Enerji yatırımı 15 yılda 32.8 trilyon $'a ulaşacak
Dünya enerji talebinin, 2035'e kadar yılda % 1.4 artacağı öngörülüyor.
İSTANBUL - Küresel enerji sektörü üzerine yapılan projeksiyon çalışmaları, mevcut enerji politikalarının devamı halinde, 2035'e kadar dünya enerji talebinin, ortalama yıllık yüzde 1.4'lük artışlarla, 2008'e göre yüzde 47 daha fazla olacağına işaret ediyor. Talep artışının yüzde 89.7'sinin, 2008-2035 döneminde ekonomik büyüme oranlarının yüksek olacağı öngörülen ve hızlı nüfus artışı yaşayan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) dışı ülkelerde (özellikle Çin ve Hindistan'da) oluşacağı hesaplanıyor.
Dünya enerji talebinin 2035 yılına kadar Çin'in, dünyanın en fazla enerji tüketen ülkesi olması öngörülüyor. Hindistan'ın 2035 yılında, sırasıyla Çin, ABD ve AB'nin ardından, dördüncü büyük enerji tüketicisi olması bekleniyor. Söz konusu dört büyük tüketicinin, 2035'te dünya toplam enerji arzının, yüzde 55'ini tüketeceği tahmin ediliyor. Bu talep artışının sürdürülebilir koşullarda karşılanabilmesi için ise enerji sektöründe yaklaşık 32.8 trilyon dolar (2009 rakamlarıyla) değerinde yatırım yapılmasına ihtiyaç duyulduğu hesaplanıyor.
En hızlı büyüme elektrikte olacak
Tüm dünyada son 25 yılda, özellikle elektrik enerjisine talebin yoğunlaştığı gözlemleniyor. Elektriğin 2035'e kadar en hızlı büyüyen (yüzde 2.5) son kullanıcı enerji formu olması, nihai enerji tüketimindeki payının 2020'de yüzde 20'ye, 2035'te ise yüzde 23'e çıkması bekleniyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) hazırladığı senaryo çalışmasına göre, tüm dünyada elektrik enerjisi kurulu güç kapasitesinin 2035 yılına kadar brüt 4.160 GW artacağı tahmin ediliyor. 2010-2035 arasında tahmini 32.8 trilyon dolarlık enerji yatırımlarında elektriğin payının tek başına 16.6 trilyon dolar (2009 rakamlarıyla) olacağı öngörülüyor. Geriye kalan 8 trilyon dolarlık yatırımın petrol, 7.1 trilyon dolarlık yatırımın doğal gaz ve 0.7 trilyon dolarlık yatırımın ise kömür sektöründe yapılacağı hesaplanıyor. Bu yatırımların yüzde 64'ünün, talep ve üretimin en hızlı arttığı OECD dışı ülkelerde (tek başına Çin, 5.1 trilyon dolar) yapılması bekleniyor.
Petrol yerini kömüre bırakacak
Enerji kaynakları açısından incelendiğinde, birincil enerji arzında, petrol, doğal gaz ve kömürden oluşan fosil kaynaklı yakıtların ağırlıklı konumunun önümüzdeki yıllarda da devam etmesi beklenirken, 2008-35 arasında enerji talebindeki artışın yüzde 75.7'lik bölümünün bu kaynaklardan karşılanması öngörülüyor. Biyokütle ve çöp için bu oran yüzde 8.5, diğer yenilenebilirler için yüzde 6.6, nükleer için yüzde 6.4, hidrolik için ise yüzde 2.8 olacağı kaydediliyor. 2020'de birincil enerji arzındaki en büyük paya (yüzde 29.8) sahip olacağı hesaplanan petrolün, 2030-35 arasında ilk sıradaki yerini kömüre (sırasıyla yüzde 29.1 ve yüzde 29.3) bırakacağı düşünülüyor. Doğalgazın ise elektrik üretimindeki payını koruması (yaklaşık yüzde 21.4) bekleniyor.
