Fırsatı kaçırmayın dışarıda banka alın
TBB Genel Kurulu’nda konuşan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, yurtdışında banka satın almalara destek vereceklerini söyledi.
Ece CEYHUN
İSTANBUL - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, Türk bankacılık sisteminin yurtdışına açılması gerektiğini ve kendilerinin de bu açılımları mevzuat yoluyla destekleyeceğini söyledi.
Bilgin, bankaların bu konuda acele etmesini ve çok ince hesaplar yapmamasını fırsatları da kaçırabileceğini belirterek, ''Beklediğiniz ve ince hesap yaptığınız her gün bana göre kayıptır. Balkanlara, Orta Doğu'ya, Kazakistan'a gidebilmeliyiz. Biz size her türlü desteği sağlamaya hazırız. Gerekirse, eğer imkanımız varsa mevzuatımızda size tatlandırıcı unsurlar da getirebiliriz'' dedi.
Bilgin, Türkiye Bankalar Birliği genel kurul toplantısında yaptığı konuşmada, bankacılık sektörünün Mart 2010 itibarıyla ilk çeyrek net karının yüzde 21 arttığı ve 6,3 milyar lira düzeyine ulaştığının altını çizerek ''Bu yılın ikinci yarısında karlarda bir miktar aşınma söz konusu olabilir. Bu, çok fazla aşağı ineceği anlamına gelmiyor. Bunun trendini görmekteyiz. Geçen yılki karın çok çok altında olacağını düşünmüyoruz'' dedi.
Doğu Avrupa, Balkanlar ve Orta Doğu'da en fazla finansal büyüklüğe sahip ülkenin bildiği kadarıyla Türkiye olduğunu dile getiren Bilgin, bankalara yüzlerini yurtdışına dönmeleri tavsiyesinde bulundu. Bilgin, “Finansal sistem olarak Doğu Avrupa, Balkanlar ve Ortadoğu'da en büyük ülke Türkiye. Bu bölgede krizde kendini biraz daha ispatlamış ülke de Türkiye. Barkacılarımızın artık biraz daha ülke içinden, ülke dışına da projeler geliştirmeleri gerektiğini düşünmekteyiz. Beklediğiniz ve ince hesap yaptığınız her gün bizim için kayıptır. Balkanlara, Kazakistan'a, Ortadoğu'ya gidebilmeliyiz. Biz size her türlü desteği sağlamaya hazırız. Eğer imkanımız varsa bugüne kadar çok yaptık.
Mevzuatımızda size ‘tatlandırıcı’ unsurlar da getirebiliriz. Yeter ki siz yüzünüzü biraz o ülkelere dönünüz. Bugün Makedonda'da, Bosta'da, Suriye'de hemen hemen hiç yokuz. Bu konuda sermayedar ağırlıklı bankalarımıza görevler düşmektedir. Bir müddet sonra arasanız da bu ülkelerde oyuncu olamayabilirsiniz. Gelecek genel kurulda inşallah en az iki, üç bankamızın muhtelif aksiyonlar almış olmasını görmek istiyoruz” dedi.
Kriz anavatanına geri döndü
Son 2 aydır yaşananların krizin tekrar anavatanına sert bir şekilde döndüğünü ve Batı Avrupa'yı salladığını gösterdiğine dikkati çeken Bilgin, ''Biz diyoruz ki, bu dönemde kendini göstermeye çalışan potansiyeli, isteği, kapasitesi ve birçok alanda kuvvetli yönleri olan ülkeler, ki biri Türkiye, acaba niye piramidin üstüne tırmanmasın? Piramidin üstündeki o az grubun en azından yakınlarına gelmesin? Bu da ekonomideki diğer oyuncuların ve bankacılarımızın gayretleriyle olacaktır'' dedi.
