Enflasyon raporu nasıl okunmalı?
Faizleri düşürerek ekonomiyi soğutmak mümkün mü? Peki ya enflasyonu baskılamak?..
İSTANBUL - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın yeni para politikasının amacı faizleri düşürerek ekonomiyi soğutmak, enflasyonu baskılamak, banka faizlerini sınırlamayarak talebi dizginlemek... Tüm bunları yaparken de ulusal paranın değer kazanmasını sağlayarak cari açığı daraltmak… Peki bu mümkün mü... Talip Aktaş, Merkez Bankası'nın yeni 'normali'ni analiz etti.
Faizleri düşürerek ekonomiyi soğutmak mümkün mü? Peki ya enflasyonu baskılamak?.. Banka kredilerini sınırlamayarak talebi dizginlemek?.. Tüm bunları yaparken de ulusal paranın değer kazanmasını sağlayarak cari açığı daraltmak… İşte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın yeni para politikasının ya da diğer bir ifadeyle "yeni normal"inin amacı bu… Bu yeni politika ile birlikte Merkez Bankası, "fiyat istikrarını sağlama" amacının yanına "finansal istikrarı koruma" amacını da eklemiş oldu.
"Bernanke'yi verip Yılmaz'ı alalım"
Kimi uzmanların "faiz lobisi" diye nitelediği çevrelerden bu politikaya sert eleştiriler geçen hafta da devam ederken, Nobel ödüllü ünlü iktisatçı Joseph Stiglitz'den esprili bir tonla da olsa destek geldi. Bileşenleri itibarıyla dünyada bir benzeri daha bulunmayan bu para politikasına Davos zirvesinde dikkat çeken Stiglitz, "Bernanke'yi verelim, Durmuş Yılmaz'ı biz alalım" diyerek topa girdi.
Kriz kahini Nouriel Roubini de büyümeye etkisi itibarıyla TCMB'nin faiz indirimini doğru bulduğunu ifade etti.
Görünen o ki, TCMB'nin bu yeni "normal"i, dünyada da ilgiyle izleniyor ve sonuçları merakla bekleniyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın geçtiğimiz hafta başında açıkladığı 2010 yılı ilk enflasyon raporunda da, piyasalarda yeterince net algılanmayan ya da algılanmak istenmeyen bu yeni politika bileşiminin açıklanmasına oldukça geniş şekilde yer verildi.
Yeni para politikası stratejisinin iç ve dış dengeyi bir arada sağlamak amacıyla birden fazla araçtan oluşan bir politika bileşiminin kullanılmasını öngördüğüne işaret edilen raporda, bu kapsamda politika faiz oranı ile zorunlu karşılık oranlarının, fiyat istikrarını ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla birlikte kullanıldığı hatırlatılarak şöyle denildi: "Bu çerçevede Para Politikası Kurulu olarak daha düşük politika faizi, daha geniş bir faiz koridoru ve daha yüksek zorunlu karşılık oranları seklindeki politika bileşiminin, içinde bulunduğumuz konjonktürde finansal istikrarı ve fiyat istikrarını birlikte gözetebilmek açısından en uygun seçenek olarak ortaya çıktığı kanaatindeyiz."
2011 yılı enflasyonunu yüzde 5.9, 2012 enflasyonunu ise yüzde 5.1 olarak tahmin ettiğini açıklayan Merkez Bankası'nın enflasyon raporunda bu yeni politikanın yeni dönemde nasıl okunması gerektiğine tespitlere yer verildi. İşte bu tespitlerden açık satırbaşları…
Neler bekleniyor ne olacak?
* Geçici destek faktörlerinin etkilerini yitirmesi nedeniyle, 2011 yılında küresel büyüme oranının 2010 yılına oranla bir miktar gerilemesi olasılığı yüksek.
* Dış pazarlardaki büyümeye yönelik aşağı yönlü riskler devam ediyor. Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkelerdeki büyüme bir süre daha kriz öncesi seviyesinin altında kalacak. Bu yıl da yeni pazarlara yoğunlaşın.
* Enflasyon senaryoları temelde iki güçlü etkenle şekilleniyor. Bu çerçevede petrol ve işlenmemiş gıda ağırlıklı emtia fiyatlarının dikkatle izleyin.
* Zorunlu karşılıkların artırılmasıyla gerçeklesen parasal sıkılaştırma, faiz indirimlerinin genişletici etki yaratmasına izin vermeyecek ve kararların net etkisi sıkılaştırıcı yönde olacak.
* Parasal sıkılaştırma zorunlu karşılık oranları veya politika faiz oranı aracılığıyla, ya da her iki aracın bileşimi ile sağlanacak. Bu iki araç aynı veya zıt yönde hareket edebilecek.
* Sınırlı parasal sıkılaştırma politikası ile kredi genişlemesi ve yurt içi talep artış hızının yavaşlatılmasıyla bir yandan enflasyonu kontrol altında tutulurken, diğer yandan finansal istikrara ilişkin riskleri azaltılacak.
* Kredi hacminde en fazla 25'lik bir artışa izin verilecek. Özellikle tüketime yönelik kredilerin artışına izin verilmeyecek.
* Bütün bu kararlarla bir taraftan kısa vadeli sermaye girişleri uzun vadeye yönlendirilirken, diğer taraftan TL'nin iktisadi temellerden kopuk eğilimler sergilemesi (aşırı değer artışı) önlenecek.
* Kararlarla, daha ılımlı (2010'dan düşük) bir büyüme öngörülüyor.
* Açıklanacak her türlü yeni veri ve haber, TCMB'nin para politikası duruşunu değiştirebilecek. Dolayısıyla, enflasyon tahminlerine esas para politikası görünümüne ilişkin varsayımlarda, TCMB'nin bir taahhüdü söz konusu değil.