Erdoğan: Bu savaş değil barbarlık, eşkıyalık, devlet terörüdür

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından kameraların karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan gündeme dair önemli açıklamalar yaptı. İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılara sert tepki gösteren Erdoğan: ''Çocukları, yaşlı erkek ve kadınları uçaklarla, tanklarla, toplarla bombalayarak, üzerlerine mermi yağdırarak öldürmenin adı savaş değil barbarlık, eşkıyalık, devlet terörüdür'' dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in ne kadar uğraşırsa uğraşsın antisemitik yaftası vuramayacağı tek ülke Türkiye'dir. Türkiye'nin geçmişinde böyle bir utanç lekesi göremezsiniz." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.

"İsrail'in 7 Ekim'den beri süren, ahlaksız ve alçak saldırıları altında hayatta kalma mücadelesi veren Gazze halkına bu anlayışla sahip çıkıyoruz." diyen Erdoğan, şimdiye kadar Gazzelilere ulaştırılmak üzere 11 uçak dolusu malzeme ile bir sivil insani yardım gemisinin Mısır'a gönderildiğini kaydetti.

"Gazzeli kardeşlerimiz için toplam 800 tona varan insani yardım malzemesini bölgeye sevk ettik." diyen Erdoğan, Mısır makamlarıyla işbirliği içerisinde yardım malzemelerinin Refah Sınır Kapısı'ndan Gazze'ye ulaştırılmasını sağladıklarını ifade etti.

Erdoğan, "Biliyorsunuz İsrail, suyunu, yakıtını, elektriğini, iletişimini komple keserek Gazze halkını sadece öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda teamülden hastaneleri bombalayarak, Gazzelilerin direniş azmini de kırmaya çalışıyor. Üstat Sezai Karakoç'un şu mısralarında anlattığı vahşet tablosu, Gazze'de ve işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşananlara tercüman olmaktadır. 'Gülle kusuyor ana rahmi. Bomba parçalıyor beynini bebeğin. Tanklar saldırıyor evlere, bir anda ev yok, tank var. Uçak var, gök yok, utanç var. Ve kime karşı bütün bunlar, masum Müslümanlara karşı.' Gazze'de 7 Ekim'den beri tam anlamıyla vahşet, bin yıl önceki Haçlı işgalinde, 2. Dünya Savaşı'nda yaşananları aratmayan bir gaddarlık sergilenmektedir." dedi.

İsrail yönetiminin askeri ve silahlı sivilleri ile "bir atışta iki ölü" diyerek hamile kadınları daha doğmamış bebekleriyle katletmekle övünen bir cinnet hali içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çocukları, daha ağzı süt kokan sabileri, onların anne ve babalarını, yaşlı erkek ve kadınları uçaklarla, tanklarla, toplarla bombalayarak üzerlerine mermi yağdırarak öldürmenin adı savaş değildir. Bunun adı barbarlıktır, eşkıyalıktır, devlet terörüdür.

Netanyahu, İsrail halkı nezdinde tamamen yitirdiği itibarını hastaneleri, okulları, ibadethaneleri bombalayarak yeniden kazanma çabasındadır. Bilhassa hastaneler, İsrail mezaliminin sembolü olmuştur. Gazze'de hizmet veren neredeyse tüm hastaneler, İsrail'in saldırıları sebebiyle ya yıkıldı ya zarar gördü ya da kullanılamaz hale geldi. Gazze'nin en büyük sağlık tesisleri olan El-Ehli Baptist ve Şifa hastanelerinde yaşanan vahşeti hepimiz takip ettik.

Bu hastanelerle ilgili İsrail'in ortaya attığı iddiaların tamamen safsatadan ibaret olduğu anlaşıldı ama buna rağmen Akif'in 'tek dişi kalmış canavar' diye tarif ettiği güya medeni dünya, İsrail'in hastanelere yönelik saldırılarını sessizce seyretti. Hatta savaş hukukunun açık ihlali olan hastane saldırılarına 'İsrail'in kendini savunma hakkı' diyerek destek veren ülkeler gördük. Bu iklimde biz kalbimizle buğz ve dilimizle ifade etmenin yanı sıra, elimizle de üzerimize düşenleri yapmanın gayreti içindeyiz."

