”Gelişmekte olan ülkeler kurtarıcı oldu”
Dünya Bankası raporuna göre, gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin büyümesinin yeni lokomotifleri olduğu bildirildi.
WASHİNGTON - Dünya Bankası, zengin ülkelerin her ne kadar evlerini bir düzene soksa da gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin büyümesinin yeni lokomotifleri olduğunu ve gelişmekte olan ülkeleri geçme yolunda ilerlediklerini bildirdi.
Dünya Bankası ekonomistlerinin hazırladığı, "Yarından Sonra: Gelişmekte Olan Dünyada Ekonomi Politikasının Geleceği El Kitabı" adlı raporda, gelişmekte olan ülkelerin şu anda küresel büyümenin yarısından fazlasına katkıda bulunduğu belirtildi.
Raporda, Güneydoğu Asya'dan Latin Amerika'ya kadar orta sınıf nüfusun artması kamu ve özel yatırımının büyümesi nedeniyle, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyüklüklerinin 2015 yılında gelişmiş ülkelerin ekonomik büyüklüğünü geçeceğine de dikkat çekildi.
Raporu hazırlayanlardan Dünya Bankası Yoksulluğu Azaltma ve Ekonomik Yönetim Ağı (PREM) Başkan Yardımcısı Otaviano Canuto, "Gelişmekte olan ülkeler küresel ekonominin kurtarıcısı oldular. Yüksek gelirli ülkeler büyümemeye devam ederken, onlar küresel büyümeyi ileri doğru harekete geçirecek büyümenin yeni lokomotifi haline geldiler" yorumunu yaptı.
Rapora göre, gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranı 2010, 2011 ve 2012 yıllarında sırasıyla yüzde 6,1, yüzde 5,9 ve yüzde 6,1, gelişmiş ülkelerde ise yüzde 2,3, yüzde 2,4 ve yüzde 2,6 olacak.
Bu farklı büyüme görünümleri orta vadede sürecek. Büyüme oranlarının yüksek seyretmesinde 5 unsur etkili olacak. Bunlar hızla teknolojik öğrenme, orta sınıfın büyümesi, daha fazla Güney-Güney ticari bütünleşmesi, yüksek emtia fiyatları ve altyapı yatırımları için daha fazla borçlanma olanağı sağlayacak sağlıklı bilançolar olarak sıralandı.
Dünya Bankası PREM Latin Amerika ve Karayip Bölgesi Direktörü ve raporun diğer hazırlayıcısı Marcelo Giugale, "Gelişmekte olan dünyanın ekonomik ufku umut verici" dedi.
Gelişmekte olan ülkelerin kapsamlı büyümeyi desteklemek için göreli olarak sağlıklı mali pozisyonlarından faydalanması gerektiğine işaret edilen raporda, bunun daha iyi sosyal programlar hedeflemek, insanlara aynı fırsatların verilmesi üzerinde daha fazla durmak ve iş yaratılmasını kolaylaştıracak iş ortamları anlamına geldiği ifade edildi.
Orta Asya ve Pasifik Bölgesi
Raporda, dünyanın krizden çıkmasına öncülük eden Orta Asya ve Pasifik bölgesinin ekonomik bütünleşme ve iklim değişikliği konusunda daha fazla ilerleme kaydetmesine ihtiyaç olduğu belirtildi. Çin'de iç tüketim ve hizmet sektörünün genişlemesiyle "yeniden dengelenmeye" ihtiyaç bulunduğu kaydedildi. Endonezya, Malezya, Filipinler ve Tayland gibi orta gelirli ülkelerin bilgiye ve teknolojik gelişmeye dayalı piyasalara geçmeye ihtiyacı olduğu, buna rağmen Kamboçya, Laos (Lao People's Democratic Republic) ve Vietnam gibi düşük gelirli ülkeler için ticaretin kolaylaştırılmasının anahtar öneme sahip olduğu bildirildi.
Küresel krizden en fazla etkilenen bölgenin Doğu Avrupa ve Orta Asya olduğu, bu bölgelerde büyümenin 2007 ve 2009 arasında yüzde 12 daraldığına işaret edilen raporda, bu bölgelerin ileri gitmesi için rekabet edebilirliklerini düzeltmeye ve sosyal hizmet provizyonlarını mali sürdürülebilirlik yönüne koymaya ihtiyaçları olduğu ifade edildi.
Latin Amerika'da büyümenin durakladığı ve kriz sonucu yoksulluğun (günde 4 dolar) ve nüfusun (8 milyon kişi arttı) artış gösterdiği hatırlatılarak, buna rağmen, bölgede önceki 10 yılda makro ekonomik yönetim ve akıllı sosyal politikaya dayalı gelişmeden ötürü ekonomik ve sosyal çöküş yaşanmadığı vurgulandı.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yoksulluk
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da ekonomik krizin muhtemelen 2011 yılına kadar 2,6 milyon insanın daha yoksullaşmasına ve işsizlik sorunun daha da büyümesine yol açacağı, yüksek petrol fiyatlarının ve daha istikrarlı finans sektörünün yardımıyla Körfez ülkelerinin bölgesel toparlanmaya öncülük edeceği ifade edilen raporda, bölgenin devasa potansiyelini açmanın anahtarının, yeni nesil özel yatırımcılara kapıyı açmaktan ve kadınların ekonomik yaşama tam olarak katılmasından geçtiği belirtildi.
Güney Asya krize en iyi karşı koyan ve büyüme yönüne ilk dönen bölge olsa bile günde 1,25 doların altında yaşayan 600 milyon kişiyle yoksulluğun ciddi biçimde etkisini sürdürdüğü, bu yüzden güçlü, kapsamlı ve sürdürülebilir toparlanmanın güç olabileceği vurgusu yapılan raporda, bölgede, sosyal programlara ve kritik altyapıya mali olanaklar yaratmak için mali açıkları azaltmanın ve kamu borcunu kontrol edebilmenin öncelikli hale geldiği vurgusu yapıldı. Bölgede ticari bütünleşmeyi derinleştirmenin kritik öneme sahip olacağı da bildirildi.
Dünyanın en yoksul bölgesi Sahra Altı Afrikası'nda küresel kriz sonucu yoksulların sayısının 7 ila 10 milyon daha arttığı, bölgenin altyapı, istihdam yaratma, yönetim ve yardımların azalması gibi güçlüklere çözüm bulmaya ihtiyacı olduğu ifade edildi.