”Et ve Balık Kurumu, müdahale kurumu olsun”
ATB Başkanı Yavuz, "Et Balık Kurumu Karkas et fiyatlarını toptan 15-16 lira bandında tutmaya çalışsın" dedi. Tüketici dernekleri ise, ithalatta sağlık kontrolünün son derece sıkı tutulmasından yana.
ANKARA/İSTANBUL - Ankara Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Faik Yavuz, son günlerde tartışmalara neden olan et fiyatlarındaki fahiş artışın durdurulabilmesi için Et ve Balık Kurumunun "müdahale kurumu" haline getirilmesini istedi.
Yavuz, son 5 yılda et fiyatlarında anlamla bir yükselme yaşanmadığını, bu nedenle geçmişte baskı altında kalan et fiyatlarında birden artış yaşandığını kaydetti. Yavuz, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın son üç aydır Türkiye'deki hayvan sayısını tespit etmek için sayım yaptığını, yapılan sayım sonunda 2 milyon 200 bin hayvan bulunduğunun tespit edildiğini belirterek "Şimdi eğer bu rakam doğru ise et fiyatlarında spekülasyon vardır. Suni bir artış vardır. Ama bu rakam doğru değilse aslında ithalatla et fiyatlarının düşürülmesi de çözüm değil" dedi. Yavuz, et fiyatlarının yükselmesinde kazanan tarafın ise üretici ve besici olduğunu söyledi.
Et fiyatlarında istikrarın sağlanması için Et ve Balık Kurumu'na ek bir görev verilmesi gerektiğini belirten Yavuz, bu görevi ise Et ve Balık Kurumu'nun aynı zamanda "müdahale kurumu" şeklinde çalışması olarak tarif etti.
Ancak Et ve Balık Kurumu'nun aktif olarak piyasaya girip mal alıp satmasına karşı olduğunu belirten Yavuz, "Et ve Balık Kurumu'nun piyasada aktif olarak yer alması haksız rekabete yol açıyor. Et ve Balık Kurumu piyasada etkin rol almasın, piyasa oyuncusu olmasın, Gümrük Birliği çerçevesinde yurt dışından almayı taahhüt ettiğimiz etleri getirsin, askerin et ihtiyacını karşılasın. Ondan sonra müdahale kurumu olarak beklesin. Karkas (kemikli toptan et fiyatı) et fiyatları 15 liranın altına ve 16 liranın üstüne çıktığında piyasaya girsin. Fiyatları 15-16 lira bandında tutmaya çalışsın" şeklinde konuştu.
"Etin ortalama fiyatı 20 lira olur"
Et ve Balık Kurumunun halen Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) yıllık 18 bin ton olan et ihtiyacını karşıladığını ve bunu yapmaya devam etmesi gerektiğini de belirten Yavuz, etin eşik fiyatının yapılan bir hesaplamaya göre, 14 lira 80 kuruş olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Et Balık Kurumu Karkas et fiyatlarını toptan 15-16 lira bandında tutmaya çalışsın. Eğer bu bantta tutarsa etin ortalama fiyatı 20 lira olur. 18-19 lira kıyma, kuşbaşı 22-23 lira arasında fiyat bulur. Dolayısıyla et fiyatlarında istikrar sağlanmış olur. Bu kısa vadeli bir çözüm. 15-16 lira bandı hem üreticiyi, hem besiciyi hem de bu sektöre yeni yönelmiş yatırım yapan yatırımcıyı kurtarır. Çünkü bu fiyat eşik fiyattır. Tüketiciye de 20 lira ortalama fiyat belki pahalı gelir ama yurt dışına göre Türkiye'deki üretimimiz maalesef bu. Maliyetler de bu. Bu yüzden 20 lirayı tüketici de kabul eder."
Et fiyatlarında istikrar sağlanması için uzun vadede ise kesinlikle besicilikte verimliliğin artırılması, hayvan ırkının değiştirilmesi, yem girdi fiyatlarıyla diğer maliyetlerin aşağı çekilmesi gerektiğini anlatan Yavuz, dünyanın en pahalı etini Türk tüketicisinin yediğini, Almanya'da karkas gövde etin fiyatının 3,5 euro yani 7 lira, Türkiye'de ise iki katı 15 lira olduğunu da kaydetti.
"Et ithalatı besiciyi iflas ettirir"
Ankara İli Kırmızı Et Üreticileri Tarımsal Üreticileri Birliği Başkanı Zihni Yüce, kırmızı et ithalatının kısa vadede kırmızı et fiyatlarının düşüşüne sebep olabileceğini, uzun vadede ise yerli besiciyi iflasın eşiğine getirerek üretimden çekilmelerine neden olacağını iddia etti.
Yüce, et ithalatı yapılacağının açıklamasının ardından besicinin telaşlandığını ve piyasada yoğun belirsizlik ortamı oluştuğunu söyledi. Kırmızı Et ithalatının kısa vadede kırmızı et fiyatlarının düşüşüne sebep olabileceğini ancak uzun vadede besicinin iflasın eşiğine getirerek üretimden çekilmelerine neden olacağını vurgulayan Yüce, şunları kaydetti:
"Kırmızı et fiyatlarındaki artışların üreticilerin elinde bulunduğu hayvanların kesime sevk etmediklerinden kaynaklandığı söyleniyor. Oysa artış ülkemizdeki büyük ve küçükbaş hayvan varlığının azalmasından kaynaklanmaktadır. Daha önceki seneler üreticilerimizin ürettikleri süt ve et gelirleri girdi maliyetlerinin çok altında kaldığı için zarar etmişlerdi. Bu sebeple de elindeki etlik ve damızlık hayvanları kesmek zorunda kalarak, et ve süt üreticilerimiz sektöründen çekilmişlerdir. Çünkü geriye dönük 6-7 yıldır hayvancılık sektörünün gelirleri girdi maliyetlerini karşılayamadığından, üreticilerimizin çoğu iflas ederek hayvancılık üretiminden çekilmişlerdir. Bu nedenle ülkemizde hayvancılık azalmış ve fiyatlar çok hızlı artmıştır."