"Avrupa'sından Amerika'sına hiçbir ülkeden en küçük bir tepki dahi gelmiyor"

Gazze'deki tek onkoloji hastanesinin vurulması akabinde buradaki kanser hastalarının Türkiye'ye sevkiyle ilgili girişimleri başlattıklarını belirten Erdoğan, aralarında kanser tedavisi görenlerin de yer aldığı toplam 88 hastayı, 61 refakatçisiyle birlikte Türkiye'ye getirdiklerini söyledi.

Perşembe günü kanser hastalarını ziyaret ettiklerini, acılarını paylaştıklarını, millet adına dualarını almanın bahtiyarlığını yaşadıklarını belirten Erdoğan, Gazze'de mahsur kalan vatandaşların bir kısmının tahliyesini dün gerçekleştirdiklerini, diğerleri ile ilgili de çabaların sürdüğünü ifade etti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz dayanışmanın gücüne, paylaşmanın bereketine inanan insanlarız. Tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de Türk özlenendir, gözlenendir. Mazlum ve mağdurların hamisidir. Türkiye tarihi misyonunu nemelazımcılık yaparak değil, başı dara düşenlere kucak açarak yerine getirebilir. Biz de Gazzeli mazlumların imdadına koşarken, işte bu misyonun hakkını vermeye çalışıyoruz. Aziz milletim, Türkiye olarak Gazze'de akan kanın durması için seferber olmuşken, Batılı ülkelerin vicdansızlığını yüzümüz kızararak takip ediyoruz. İsrail işgal güçleri her gün kadın, çocuk, gazeteci, doktor, yaşlı, sivil demeden masumları katlediyor ama Avrupa'sından Amerika'sına hiçbir ülkeden en küçük bir tepki dahi gelmiyor.

Çocuklara, kadınlara ve yaşlılara karşı atom bombası atma tehdidi dahil modern savaş araçlarının tamamını kullanan İsrail ve onu destekleyen herkes sadece tarih önünde değil, insanlık vicdanı nezdinde de yargılanacaktır. İspanya gibi bir, iki vicdan sahibi ülkeyi dışarıda bırakırsak, Batılı kurum ve kuruluşlar Gazze'den yükselen feryatlara kulaklarını tamamen tıkadılar. Ateşkes sözcüğünü kullanmaktan bile çekinen bir ürkeklikle, daha doğrusu korkaklıkla karşı karşıyayız. Holokost utancı, Avrupalı liderleri adeta esir almış durumda. Sadece yöneticiler değil, Batılı entelektüeller, basın kuruluşları ve insan hakları örgütleri de aynı şekilde İsrail'i aklamanın peşinde. İsrail yönetimi de Holokost'u, Filistinlilere yönelik soykırıma varan saldırıların kalkanı olarak kullanıyor."

İsrail'in, ateşkes çağrısı dahil, her türlü tepkiyi, antisemitizm parantezine alarak anında boğmaya çalıştığını belirten Erdoğan, buna Almanya'ya gerçekleştirdikleri son seyahatte bir kez daha üzülerek şahit olduklarını vurguladı.

"Almanya ile her alanda işbirliğimizi güçlendirmekte kararlıyız"

"Her ne kadar Gazze meselesinde farklı düşünsek de Almanya ile tarihten gelen güçlü dostluğumuza büyük ehemmiyet veriyoruz. 50 milyar doları bulan toplam ticaret hacmi ile en büyük ticaret ortağımız olan Almanya ile her alanda işbirliğimizi güçlendirmekte kararlıyız.

Gerek Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier, gerekse Şansölye Olaf Scholz kendileriyle yaptığım görüşmelerde bu konularda mutabık kaldık." diyen Erdoğan, Gazze'deki insani trajedinin engellenmesi ve bölgede kalıcı barışın tesisi yolunda Almanya ile diyalog içinde olmayı sürdüreceklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İsrail'in ne kadar uğraşırsa uğraşsın antisemitik yaftası vuramayacağı tek ülke Türkiye'dir. Çünkü Türkiye'nin ne uzak ne yakın geçmişinde böyle bir utanç lekesi göremezsiniz. Hak bildiklerimizi, birilerini rahatsız etse de cesaretle dillendirmemizin sebebi işte budur. Konuşurken rahatım, niye rahatım bizim borcumuz yok ama onların hepsinin İsrail'e borçları var ve onlar borç ödüyorlar. Sıkıntıları burada.

