Gül, STK temsilcileriyle görüştü

Hisarcıklıoğlu toplantının ardından yaptığı açıklamada demokratikleşme adımlarının terörden dolayı durmaması gerektiğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, son terör olaylarını değerlendirmek amacıyla çeşitli sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileriyle yaptığı görüşme sona erdi.

Tarabya'daki Huber Köşkü'nde basına kapalı yapılan görüşme, yaklaşık 2,5 saat sürdü.

Hisarcıklıoğlu: Demokratikleşme adımları durmamalı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, tespit ettikleri iki ortak noktayı paylaşmak istediklerini kaydetti.

Bu ortak noktalardan ilkini, "teröre şiddetle karşı olmak" diye açıklayan Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terörün memleketin, hiçbir kurum ve kuruluşun, hiç kimsenin sorununu çözemeyeceği noktasında, şiddetin şiddetle çözülemeyeceği noktasında hemfikir olduğumuz ortaya çıktı. İkinci hemfikir olduğumuz nokta, 17 sivil toplum, meslek örgütü olarak Türkiye'nin demokratikleşme yönünde atacağı adımlardan kesinlikle vazgeçmemesi, insan hak ve hürriyetleri konusunda geride kalmaması noktasında mutabık kaldık. 17 sivil meslek örgütünün ortak söyleminde bu vardı. Bir, 'Terörü şiddetle kınıyoruz. Terörü kabul edebilmemiz mümkün değil. Şiddeti kınıyoruz', ikincisi de Türkiye'nin demokratikleşme yönünde atacağı adımlardan terörden dolayı geri durmaması gerektiği konusunda mutabıkız."

Çelebi: Silahların konuştuğu bir ortamda barış olmaz

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi,  Tarabya'daki Huber Köşkü'nde gerçekleşen görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Herkesin ayrı ekonomik paket talebi, onunla birlikte demokratikleşme talebi olduğunu belirten Çelebi, "Bütün bu örgütler aslında bir çağrı yapıyor' silahların konuştuğu bir ortamda barış olmaz. Barış isteyenler ilk önce silahı bırakmalılar. Silah tehdidi altında barış veya demokratikleşme olmaz. Bu konudaki zeminimizin çok net olduğunu söyleyebiliriz. Ama diğer örgütler, biraz önce ifade edildiği gibi ayrı ayrı taleplerini, dosyalarını, bütün bilgilerini verdiler. Onlar ayrı ayrı paylaşacaklardır" diye konuştu.

Süleyman Çelebi, bugüne kadar Cumhurbaşkanı Gül'ün her yerde ifade ettiği iradenin dışında yeni bir yaklaşım, kamuoyunun bilmediği, gizlilik taşıyan yeni bir şey olmadığını kaydetti. 

Bir gazetecinin, "İçeride, 'sorun şiddetle çözülemez' denilmiş. Yani askeri operasyonla çözülemez mi?" şeklindeki sorusu üzerine Çelebi, "Burada büyük bir mutabakat öyle. Hiçbir şekilde askeri mutabakat demeyelim de olağanüstü hal ve yöntemler yerine daha anlaşılır, daha halkla kucaklaşacak demokratikleşme paketi açılmalı. Ama bunun ilk yolu, ilk adımı, biz de öyle görüyoruz, silahların konuştuğu bir ortamda bu tip yaklaşımlar, bu tip demokratikleşme adımlarının asla olmayacağıdır, bunu söyledik" dedi.

Çelebi, başka bir soruyu yanıtlarken, her örgütün talebinin farklı olduğunu vurgulayarak, "Bu konuda ana muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu'nun geldiği noktada, kanın kanla yıkanmayacağına ilişkin değerlendirmesinden tutun da diğer konulara kadar örgütlerin farklı açılımları var. Bu açılımların hepsini ayrı ayrı ele almak lazım. 'Ortak irade budur' deme hakkına ben sahip değilim" diye konuştu. 

Görüşmenin tatmin edici olup olmadığı sorulan Çelebi, görüşmenin yararlı olduğunu ifade ederek, kendilerinin de daha önce bölgede yaşanan sorunları Cumhurbaşkanı ile paylaşmaya yönelik taleplerinin olduğunu anımsattı.