Hükümetin et fiyatlarını düşürmek isterken üreticiyi de düşünmesi gerektiğini vurgulayan Yüce, "Kırmızı et fiyatlarını ucuzlatalım derken üreticiyi de düşünmek gerekir. Üreticilerimiz besiye girecek canlı hayvanın bir kilogramını 13 ila 14 TL arasında değişen para ödemişlerdir. Yani besicilerimiz bir kilogram kırmızı et için 26 ila 28 TL arasında para ödemişler. Eğer kırmızı et fiyatlarında aşırı düşüş yaşanırsa bu üreticilerimiz batarak hayvancılık sektöründen tamamen çekilmiş olur. Hayvancılık sektörü büyük kapasiteli hayvan işletmelerinin tekeline geçerek asıl spekülasyonlar o zaman olur ve ülkemiz kırmızı et ithalatına mahkum hale gelir" şeklinde konuştu.
"Tarım Bakanlığı sayımları yanlış"
Tarım Bakanlığı tarafından yapılan sayımlarında gerçeği yansıtmadığını da iddia eden Yüce, 369 üyesinin kapasitesinin 45 bin hayvan olduğu halde bu gün üreticinin elinde 20 bin hayvan olduğunu kaydetti.
Yüce, şöyle devam etti:
"Üyelerimizin birçoğu üretim yapamazken, yapanlarda dörtte bir kapasitede üretim yapmaktadır. Üreticinin spekülatif yaptığı söyleniyor. Elinde olan hayvanı bekletiyor deniliyor. Besici etini almış hayvanı bir haftadan fazla durduramaz. Çünkü hayvan durdukça maliyeti artar ve zarar eder. Ayrıca Tarım Bakanlığının sayım yaptığını duyuyoruz. Biz bu sayımın sağlıklı olduğuna inanmıyoruz. Daha önce yapılan kesimlerde menşesiz kesim yapıldı ve üreticinin elindeki hayvanlar düşülmediği için halen kayıtlarda, ahırlarda hayvan var olarak görünüyor. Halbuki ahırlar boş olduğu bir gerçektir. Bunun sonucunda da ülkede yeterince çok hayvan olduğu zannediliyor."
Uzun süre besicilik yapan Ziraat Mühendisi Cemil Ala da geçmişte yapılan et ithalatının zararlarını uzun süre üreticinin çektiğini ifade ederek, "Belki kısa vadede et fiyatı düşebilir ama üç yıl sonra kırmızı et de dışa bağlı duruma geliriz. Et de spekülatifler varsa buda hayvanların sayısının ciddi manada az olduğunu gösterir. Bir diğer konuda 3 yıl önce ülkemiz ciddi bir kuraklık geçirdi. Bu da hayvan sayısını azaltan bir sebep olmuştur" şeklinde konuştu.
İthalatta kontrol ihmal edilmemeli
Tüketici Hakları Merkezi (TÜ-MER) Gıda Komitesi Başkanı Muhammet Efe, fiyatları düşürmek amacıyla ithal edilmesi düşünülen canlı hayvanların nasıl beslendikleri ve hormon ilaçları kullanıp kullanmadıklarının gözden kaçırılmaması gerektiğini belirtti.
Efe, canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin yazılı açıklamasında, önerilerini sıralarken, yüksek verimli, kaliteli, dayanıklı ırkların Türkiye'de yetiştirilmesi ve devlet tarafından sübvanse edilmesi ve yerli ırkların bu ırklarla ıslah edilmesi gerektiğini kaydetti.
En az 5 yıllık hayvancılık kalkınma modelleri geliştirilmesi gerektiğini dile getiren Efe, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Birçok sağlık ve sosyoekonomik sıkıntıyı da beraberinde getirecek olan kesik et ithalatı yerine damızlık ırk ithali tercih edilmelidir. Gerektiğinde 2 veya üç yetiştirme devresinde büyükbaş hayvanlarda yüzde 50'lere varabilecek teşvikler verilmelidir. Küçükbaş hayvanlarda mera ıslahı meracılık teşvikleri artırılmalıdır. Küçükbaş ırklarda ikiz doğum oranı yüksek, et verimi yüksek damızlıkların ithali ve ırk ıslah çalışmaları yapılmalıdır. Özellikle sütçü ırklarda ve damızlıklarda kesimi caydıracak tedbirler alınmalıdır."
Efe, fiyatları düşürmek amacıyla ithal edilmesi düşünülen canlı hayvanların nasıl beslendikleri ve hormon ilaçları kullanıp kullanmadıklarının gözden kaçırılmaması gerektiğini vurgulayarak, "Bu sorunların bir daha yaşanmaması için kalıcı çözüm önerileri üretilmelidir" dedi.