Faiz oranları enflasyonla uyumlu seviyede
Yılmaz, "Gerek Tobin vergisinin gerek döviz müdahalelerinin kur üzerinde hiçbir etkisinin olmayacağı yönünde bir iddiada bulunmuyoruz" dedi.
İSTANBUL- Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, "Türkiye'de faiz oranları enflasyon beklentileriyle uyumlu bir seviyededir. Gelişmekte olan ülkelerle kıyasladığımızda ülkemizde reel faizlerin düşük bir seviyede olduğu görülmektedir" diye konuştu. Yılmaz, Merkez Bankası'nın döviz rezervini 100-120 milyar dolara çıkarabileceklerini belirterek, "Ancak kur, illa dediğiniz yere gelmeyebilir" dedi.
Yılmaz, Tobin vergisi türü önlemlerin ne tür sonuçlar doğurduğuna değinirken, Brezilya'da uygulamaya konulan Tobin vergisinin fazla caydırıcı bir etkisi olmadığını, portföy yatırımlarının vergi konulduktan sonra da artmaya devam ettiğini anlattı.
Döviz kurlarına müdahale konusuna işaret eden Yılmaz, uygulama ve tespitlerine ilişkin bilgi verirken, 2005-2006 yıllarında yüksek miktarda gerçekleştirilen döviz müdahalelerinin döviz kuruna etkisinin sınırlı kaldığını söyledi.
Yılmaz, benzer durumun Güney Kore, Japonya ve İsviçre'de de yaşandığını kaydederek, "Merkez Bankası'nda çalıştığım dönemdeki tecrübem şudur ki, özellikle 80'li yıllarda çok sık müdahale yapılırdı, müdahaleler volatiliteyi, dalgalanmayı daha fazla artırıyor" dedi.
"Gerek Tobin vergisinin gerek döviz müdahalelerinin kur üzerinde hiçbir etkisinin olmayacağı" yönünde bir iddiada bulunmadıklarını ve bulunanların da doğru olduğunu düşünmediklerini ifade eden Yılmaz, "Ancak çoğu zaman bu tür örnekler tek başına yeterli olmamaktadır ve etkileri dış konjonktüre bağlı kalmaktadır" diye konuştu.
Yılmaz, Merkez Bankasının, finansal istikrarın korunması hedefine paralel olarak, döviz kurlarında aşırı oynaklık yaşandığı dönemlerde döviz satımı ihaleleri düzenlerken, döviz likiditesi yüksek olduğu dönemlerde de döviz alımı ihaleleri gerçekleştirdiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Sayın Başkanın bizden talep ettiği miktarı, her ne kadar onun istediği seviyelerde olmasa da, Merkez Bankası da tamamen kurdaki gelişmelere sırtını dönmüş değildir, Bunu görmemezlikten gelemez. Çünkü Merkez Bankasının fiyat istikrarının yanında finansal istikrardan da sorumludur."
İçinde bulunulan dönemin Merkez Bankasının döviz rezervlerinin kuvvetlendirmesi için uygun bir ortam olduğu değerlendirilerek, Ekim 2008'de ara verilen döviz alım ihalelerine 2009 Ağustos ayında başladıklarını ve bugüne kadar 12,7 milyar dolar döviz aldıklarını hatırlatan Yılmaz, bunun bir kısmıyla kamunun dış borcunun bir kısmının finanse edildiğini belirtti.
Durmuş Yılmaz, faiz indirim talepleri konusuna değinirken, Merkez Bankasının kendisini verilen görev çerçevesinde elindeki veriye baktığını vurgulayarak, "Ancak 'Türkiye'de faizler yüksek mi?' sorusunu sorduğumuzda ve diğer ülkelerle kıyasladığımızda şunu görüyoruz; Türkiye'de faiz oranları enflasyon beklentileriyle uyumlu bir seviyededir. Gelişmekte olan ülkelerle kıyasladığımızda ülkemizde reel faizlerin düşük bir seviyede olduğu görülmektedir" diye konuştu.
"Kur önemli bir değişken"
Yılmaz, kurun önemli bir değişken olduğunu söyledi.
Bugüne kadar ihracatçıların, içindeki bulundukları sorunları çeşitli vesilelerle açıkladıklarını, kendilerinin de bunu takip ettiğini belirten Yılmaz, değişik vesilelerle biraraya geldiklerini anımsattı.
Hazırladığı sunama başlamadan önce birkaç konunun altını çizmek istediğini, bunlardan birinin de kur olduğunu belirtti.