Otorite, yerinde denetlemeli
Konuşmasında denetim ve gözetime ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bilgin, "Denetim ve gözetimin tatlı sert ağırlığı olmalı. Bu ağırlığı çok ağırlaştırırsak bankalarımızın büyümesini engelleriz. Batılı ülkeler bu dengeyi bulacaklar sanırım ama bu biraz zor gözüküyor. Bu atmosferde bizim onlara önerimiz özellikle yerinde denetime önem vermeleri. Bankaları sadece merkezden veriler üzerinden incelememeleri, yerinde ara sıra genel müdürlük ve şubelere giderek o atmosferi hissetmeleri gerekir. Denetim için sayılar kadar o atmosferin hissedilmesi çok önemli" tavsiyesinde bulundu. Bilgin, konuşmasında, "Krizin sebebi olan merkez bankalarının, krizi çözmeye soyunmuş olmalarının ilginç karşılandığını da belirterek, "Yolları açık olsun diyorum" dedi.
Ekonomi düzeliyor, TIR trafiği arttı
Türk bankacılık sistemindeki bazı rakamlara işaret eden Bilgin, en dikkati çekici hususun 2009 yıl sonundan 14 Mayıs 2010 tarihine kadar kredilerdeki 40 milyar liralık artış olduğuna dikkat çekti. Bilgin, KOBİ kredilerinin 2010'un ilk çeyreğinde en yüksek artış kaydeden kredi türü olduğunu vurguladı.
Bilgin, şöyle devam etti: ''Krizdeki duruşunuz, bu sefer dedikodu mekanizmalarının çalışmaması, alınan dersler ve devlete tek kuruş yük getirmemenizle bile övgüyü hak ettiğinizi düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde, özellikle 3'er aylık dönemlerde yaptığınız kısmen de olsa öldürücü rekabet, ayağına basma, bilanço büyütme hususlarına dikkat edeceğinizi, ücret ve komisyonlarda, faizlerde tüketiciyi de düşünerek fiyatlama yapacağınızı ve reel sektörün artık daha fazla yanında olarak global krizi hep beraber atlatmamızı temenni ediyorum.''
Türk bankalarına ön vergi gereksiz
Son aylarda Almanya ve özellikle Amerika'da kendi başlarına ve hızlı hareket etme istekleri olduğuna dikkati çeken Tevfik Bilgin, ''Finansal İstikrar Kurulu, Basel'de tartışmalar devam ederken bir anda bazı kararlar görebiliyoruz, bazı ülkeler kararlar alıyor. Bunlardan biri de bankalara ön vergi... Biz kurum olarak bankalarımıza, özellikle Türk bankalarına böyle bir verginin gereksiz olduğuna inanıyoruz. Tabii ki bu otoritenin karar vereceği bir konu. G-20'de karar verilecek bir husus. Ama unutmayınız ki bankacılarımız çok zeki insanlardır. Bir yere vergi koyduğunuz zaman bunun maliyetini çok kolay başka bir yere yansıtabilirler. Dolayısıyla bunların çözüm olmadığına inanmak lazım.''
Genel müdür adaylarını çaya bekliyoruz
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, aralarında tartıştıkları bir konuyu ilk defa burada dile getirmek istediğini belirterek, şunları kaydetti: ''Kişilerin önemli olduğunu söyledim. Bankaları yöneten bu kişiler... Kişiler karar veriyor. Dolayısıyla bazı ülkelerde uygulanmakta olan, şu anda ülkemizde herhangi bir kanunu altyapısı, yönetmeliği olmayan bir husus...
27 Mayıs 2010'dan itibaren atama yapacağınız genel müdür ve genel müdür yardımcılarını bizzat ben ve gerekli göreceğim bürokratlarım tarafından Ankara'da konuk etmek istiyoruz, onlara çay ikram etmek istiyoruz, onlarla konuşmak istiyoruz. Çünkü CV üzerinden değerlendirebiliyoruz. Biz yüz yüze konuşmak istiyoruz. Acaba Bankacılık Kanununu okumuş mu? İlgilendiği alandaki hususlara hakim mi? Bu konudaki görüşlerimizi daha sonra ilgili genel müdür veya yönetim kurulu başkanına iletmeyi düşünüyoruz. Sanıyorum siz de bu konudaki hassasiyetimize önem vereceksiniz.''
