Görmez'den Alevi dedelerine mektup
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alevi dedelerine muharrem ayı, aşure ve Kerbela konularını içeren mektup gönderdi
ANKARA - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Alevi dedeleri ile Bektaşi ve Caferi cemaatlerinin ileri gelenlerine muharrem ayı, aşure ve Kerbela konularını içeren mektup gönderdi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 300 kişiye gönderdiği mektupta, her yıl muharrem ayının 10'unda kalbinde iman taşıyan her mümini bir hüzün ve kederin kapladığı kapladığı belirtti.
Görmez, "Hicri 61. yılın 10 Muharrem'i, Sevgili Peygamberimizin 'Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım' dediği, 'cennet gençlerinin efendisi' şeklinde tavsif ettiği, Hazreti Aliyyü'l-Murtaza'nın, Hazreti Fatımatu'z-Zehra'nın ciğerparesi, Hazreti İmam Hüseyin Efendimizin ve de pek çoğu ehl-i beytten olan 70 müminin Kerbela'da şehadete ulaştıkları tarihtir" ifadelerini kullandı.
Yürekleri yakan bu acının, mezhebi, meşrebi, kültürü, coğrafyası fark etmeksizin, Resul-i Ekrem'e, ashabına ve ehl-i beyti Mustafa'ya muhabbet besleyen her müminin ortak acısı olduğunu vurgulayan Görmez, mersiyeleri, muharremiyeleri, münacatları, niyazları, kasideleri, ilahileri, nefesleri, topyekun edebiyatlarının bunun en büyük şahitleri olduğunu bildirdi.
"Kerbela haksızlık karşısında direnmenin adıdır"
Görmez, mektubuna şöyle devam etti:
"İyi bilinmelidir ki Hazreti Hüseyin'in Kufe'ye yürüyüşü hakkı haykırmak, baskıya ve zulme direnmek, hak ve adaletin tesis edilmesi içindir. Hazreti Hüseyin'in konuşmaları ve mesajları dikkatle incelendiğinde tüm kaygısının İslam'ın ahlaki evrensel ilkeleri çerçevesinde sadece Allah'ın rızasını kazanmak, kabilecilik karşısında kardeşlik bilincini oluşturmak ve Resul'ün örnekliği doğrultusunda hak ve adaleti tesis etmek olduğu görülmektedir. Hayatında en ufak bir riya, menfaat, hırs, dünyalık ve saltanat beklentisi bulunmayan Hazreti Hüseyin, batıla ve zulme karşı gösterdiği tavrında doğru bir örnek olmuş ve hesabi olanla hasbi olanın farkını ortaya koyan bir duruş sergilemiştir. Hazreti Hüseyin zulme, zalime, haksızlığa, ve adaletsizliğe karşı çıkmış ve şehadetiyle zalimlere üstün gelmiştir. Kerbela hadisesinde Hazreti Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna can verdikleri yol, Hazreti Muhammed Mustafa'nın yoludur. Kerbela'yı anlamak, Kerbela'yı yaşamak, hakka, hakikate, hürriyete ve adalete sevdalı olmak demektir. Haksızlık karşısında direnmenin adıdır Kerbela."
"Kerbela'yı anlamak Hüseyince yaşamaktır"
Kerbela'yı doğru okumak ve anlamak gerektiğine dikkati çeken Görmez, olayı sadece tarihte yaşanmış bir kıssa, mitoloji ve efsaneye dönüştürülmemesi, dersler ve ibretler çıkarılması gerektiğini aktardı.
Görmez, Kerbela'nın kendilerine, gücü elinde bulunduranların imandan, ahlaktan, faziletten ve insanlıktan uzaklaştıkları zaman güç uğruna, hiçbir değer tanımaksızın nasıl zalimleşebildiklerini gösterdiğini vurguladı.
Kerbela'nın hakkın hatırını her şeyin üzerinde tutmak anlamına geldiğini anlatan Görmez, "Kerbela'yı anlamak Hüseyince yaşamaktır. Yürekleri hiçbir zaman sahra-i Kerbela'ya dönüştürmemektir. Kerbela'nın acısını yüreğinde hisseden hiçbir Müslüman, Kerbela şehitlerine bu zulmü reva gören Yezidler gibi düşünemez, Şemirler gibi davranamaz, Zülcevşanlar gibi yaşayamaz. Hele hele Kerbela'nın kerbu belasını bugüne asla taşıyamaz. Hazreti Hüseyin'in en büyük gayesinin, kendisinden sonra yeni Kerbelalar yaşanmaması olduğunu bilir" ifadelerini kullandı.
"Zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmaz"
"Kerbela'da bize düşen vazifelerden biri de bu acı hadise üzerinden İslam coğrafyasında bir ayrılık gayrılık değil bir birlik, beraberlik çıkarmaktır" görüşünü dile getiren Görmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir sevgi, bir muhabbet devşirmektir. Unutulmamalıdır ki Kerbela'da şehit olanlar sadece ne Şiiliğin temsilcisidir ne de Kerbela faciasını yaşatan zalimler Sünniliğin referansını temsil ederler. Zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmaz. Kerbela'da yaşanan acı hadise karşısında Sünni olan da Şii olan da aynı duyarlılığı gösterir. Bu hadise üzerinden İslam coğrafyasında ayrılık ve gayrılık var etmek, kitlesel çatışmanın referansını oluşturmak İslami kardeşlik ve vahdeti bozma çabalarına prim vermek olacaktır. Mümin her nerede olursa olsun zalime karşı mazlumun yanında duran vicdanlı insandır."
"Bu gidişata 'dur' demeliyiz"
Görmez, İslam coğrafyasında son yıllarda yaşanan olayların, mezhebi, meşrebi fark etmeksizin Müslümanların Kerbela'yı, Hazreti Hüseyin ve arkadaşlarını hala doğru okumadığını ve anlamadığını ortaya koyduğuna üzülerek şahit olduklarını kaydetti.
Onun için bugün gönül coğrafyalarında nice Kerbelalar yaşanmaya devam ettiğini belirten Görmez, şu görüşleri bildirdi:
"Kardeş kanı akmaya devam ediyor. Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı şekliyle bugün bizzat birbirlerinin eliyle yok ediliyor. Savaş, terör ve zulümden dolayı milyonlarca insan yerinden, yurdundan, evinden barkından, hayatından oluyor. Çocuklar umutlarını, hayallerini, geleceklerini yitiriyor. Nice mazlum, masum, mağdur kardeşimizin hayat hakkı her gün Hüseyin Efendimiz gibi Kerbela çöllerinde gasp ediliyor. Bugüne kadar suçu hep başkalarında aradık, hep başkalarının sinsi emellerine atıflar yaptık. Ama artık bir kere de kendimize bakıp nerede hata yaptığımızı sorgulamak durumundayız. İnsan yetiştirme düzeneklerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. 'Ehli kıble tekfir edilmez' düsturunu teoriden pratiğe aktararak 'Müslümanım' diyen herkesi İslam dairesinde görmeli ve hiç kimsenin bir başkasını İslam'dan çıkartma yetkisinin olmadığını hatırlamalıyız. Bu gidişata 'dur' demeliyiz. Bunun için bugün mezhebi, meşrebi, dili, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun dünyadaki bütün Müslümanların yeni Kerbelalar yaşanmaması için ortak bir dil, ortak bir kültür, ortak bir düşünce, ortak bir gönül birlikteliği geliştirme mecburiyeti vardır."
Barış, huzur, güven ve sevgi dilekleri
Görmez, mektubunda, "Bu duygu ve düşüncelerle ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Efendimiz Muhammed Mustafa'ya, onun aline, ashabına salat ve selam ediyor, serdarımız Hazreti Aliyyü'l-Murteza'nın şahsında bütün ehl-i beyti Mustafa'yı, Hazreti Haticetü'l-Kübra'yı, Hazreti. Fatımatu'z-Zehra'yı, Hazreti Hasan'ı, Hazreti Zeyneb'i, hassaten şehadetinin 1375. yılında seyyidü'ş-şüheda Hazreti Hüseyin Efendimizi, Kerbela şehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, hürriyet, adalet, ahlak, erdem ve fazilet için, izzet ve şeref için can veren bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran, saygı ve tazim ile yad ediyor asırlardan beri Hazreti Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimiz başta olmak üzere tüm gönül coğrafyamızın barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamaya devam etmesini Cenab-ı Mevla'dan niyaz ediyorum" ifadelerine yer verdi.
Mektup hediyelerle ulaştırıldı
Mehmet Görmez'in mektubunun yanında Alevi-Bektaşi klasiklerinden Besmele Tefsiri adlı kitap, sanatçı Ahmet Özhan'ın seslendirdiği mersiyelerden oluşan iki CD ile aşure günü verilecek iftar ve ardından yapılacak Kerbela şehitlerini anma ve mevlit programının davetiyesi gönderildi.
Muharrem iftarı verilecek
Diyanet İşleri Başkanlığı, "Aşure Günü ve Kerbela Şehitlerini Anma" etkinlikleri çerçevesinde yarın Muharrem iftarı verecek.
Ahmet Hamdi Akseki Camisinde, muharrem ayı vesilesiyle düzenlenen Rıza Lokması ve Mevlit Programına Diyanet İşleri Başkanı Görmez de katılacak. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ile Alevi ve Caferi derneklerinin temsilcilerinin katılacağı iftarın ardından Ahmet Hamdi Akseki Camisinde aşure gününe özel mevlit programı da düzenlenecek.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün düzenlediği programda Kur'an-ı Kerim tilaveti, Mehmet Kemiksiz ve grubu tarafından muharremiyeler ve mersiyeler icra edilecek.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz'ın da dua edeceği ve halka açık gerçekleşecek programın ardından Türkiye Diyanet Vakfınca 2 bin kişiye aşure ikramında bulunulacak.