Fon ve kaçakla şemsiye bitti, tütün kıskaçta

Tütün ve şemsiyede izlenen politikalar ülke ekonomisine büyük zarar veriyor, vergi ve pazar kaybına neden oluyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ARZU ALP

İZMİR - Tütün ithalatını frenlemek için kurulan Tütün Fonu’nun kademeli olarak 2018’e kadar sıfırlanacak olması yerli tütün üretimini tehdit ediyor. 2010’da işlenmiş ithal tütüne fon sıfırlandı. Diğer ithal tütünlerde ton başına alınan 3 bin dolar fon ise kademeli olarak düşürülmeye başlandı. Geçen yıl bin 200 dolar olan fon, Bakanlar Kurulu kararıyla 1 Ocak 2015 itibariyle 900 dolara düşürüldü. Fonun kademeli olarak 2018 yılında sıfırlanması planlanıyor. Yetkililer, hem yerli üretimin daha da düşeceği hem de devletin vergi kaybının daha fazla olacağı öngörüyor.

Tütün Fonu’nun kaldırılmasıyla devletin ciddi kaybının olacağını belirten Tütün Eksperleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Turan Gülümser, fonlar kalkınca ithal tütün daha ucuza geleceğinden karışımlarda Türk tütünü oranının azaltılacağına dikkat çekti. 2010’da işlenmiş ithal tütünde fonun sıfırlandığını hatırlatan Gülümser, “İşlenmemiş tütünlerde ise 2010’da kilo başına alınan 3 dolarlık fon 2011’de 2.25 dolara, 2012’de 1.80'e, 2013’te 1.50'ye, 2014’te 1.20 dolara düşürüldü. Bu yıl 0.90 dolar olarak uygulanacak fon 2016’da 60 cent, 2017’de 30 cente düşürülecek, 2018’de ise sıfırlanacak. TAPDK rakamlarını baz aldığımızda devletin kaybı 2013 sonu itibariyle 427 milyon dolar. 2014’te tahmini 600 milyon dolara çıkıyor. 2015 sonunda ise 800 milyon dolara çıkacağını öngörüyoruz. Devletin kaybı gibi son 4 yılda yerli üretim de %5 düştü, daha da düşecek” dedi. 

Yerli tütün kullanımı %5 düştü 

Gülümser, 2010’da fabrikalarda üretilen sigaralarda yüzde 20.42 oranında yerli tütün kullanıldığına işaret ederek, TAPDK kayıtlarında bu oranın 2014’te %15.82’ye düştüğünü söyledi. Fon azalınca yerli ürünün yerini maliyetinden dolayı ithal tütünün aldığını vurgulayan Gülümser, Türk tütününün yüzde 5 kaybı olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin sigara satışları hakkında da bilgi veren Gülümser, “1925’te 2.42 milyar adet olan sigara satışı 2000’li yıllarda 114 milyar adete yükseldi. 2010’da ciddi düşmeler başladı. O yıl 93 milyar adet, 2011’de 91 milyar adet, 2012’de 99 milyar adet, 2013’te ise 92 milyar adet oldu” diye konuştu. 

İhracat için alıcılar zorlanmalı 

Tekel’in özelleştirilmesinden sonra yerli tütün üretiminin bir hayli azaldığını hatırlatan ve Trabzon, Malatya, Hakkari, Mardin’de tütün üretiminin kalmadığını dile getiren Gülümser, diğer bölgelerde ise üretimde ciddi azalmalar olduğunu, 2000’de üretim 150-200 bin ton iken, 2013’te son 5 yılın en yüksek rakamı olarak 88 bin ton olarak gerçekleştiğini bildirdi. 2014 üretiminin 68 bin ton olacağının tahmin edildiğini vurgulayan Gülümser, bunun da 68 bin ekiciye tekabül ettiğini dile getirdi.Türkiye’de oryantal tip tütün üretildiğini ve yabancı sigaralara yüzde 15 civarında katıldığını hatırlatan Gülümser, “Türkiye’nin oryantal tütünde rakipleri Yunanistan, Bulgaristan ve Makedonya. Bu ülkelerin hükümetleri, alıcıları zorluyor. Yunanistan’ın zorlamasıyla dünyadaki tütün alıcılarının buradan aldıkları tütün miktarı arttığı için Türkiye’deki siparişlerini kıstılar. Önümüzdeki yıl siparişler daha da düşecek. Avrupa’nın en çok sigara tüketen ülkesiyiz, dolayısıyla bizim ürünlerimizin daha çok kullanılmasında ve ihraç edilmesinde otoritenin alıcıları zorlayacak bir hamle yapmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Kaçak sigarada 7.5 milyar liralık vergi kaybı var

Yeni yılda sigaraya yapılan vergi zammını da değerlendiren Yaşar Turan Gülümser, vergilerin artmasıyla kaçak sigara payının da arttığına işaret etti. Türkiye’de kaçak sigara payının yüzde 20, kayıtdışı sarmalık kıyılmış tütünün payının yüzde 10 olduğunu hatırlatan Gülümser, devletin vergi kaybının 7.5 milyar TL olduğunu ifade etti. Gülümser, kaçak sigaranın büyük oranının Bulgaristan’da üretilerek Irak üzerinden Türkiye’ye girdiğini dile getirdi. Avrupa Konseyi raporunda kayıtdışı olarak AB ülkelerinin 1.1 milyar euro vergi kaybı olduğunu vurgulayan Gülümser, kaçakçılığı engellemek için uluslararası kuruluşların harekete geçtiğini, ülke nüfusu ile o ülkeye ihraç edilebilecek sigaranın orantılanacağını sözlerine ekledi.



