Ekonomik toparlanma güç kazandı; riskler sürüyor

IMF, Global Finansal İstikrar Raporu'nda ekonomik gidişatı değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - IMF'nin Global Finansal İstikrar Raporu'nda global ekonomideki toparlanmanın güç kazandığı, ancak istikrara yönelik risklerin sürdüğü ifade edildi.  IMF’nin işaret ettiği istikrara yönelik riskler arasında; gelişmiş ülkelerin borçlanmalarına yönelik riskler, toparlanmanın kırılgan yapısı, canlandırma önlemlerinin geri çekilmesine bağlı olarak yaşanabilecek likidite sorunlar yer aldı.

IMF ayrıca bankaların sermaye yapılarının güçlendirilmesi, Hükümetlerin borçlanma yapılarını bozmamak için kredibilitesi yüksek mali güçlendirme programları belirlemesi gibi konulara dikkat çekti.

IMF'nin Nisan ayı Global Finansal İstikrar raporunda şu değerlendirmelere yer verildi:

Global finansal sistemin sağlığında 2009 yılının ekim ayında yayınlan en son Global Finansal

İstikrar raporundan bu yana toparlanma yaşandı. Bununla birlikte istikrara yönelik riskler yüksek seviyelerde olmaya devam ediyor. Toparlanmanın halen kırılgan olan doğası ve bilançolardaki bozuk görünüm bu riskleri oluşturuyor.

Gelişmiş olan ülkelerin borçlanma riskleri istikrarın altını oyabilir ve kredi krizini yeni bir aşamaya sokabilir.

Piyasaların daha isteksiz olması ve çıkış politikaları çerçevesinde likiditenin geri çekilmesi finansal istikrar açısından yeni riskler olarak ortaya çıkıyor.

Borçlanmalara ilişkin risk primlerinde krizden yoğun olarak etkilenmiş büyük ekonomilerde artış gösteriyor.

Daha sık karşılaşılan bir gelişmede faiz oranları arasındaki farkların özellikle bazı yüksek borçlu ülkelerde (spread'lerin) arttığını ve kırılganlığı yükselttiğini görüyoruz.

Ülkelerin borçlanmalarına yönelik risklerin bankacılık sistemine yansımaları ve ekonomi üzerindeki etkileri finansal istikrarın altını oyabilir.

Ekonomideki toparlanma ve finans piyasalarının kondisyonu bankaların yazması beklenen aktif varlık değer kayıplarını 2.8 trilyon dolardan 2.3 trilyon dolara düşürdü. Bankaların sermaye pozisyonları da toparlanma yaşadı.

Fakat kimi ülkeler için bankacılık sektörünün bazı alanlarda halen düşük sermaye seviyeleri görülüyor ve önemli ölçüde aşağı yönlü risk taşınıyor.

Güçsüz bankaların sorunlarının çözümünün yavaş ilerleyen bir süreç olması canlandırma önlemlerinden çıkışı güçleştiren bir gelişme olabilir.

Güçsüz kurumların sorunları ile mücadelede karalılıkla mücadele konusunda başarısız olunursa bu durum büyüme açısından varlıklarla karşılanamayacak bir zarar anlamına gelebilir. Bankalar ticari modellerini yeniden değerlendirmeli sermayelerini artırmalı ve risklerini azaltarak fonlama imkanlarını istikrara kavuşturmalı.

Bankaların ödemeler dengesini düzenlemelerine bağlı olarak Kredilerdeki toparlanma yavaş, düzensiz ve sığ olacak. Kredi kapasitesindeki sınırlamalara yönelik önlemler mali risklerin yönetimi ile birlikte yürümeli ve krediler için arz ve talebi dengelemeli.

Global toparlanmada bölgeler arasında görülen farklılıklar gelişmekte olan piyasaların istikrarına yönelik risk oluşturuyor. Güçlü büyümeye bağlı olarak döviz fiyatları yükseliyor ve artan varlık fiyatları Asya Pasifik ülkeleri ile Latin Amerika ülkelerine sermaye girişi artıyor. Bu sermaye akışını destekleyen bir diğer faktör olarak da gelişmiş ülkelerdeki faizlerin çok düşük seviyede kalması oluyor.

Varlık fiyatlarındaki şişkinliğe dair işaretler henüz sınırlı boyutlarda bulunuyor. Bununla birlikte yüksek iç ve dış likidite ile güçlü kredi artış enflasyon artırma ve varlık balonlarına neden olma riski taşıyor.

Politika belirleyiciler sermaye akışlarına karşı gerekli tepkiyi verdiler ancak devam eden kırılganlık nedeniyle finansal istikrarın sürmesinin sağlanmasına ihtiyaç var.

 

Sistemik risklerin düşürülmesine yönelik momentumun korunması için politika belirleyicilerin birkaç alanda atması gereken adımlar var. Ülkelerin borçlanmasına yönelik risklerin dikkatlice yönetilmesi hayati önemde.

Hükümetler, artan borç yükü ile mücadele edebilmek ve krizi yeni bir aşamaya sokmamak için orta vadeli kredibilitesi yüksek mali güçlendirme programları oluşturmak ihtiyacındalar.

Hayatta kalamayacak işletmelerin hızlı çözümü ve güçsüz kurumların yeniden yapılandırılması acil destek önlemlerinin geri çekilebilmesi açısından ve hayatta kalabilecek kurumların ise kredi desteğini sürdürebilmeleri açısından büyük önem taşıyor.

Önümüzdeki dönem için düzenleyici reformların hızla sürdürülmesi gerekiyor fakat bunlar, mevcut ekonomik durumu ve finansal durumu dikkate alarak yapılmalı. Bankacılık sektöründe sermayelerin güçlendirilmesi sürecinin devam etmesi finansal sistemi yeni sermaye yeterliliği düzenine uyum açısından daha hazır hale getirecektir.

Yeni finansal sistemin çerçevesinin anlaşılabilmesi için daha fazla açıklığa ihtiyaç var. Böylece bankalar gelecekteki iş modellerine yönelik daha fazla bilgi sahibi olabilirler.

"Batmasına izin verilmeyecek kadar büyük" sorunun çözümü piyasaları yeniden disipline edebilmek için kritik önemde.

Bu konularda ilginizi çekebilir