'Hak-Hukuk-Adalet' belgeseli gala gösterimi yapıldı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Ankara Güvenpark'tan başlayarak İstanbul'da tamamladığı "Adalet Yürüyüşü"nün birinci yıl dönümünde "Hak-Hukuk-Adalet" belgeselinin gala gösterimi, Boğaziçi Kültür ve Sanat Merkezi'nde yapıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması üzerine Ankara Güvenpark'tan başlayarak İstanbul'da tamamladığı "Adalet Yürüyüşü"nün birinci yıl dönümünde "Hak-Hukuk-Adalet" belgeselinin gala gösterimi, Boğaziçi Kültür ve Sanat Merkezi'nde yapıldı.
Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu, salona "hak, hukuk, adalet" sloganları eşliğinde girdi.
Program, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun söylediği "Adalet Yürüyüşü" marşıyla başladı. Sahnede Enis Berberoğlu'nun fotoğrafı ve üzerinde "Buluşacağız özgürlükte, yarınlar bizim" yazısı yer alırken, Berberoğlu'nun galaya yolladığı mesaj da okundu.
Galaya, CHP Genel Sekreteri Akif Hamzaçebi, Genel Başkan yardımcıları Bülent Tezcan, Tuncay Özkan ve Aykut Erdoğdu, Enis Berberoğlu'nun eşi Oya Berberoğlu, milletvekilleri, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Kılıçdaroğlu ile yürüyen tutuklu Hava Harp Okulu öğrencisi babası Veysel Kılıç, CHP milletvekili adayı Cihangir İslam, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş ve çok sayıda davetli katıldı.
"Asla yalnız yürümeyeceksin" sloganlarıyla sahneye çıkan Kılıçdaroğlu, konuşmasına, "Asla yalnız yürümemenin tek koşulu var, haklı olacaksınız, inanacaksınız ve inanacak bir davanız olacak." diyerek başladı.
Kılıçdaroğlu, "Adalet Yürüyüşü"nde ellerinde sadece üzerinde "Adalet" yazılı bir pankart taşıdıklarını hatırlatarak, "Bütün inançların kabul ettiği, evrensel, değerli bir sözcüktür. Devletin temelini kuran, insanı insan yapan, bir arada hoşgörü içinde yaşamamızı sağlayan, ekmeğimizi bölüşmemiz gerektiğini bize öğreten kavram olan adalet... Eğer bir topluma adaleti unutturursanız, baskıyı ve zulmü egemen kılarsanız toplumda büyük infiallere yol açabilirsiniz. Tarihin hiçbir döneminde baskıcılar, zulmedenler başarılı olamadı, haklılar hep kazandı." dedi.
Herkesin adalet içinde yaşamasını istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Adaleti yok edeceksiniz, sadece bir bildiri imzaladı diye üniversite hocalarını kapının önüne koyacaksınız, 17 milyonun yoksulluğunu siyasi sömürü alanı haline getireceksiniz, sorundan yararlanmaya çalışacaksınız, ülkenin en saygıdeğer gazetelerini bir anlamda cezalandıracaksınız ve yazarları neredeyse topluca hapse atacaksınız, üstelik mücadele ediyoruz dedikleri terör örgütüne yönelik en güçlü mücadeleyi çok önceden başlatan gazeteleri, gazetecileri cezalandıracaksınız ve dönüp bize diyeceksiniz ki 'Sessiz kalın.' Her seferinde bardağa bir damla düştü. Ama Enis Berberoğlu'nun yürekli, nitelikli, saygın bir gazeteci, haksız, hukuksuz, adaletsiz yere hapse girmesi son damlaydı ve bayrağı taşırdı. Bizler adalet için yürümek dışında başka bir seçenek görmedik. Sesimizi sadece birileri duysun diye değil, bu ülkede adalet kavramının çok değerli olduğunu ve milyonların 'Adalet' diye haykırdığını bütün dünyaya göstermek için yürüdük. 'Yürüyemezler. Kazan'dan dönerler. Bolu Dağı'nı asla aşamaz.' dediler. Her santimini yürüdük, 81 milyonun adaleti için."