Çelebi, bütün örgütlerin bir araya gelerek herkesin görüşünün alınmış olmasının önemine işaret etti.

Görüşmede sınır ötesi operasyon konusunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Çelebi, gülümseyerek, "Hayır, bizim askeri alanları konuşmaya hakkımız yok" yanıtını verdi.

Çelebi, Cumhurbaşkanı Gül'ün sivil toplum kuruluşlarından beklentisi olup olmadığına yönelik bir soruya karşılık, "Cumhurbaşkanı görüş alışverişinde bulundu. Bunu daha da geliştirecek. Siyasi partilerle, iktidarla hangi görüşmeleri yapacak, o Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Ama bizim görüşlerimizi çok net ifade etme fırsatımız oldu" dedi. 

Kumlu: Teröre karşı ortak tutum belirlenmeli

Alınan bilgiye göre, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, görüşmede Türkiye'nin yıllardan beri kimi zaman atak yapan, kimi zaman ise uğradığı bozgun nedeniyle dinlenme, güç toplama evresi içine giren bir terör tehdidi ile karşı karşıya olduğunu belirtti.

Teröristlerin 1 Haziran tarihi itibariyle yeni bir saldırı safhası başlattığına işaret eden Kumlu, "Bir araya getirip saysanız, belki de 300 kişiyi geçmeyecek olan bu eli silahlı grup yaptığı propaganda ile yıllar içinde bölge insanını da etkiler hale gelmiştir. Hepimizin gördüğü ve bildiği gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun kimi il ve ilçeleri, küçücük bir kıvılcımla binlerce insanın katıldığı büyük gösterilere sahne olabilmekte, ellerinde taşlarla onlarca çocuk sokaklarda güvenlik güçlerimize karşı gösteri yapabilmektedir" dedi.

@page@

Türkiye'nin güneydoğusunda karşılaştığı sorunların herkes tarafından kabul edilen bir çok boyutu bulunduğunu ifade eden Kumlu, "ekonomik ve toplumsal geri kalmışlık", "bölgesel eşitsizlikler" ile "eşit ve özgür yurttaş olmanın maddi ve manevi temellerinin yetersizliği" gibi hususların dikkat çektiğini kaydetti. Kumlu, görüşmede şu görüşleri aktardı:

"Türkiye, terörle mücadele ederken bu sorunlarla da mücadele etmeyi ulusal bir strateji haline getirmeli, bölge insanının iş, aş, eğitim, sağlık sorunlarını çözmek için her türlü adımı atmalıdır. Türkiye'nin demokratikleşme yönünde atacağı her adım, bölge insanının da daha demokratik koşullarda yaşamasını beraberinde getirecek, sorunların çözümü doğrultusunda sarf edilen her çaba, terör örgütünün Kürt vatandaşlarımızdan tecrit olmasının zeminini yaratacaktır. Daha çok demokrasi terörü yalnızlaştıracak bir imkandır ve bu imkan kullanılmalıdır.

Ancak bölge insanının yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunlar, terör örgütünün kullandığı şiddet biçimlerini asla haklı kılamaz. Aksine, terör örgütünün insan canına kasteden planlı şiddeti, sorunların demokrasi platformunda çözümlenmesini zorlaştırıcı bir yan içermektedir. Terör örgütünün planlı şiddeti, 'operasyonlar dursun' yaklaşımlarını da boşta bırakmaktadır. Çünkü 'operasyonlar dursun' söyleminden önce terör örgütünün uyguladığı şiddete 'dur' deme zorunluluğu vardır."