Asıl utanç verici olay ise Batılı ülkelerin, katliamlarına kılıf uydurma noktasında İsrail ile sergilediği yalan kardeşliğidir. Nükleer ve kimyasal silah bahanesiyle Irak'ı işgal edenlerin,, İsrail'in yalanlarına arka çıkmasına artık biz de şaşırmıyoruz. Aynı şekilde Irak'ta nükleer silah arayanların, İsrailli bakanların kameralar önünde sarf ettiği atom bombası itirafı karşısında tek cümle kurmamaları da ibretlik bir durumdur. Öyle ki İsrail nükleer silaha sahip olduğunu açıkça ikrar ve itiraf ediyor. Fakat bu konuda ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ne Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı herhangi bir inceleme başlatmıyor."

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gazze'de yaşananlara tepki vermezsek yarın vaat edilmiş topraklar denilen işgalci fanatizmin kendi topraklarımıza uzanmasına engel olamayız." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenişinde, nükleer silah meselesinin öyle meskut kalınacak bir konu olmadığını vurguladı.

Bugün İsrail'e ses çıkarmayanların yarın başka ülkelere söyleyecek hiçbir sözü olamayacağını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Malumun ilamı olarak gördüğümüz İsrail'in nükleer silahları meselesinin unutulmasına ve unutturulmasına Türkiye olarak izin vermeyeceğiz. Riyad Zirvesi'nde ülkemizin gayretleri neticesinde illegal yerleşimcilerin terörist olarak tanımlanması ve savaş suçlarının takibi konularıyla birlikte nükleer silahlar hususunda da önemli kararlar alındı. İnşallah önümüzdeki dönemde her iki meseleyi gündemde tutmaya devam edeceğiz. Biz, şairin ifadesiyle, 'Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa, hakkın da dönmez yüzü, bükülmez kolu vardır.' düsturuyla mücadelemizi sürdüreceğiz."

Erdoğan, Gazze'deki vahşet karşısında insanlığın vicdanı ve sesi olma görevinin şu an Türkiye'nin omuzlarında olduğunu belirterek, eşi Emine Erdoğan öncülüğünde 15 Kasım'da İstanbul'da düzenlenen "Filistin İçin Tek Yürek Lider Eşleri Zirvesi"nin bu noktada bir kilometre taşı olduğunu söyledi.

Acının ve merhametin dilinin, dininin, ırkının olmadığını vurgulayan Erdoğan, bu anlayışla Türkiye'ye gelen Küresel Çağrı Metnine imza atan, bu zor zamanda yürekli duruş sergileyen tüm misafirlere teşekkür etti.

-"Türkiye Yüzyılı'nın inşası yolunda gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemizde Gazze'deki katliamlara, Filistin meselesine, Kudüs davasına şaşı bakanlara, hatta kendi akıllarınca istihzayla sulandırmaya çalışanlara hatırlatmak istediğim bir gerçek var. Türkiye'nin siyasi ve kültürel sınırları kendi resmi sınırlarından değil, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne diye ifade edilen çok daha geniş bir hattan başlar.

Ülkemizin önde gelen siyaset ve edebiyat erbabı Yahya Kemal doğup büyüdüğü Bursa'nın devamı saydığı Üsküp'ün elimizden çıkmasının ardından şöyle demiştir; 'Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene/Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.' Gerçekten de gönül coğrafyamızdaki her karış toprak için aynı hissiyatı duyuyoruz. Ne zaman ki biz bu coğrafyaları kendi dışımızda görmeye başlarsak, işte o vakit eldeki vatan da tehlikeye düşmüş olur.

Dahası bugün Gazze'de yaşananlara tepki vermezsek yarın vaat edilmiş topraklar denilen işgalci fanatizmin kendi topraklarımıza uzanmasına engel olamayız. İşte bu sebeple diyoruz ki 'Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Karadeniz'den Akdeniz'in doğu kıyılarına kadar dört bir yanımızda yaşanan her hadise bizi doğrudan ilgilendirir.

Karabağ'ın gönlümüzdeki yeriyle Gazze'nin gönlümüzdeki yeri aynıdır. Tıpkı Bosna ile Halep'i, Trablus'la Belh'i, Selanik'le Musul'u ayırt etmediğimiz gibi kendi kadim şehirlerimizle Kudüs'ü de aynı görüyoruz. Aslında bu vizyona sahip olmayan birtakım sözde aydınlara, siyasetçilere, medya mensuplarına, sosyal medya silahşörlerine ne desek boş olduğunu biliyoruz. Hamdolsun milletimiz bu vizyona sahiptir. Bu hakikatlerin farkındadır.

