Gülen cemaatinden Başbakan'a 'uzlaşma' mektubu
Gazeteci Mehmet Barlas ve Fikret Bila,Başbakan'ın isim vermediğini ama Gülen ya da cemaatin üst düzey bir isminden Başbakan'a yakın tarihli, ıslak imzalı, uzlaşı içeren bir mektup geldiğini söyledi
İSTANBUL - Başbakan Erdoğan, son günlerdeki gelişmelerle ilgili olarak Dolmabahçe Ofis'te gazeteci ve yazarlarla bir araya geldi. Yaklaşık 3 saat süren ve soru-cevap şeklinde geçen görüşmede gündemdeki tüm konular konuşuldu.
Görüşmenin en önemli gelişmesi ise "Gülen cemaatinden Başbakan'a gelen ıslak imzalı uzlaşma mektubu" oldu. Erdoğan, isim vermeyerek böyle bir mektubun geldiğini doğruladı. Başbakan'ın uzlaşma konusundaki tavrı ise sert oldu. Toplantıya katılan gazeteciler, Erdoğan'ın geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini ve artık uzlaşmanın mümkün olmayacağını söylediğini belirttiler.
Toplantı sonrası gazeteci ve yazarlar, Başbakanlık ofisi önünde çeşitli açıklamalar yaptı. Gazeteci Mehmet Barlas ve Fikret Bila, "Başbakan isim vermedi ama Gülen ya da cemaatin üst düzey bir isminden kendisine yakın tarihli, ıslak imzalı, uzlaşı içeren bir mektup gelmiş'' dedi.
Ergenekon ve Balyoz davaları için Adalet Bakanlığı çalışma başlattı
Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç ise Adalet Bakanlığı'nın Ergenekon ve Balyoz davaları için bir çalışma içerisinde olduğunu belirtti.
"Ergenekon ve Balyoz davalarında yeniden yargılanma konusunda Başbakan Erdoğan'ın fikri nedir?" sorusunu Bulaç, "İade-i muhakeme olabileceğini söyledi. Bu konuda Adalet Bakanlığı'nda bir çalışmadan söz etti. Adalet Bakanı da bu konuda teknik bilgiler verdi" diye cevapladı.
Mahmut Övür:
Toplantıya katılan gazetecilerin kafalarındaki bütün soruları dile getirdiğini belirten Övür, 'Başbakan da bunlara kendi ölçüleri içinde cevap verdi. Benim gördüğüm şey şu: Başbakan kararlı. Ne ile kararlı? 17 Aralıkta Türkiye'ye kurulan tuzakla ilgili kararlıdır. Erdoğan, bunu hem reformlarla hem de yasal süreçte çabalarla atlatmaya çalışacağını, Türkiye'nin bunu başarabileceğini söyledi" diye konuştu.
"Bir operasyon beklentisi var mı?" sorusu üzerine Övür, "Hayır hayır öyle bir şey yok. Net bir cevap, operasyon olacak veya olmayacak gibi bir cevap vermedi. Söylediği şey şuydu; yasal prosedür içerisinde, yasaların elverdiği ölçüde, hatta diğer davaların yargılanmasıyla ilgili de bunu söyledi, her şey yasal prosedür içerisinde devam edecek" ifadelerini kullandı.
Övür, "Diğer davalarla ilgili yeni bir gelişme olacak mı?" sorusuna "Onunla ilgili söylediği şey; bu konuda bir çalışma devam ediyor. 'Haklı buluyorum bu talebi' diyor. Ama on konuda da yasal prosedür neyi gerektiriyorsa yasalar neye elveriyorsa o çerçevede bir çalışma yapılacağını, yasalarda böyle bir hakkın zaten olduğunu söyledi. O doğrultuda da bir çalışma yapıldığını açıkladı" karşılığını verdi.
Akif Beki:
İfadeleri güçlüydü. Kendisini güçlü sözlerle ifade etti Başbakan. Operasyonu 'Hükümete yapılan yargı darbesi' olarak nitelendirdi. 4 saat boyunca bu konu etrafında konuşuldu. 17 Aralık komplosu dediği hadiselerin yansımaları konuşuldu.
Yazılı olarak iletilen bir teklifin olduğunu söyledi. Dershaneler ve atamalar konusunda pazarlık teklifleri geldiğini ama bu konularda pazarlığa açık olmadığını söyledi. Başbakan 'paralel devlet örgütlenmesini temizlemekte kararlıyız' sözlerini de kullandı.
Yazar Ali Bulaç:
Erdoğan'ın, tır olayından önümüzdeki seçim dönemine kadar olabilecek muhtemel olaylardan söz ettiğini dile getiren Bulaç, "Kendilerinin aldığı tedbirleri anlattı. Güzel bir toplantı oldu, bilgilendirici oldu. Sorulara cevap verdi, yararlandım" dedi.
Bulaç, "Cemaat konusu gündeme geldi mi" sorusunu, "Evet cemaat konusu gündeme geldi. Yani o konuda da Başbakan fikirlerini, görüşlerini ifade etti. Tır olayı da tabi gündeme geldi. Bunların birbirleriyle bağlantılı olduğunu düşünüyor Sayın Başbakan. Tır olayının, 17 Aralık operasyonuyla bağlantılı olduğunu düşünüyor" diye yanıtladı.
Bu sırada bir gazetecinin, "Nasıl bir bağlantı varmış?" sorusu üzerine Bulaç, "Hükümete, kendisine karşı bir sürecin parçası olarak yorumluyor" dedi.