Türkiye'nin terörün sadece bir iç mesele olmadığını, kirli hesaplarla uluslar arası politikanın bir aracı haline getirildiğini görmek durumunda olduğu görüşünü de aktaran Kumlu, terör karşısındaki tavrın bütün siyasi partileri ortak bir zeminde bir araya getirmesi gerektiğini, birlik duygusu ve dayanışmanın terör ile terörün uluslararası destekçileri karşısında Türkiye'nin gücünü artıracağını ifade etti. Kumlu, şunları kaydetti:

"Siyasi partilerimizin ülkemizdeki terör temelinde ayrışmasının ve birbirlerine ağır suçlamalar yöneltmesinin terörün bertaraf edilmesine negatif etkisi bulunmaktadır. Teröre karşı daha etkin önlemlerin alınması nasıl elzemse, Türkiye'nin terör karşısındaki tavrını ortaklaştırabilmesi de o kadar elzemdir. Bunun sağlanmasında en büyük görev hiç kuşkusuz TBMM'ye düşmektedir. TBMM'de en çok sandalyeye sahip olan AK Parti, terörle mücadelenin biçimleri ile bölgede yaşanan çok boyutlu sorunun çözümünde görüş birliğinin oluşturulması için uygun bir zemin yaratmalı, iktidar ve muhalefet, TBMM çatısı altında teröre karşı ortak bir eylem planında buluşmalıdır. TBMM'nin ortak görüşünü yansıtan bu plan etnik kimliği ne olursa olsun Türkiye'de yaşayan herkesin desteğini de alacaktır."

Kumlu, terörle mücadelede güvenlik güçlerini zaaf içerisinde gösterecek tüm yaklaşımlardan uzaklaşılması gerektiğini belirterek, "Acemiliği biten askerlerin hemen terör bölgesine gönderilmeleri ya da sınır karakollarının durumu her terör saldırısından sonra tartışma konusu yapılmakta, saldırıların engellenememesi, istihbarat endişelerini beraberinde getirmektedir" dedi.

Kumlu, sivil toplum, medya ve devlet arasında terör karşısında ortak bir tutumun geliştirilmesinin de önem taşıdığını belirtti.

Hak-İş'in raporu

Hak-İş tarafından Cumhurbaşkanı Gül'e sunulan raporda da "Kürt sorununun sadece bir terör meselesi olarak görülmesi, sadece asayiş tedbirleriyle ele alınması, bu yöndeki politikalar, bugün gelinen noktadan önemli ölçüde sorumludur" denildi.

Sorunun Türkiye ile sınırlı kalmadığının belirtildiği raporda, "Orta Doğu'nun jeopolitik konumu ve bu topraklarda çıkarı olan ülke veya grupların çıkar çatışmalarından ayrı düşünülmemesi gereken bir sorun yumağı ile karşı karşıyayız. Bu noktada terör ve geri kalmışlık sorunun nedeni değil, olsa olsa sonucudur" ifadesine yer verildi. Raporda şu görüşler dile getirildi:

"Devlete egemen politikalar, bugüne kadar genelde bütün bölgelerimize ve bu bölgelerdeki insanlarımıza ama özelde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemize ve burada yaşayan insanımıza hep potansiyel suçlu olarak yaklaşmış ve şüpheyle bakmıştır. İnsanımızı ve onun ne istediğini, ihtiyaçlarının ne olduğunu sormamış, onlar için neyin doğru olduğu ve neyin gerekli olduğuna hep kendisi karar vermiştir. Kalkınma yarışında gereken hamleleri yapabilmek için, Türkiye'nin bir takım milli, kültürel, yerel ve manevi değerlere bünyesinde yer verebilmesi gerekmektedir."

Bölgenin ekonomik kalkınmasında en stratejik unsur olan tarım ve hayvancılığın yeni baştan ele alınarak ülke ve bölge gerçeklerine uygun olarak üretilecek politika ile projeler ışığında yürütülmesi için tüm imkanların seferber edilmesi gerektiği belirtilen raporda şunlara değinildi:

"Son dönemdeki bir takım terör olaylarının çözümü noktasındaki tartışmalar da temel hak ve özgürlükler alanında Türkiye'nin elde ettiği önemli bir takım kazanımların, terörle mücadele ve güvenlik gerekçeleriyle yok edilmesi gibi bir noktaya gelinmesi istenmiştir. Bu çıkışı kabul etmek mümkün değildir.

Türkiye Demokratik açılımları ısrarlı ve kararlı bir biçimde sürdürmelidir. Kültürel ve sosyal aktiviteleri sürdürmek amacıyla yapılan örgütlenmelere şüphe ve ön yargı ile bakılmaması gerekir. Birey-devlet, toplum-siyaset arasındaki güven sorununu giderecek, bölge insanının hem devletine güvenmesini, hem de geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak yeni reformlara, yaklaşımlara ve yeni bir dile ihtiyaç vardır."

