Girişim devrimi başlatın
Değişim Yelpazesi'nde bu hafta girişim devrimi konusu ele alnıyor
'Nasıl bir girişim devrimi başlatırsınız?' Harvard Business Review'un bu ayki makalelerinden birinin başlığı. Bugün Babson College'da öğretim görevlisi olan Harvard Business School'un eski öğretim görevlilerinden Daniel J. Isenberg'e ait. Girişim devrimi nerelerde gerçekleşiyor görmek için dev bir süpermarkete girmenin yeterli olduğunu söylüyor. Raflara özenle dizili her ürün ithal edildiği ülkenin ekonomisiyle ilgili ipuçları veriyor. Kahve bölümünde Ruvanda'dan ithal edilmiş kahveler göze çarpıyor. Dünya Bankası'nın her sene 'En Kolay İş Yapılan Ülkeler' sıralamasında büyük bir sıçrama yapmış bir ülke Ruvanda. 2008'de 143. sıradan 2009'da 67.sıraya atlamış. 1990'larda insanları ve kurumları soykırım ve iç savaşla büyük hasar görmüş olan Ruvanda 20 yılda büyük bir ekonomik gelişimi gerçekleştirmiş. Ruvanda bugün Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye, Çek Cumhuriyeti ve Polonya'dan daha kolay iş yapılan bir ekonomi haline gelmiş. Yeni iş kurma kategorisinde ise ilk 10'a yakın, 11.sırada.
Ruvanda Başkanı Paul Kagame bu hızlı ekonomik gelişimi direkt olarak girişimciliğe bağlıyor. Girişimcilik sadece başkana göre değil, ekonomi çalışmalarına göre de gelişimin en kesin yolu. Girişimcilik, hızlı büyümeyi, yeni işlerin yaratılmasını, GSYIH'nın artmasını ve uzun dönemde verimlilik artışını ivmelemekte. Supermarkette bir başka rafa baktığınızda karşınıza Şili'den ithal taze balıklar çıkıyor. Şili, taze balık ihracatında Norveç'in en yakın takipçisi. Reyonlar arasında dolaşırken kendinizi bilgisayar parçaları bölümünde bulduğunuzda USB belleklerin İsrail malı olduğunu fark ediyorsunuz. 1970'lerden bu yana teknolojik inovasyonlarda İsrail öncü ekonomiler arasında. Supermarketten çıkıp yanındaki eczaneye girdiğinizde en büyük beş global jenerik ilaç şirketinden biri olan Actavis göze çarpıyor. Türkiye'de Fako İlaçları'nı satın alan Actavis, son 10 yılda dünya ilaç devleri arasına giren İzlanda menşeili firma.
Bu ülkelerde girişimcileri direkt veya indirekt destekleyen hükümetler mevcut. Bu ülkelerin bir kısmında Batı modelleri örnek alınarak girişimler için ideal ortamlar bir diğer adıyla 'girişim ekosistemleri' yaratılmış. Bu ekosistemleri oluşturmak için Silikon Vadisi gibi Batı ekonomilerinin gözde teknoloji parkları incelenmiş, birçok yönüyle diğer ekonomilerde benzerleri inşa edilmeye çalışılmış. Bir kısım girişimleriyle öne çıkan ülke, kendileri gibi gelişmekte olan ülkelerde Batı modellerinin başarılı olmadığının farkına varmış. Kendi dinamiklerine, altyapılarına ve gelirlerine göre girişimciliğin desteklendiği sistemlerin arayışına girmişler. Son dönemde gelişmekte olan ülkelerden çok daha inovatif, az kaynakla çok iş çıkaran başarılı girişimlerin çıktığını görmekteyiz. Bu ekonomiler kendilerine uygun girişim modellerini başarıyla hayata geçirenler.
Başarılı Girişimler için Ortam Yaratın
Peki, girişimciliğe uygun ekosistem nasıl yaratılır?