Ali Bulaç, "Siz neler sordunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Ben hükümete karşı yargıda ve emniyette yapılanma varsa hükümetin tedbir almasının hakkı olduğunu fakat camiaya veya cemaate karşı bir operasyon düzenlenecekse bunun onbinlerce insanı içine alabileceğini, 28 Şubat'ın tekrarı olabileceğini, öğretmenden esnafına kadar birçok insanı mağdur edebileceğini söyledim. Sayın Başbakan 'Bu konuda biz çok dikkatliyiz, öyle bir şeye asla izin vermeyiz, mahal vermeyiz' dedi ama devletin içerisinde bir yapılanma varsa onları hukuk dahilinde kalmak suretiyle tasfiye etme konusunda da kararlı olduğunu söyledi."
"Ergenekon ve Balyoz davalarında yeniden yargılanma konusunda Başbakan Erdoğan'ın fikri nedir?" sorusunu Bulaç, "İade-i muhakeme olabileceğini söyledi. Bu konuda Adalet Bakanlığında bir çalışmadan söz etti. Adalet Bakanı da bu konuda teknik bilgiler verdi" diye cevapladı.
[PAGE]
Doğru Ergil:
Yazar Doğu Ergil, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gazeteci ve yazarlarla yaptığı toplantıda yolsuzluk konusunun ağırlıklı olarak işlenmediğini belirterek, "Çünkü Başbakan yolsuzluğun bir araç olarak kullanıldığını ve yolsuzluk üzerinden hükümetinin karalanma ve dolayısıyla Türkiye'nin istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığına inanıyor" dedi.
Ergil, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, son günlerdeki gelişmelerle ilgili olarak gazeteci ve yazarlarla Dolmabahçe'deki Ofis'te yaptığı toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Toplumun kafasındaki karışıklığı gidermek için halkla ilişkiler, kamu önderleri, yazarlar ve gazeteciler aracılığıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısının amacına ulaştığını dile getiren Ergil, şöyle devam etti:
"Başbakan'ın bir açılış konuşması oldu, ondan sonra kendisinin ve bakanlarının yanıtladığı bir dizi sorularla devam etti. Pek çok konuya açıklık getirildi ama bu tabi hükümetin bakışıdır, toplumda bunun karşılığının ne olacağını kendisi de çok iyi ifade etti. '30 Mart seçimleri olacaktır.' Kendisinin şahıs ve hükümet olarak sapasağlam durduğunu ve Türkiye'nin uluslararası düzeyde de fazla bir fire vermediğini söyledi, bunu seçimlerde göreceğiz."
"İkna oldunuz mu? 17 Aralık operasyonu aslında Recep Tayyip Erdoğan hükümetine yapılmış bir operasyon mudur? Başbakanın yolsuzluklar konusundaki açıklamaları sizi tatmin etti mi?" sorusu üzerine Ergil, şöyle konuştu:
"Yolsuzluk konusu ağırlıklı olarak işlenmedi çünkü Başbakan yolsuzluğun bir araç olarak kullanıldığını ve yolsuzluk üzerinden hükümetinin karalanma ve dolayısıyla Türkiye'nin istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığına inanıyor. Bu toplumdaki kutuplaşmış kanının yani bir tarafta yolsuzluk vardır ve en önce onun üzerine gidilmelidir. Bir tarafta 'Bu istismar edilerek gerçekten hükümet karalanabilir' görüşü, öteki tarafta 'Bu tamamen bir komplodur, hatta bir milli ihanettir, o yüzden de bunun üzerinde durulmamalı, bunu yapanlar ve niye yaptıkları teşhir edilmelidir' görüşü var. Bu görüşler birbirine yaklaştırılırsa herhalde mesele daha açıklığa kavuşturulacaktır, toplum da ikna olacaktır."
İsmail Kapan:
Yazar İsmail Kapan ise toplantının, kamuoyunda son günlerde özellikle 17 Aralık operasyonundan sonra oluşturulan algıya karşı hükümetin duruşunu, medyadaki yayınları genel olarak değerlendirmek için düzenlendiğini anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir sunuş konuşması yaptığını dile getiren Kapan, "17 Aralık'ın komplo olduğunu söylediler. Buna karşı hükümetin ve devletin zamanında gerekli refleksi göstererek cevap verdiğini, düne göre bugün daha güçlü durumda olduğunu ve bundan sonra olabilecek şeylere de genellikle hazırlıklı olduklarını söyledi. Sorular soruldu, bir kısmı Sayın Başbakan bir kısmı da bakanlar, ilgililer tarafından cevaplandırıldı" ifadelerini kullandı.
Kapan, 4 saat süren toplantıda hemen her şeyin ele alındığını ifade ederek, "Yolsuzluklar da konuşuldu, Türkiye'nin itibarına yönelik içeride ve dışarıda odakların karışmış olduğu, kurulmak istenen tezgahlarla ilgili geniş değerlendirmeler de yapıldı, bu çerçevede bir toplantı oldu" diye konuştu.
Bir gazetecinin "Siz ne sordunuz kendilerine?" sorusuna Kapan, şu karşılığı verdi:
"Başbakan'ı gayet rahat gördüm. Sonuç olarak şöyle söyledi; 'Bunun esas göstergesi 30 Mart seçimleri olacak, bu konuda bizim hiçbir endişemiz yok.' Bunun devamı olarak 'Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çok önemli bağlantılar kurulmak isteniyor' dedi. Sayın Başbakan aynen 'Başbakanlık makamı ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasında bir fitne çıkarılmak isteniyor, bu konuda biz rahatız, hiçbir endişemiz yok, zamanı geldiğinde gerekli adımlar atılacaktır' ifadelerini kullandı."