Ekonomi ve piyasalar üzerine soru-cevap

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Erkin ŞAHİNÖZ

Merkez Bankası’nın çok sayıda faiz oranı var. Hangisini baz almamız lazım?

Merkez Bankası’nın borç alma, haftalık repo, borç verme, geç likidite penceresi faizi gibi çok sayıda enstrümanı var. Ancak son derece sert faiz artışıyla kura müdahale edilen 28 Ocak tarihindeki ara toplantısında Merkez Bankası para politikasını biraz daha basit ve anlaşılır hale getirdi. Yeni dönemde yüzde 10’a çekilmiş olan haftalık repo faizini “politika faizi” olarak ilan etti. Bir başka ifadeyle, Merkez Bankası piyasaya artık haftalık vade ile yüzde 10’dan para veriyor. Ancak kur baskısının artabileceği günlerde yüzde 12 ve yüzde 11.5 düzeylerinde bulunan gecelik faizlerini de kullanarak ortalama fonlama faizini yükseltebilme esnekliğini elinde bulunduruyor Merkez Bankası. Bu nedenle politika faizini “en düşük yüzde 10” şeklinde ifade etmek daha doğru olacaktır.

28 Ocak öncesi hangi faizi baz alıyorduk?

Merkez’in faiz artışı pratikte ne kadar oldu? 28 Ocak toplantısı öncesi çoklu politika faizi yaklaşımı egemendi. Bu nedenle de politika faizini “ortalama fonlama faizi” olarak değerlendiriyorduk. Merkez’in 28 Ocak müdahalesi öncesi ortalama fonlama faizinin yüzde 7’lerde olduğunu göz önüne alırsak Merkez Bankası’nın politika faizini pratikte 3 puan artırdığını söyleyebiliriz.

Peki Merkez Bankası’nın hamlesi bankacılık sistemi faizlerine nasıl yansıdı?

Hem mevduat hem de kredi faizlerinde beklentilerimiz düzeyinde belirgin bir yansıması oldu. Yandaki tabloda vadelere göre mevduat faizleri görülüyor. Merkez Bankası’nın faiz artırımından önceki 24 Ocak haftasında ortalama mevduat faizi yüzde 7.9’dı. Ortalama mevduat faizi 14 Şubat haftasında ise yüzde 10’a tırmandı. Mevduat faizlerinde ortalama 2.1 puanlık bir artış söz konusu.

Mevduat faizlerindeki yükseliş kaçınılmaz bir şekilde kredi faizlerine de yansıdı.

Ticari kredilerde ortalama faiz yüzde 11.1’den yüzde 13.4’e, tüketici kredilerinde de yüzde 13.7’den yüzde 15.4’a yükseliş var. Merkez Bankası faiz artışının ticari krediler üzerindeki yansıması biraz daha sert olmuş.

Kur üzerindeki baskı sona erdi mi?

Merkez’in 3 puanlık faiz artırımı kurdaki kontrolsüz yükselişin hiç kuşkusuz ki önüne geçti. Ancak kur üzerinde hem dışsal hem de içsel faktörlerden kaynaklanan baskı devam ediyor. İçeride yüksek siyasi tansiyonla girmekte olduğumuz Belediye seçimleri dışarıda tahvil alım programını azaltma yolunda kararlı adımlarla yürüyen ABD Merkez Bankası Fed kurda belirgin bir rahatlama yaşanmasına engel olmaya devam edebileceklerdir. Son günlerde dolar-TL 2.18’lere kadar geriledi. Bir miktar daha gerileme yaşanabilir ancak yakın vadede dolar-TL’nin 2.10- 2.15 bandı olarak gördüğüm bölgenin altına kalıcı bir şekilde yerleşmesi çok zor.

Çünkü gerçek döviz talebinin üç kaynağı var. Türkiye riskini azaltan yabancı yatırımcılar, yüklü açık pozisyon taşıyan özel sektör ve son dönemde davranışını değiştirerek döviz yükselirken de dövize yönelme eğilimine girmiş olan yurtiçi yerleşikler. Bu nedenle de belirttiğim bölgeye doğru olabilecek geri çekilmelerde dolar yönlü pozisyonlar düşünülebilir. Yukarıda da 2.30-2.35 bandı Merkez Bankası kararlarından sonra güçlü bir direnç konumunda. Seçimlere kadar olan süreçte kurun belirttiğim aralıkta gidip gelmesi kuvvetle muhtemel.

Son söz: Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bir peşin hükmü söküp atmak, atomu parçalamaktan daha zor. A. Einstein

Bu konularda ilginizi çekebilir