Tüketim tarafına bakıldığında mevcut politikaların devamı halinde, en hızlı artışın hidrolik-dışı yenilenebilir enerji kaynaklarında (yüzde 3.6) olacağı hesaplanıyor. Doğalgaz tüketiminin ortalama yıllık yüzde 1.7'lik artışlarla 2035'te 2008 yılına göre, yüzde 55.6, petrol tüketiminin ortalama yüzde 0.8'lik artışlarla yüzde 23.8 ve kömür tüketiminin ise yüzde 1.7'lik artışlarla yüzde 59.3 artacağı öngörülüyor. Bu dönemde fosil yakıt fiyatlarının yüksek seyredeceği, alternatif enerji kaynaklarına yönelimin artacağı tahmin ediliyor. Dünya enerji tüketiminde kömürün payının 2035'te yüzde 29'a ulaşması bekleniyor. Bu artışın tamamının OECD-dışı ülkelerden (Çin, Hindistan ve Endonezya) kaynaklanacağı ve kömürün elektrik üretimindeki payının ise yüzde 2035'te yüzde 43'e yükselmesi bekleniyor.
Yenilenebilir enerji kullanımı artacak
2035'e kadar dünya genelinde hidroelektrik ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının tüketiminde yıllık yüzde 3.2'lik artışlar bekleniyor. Hidrolik dışında yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu güçteki oranının, 2030'da yüzde 10'a yükseleceği, hidroelektriğin ise aynı dönemde yüzde 13'e gerileyeceği öngörülüyor.
Yenilenebilir kaynaklardaki artışa en büyük katkı ise rüzgar enerjisinden gelecek. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde kullanım payının 2020'de yüzde 21.7 ve 2035 yılında da yüzde 23.1'e ulaşacağı düşünülüyor. Yenilenebilir enerji tüketiminde beklenen bu artışın OECD dışındaki ülkelerde, özellikle Çin, Hindistan, Brezilya, Malezya ve Vietnam'da inşasına başlanan orta ve büyük ölçekli hidroelektrik santrallerden gelmesi beklenirken, OECD ülkelerinde ise gelecekte, Kanada ve Türkiye haricinde, büyük ölçekli çok az hidroelektrik santral inşa projesi öngörülüyor.
OECD ülkelerindeki yenilenebilir enerji kaynaklarındaki artışın rüzgar ve biyokütle başta olmak üzere hidrolik dışındaki kaynaklardan karşılanması bekleniyor. Rüzgar enerjisine olan yatırımların, OECD dışı ülkelerde özellikle Çin'de artmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Güneş ve dalga enerjisi uygulamaları ise henüz büyük ölçüde ticarileşme sürecinin başlangıç aşamasında bulunuyor.
Dünya nüfusunun% 20'si elektrik kullanamıyor
Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin (EÜAŞ) Elektrik Üretim Sektör Raporu'na göre, günümüzde dünya nüfusunun yüzde 20'sinden fazlasını teşkil eden 1.4 milyar insan halen elektriğe kavuşmuş değilken, dünya nüfusunun yüzde 40'ı olan 2.7 milyar insan ise yemek pişirmek için, geleneksel yöntemlerle biyokütle enerjisinden yararlanıyor. IEA projeksiyonları bu durumun uzun dönemde de devam edeceğini ve 2030'da yüzde 87'si kırsal bölgede yaşayan 1.2 milyar insanın elektriksiz yaşamaya devam edeceğini gösterirken, bu insanların büyük kısmı Orta ve Güney Afrika, Hindistan ve gelişmekte olan Asya ülkelerinde (Çin hariç) yaşıyor olacak. Bu ülkelerdeki açlık ve yoksullukla mücadelenin başarılı olması, enerjiye erişim konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmesine bağlı olup, bu ilerlemelerin sağlanması için, 2030'a kadar ilave yıllık 36 milyar dolar harcama yapılmasına ihtiyaç bulunuyor.