Sermaye yeterlilik rasyomuz %12 olsa 300 milyar TL daha kredi verebiliriz
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, aynı risk yapısında ve sermaye yeterliliği yüzde 12 olmak koşuluyla bankacılık sisteminin 300 milyar TL'nin üzerinde ilave kredi verme imkanı bulunduğunu söyledi.
Özince, İstanbul'un uluslararası finansal merkezi olmasına ilişkin strateji ve uygulama planının hayata geçirilmesi halinde ise sektörde istihdamın 450 bin kişi, şube sayısının 25 bin adet olabileceğini bildirdi.
TBB'nin 53. Genel kurul toplantısında ''Ekonomik gelişmeler ve bankacılık sistemi'' konulu bir konuşma yapan Özince, uluslararası düzenlemelerin gelişmekte olan ülkeler ile sermayenin kıt ve aracılık maliyetlerinin yüksek olduğu Türkiye'yi olumsuz etkilemesinin muhtemel olduğuna dikkati çekti.
Özince, düzenlemelerin ihtiyatlı bir yaklaşımla izlenmesi, ekonomi ve bankacılığa olan uzun dönemli etkilerinin doğru analiz edilmesi gerektiğini söyledi. Özince sektörün özkaynaklarının yılın ilk çeyreğinde 112 milyar TL sermaye yeterlilik rasyosunun ise yüzde 20 düzeyinde olduğunu belirterek, "Ekonomik faaliyetin yeniden toparlanmasında önemli bir rol oynayan bankacılık sektörü büyümenin sürdürülmesine de katkı sağlayacak güçtedir. Sermaye yeterliliği oranı, kredi hacminin daha da büyümesini destekleyecek düzeydedir.
Aynı risk yapısında ve sermaye yeterliliği yüzde 12 olmak koşuluyla bankacılık sistemi 300 milyar Tl'nin üzerinde ilave kredi verebilecek imkanımız var. Yeni risklerin alınmasını sınırlandıran en önemli faktör kredi talebinin kalitesidir. Mevduatın vade yapısı, yurtdışı finansman imkanlarının belirsizliği, kayıt dışılık, aracılık maliyetini pahalı hale getiren yükler yanında düzenlemelerdeki belirsizliklerin risk yönetimini güçleştirmesi risk hacminin düşük kalmasına neden olmaktadır'' dedi.
Toplam aktifler 5 katına çıkabilir
Sektörün kriz döneminde istihdamını da rekor derecede artırdığını ve çalışan sayısının 2010 Mart sonunda 174 bin 500 kişiyle rekor kırdığını kaydeden Özince, İstanbul Finans Merkezi Projesi'nin Strateji ve Uygulama Planı'na atıfta bulunarak uzunca süredir gündemde olan öneriler uygulandığı takdirde daha büyük bir finansal sektör ve ekonominin mümkün olabileceğini belirtti. Özince, şöyle devam etti:
"Gelişmekte olan ülkeler ve AB verileri dikkate alındığında, kişi başına gelirin 20 bin dolar olacağı varsayımı altında,, bankacılık sektörünün toplam aktiflerinin 2,9 trilyon dolar ile bugünkü seviyesinin 5 katına ulaşması mümkün olabilecektir. Bu durumda kredilerin GSYH'nın yüzde 100'üne ulaşacağı tahmin edilebilir. Nüfusa oranla çalışan ve şube sayısının AB ortalamalarına yakın olması baz alındığında, bankacılık sektöründe istihdamın 450 bin kişi, şube sayısının ise 25 bin adet olması beklenmelidir. Bu durumda nüfusa göre yaklaşık olarak bir banka çalışanı 150 kişiye, bir şube ise 3.000 kişiye hizmet verebilecektir.''