Şemsiyedeki kaçak bir sektörü bitirdi

YENER KARADENİZ

İSTANBUL - Bir zamanlar “Avrupa şemsiye kralı olduk, Fransa’da fabrika kapattırdık...“ haberleri ile gündemde olan Türk şemsiye sektörü dışa bağımlı hale geldi. En büyük oyuncular arasında gösterilen Celal Birsen’in de kapanmasına yol açan kaçak sorunu, ülkede şemsiye üretimini bitirmekle kalmadı, üstüne bir de 4 milyon adetlik pazarın yüzde 90’ını kaçakçıların eline bıraktı. Çok değil daha 6-7 yıl önce 3 milyon adetlik üretimin yüzde 30’unu 42 ülkeye ihraç ediyor, yüzde 35’lik pay ile de AB’de liderliğe oynuyorduk. Şimdi ise 2014’ün 11 ayında 30 milyon dolar ithalata karşılık 5 milyon dolar ihracat ile yola devam ediliyor. Gerçekleştirilen ihracat ise güneş şemsiyelerinden oluşuyor ve tabi ki montaj ürünleri satabiliyoruz. Oysa 2006’larda Türkiye AB’de şemsiye kralıydı ve Fransa’da rakiplerine fabrika kapattırmakla övünüyordu. O dönemin en büyük oyuncusu olan Celal Birsen’in de iflasına yol açan süreç, şu an yüzde 90’ı kaçak kalanı da ithalata bağımlı hale geldi. Bir dönem Celal Birsen şemsiyeleri ile sektörü domine eden İstanbul Şemsiye Sanayi Kurucu Ortaklarından Cüneyt Koral, el altından özellikle doğudan Türkiye’ye kaçak ürünlerin girdiğini anlattı. 

Üretim Uzakdoğu’ya kaydı 

1969’da Türkiye’de şemsiyenin seri üretimini yapan Alman Kortenbach firmasının Türkiye temsilcisi olarak üretime başladıklarını belirten Koral, “Bizden başka seri üretim yapan şirket yoktu. Celal Birsen de yerli marka olarak üretim gerçekleştiriyordu. Celal Birsen iflas etti ve yaşanan süreç nedeni ile biz de üretimden çekildik. Türkiye’de artık hiçbir şekilde satış rakamları maliyetleri kurtarmıyor. Kobolt marka ürünleri kendimiz üretmek yerine Kobolt’un Almanya’daki temsilciliğinden buraya getirmeye başladık” dedi. Kobalt da artık üretim merkezini Uzakdoğu’ya taşımış. Tüm sektörlerin en büyük sorunu olan Çin faktörü, bu sektörde ikinci plana gerilemiş. Türk şemsiye şirketlerinin önündeki asıl sorun sektörün yüzde 90’ına hakim olan kaçak... 

Kaçak oranı yüzde 90 

10 yıl önce 3 milyon adet satışların olduğu pazarın hala 3-5 milyon arasında gidip geldiğine dikkat çeken Cüneyt Koral, yine bunun büyük bir bölümünün ‘kullan at’ diye tabir edilen şemsiyelerden oluştuğunu söyledi. Koral, “Artık kimse markalı şemsiyelere teveccüh etmiyor. Markalı şemsiyenin payı %10’u geçmez. Bizim insanımızın şemsiye kullanım alışkanlığı yok. En fazla yağış alan bölge Karadeniz ama en az şemsiye tüketilen yer de Karadeniz” dedi. Korel, "İstanbul Şemsiye Sanayi’nde eskiden %85’lik paya sahip olan yağmur şemsiyesi satışı yerini bahçe şemsiyelerine bırakmış durumda” değerlendirmesinde bulundu. 

Çinliler: En ucuz şemsiyeyi Müslümanlar ve Araplar alıyor 

Kendilerinin kilo başına 6-9 dolar vergi ödediklerini, ancak kaçak yollarla ülkeye giren şemsiyelerin hem kalitesiz hem de beş kuruş vergi ödemeden sektöre hakim olduğunu dile getiren Orjin Şemsiye Genel Müdürü Enes Esen de aynı konudan şikayet ederek, “6-12 dolar vergi ödüyoruz kilogram başına. Biz bu paraları ödüyoruz. Öbür taraftan beş kuruş ödemeden kaçak mal getiriyorlar. 7-8 oyuncu var ve onlar da Uzakdoğu’dan en kalitesiz şemsiyeleri getiriyor. Çinliler de ‘en ucuz şemsiyeyi Müslümanlar ve Araplar alıyor’ diye konuşuyor” dedi.

Şemsiye ithalatı ihracatın 6 katına çıktı 

Bu alanda faaliyet gösteren Rubenson Şemsiyeleri’nin ithalatçısı Olga Okay, çok eskilerde montajın olduğunu şimdi onun da olmadığını belirtti. Okay, “Artık ithalat var, yerli üretim yok. Tahtakale’den tutun daha iyi fi rmalara çalışanlara kadar hepsi ithal” dedi. 2014’te 30.4 milyon dolar ithalata karşılık 5 milyon dolar ihracat gerçekleştirilmiş. Bu ihracat da yine bahçe şemsiyesi olarak ifade ediliyor. 2013’te 33.6 milyon dolarlık ithalata karşılık 5.6 milyon dolar ihracat, 2012’de 32 milyon dolar ithalata karşılık 7.2 milyon dolar ihracat gerçekleştirilmiş. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgilere göre görülen ihracat rakamı gerçekleşenin sadece yüzde 10’u ve kalan çok daha büyük rakamlar kaçak yolar ile ülkeye giriyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir