hala o ses kulaklarımdaydı: “Hasan amcamızı kaybettik…”
Nemlenen gözlerim beni eskilere götürdü. DÜNYA Gazetesi olarak Güneydoğu toplantılarımızı Gaziantep’te yapardık.  Toplantıdan sonra Hasan amcamızı çok sevdiği yere, Ciğerci Mustafa’ya götürürdük. Hasan amca oranın kebaplarını o kadar çok severdi ki Gaziantep’e gelemediği dönemlerde beni arar ve “Orhancığım bensiz ciğerleri yiyor musun? diye bana takılırdı.
Son sözüm; “Bu dünya da sen bizlere ışık oldun, şimdi gittiğin yerler ışık dolsun Hasan amca…”

Murat Gürsoy
DÜNYA Gazetesi Ordu Temsilcisi

Onu çok özleyeceğiz. Yaşadığımız tüm sorunlarda, çözüm için bana yeni yollar gösterdi. Değerli büyüğüm  Hasan Yılmaer’i hiç unutmayacağım. Bugünlere gelmemde emeği büyüktür. Mekanı cennet olsun. Tüm sevenlerinin ve DÜNYA Ailesinin başı sağ olsun.

Mutlu Güneş
DÜNYA Gazetesi Şanlıurfa Temsilcisi

 
Günün ilk saatlerinde böylesi acı bir haber almanın üzüntüsünü yaşamakla beraber kaybettiğimiz değerin yeri doldurulamayacak bir kayıp olduğunu bir kez daha hatırlamış oldum. Hasan ağabeyimiz, üretici fikirleri ile bize yol gösterirken meslekten edindiğimiz tecrübelerinde sahibidir. Kendisine Allah’tan rahmet dilerken kederli ailesi ve ailemiz DÜNYA’ya sabır ve başsağlığı diliyorum.
 
Sabiha Toprak
Dünya KDZ. Ereğli Temsilcisi

Çok kısa bir süre önce Hasan Hocamla konuşmuştum. Sesi her zamanki gibi canlıydı. Bu acı haberi aldığımda inanamadım. Çünkü sesini bu kadar iyi duymuşken, bir süre sonra beni arayacak, ‘Sabiha, kızım nasılsın’ diyerek, hatırımı soracak ve önümüzdeki projeleri konuşacağız sanmıştım. Ne yazık ki hocam acı bir bayram hediyesi bıraktı bize. Sensiz toplantılar nasıl geçecek Hocam. Kim anlatacak bize artık  yaşadığımız kentin hikayelerini. Mekanın cennet olsun.

Mehtap Akbaş Çiftci
Dünya Gazetesi Kocaeli Temsilcisi


Bilgisi, tecrübesi ve gazetecilik ahlakıyla Türk basın camiası için kuşkusuz önemli bir rol modeldi Hasan Yılmaer. Ancak Anadolu’da görev yapan biz bölge temsilcileri için çok daha fazlasıydı. İçimizden biriydi. Anadolu’da gazetecilik yapmanın zorluklarını bilen ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çaba gösteren mücadeleci ‘babacan’ tavrını çok özleyeceğiz. Bu arada kayıtlarda 1929 yılında doğduğu yazıyorsa da ben onun içindeki Fenerbahçe aşkı nedeniyle 1907’de doğduğuna inanmışımdır hep. Mekanı cennet olsun...

 

Bu konularda ilginizi çekebilir