Raporda, terör saldırılarının artması üzerine çeşitli kesimler tarafından olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmesi isteğinin gündeme getirildiği belirtilerek, "OHAL, karanlık bir dönemdir, asla kabul edilemez. OHAL'i kabul etmek demek terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir" denildi.

Gündoğdu: Teröre karşı Türkiye tanımıyla, hareket etmeliyiz

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, toplantıyı çok önemsediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün, siyasetçilerden sonra, milyonlarca üyesi olan örgütlerin önderlerini davet ederek, teröre karşı ne düşündüklerini öğrenmek istediğini belirten Gündoğdu, örgüt temsilcilerinin de bu doğrultuda görüşlerini dile getirdiğini aktardı.

Gündoğdu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Terör azdı mı, azdırıldı mı? Biz Memur-Sen olarak terörün bilinçli olarak azdırıldığını düşünüyoruz. 30 yıldır var olan bu terörün bu günlerde bu noktalara gelmesinin referandum paketiyle ilgisi olabileceğini, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyinde İran'la ilgili verdiği karar gibi birçok konuyla ilgisi olduğunu düşünüyoruz. Ne zaman bu ülke ileriye doğru adımlar atmak istese birileri bunu kaşıyor. Soru şu: Terörün oluşturduğu acı kimlerin işine yarıyor? Kesinlikle bu milletin işine, biz emekçilerin işine yaramıyor. Canlarımız şehit oluyor, bunu görüyoruz. O zaman soru, 'Teröriste karşı, teröre karşı ne yapmak lazım?' Teröriste karşı ne yapacağı devletin işi, güvenlik işi, istihbarat işi. Bu bizim işimiz değil. Artık bir taraftan teröre destek vererek, diğer taraftan da terörün oluşturduğu şehitlik acısını istismar ederek rant elde eden sendikacılık ya da siyaset anlayışını tarih çöplüğündeki yerine havale etmek lazım ve Türkiye'yi lider ülke konumuna getirmek için bu bataklığı kurutmak lazım."

Herkesin kendine göre önerileri olabileceğini ifade eden Gündoğdu, "Teröre karşı milli takım ruhuyla, Türkiye tanımıyla, Türkiye yaklaşımıyla hareket edersek, sanırım terörün hem can kaybı hem mali kayıp gibi ülkeye yaşattığı olumsuzluklardan hep beraber kurtulmuş oluruz" dedi.

Palandöken: Terörle mücadele konusunda devlet politikası şart

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken de toplantıda, terörle mücadele konusunda devlet politikası izlenmesinin şart olduğu üzerinde konuştuklarını söyledi.

Palandöken, Cumhurbaşkanı Gül'ün de kendilerini, Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ve siyasi parti liderleriyle yaptığı görüşmelerle ilgili bilgilendirdiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül'ün, kendilerine terör sorunu ile ilgili görüşlerini sorduğunu aktaran Palandöken, kendilerinin de konuyla ilgili düşüncelerini aktardıklarını dile getirdi.

Bu arada, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan'ın yazılı açıklaması, toplantı sonrasında gazetecilere dağıtıldı.

Vardan açıklamasında, "Terör ve şiddete başvurarak demokratik hak arayışından bahsedilemez, bu süreç de meşrulaştırılamaz. Bu nedenle son günlerde artan terör ve şiddet olayları demokratik açılım süreciyle doğrudan ilişkilendirilmemeli, bilakis yaşanan tüm sorunlara ve sıkıntılara rağmen Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne devam edilmeli, bu süreçteki kararlı duruş korunmalıdır" ifadesine yer verdi.

Görüşmeye, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, TİSK Başkan Vekili Hakkı Matraş, KESK Başkan Vekili Adnan Gölpunar, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TÜGİK Genel Başkanı Hazım Sesli, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, TUSKON Başkanı Rızanur Meral, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkan Vekili Nuri Sorman, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Soğancı ve Türkiye Barolar Birliği Başkan Vekili Talay Şenol katıldı.

Bu konularda ilginizi çekebilir