Erdoğan: Haçlı-hilal mücadelesi başlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa'ya, Avusturya'nın Başbakanına sesleniyorum. Bir caminin kapatılması, oradaki din adamlarının yurt dışı edilmesi yeniden bir haçlı-hilal mücadelesini başlatır ki bunun sorumlusu da sen olursun." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenler Belediyesi'nce Dörtyol Meydanı'nda düzenlenen "10 Bin Hatim 100 Bin Dua Buluşması" programına katıldı.
Burada yaptığı konuşmada sözlerine, "Ramazan-ı Şerif'inizi, Kadir Gecenizi tebrik ediyorum. Bu mübarek günlerin ve gecenin hepimizin affına ve mağfiretine vesile olmasını Rabbim'den niyaz ediyorum." diyerek başlayan Erdoğan, bugün bu meydanda 10 binlerce kişinin birlikte olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim kılsın." diyerek, Esenler halkının okuduğu 10 bin hatme ve 100 bin duaya "amin" diyeceklerini kaydetti.
Kur'an ayında, dillerinden Kur'an-ı Kerim'i, gönüllerinden Allah ve Resulullah aşkını eksiltmeyen tüm vatandaşlara teşekkür eden Erdoğan, bu mübarek ramazan ayının, Kur'an tilavetleriyle, Mukabele-i Şerifler ve Hatmi Şerifler ile ihya edenlere, "Allah kabul etsin" dedi.
"Gereken neyse biz de onu yaparız"
Erdoğan, "Rabbimizden bu mübarek gece hatrına, ülkemizin, milletimizin tüm Müslümanların ve insanlığın huzuru, esenliği, güvenliği, refahı için bizlerden rahmetini esirgememesini diliyoruz." diyerek, şunları kaydetti:
"Filistin'de her gün masum çocuklar, kadınlar, erkekler, tekerlikli sandalyedeki engelliler, yaralılara yardım eden hemşireler katlediliyor. Zalim İsrail yönetimi, siyonist İsrail yönetimi Filistinlilere adeta nefes aldırmıyor. Suriye'de insanlar evlerinde, sokaklarında, çocuklar okullarında başlarına ne zaman bomba yağdırılacağını bilememenin korkusu içinde yaşıyor. Terör örgütleri, Suriye'de hala cirit atıyor. Orta Doğu'dan Kuzey Afrika'ya, Güney Asya'dan Avrupa'ya kadar her yerde Müslümanlara yönelik baskılar her geçen gün artıyor.
Avusturya'nın şu anda Müslümanlara, camilere, ibadethanelere yönelik tavrı, Avrupa'daki İslam düşmanlığının ve ırkçılığın sadece görünen yüzüdür. Burudan Avrupa'ya, doğrusu Avusturya'ya, Avusturya'nın Başbakanına sesleniyorum; bak daha çok gençsin, daha senin çok tecrübe edinmen lazım. Bak şunu unutma; senin bu çıraklığın, bu tavırların senin başına çok işler getirebilir. Zira bilesin ki Avusturya'da bir caminin kapatılması, oradaki Müslümanların, din adamlarının Avusturya'dan atılması, yurt dışı edilmesi yeniden bir haçlı-hilal mücadelesini başlatır ki bunun sorumlusu da sen olursun.
Bunu söylerken sadece oraya seslenmiyorum. Tüm batıya sesleniyorum. Ey batı, başta Almanya bu adamınıza çeki düzen verin. Kendisine çeki düzen vermezse olay farklı yere doğru gider. Çünkü bizim de kendimize göre argümanlarımız var, atacağımız adımlar var. Bu bakımdan orada benim 250 bin kardeşime zulmedilmesine asla müsaade etmeyiz. Gereken neyse biz de onu yaparız. Arakan'daki Müslümanları yerlerinden, yurtlarından etmekle, Avrupa'nın göbeğinde Müslümanların camilerini kapatmanın, zihniyet bakımından hiçbir farkı yoktur."
"Bizim bu tür dostlarımız yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dolayısıyla Avrupa Birliği'nin, Birleşmiş Milletler'in bu konuda gerekli tedbirleri alması gerektiğini vurgulayarak, "Demokrasiyi, özgürlükleri, hakları sadece kendileri için isteyenlerin maskeleri birer birer düşüyor. Türkiye'de Cumhuriyet Halk Partisi gibi partiler veya diğerleri ne diyor? 'Bak, yurt dışında dostumuz kalmadı.' Eğer senin dost diye aradıkların Avrupa'daki, Avusturya'daki Kurz ise sen onlarla dost olmaya devam et. Bizim bu tür dostlarımız yok. Eğer siyonist İsrail ise sen onlarla beraber devam et. Eğer Suriye'deki Esed ise sen Esed'le dost olmaya devam et. Bizim bu tür dostlarımız zaten yok. Bize zalimlerden dost olmaz. Bize hiçbir zaman zulmedenlerden dost olmaz. Biz adil davrananlarla yolumuza devam ederiz." ifadelerini kullandı.
Bizim itirazlarımız, bizim isyanımız kendimiz için değildir. Biz dünyadaki tüm mazlumların, mağdurların sesiyiz. Yürekten inanıyoruz ki haklıyız ve kazanacağız. İnanıyoruz, onun için üstünüz. İnşallah, bu defa tarih güçlünün değil, haklının zaferini yazacak."
