Enerjiden de, çevreden de vazgeçmeyiz
EPDK Başkanı Köktaş, "Kötü imalata hep beraber karşı çıkalım" dedi.
ARTVİN/ANKARA - Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, enerji ve çevrenin birbirinin mütemmim cüzü olduğunu belirtirken, "Biz nükleerden suya kadar, var olan enerji kaynaklarının hepsinden olabildiğince maksimum seviyede istifade edeceğiz, ama bunu yaparken de çevreyi tahrip etmeyeceğiz" dedi.
EPDK Başkanı Hasan Köktaş, geçen hafta sonu Trabzon, Rize ve Artvin bölgesinde işletmede olan ve yapımı devam eden hidroelektrik (HES) santrallerini gezdi, yatırımcılardan bilgi aldı.
Ziyaretinin sonunda basın mensupları ile sohbet eden Köktaş, Kurul üyelerinin rutin denetimler dışında lisans verdiği yatırımları yerinde takip etmek ve incelemek üzere bir program başlattığını belirtirken, "Bunu yapmamızın da gerekçesi şudur; zor koşullarda yatırım yapan yatırımcılarımızın koşullarını yerinde görmek, onlara moral ve motivasyonda bulunmak, sorunları da birebir yerinde görerek karar alma mekanizmalarına aktarmak" diye konuştu.
Bu çerçevede Doğu Karadeniz seyahatine çıktığını anlatan Hasan Köktaş, Türkiye'deki su kaynaklarının yüzde 7-8'i Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin bölgesinde yer aldığına işaret ederek, buradaki su kaynaklarının kullanılması gerektiğini söyledi.
Köktaş, Doğu Karadeniz'deki toplam 334 projeden, toplam 4 bin 93 Megavat (MW) büyüklüğündeki yaklaşık 183 tanesinin lisanslandırıldığını, toplam 2 bin 90 MW'lik kalan 151 tanesinin de inceleme, değerlendirme aşamasında olan projeler olduğunu kaydetti.
Bölgenin aynı zamanda dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip bulunduğuna dikkat çeken Köktaş, "Yani bakıldığında (binlerce proje var, bir sürü tahribat var) gibi birçok eleştiri var, ama büyüklük budur. O zaman şöyle bir durum ortaya çıkıyor; biz enerjiden vazgeçemeyiz, çevreden de vazgeçemeyiz. İki kavram birbirinin katiyen alternatifi değildir ve iki kavram sahip olduğumuz teknolojilerle birbirinin mütemmim cüzü, birbirini koruyan imalatlara dönüşebilir" dedi.
"Kötü imalata hep beraber karşı çıkalım"
Çevrede tahribat yaratmadan da imalat yapılabileceğine işaret eden Köktaş, bu nedenle kaynağa toptan karşı çıkma yerine, kötü imalata ve çevreyi tahrip edenlere hep beraber karşı çıkılması gerektiğini söyledi.
Fakat Türkiye'de son dönemde rahatsızlık duyulacak bir boyuta ulaşan toplantı bir yaklaşık, bir perspektif geliştiğini kaydeden Hasan Köktaş, şöyle konuştu:
"İnsanlar bir gerekçe ile nükleere karşı çıkıyor, kömüre karşı çıkıyor, suya karşı çıkıyor ve rüzgara karşı çıkıyor. Halihazırda rüzgar karşı çıkış olduğunda limanda bekleyip de montajı yapılamayan rüzgar türbinleri var ülkemizde. Şimdi bakıldığında her birinde bir karşı çıkış gerekçesi var. Bunu ben çok iyi niyetli bir yaklaşım olarak görmüyorum açıkçası. O zaman enerjiye karşı çıkmış olmamız lazım. Yani bütün bunlar yapılmazsa biz ışıklandırmayı, soğutmayı, bu sunum sistemini, suyun bize kadar ulaşımını nereden elde edeceğiz. Yaşamımızın en temel parçası enerji. O halde son dönemde gelişmekte olan enerji kaynağına toptan karşı çıkma perspektifinden vazgeçmek lazım.
Her bir enerji kaynağının imalatı sırasında, projelerin geliştirilmesi sırasında kuşkusuz kötü uygulayıcıların elinde, kötü imalatlar çıkabiliyor. Bu da çevreye olumsuz bir etki yaratabiliyor. Buna hep birlikte karşı çıkalım. Mesela bir örnek vereyim bugün internetten çok faydalı bilgiler alabileceğimiz gibi son derece tehlikeli sayılabilecek durumlar da olabiliyor. Yani her iki türlü de kullanılma şansı var. O zaman biz çıkıp şunu diyebilir miyiz 'internet karşı çıkalım'. 'Türkiye'de HES'ler olmasın, nükleer olmasın, rüzgar olmasın, kömür olmasın' diyebilir miyiz. Bütün enerji kaynaklarına bir gerekçe ile 'hayır' diyeceğiz, diğer taraftan ışıklarımızın sürdürülebilir bir kalitede ve nitelikte yanmasını isteyecek. Bu paradoksu yaşamamamız gerekir"
Doğru teknolojiler ve doğru imalatlar kullanıldığı zaman HES'lerin minimum çevre riski yaratarak insan yaşamına katkıda bulunabileceğine vurgu yapan EPDK Başkanı, "Yapmamız gereken şudur, biz var olan enerji kaynaklarının hepsinden nükleerden suya kadar, olabildiğince maksimum seviyede istifade edeceğiz, ama bunu yaparken de çevreyi tahrip etmeyeceğiz" diye konuştu.
"210 milyar dolar para yatırmayı gerek"
Türkiye'de elektrik üretiminde kurulu gücün şu anda 45 bin MW olduğunu ve yıllık yaklaşık 200-210 milyar kWh elektrik üretildiğine işaret eden Köktaş, 2030 yılında 710 milyar kWh enerji üretilmesi gerektiğini, bunun da sektöre 210 milyar dolar para yatırmayı gerektirdiği anlamına geldiğini bildirdi.
Köktaş, "Bir başka ifade ile bu şu anlama geliyor. 50 milyar dolar işadamlarımız cebinden öz kaynak koyacak, kalan 150-160 milyar dolar da ya finansal piyasalardan, ya da sermaye piyasalarından elde edilecek. Bu şunu gösteriyor, biz yerli kaynaklarımızın tamamını kullanacağız, buna nükleer de dahil. Yerli ve yenilenebilir kaynakları da kullanacağız. Az önce söylediğim çevre koşullarına da dikkat ederek, çevreye olumsuz etki yapmadan bütün bunları yapacağız" dedi.
Bugün enerji tüketiminin refah düzeyini gösteren figürlerden bir tanesi olduğunu, Türkiye'de kişi başına düşen enerji kullanımının dünya ortalamasının altında olduğuna da dikkat çeken Köktaş, şu anda Türkiye'de kişi başına 1800 kWh düzeyinde elektrik tüketimi bulunduğunu, AB ortalamasının ise 8 bin kWh'ye yaklaştığını, batmakta olan komşu Yunanistan'da bile kişi başı alektrik tüketiminin 4 bin 600 kWh olduğunu söyledi.