"Onurun varsa derhal istifa edersin"
Kemal Kılıçdaroğlu, devlet yönetiminde adalet istediklerini belirterek, şunları söyledi:
"Milyarları harcayacaksın, sarayında oturacaksın, vatandaştan aldığın vergilerle saray yapacaksın, kaça yaptığını milletten gizleyeceksin. Bu, en büyük adaletsizliklerden birisi. Benden, geliri olmayan vatandaştan, işsizin ödediği vergiden topladığın paralarla yaptığın harcamaların hesabını vereceksin, demokrasi budur. 'Bizim tarikattan, bizim partiden, bizim cemaatten, eniştem, kayınpederim, dayım, yakınım.' deyip devleti gereksiz kadrolarla doldurursanız o devlet çöker ve adalet olmaz. Bir hakim, üstelik Danıştay'da bir hakim, siyasete bulaşırsa, bir partinin kadın kolları başkanıymış gibi tweet atarsa, o hakimi orada tutanda adalet kavramı yok, adalet kavramı onun özünde ve vicdanında yoktur. Eğer o yargıç orada duruyorsa, hala görevinden istifa etmemişse, her şeyden önce en büyük zararı, yargı camiasına veriyor. Eğer erdemliyse, belleğinde toplu iğne ucu kadar erdem kavram kalmışsa, vicdanlıysa, 'Bu ülkenin adalet arayışına ben de katkı vermek istiyorum.' diyorsa, sevgili hakim kardeşim, görevini bırakacaksın, görevinden istifa edeceksin, onurunla çekileceksin. Eğer çekilmiyorsan, orada oturuyorsan, açık ve net söylüyorum, sen onursuz bir yargıçsın. Biliyorum, hemen tazminat davaları açacaklar. Sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu, geri adım atacak. Sizin feriştahınız gelse geri adım atmam. Bir daha duysun diye söylüyorum, onurun varsa, insansan bir saat bile o görevde kalmaz, derhal istifa edersin. Asıl sözüm, onu oraya atayan saraya. Cumhurbaşkanı neden tarafsız olmalı? Mahkemeye hakim tayin ediyor, onun için tarafsız olmalı. Bir partinin militanlarını getirip yargıya yerleştirirsen, işte bu tabloyla karşı karşıya kalırız ve hiçbir vatandaş mahkemeye güven duymaz."
"20 Temmuz sivil darbeden sonra sandığa gidip bir başarıyı yakalayacağız"
"Adalet Yürüyüşü"nü, adalete özlem duyan herkes, geleceği aydınlatmak, uygar, medeni dünyada birlikte yaşamak, eğitimde, sokakta, caddede, medyada, seçimde, geçimde adalet için yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Adalet yürüyüşünü, kaybolan adalet duygusu yeniden yeşertmek, kimse ötekileştirilmesin, kadın-erkek eşitliği olsun, medya bağımsız olsun, hakimler gerçekten hukukun üstünlüğü ve vicdanlarına göre karar versinler diye yaptık. Toplum öz güveni yüksek bir toplum haline gelsin diye, 'Güçlü olan biziz. Kararı verecek olan biziz. Adaleti bu ülkeye getirecek olan biziz.' algısını güçlendirmek için yaptık. Maltepe'de milyonlar vardı. Bir duvar vardı önümüzde. Şimdi o duvarı yıkma zamanı. Duvarı yıkmak hepimizin görevidir. Bu işin sağı solu yoktur, adalet herkes için ortak bir kavramdır. Kim adaletsizlik yapıyorsa, onunla mücadele etmek toplumun ortak görevidir. Hangi siyasi görüşten, hangi kimlikten, hangi inançtan olursak olalım adaleti ülkemizde tesis etmek zorundayız. 24 Haziran'da sandığa gideceğiz. 450 kilometreye yakın adalet için yürüdüysem benim bu milletten beklentim vardır. Bireysel hiçbir beklentim yok. Bu topraklarda bir çocuk yatağa aç giriyorsa, bir kişi haksızlığa uğruyorsa, asıl failler ellerini kollarını sağlayıp gezerken garibanlar içeri atılıyorsa, ihaleler yandaşlara dağıtılıyorsa, adaletli bir devlet yoksa, ben rahat değilim. Toplumun da rahat olmaması lazım."
Herkesin sandığa gitmesini ve oyunu kullanmasını arzu ettiğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "İlk kez, 20 Temmuz sivil darbeden sonra sandığa gidip bir başarıyı yakalayacağız ve bir darbe sürecine el birliğiyle son vereceğiz. Dünyaya şu mesajı vermek zorundayız: Bizim ülkemizde askeri darbe girişiminden yola çıkıp sivil darbe yapanlara, Türkiye halkı bir demokrasi destanı yazdı ve dersini verdi. Biz bunu diyeceğiz. Herkesin adalet içinde, birlikte yaşaması lazım. Biz duvarı yıktığımızda bütün dünyaya görkemli bir mesaj vereceğiz." dedi.
Konuşmasının ardından Kılıçdaroğlu ve katılımcılar, sahneye çıkarak "Adalet Yürüyüşü" marşını birlikte söyledi.