Dünyadaki tüm gariplerin, ezilmişlerin dertleriyle dertlendiklerini, bölgedeki tüm horlanmışların, sürgün edilmişlerin, yalnız bırakılmışların yanında olduklarını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz ülkemizdeki 81 milyon vatandaşımızın her birinin eğitiminden, sağlığından, huzurundan, geleceğinden sorumluyuz. Bu ağır yükü nasıl taşıyabiliyoruz biliyor musunuz? Allah'ın yardımıyla ve milletimizin desteğiyle taşıyoruz. Evet, bu millet işte bu gece burada olduğu gibi, şu alanı tıklım tıklım doldurduğu gibi, sizler yanımızda olduğunuz sürece, Allah'ın izniyle yedi düvelle de mücadele ederiz, hedeflerimize de ulaşırız, rakiplerimizin de üstesinden geliriz. Kardeşlerim, güneydoğulu kardeşlerim; güneydoğudaki tüm hemşehrilerinizi arayacaksınız. Hepsini arayacaksınız. Onlara bunları anlatacaksınız. Doğudaki kardeşlerim, aynı şekilde arayacaksınız, anlatacaksınız. Çünkü hala bazı şeylerin farkında değiller ve değerli kardeşlerim işte bu yanlış gidişi hep birlikte düzeltmemiz lazım. Biz ne Türkçüyüz ne Kürtçüyüz ne Lazcıyız ne Arnavutçuyuz ne Boşnakız ne şuyuz ne buyuz. Herkes Rabbimizin emriyle, kavimler, kabileler halinde yaratılmıştır. Öyle mi? Üstünlük neyledir? Üstünlük takva iledir, itikat iledir. Dolayısıyla bizi birbirimizden ayırmaya çalışanlara aldanmayın. Yunus ne diyor? 'Yaratılanı severiz yaratandan ötürü' diyor."
Bölmek isteyenlere gereken cevabı vereceklerini kaydeden Erdoğan, "Zira bu millet, Malazgirt'te tek millet değil miydi? Çanakkale'de tek millet değil miydi? Tek milletin içinde Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abaza'sı vesaire hepsi yok muydu? Selahaddin-i Eyyubi'yi ayırmak mümkün mü? Selahaddin-i Eyubbi'yi ayırt edemeyeceğimize göre Türk'ü Kürt'ten ayırmak mümkün mü? Nedir bu PKK'nın yaptığı? PKK'nın arkasında olduğu siyasi partinin yaptığı nedir? Öyleyse bütün akraba, yakın ne var ne yok hepsini aramamız lazım. Artık birlik vaktidir. Artık, beraberlik vaktidir. Bunlardan taviz vermemeliyiz. Bu gece bunun için önemli bir gece. Buna çok dikkat edeceğiz. Onun için de bizi bir olarak bir yere taşıyacak olan tek şeyimiz var." ifadelerini kullandı.
"24 Haziran'da gelecek asrın istikametini belirleyeceğiz"
Erdoğan, katılımcılarla Rabia işareti yaparak, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" diye seslendi.
Tek devletin içinde Türkiye'deki tüm etnik unsurların olduğunu, bunun da Türk milletinde toplandığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tek bayrak. Şu bayrağımızdan başka bayrak var mı? Öyle gelip de PKK'nın arkasında olduğu malum siyasi partinin o paçavraları bizi ilgilendirmez. Tek vatan derken 780 bin kilometrekareyle bu vatanı kimse bölemeyecek, parçalayamayacak. Buna fırsat vermeyeceğiz. Tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka devlet bu topraklarda tanımıyoruz. Yok paralel devletmiş, yok şu, bu devletiymiş. Böyle bir şey yok. Bunu korumak için, gençler o halde ne yapacağız? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bunu başarmamız lazım. Bunu başardığımız anda Allah'ın izniyle sonu çok daha iyi olacak. Çok koşacağız, çok çalışacağız. Durmak yok."
Erdoğan, millettin İznik ve Konya'da Selçuklu'yla bu coğrafyanın kaderini çizdiğini, Söğüt'te diktiği fidanın 3 kıta yedi iklimi kuşatan bir dünya devletine dönüştürdüğünü, İstanbul'u fethederek çağ kapatıp çağ açtığını, Çanakkale'de küllerinden yeniden doğduğunu, istiklal harbinde kendisine biçilen gömleği yırtıp attığını, 15 Temmuz'da özgürlüğüne ve geleceğine canı pahasına sahip çıkacağını gösterdiğini dile getirdi.
Şimdi milletin önünde yeni bir tercih olduğunu, 24 Haziran seçimlerinde cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçmekle kalmayıp aynı zamanda gelecek yarım asrın, bir asrın istikametinin belirleneceğini vurgulayan Erdoğan, "Esenler 24 Haziran'da güçlü Meclis diyor muyuz? Güçlü hükümet diyor muyuz? Güçlü Türkiye diyor muyuz? Vakit birlik vakti diyor muyuz? Vakit Türkiye vakti diyor muyuz? Rabbim hepinizden razı olsun. 24 Haziran'da sandıkları sizlere emanet ediyorum." dedi.