Harcamaları kısmak çare değil
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Karacan'a göre, harcamaların kısılması yönündeki telkinler çarkların dönmesini zorlaştırmaktan başka bir şey değil.
ESKİŞEHİR - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Harun Karacan, "Harcamaları kısalım gibi telkinler ekonomiye zarar verir. Harcamaların zayıflaması çarkların dönmesini zorlaştırır. Bu nedenle (kriz geliyor, aman az harcayalım) gibi telkinleri doğru bulmuyorum" dedi.
Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Başkanı da olan Karacan, ETO Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, 2009 yılında Atlantik'in öbür yakasında ekonomik kriz yaşandığını, finans sistemini daha önceden sıkı denetim altına alan Türkiye'nin krizden ağır yara almadan kurtulmayı başardığını kaydetti.
Dünyadaki ekonomik dengelerin değiştiğini ifade eden Karacan, şöyle konuştu:
"Avrupa eski gücünü kaybetmekte. Önümüzdeki dönemde Avrupa'da bir finansal krizin daha da derinleşmesi beklenmektedir. Önce Yunanistan ardından İspanya ve İtalya'da yaşanan ekonomik krizin global bir krize dönüşeceği haberleriyle değişen ekonomik dengeler, ister istemez ülkemiz ekonomisini de etkisi altına alıyor. Ancak Türkiye'nin tüccar ve sanayicisinin, çok daha olumsuz şartlarda bile yüksek bir performans sergilediğini de biliyoruz. Bizim hızlı büyümemizin dinamiği genç ve ihtiyaçları fazla nüfusumuzdur. Harcamaları kısalım gibi telkinler ekonomiye zarar verir. Harcamaların zayıflaması çarkların dönmesini zorlaştırır. Bu nedenle (Kriz geliyor, aman az harcayalım) gibi telkinleri doğru bulmuyorum."
En önemli risk cari açık
Karacan, Türkiye'nin geçen yıl yüzde 8.9, bu yılın ilk çeyreğinde de yüzde 11 büyüyerek dünya rekoru kırdığını belirterek, "Bunlar güzel haberler ancak yatırım kararlarımızı alırken riskleri de göz önünde bulundurmamız gerekir" dedi.
Türkiye'nin ihracatının yüzde 50'sini Avrupa'ya gerçekleştirdiğini anlatan Karacan, şöyle devam etti:
"Avrupa'da yaşanabilecek kriz ihracatçımızı zor duruma düşürebilir. Diğer taraftan piyasalarda dolar ve avro rekorlar kırıyor. Ancak, Merkez Bankası tutarlı bir şekilde dövize müdahale etmeme kararı aldı. Elbette yükselen kurun bir riski olacaktır. Bu risk kontrol altında tutulduğu sürece ekonomide makro düzeyde bir tahribat yaratmaz. Asıl risk, cari açıktır. Kurların yükselmesi, artan ihracat ve daralan ithalat ile cari açığı aşağı çekmek mümkündür. Kamu maliyesi için tedirgin olmaya gerek görünmüyor. Rakamlara baktığımızda iç piyasada tüketim yerinde, bu da hızlı büyümeye olumlu etki sağlamış. Fakat tüketici kredileri 15 Temmuz itibariyle bir önceki yıla göre yüzde 22 artmış. Şu anda kötümser olmak için bir sebep yok, ancak büyüme rakamlarına bakıp aşırı iyimser olmak da doğru değil."