Gözler görmek içindir
Dr. Mustafa AŞULA / Em. Büyükelçi
Gözler görmek içindir, bakmak için değil. Zira, muhakeme ve mukayese yoluyla eski ve yeni, geçmiş ve gelecek ayırt edilemiyor ve güne notu verilemiyorsa, biteviye bakmak neye yarar ?
İktisadi, siyasi ve sosyal kalkınma ve ilerleme nakaratları ne kadar zorla yer tutmaya çalışsa da, insan zihnindeki ömürleri saman alevi gibidir, çabuk parlar, çabuk sönerler.
Klasik iyimserlik öğüdüdür; bardağın yarısını boş göreceğine dolu gör derler. Buna ne gerek var? Bardak doldu, taşıyor bile.
Ülkede görünürde herkes işinde gücünde. Ama nasıl bir ortam içinde ve hangi psikoloji ile ?
Sonu gelmez davaları mı saymalı, her gün bir yenisi tedavüle çıkarılan darbe planlarını mı, yoksa demokratlık adına girilen askeri kozmik odaları mı izlemeli, başını alıp giden işşizlik yanında, yanlış yönetildiği anlaşılan özelleştirmeler sonucu kışta kıyamette meydanlarda ve çadırlarda hayata tutunmaya çalışan direnişçilerin akıbetlerine mi yanmalı, yerinde bulunamayan doktor ve eczacıları sokaklarda mı aramalı, açılım romanının sonunu merak edenlerin, her defasında 'az sonra' denilerek rölantiye alınmalarına mı şaşmalı, IMF ile görüşmeleri merak edenlere, hikmet-i hükumetten sual olunmaz hatırlatılmasına mı kanmalı, dış politikada ' sıfır sorun' deyip, yıllanmış kapalı kapıların kilitlerini zorlayayım derken, sonuncu Ermenistan misalinde olduğu gibi, duvarla karşılaşılmasına mı hayret etmeli ve AB ile müzakerelerde fasılları açmamakta direnenler karşısında işin adeta oluruna bırakılmış olmasına ne demeli ?
Hiç kimse 72,5 milyonluk bir Türkiyenin yönetilmesinde elbette dikensiz gül bahçesi beklemiyor. Ama her bahçe gibi, buna da bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur. Bunun yolu da, kolayı seçip, milli irade kalkanını kuşanıp, herkesi karşıya almaktan değil, yanına toplamaktan geçer. Sırası geldiğinde dilden düşürülmeyen ' Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ' ancak böyle gerçekleştirilebilir.