Asırlardır her kritik vakitte olduğu gibi son gelişmeler karşısında da milletimiz duasını ona göre yapmakta, yumruğunu ona göre sıkmakta, gerektiğinde harekete ona göre geçmektedir. Kifayetsiz muhterisleri, kendi cehalet, kin, nefret ve kısır hesap bataklıklarıyla baş başa bırakarak Türkiye Yüzyılı'nın inşası yolunda gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz."

 "Gerektiğinde yeni operasyonlarla bu alçak, sinsi planları sahiplerinin başlarına geçirmekte kararlıyız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü Kabine Toplantısı'nda terörle mücadeleden ticarete, savunmadan ekonomiye uzanan geniş bir yelpazede gündemdeki konuları ele aldıklarını bildirdi.

Terör örgütleriyle ve organize suç şebekeleriyle mücadelelerini kararlı şekilde sürdürdüklerini vurgulayan Erdoğan, "Yılbaşından bu yana bir kısmı elebaşı seviyesinde yaklaşık 2 bin teröristi etkisiz hale getirdik. Döktükleri her damla kanın hesabını teröristlerden misliyle soruyoruz, soracağız. Son terörist ülkemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan çıkarılıncaya kadar hudutlarımız içinde ve dışında bu mücadeleyi devam ettireceğiz." diye konuştu.

Güney sınırları boyunca kurulmak istenen terör koridorunu Suriye'nin kuzeyine gerçekleştirdikleri harekatlarla parçaladıklarını aktaran Erdoğan, Pençe harekatlarıyla bölücü örgütü Irak sınırından uzaklaştırdıklarını belirtti.

Bölücü terör örgütünü palazlandırma girişimlerini yakından takip ettiklerini bildiren Erdoğan, "Gerektiğinde yeni operasyonlarla bu alçak ve sinsi planları da sahiplerinin başlarına geçirmekte kararlıyız. 'Bir gece ansızın gelebiliriz.' ikazımız dün olduğu gibi bugün de geçerlidir." dedi.

Vatanın bekası, devletin bütünlüğü, milletin birliği uğrunda can veren aziz şehitlere rahmet dileyen Erdoğan, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan Piyade Üsteğmen Abdullah Köse'nin yakınlarına taziye dileğinde bulundu.

Kahraman gazilere de şükranlarını sunan Erdoğan, teröristlere nefes aldırmayan orduyu, emniyet birimlerini, istihbarat teşkilatını ve güvenlik korucularını tebrik etti.

"Mürettebatın bulunmasına yönelik arama kurtarma çalışmalarımız devam ediyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nda değerlendirdikleri konulardan bir diğerinin de iklim değişikliğinin yol açtığı felaketler olduğunu söyledi.

İklim değişikliğine bağlı ortaya çıkan çevre sorunlarından tüm dünya gibi Türkiye'nin de olumsuz etkilendiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Son bir, iki gündür yaşadığımız seller, fırtınalar ve su baskınları bunlardan sadece bir kısmıdır. Dün neredeyse ülkemizin tamamını etkisi altına alan sağanak yağış, sel ve fırtına sebebiyle 9 insanımız vefat etti, 52 vatandaşımız yaralandı, 11 kardeşimiz için de kayıp ihbarında bulunuldu. İçişleri Bakanımızı afetten en çok etkilenen bölgeye süratle göndererek çalışmaların koordinasyonunu temin ettik. AFAD, Sahil Güvenlik ve diğer birimlerimize bağlı 7 bin personelimizin hızlı müdahalesi neticesinde hamdolsun 110 insanımızı kurtardık.

Fırtına dolayısıyla Zonguldak açıklarında batan kuru yük gemisindeki mürettebatın bulunmasına yönelik arama kurtarma çalışmalarımız devam ediyor. Bu vesileyle bir kez daha hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Devletimiz afetzede kardeşlerimizin yanındadır. Zarar tespit çalışmalarımızı hızla tamamladıktan sonra destek ödemelerini de yapacağız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten muhafaza eylesin diyorum. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, sizleri bir kez daha sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla."