Güçlü rezerv para arayışları
A. Levent ALKAN / Araştırmacı-Yazar
Yunanistan'la tetiklenen, Şubat 2010 PIIGS ülkeleri (Portekiz, İrlanda, İtalya, Yunanistan, İspanya) krizi, dünya gündemine yepyeni bir başlık atıyordu. 2007 Ağustos, makro ekonominin piyasalara eriştiği andı. Yani makro ekonomi mızrağının sığamadığı çuvalı yırttığı andı. Aslına bakarsanız, krizde farklı çözüm alternatifleri arasında seçim yapmak zorunda kalmanın çelişkisi yaşanıyordu. Maliyetleri ve hedefleriyle her bir farklı çözüm seçenekleri arasında gidip gelmeler, gerginlikleri tırmandırıyordu. Euro sallanıyor, USD ise hem kriz hem de karizma merkezi olmanın ikilemini yaşıyordu. Bu durumda yeni bir rezerv paraya duyulan ihtiyaç, her geçen gün daha da belirginleşiyordu. Ama çözüm politikalarında sorumluluk üstlenmemek, günü kurtarmak, statükoyu korumak gibi eğilimler ön plana çıktıkça işin rengi de değişiyordu.
Nerede o, bu yılın başında çıkış stratejilerini (exit stratejileri) tartışan Avrupa ülkeleri? Nerede resesyon bitti naraları atanlar? PIIGS kriziyle, hepsinin dereyi görmeden sıvanmış paçalarını sivrisinekler ısırıyordu. İngilizler ölçülemeyen yönetilemez (one cannot measure, cannot manage) derken, tartıp biçmenin yönetimdeki olmazsa olmazlığına işaret ederler. Avrupa'yı sarsan, PIGGS krizi, 2005'teki karşılıksız CDS'ler sorunundan, 2007'deki yüksek riskli ipoteğe dayalı menkul kıymet (mortgage securities) sorunları ve Dubai krizinden ne kadar farklıydı?
(Milyon Adet Haber)
Tarih Kriz Türleri Ortak Sözcük Haber Sayısı
2010 Şubat Yunanistan Krizi 29.50
2009 Aralık Dubai Krizi 3.74
2007 Ağustos Finansal Krizi 13.20
Krizlerin dünya ekonomisi için nasıl bir yönlendirici güç olduklarını söylemeye gerek yok sanırım. Internet ortamında çıkmış haberleri, bir ölçüm aracı olarak kullanan bir araştırma yaptım Yöntem, analitik bir bakış sunmak konusunda hünerli ve pratikti. Aynı arama motorunda, aynı ifade öbeklerini kullanıp, farklı türdeki krizler arasında karşılaştırma imkanı sunan bir arama yapmak mümkündü. Sonuç şaşırtmamıştı. 2010'a geldiğimizde krizin çözümüne ilişkin, bir arpa boyu yol almadığımızı anlıyorduk. Krizin başlangıcı olarak kabul gören Ağustos 2007, "2007 Ağustos finansal krizi" şeklindeki aramaya yönelik elde edilen haber sayısı, 13,2 milyon adetle Yunanistan krizinin yarısından da az sayıdaydı. 2010 Şubat'taki Yunanistan krizi, "kriz içinde yeni bir kriz" oluşturma özelliği ile krizin merkezindeydi. Haber sayısı testinden elde edilenler, oldukça yüksek gerginlik artışını ifade ediyordu.
Öyle bir çözüm şekli bulunmalıydı ki, Dubai olup Yunanistan olup her seferinde kızdırılıp kızdırılıp önümüze konulmuş temcit pilavı örneğinde sorunlar oluşmadan engellenebilmeliydi. Avrupa'daki durum kurtarıcılar, ortak fon kurmaktan başlayan Euro'dan çıkışa kadar süren bir dizi alternatifi gündemlerinde değerlendiriyorlardı. Çözüme ilişkin hassas dengeler arasında en kırılgan çatı Avrupa'dadır. Haber sayısının dramatik artışı, Kasım ayındaki Dubai krizinden de, 2007 yılındaki krizin başlangıç günlerinden de çok daha fazla öneme sahip bir krizi yaşamakta olduğumuza işaret ediyordu. Krizin bu evresinde sorunlar daha bir belirginleşmiş ve olgunluk kazanmıştır. Kriz, dünya ekonomisinde bedeninizde bir anda fark ettiğiniz bir çıban gibi ortaya çıkmamıştır. Bas-bas bağıra-bağıra gelmiştir. 2005'teki Delphi, GM ve Ford'un karşılıksız CDS'ler gerginliği, sıradan bir sektörel sorunun kabına sığmayacak kadar büyük bir olaydı. Hemen sonrasında hatıralarımıza, büyük buhrandan sonraki en köklü krizin bas-bas bağırdığı ilk olay olarak kazınacaktı. 2005'ten başlayıp 2010'a kadar uzanan süreçte kriz, bana "eğer yozlaşmış şey ile savaşmazsanız, onun bir parçası olursunuz (if you don't fight a rotten thing, you become a part of it)" deyişini hatırlatan gelişmeler yaşatıyordu. Sorunları göz ardı eden anlayış, onu izledikçe besleyip büyütüyordu. Kapitalist sistemin bildik sorunları, 2005-2010 küresel sistemik krizine özel olanlarla da birleşip yıkımların etkisini artırıyordu. Barajın suları, sel sularıyla da birleşip, baraj duvarının yıkan ataklara dönüşüyordu. Piyasaların Lehman Brothers ile çöküşü çok sert olmuştu. Bu nedenle başka hiçbir şeyle karşılaştırmak mümkün olamıyordu. Çıkmış haber sayılarını karşılaştıran analizde, 2008'deki Lehman Brothers iflasını kapsam dışında tutarak gerçek etkiyi ölçmüştük. Çünkü onunla diğer hiçbir krizin karşılaştırılamayacağı kabul ediliyordu. Teşvik mekanizmalarının musluğunu bir anda sonuna kadar açan Lehman Brothers'ın iflası, ilk andaki likidite sorununu aşmıştı aşmasına ancak, kriz içinde kriz yaşatacak bölgesel kırılganlıkların önüne geçememişti. Keynes'in 1929-1933 arasındaki o sert buhranından çıkışa ne ölçüde katkı sağladığı sert tartışmalarla sonraki yılların diğer krizlerinde de kurtarmalarda uygulanmıştı. Krizi teşviklerle çözebilmek bir siloya yığılmış buğdayları, aynı silo içinde bir bölgeden alıp başka bir bölgeye transfer etmek gibiydi. Depolamanın böcek sorunlarını çözemiyordu. Teşvik mekanizması da benzer bir etkiyle krizin gündemindeki sorunları çözmüyor sadece zaman kazandırıyordu. Büyük buhran döneminde altın para standarttan çıkan ülke, en hızlı toparlanmıştı. Bu krizde de Euro'ya sırtını dayamış ülkelerin yükünden sıyrılmanın zaman geldi de geçiyor bile.
Avrupa, uzunca bir süredir bölgenin ihracat avantajını Çin'e Hindistan'a ve diğer gelişen ülkelere kaptırmıştı. Neden Euro güçsüzleşiyor ve Avrupa'nın kırılganlığını artırıyordu. Birincisi, Euro aşırı değerliydi. İkincisi Euro'ya olan bağlılıkta gerekli şartları yerine getirmek konusunda ülkeler, bölünmüşlerdi. Bir grup uygulayıcılar, diğer bir grupsa bu uygulayıcıların sırtından geçinenlerdi. Krizin çözümü için her alanda "evli evine köylü köyüne" uygulaması gerekiyordu. Sistemdeki çürük elmalar sağlamların yanından alınmalıydı. Böylece Euro'dan ayrılan sorunlu ülkeler, ne zaman yeter şartları yerine getirirlerse, o zaman tekrar Euro'ya kabul edilmek üzere sistem dışına itilmeliydi. Tıpkı bankacılık faaliyetlerinde evlilerin evine köylülerin köyüne gitmesi gereken ticari bankalarla yatırım bankalarının ayrıştırılması gibiydi. Sadece bölgesel anlamda rahatlamayı sağlayan önlemler bir süre sonra yetersiz kalır. Yerkürenin bütününde "rezerv para" ya duyulan ihtiyaç sürer gider. Çözümde adım atılmazsa, krizin küresel ve sistemik kırılganlıkları başıboş bırakılmış demektir. Euro bölgesinin sorunlarını çözen anlayışın, Çin'deki balon ekonomisini de çözmesi gerekiyordu. Küresel dengeleri alt üst edebilen tasarruf fazlasıyla ayrışmış Çin, ABD'nin açıklarının yegane finansörüdür. Rezerv fazlası veren Çin'in kendi iç tüketimini harekete geçirebilmesi, sonraki krizler üzerindeki dengesizlikleri bertaraf edebilmek konusunda önemli bir güçtür. Sorunlar görmezden gelindikçe, krizleri besleyen yapı korunmuş oluyor. Burada olması gereken Çin'in iç tüketiminin harekete geçirilmesidir. Zayıf emeklilik sistemiyle güvence altına alınamamış bir sosyal güvenlik altyapısı bulunan Çin'de, katılaşmış tasarruf alışkanlığı bulunuyor. USD, Euro karşısında değer kazanıyor olsa da rezerv para olma özelliği bu krizde ağır darbe aldı. Gelecek krizlere sorunlar biriktirmeyen bir çözüm için, küresel rezerv para oluşturulmasını zorunluluğu her bölgesel krizle biraz daha belirginlik kazanıyor. Ancak böylesi bir girişimle dünya ekonomisine o kaybettiği güvenin tekrar kazandırılması mümkün olabilir. Krizin ağır koşulları, 50 yılda biriktirdiği kaynaklarını, 5 yılda tüketebilecek güçteydi. Kaybolan güven, yapılması gereken kabarık reformlar listesinin tek-tek uygulamaya konulabilmesiyle sağlanabilecektir. Buna bir rezerv paranın sağladığı o taze güven ortamında reform uygulamalarına yöneliş eklendiğinde sonucun başarısı artacaktır.