Girişimin başarılı olmasını sağlayan etkenler hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomiler için mevcut. Isenberg, girişimcilik için ideal ekosistem yaratılması için bir reçete oluşturmuş. Gerekli reçete kalemleri: 1. Liderlik, 2. Kültür, 3. Sermaye Piyasaları, 4. Açık görüşlü tüketiciler. Bu reçetenin dışında, başarılı girişimleri hayata geçiren ekosistemler yaratırken neler yapılmalı neler yapılmamalı sorularına bir tavsiyeler listesiyle cevap veriyor.
Silikon Vadisi'ni taklit etmeyin
Yeni bir Silikon Vadisi yapma hayali ekonomilere sıkıntı ve başarısızlıktan başka birşey getirmiyor. Evet, Silikon Vadisi teknoloji alanında bir efsane. Intel, Oracle, Google, eBay ve Apple Silikon Vadisi'nde doğmuş dünyanın gıpta ettiği şirketler. Altın stardart Silikon Vadisi de olsa, her ülkeden yeni bir Silikon Vadisi çıkamayacağını kabul etmek gerçekçi bir yaklaşım. Üstelik bugün Kalifornia'da yeni bir Silikon Vadisi yaratılmaya kalkılsa, aynı başarının sağlanması bile çok zor. Vadi, 1940 ve 1950'lerde Stanford Üniversitesi'nin desteğiyle temellerini atmış, ilerleyen dönemde semikondüktör, yazılım ve internet teknolojileri alanlarında birçok inovasyonun doğum yeri olmuştur. Silikon Vadisi, teknoloji, para, yetenek, ortaklıklar ve üniversite desteği gibi birçok uygun koşulun birarada olduğu bir girişim ortamı haline gelmiştir. Dolayısıyla, birçok hükümetin Vadi'yi örnek almak istemesi doğaldır ancak böyle birbirini destekleyen ve tamamlayan kurumlar ağının kurulması, teknoloji, kapital ve yeteneğin buluşması her ekonomi için mümkün değildir.
Yerel koşullara göre bir ekosistem oluşturun
Ruvanda, İzlanda ve Şili gibi ülkeler bize başarılı girişimlerin Silikon Vadisi'ne hiç benzemeyen ortamlardan da çıkabileceğini göstermekte. Ekonomi kendi özellikleri, doğal kaynakları, kültürü ve coğrafyası içinde kendi başarısını yaratabilir. Örneğin, Ruvanda hükümeti hızla ilerlemenin önünü açacak çay, kahve ve turizm sektörlerini lokomotif sektörler olarak belirlemiş ve bu sektörlerin gelişimi için gereken programlar hükümet tarafından hayata geçirilmiştir. Örneğin, kahvenin uluslararası standartlarda nasıl yetiştirilip paketlenmesi gerektiği çiftçilere kurslarla öğretilmiştir. Ardından uluslararası dağıtım kanallarıyla temas kurulmuştur. Milyonlarca Ruvandalı işe girmiş, 72.000 yeni ortaklık kurulmuş, ithalat üçe katlanmış ve yoksulluk %25 oranında azalmıştır. Bir girişim ekosistemi geliştirmek için ille de doğal kaynaklara bağlı işler yapmak gerekmez. Tayvan, Izlanda, Irlanda ve Yeni Zelanda gibi adalar kısıtlı kaynaklara sahiptirler, üstelik ana pazarlardan uzak konumlardadırlar. Bu nedenle onlar insan sermayesine odaklanmışlardır.
İşin başından özel sektörü yanınıza alın
Girişimcilik için uygun bir ortam yaratmada bütün yük hükümetlerin olmamalı. Motivasyonu yüksek olan, yapılacak işin kar getiren bir yapı olup olmadığına bakan özel sektördür. Ekosistem kurulurken sürdürülebilirlik ve karlılığı ön planda tutan şirketlerin işin içinde olması çok önemlidir. Girişimcileri en iyi gene girişimciler anlar.
Bunu düşünen Tayvan hükümeti 1980'lerde yurtdışında yaşayan Tayvanlıların arasından özellikle Amerika'da teknoloji firmalarında çalışan yöneticilerden danışmanlık almıştır. Daha sonra 1990'larda bir kısım Tayvanlı yönetici kendi fikirleriyle kurulan şirketleri yönetmek üzere ülkelerine geri dönmüştür. Örneğin, Morris Chang, Texas Instruments'ın eski Başkan Yardımcısı, Tayvan'ın 2. en büyük semikondüktör şirketi TSMC'yi kurmuştur.
En yüksek potansiyeli olana öncelik verin
Gelişmekte olan ekonomileri kalkındırmaya yönelik programlarda nüfusun en alt kesimlerinin gelirlerini yükseltmek amaçlanır. Çok sayıda insana iş olanağı sağlayan projeler, yaşam şartlarını iyileştirmeyi hedefleyen girişimler önceliklidir. Dolayısıyla, mikrofinans kurumları bu amaçları güden küçük ölçekli işletmelere fon verirken, daha agresif ancak daha yüksek potansiyel taşıyan işletmeleri ikinci planda bırakır. Büyümeyi hedefleyen daha yüksek getiri sağlayacak projeler halkın genelinden çok elit azınlığa hitap ettiğinden fona uygun görülmez. Ancak, atlanılan en önemli konu, kaynakların kısıtlı olduğu bir ortamda nereden daha çok büyüme sağlanabilirse oraya yatırım yapmanın önemidir. Böyle bir projenin hızlı ilerlemesi halkın genelini olumlu yönde etkileyecek, yoksulluğu azaltacak ve daha fazla göreceli olarak yüksek maaşlı işin oluşmasını sağlayacaktır.
Örneğin, küresel kar amacı gütmeyen kurum Endeaver'ın amacı etkin girişimleri desteklemek. Bugün Endeaver 10 gelişmekte olan ülkede 440 yüksek potansiyele sahip girişimciye danışmanlık yapmakta. 2006 yılında açılan Türkiye ofisiyle, Türk girişimcilere dünya standartlarında danışmanlık ve sermayeye ulaşım fırsatı yaratan Endeaver ekonomik gelişimin sürdürebilirliğini hedeflemekte. Endeaver, Türkiye'de girişimcilik kültürünün yerleşmesi için girişimcilere maddi ve manevi destekte bulunmaktadır. Endeaver girişimcilere kapsamlı bir yol haritası çizmekte: etkin girişimciler Endeaver'dan mentorluk, networking, stratejik danışmanlık ve finans bulma konusunda aracılık gibi hizmetler alarak, girişimlerinin büyümesinde profesyonel destek almaktalar.
Kamuoyundan destek alın
Başarı çevreden destek gördükçe büyür, değer kazanır ve benzerlerini teşvik eder. Başarılı bir girişimin sadece bu başarıyı kazanan girişimciye değil, çevreye de önemli katkıları olur. Estonya menşeili Skype milyonlarca kullanıcıya ulaşıp, 2.6 milyar dolara satılınca birçok Estonyalı bilişim uzmanı kendi şirketlerini kurmak konusunda cesaretlendi. Çin'in Google'ı olarak anılan Baidu birçok Çinli girişimciye ilham kaynağı oldu. Bu tür ülke sınırlarını aşan başarılar sayesinde girişimcilik ilk zorlukları, kısıtlamaları ve bariyerleriyle değil, elle tutulur tatmin eden tarafıyla da düşünülmekte. Hükümetlerin ve medyanın da girişimciliği teşvik etmesi ekonominin gidişini pozitif yönde etkileyecektir.
Isenberg'un reçetesinin içinde, ülkenin kültürünün sınırlamalarını aşmak da var. Bazen girişimleri hayata geçirmek için, belli sosyal normların dışına çıkmak ve bu yolda büyük mücadeleler vermek gerekebilir. Sadece yazılı olmayan kurallar değil, kanunlar, hükümet politikaları ve bürokratik süreçler de girişimcileri zorlayabilir. Sürdürülebilir ekonominin gelişmesi için hükümet, özel sektör, sivil toplum örgütleri gibi toplumun farklı kesimlerinin de desteğine ihtiyaç duyulur. Ekonomiyi girişime yönlendirmek için herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gereklidir. Kısacası, sürdürülebilir ekonominin başarısı girişimlere yakından bağlıdır. Önemli olan her ekonominin kendine uyan girişim devrimini nasıl başlatacağını keşfetmesidir.