"Kur önemlidir. Kur önemli bir değişkendir" diyen Yılmaz, zaman zaman Merkez Bankası'nın "Kur önemli değildir" dediği yönünde söylemler olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Tekrar ediyorum bizim böyle bir söylemimiz yok. Olamaz, mümkün değildir, kur önemli bir değişkendir. İkinci belirtmek istediğim husus, şu anda sizin karşı karşıya olduğunuz sorunları teknik olarak tartışabiliriz. Ben bunu söylemiyorum ve burada yapılan söylemleri de şikayetlerinizi de bir veri olarak kabul ediyorum. Üçüncü husus ülkemizde istikrar olduğu, işler yolunda gittiği, geleceğe olan güvenimizin arttığı dönemlerde kabul ettiğimiz ekonomik yönetim çerçevesinde ülkemize döviz girişlerinde artış oluyor, bu da kurlar üzerinde baskı yapıyor ve dolayısıyla da bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Bu sıkıntı da bir bakıma başarımızın çelişkisi gibi ortaya çıkıyor.
Yani kurların değerlenmemesi için işlerin illa kötüye gitmesi mi gerekiyor diye bir durum ortaya çıkıyor. İşler kötüye gitmesin, kurlar da mümkün olduğu kadar rekabetçi bir seviyede olsun, dolayısıyla bugün yakaladığımız olumlu havayı kaybetmeden devam ettirmenin yollarını arıyoruz diyoruz. Dolayısıyla biz buraya bu açık fikirliklikle geldik. Şu ana kadar bizimle ilgili olarak siz ihracatçılarımızın yaptığı eleştirileri saygıyla karşılıyoruz."
"Türkiye fiyat istikrarından uzakta"
Yılmaz, "Geldiğimiz nokta itibariyle Türkiye fiyat istikrarından henüz uzak bir noktadadır" dedi.
O yasal çerçevede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na verilen bir görev olduğunu, o görevin nasıl yapılacağı konusunda yasal düzenleme ve o hedefe ulaşmak için ortaya konulmuş bir takım uygulamalar varolduğunu belirten Yılmaz, onlardan birinin de dalgalı kur rejimi olduğunu anlattı. Yılmaz, şunları kaydetti:
"(Bu rejimin değiştirilmesini istemiyoruz) varsayımı altında ne yapılabilir? Rezervler nasıl artırılabilir? Kurdaki değerleme nasıl önlenebilir? sorularının yanıtını aramaya çalışacağız. Yapabileceklerimiz belli. Baştan açık ve net olarak söyleyeyim, eğer yapamayacağımız bir şey var ise olmayacak bir şey var ise ben şahsen Merkez Bankası Başkanı olarak söylüyorum. Gereksiz yere beklenti yaratarak hayal kırıklığı yaratmak istemiyoruz. Sizinle gayet açık ve net olmak istiyoruz, yapabileceklerimizi yapacağımızı söylüyoruz, yapamayacaklarımızı da açık ve net bir şekilde yapamayacağımızı söyleyeceğiz."
Sunumunda Merkez Bankası'nın temel amaçlarını anlatan Yılmaz, enflasyon hedeflemesinin sadece fiyat istikrarı değil, finansal istikrarı, istihdam ve büyüme gibi iktisadi değişenleri de kapsadığını, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarını sağlamak amacıyla çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını da desteklediğini belirtti.
Yılmaz, "Merkez Bankası sadece enflasyonu değil kur gelişmelerini, cari açığı, bankacılık sistemini, ihracatı, istihdamı ve genel olarak iktisadi faaliyetteki gelişmelerin tümünü gözetir ve takip eder" dedi.
2008 yılının son çeyreğinde ekonomide yaşanan çalkantılar nedeniyle Türk Lirası'nda değer kaybı yaşandığını anımsatan Yılmaz, Merkez Bankası'nın Türk Lirası'nın ciddi oranda değer kaybına rağmen, politika faiz oranlarını hızlı bir şekilde düşürdüğünü anlattı.
Yılmaz, "Kamuoyunda yüksek faiz düşük kur olarak ifade edilen bir politika uygulanıyor olsaydı bu dönemde politika faizlerinin yükseltilmesi gerekirdi. Merkez Bankasının fiyat istikrarı hedefinden sapmadan reel kesime ilişkin kaygıları da göz önüne aldığını ortaya koymaktadır" dedi.