Dünyanın ortak derdi: Doğurganlık
“Azalan doğum oranları ülkemizde de alarm veriyor…” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu cümleyle dikkat çektiği konu aslında küresel bir sorun… 2050’de dünya ülkelerinin %97’si, nüfus yenilenme eşiği olan 2.1’in altında kalacak. Uzmanlara göre ülkeler bu sorunu iki yolla çözebilir: “Nüfusu daha sağlıklı yapıp, daha uzun istihdam sağlamak ya da büyük nitelikli göç…”
Emre ERGÜL
Doğurganlık oranı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de düşüyor. Kadın başına ortalama 2.1 çocuk, tüm dünyada nüfus yenilenme eşiği olarak kabul ediliyor. Birleşmiş Milletler’e göre, Türkiye’de bu sayı 1.9’a, TÜİK’e göre 1.5’e düştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Azalan doğum oranları ülkemizde de alarm veriyor” diyerek bu krizi ülke gündemine getirdi, kurmaylarına da annelere yeni destekler içeren bir çalışma yapılması talimatını verdi.
“Doğum izninin bir yıla çıkarılması,” “ikinci ve üçüncü çocuğa kademeli olarak devlet desteği verilmesi” gibi öneriler tartışılıyor. Düşen oranlar, tüm dünyanın ortak derdi. Washington Üniversitesi uzmanlarının ünlü Lancet dergisinde yayınladıkları araştırmaya göre, 2050 yılı itibarıyla dünya ülkelerinin yüzde 97’si “nufüsunu yenileyememe” sorunuyla karşı karşıya kalacak. 2021’de 2.42 olan küresel doğurganlık oranı, bu gidişle 2050’de 1.68’e, 2100’de de 1.57’e düşecek. Bu oran 2050’de Batı Avrupa’da 1.44’e, Doğu Avrupa’da 1.19’a düşmesi bekleniyor.
Avrupa’daki en dikkat çeken ülkelerden biri Birleşik Krallık. İngiltere ve Galler’de 2021’de 1.55 olan kadın başına doğum oranı, 2022’de 1.49 çocuğa düştü. İskoçya ve Kuzey İrlanda’da da benzer bir tablo var. ABD de alarm veriyor. 1960'da 3.65 olan oran, geçen yıl rekor düşük seviye olan 1.62’ye düştü. İngiliz BBC Televizyonu da “Ülkeler düşen doğum oranlarıyla nasıl başa çıkmalı?” başlıklı haberinde bir ülkenin düşen doğum oranıyla baş edebilmesinin iki temel yolu olduğuna dikkat çekti: “Nüfus daha sağlıklı olmalı ve daha uzun süre istihdam sağlanmalı ya da büyük ölçekli göç almalı.”
Singapur örnek ülke olmayı hedefliyor
Güneydoğu Asya ülkesi Singapur, 1.1’lik oran ile Türkiye’nin 116’ncı olduğu “dünya doğurganlık listesi”nde sondan ikinci durumda… Sıralamada Güney Kore’nin bir üzerinde, 202’inci sırada… İngiliz uzmanlara göre, “ülkeler, nüfusunu sağlıklı yapmalı” ve “çalışma yaşını uzatmalı.” Böylelikle kadın, doğurganlık döneminde çalışma hayatına geri dönüp dönemeyeceği endişesi yaşamadan doğurabilmeli.
Bu noktada BBC, 5.6 milyon nüfuslu Singapur’un çabalarına dikkat çekti: “Ülkede emeklilik yaşı bugün 63. Bunu 2026’da 64’e, 2030’da 65’e çıkartacaklar. Sonraki hedef, 70. Ülkedeki şirketlere, yaşı büyük insanları işe almaları teşvik ediliyor.” Ülkenin Yaşlanma Araştırma Merkezi’nin Başkanı Prof. Angelique Chan da şöyle konuştu: “Hükümet, ‘her vatandaşa bir doktor’ gibi projeler üzerinde çalışıyor. Vatandaş, sağlık durumunun izlendiğini bilecek ve çalışmaya devam edecek. Ülke, ciddi para harcıyor. Bu yüzden en sağlıklı nüfusa sahibiz ve insanlara yaşlılıkta çalışma fırsatı veriyoruz.”
Oxford Üniversitesi Profesörü Sarah Harper:
Yaşananlar, demografik bir geçişin parçası. Gelecekteki sorunun boyutu çok büyük. Bir ülkenin nüfusunu artırabilmesi veya koruyabilmesi için kadın başına ortalama 2.1 çocuk doğum oranına ihtiyacı var. Aslında, dünya ülkelerinin üçte ikisinde artık doğum oranları yenilenme oranının altında. Japonya düşük, Çin düşük, Güney Kore dünyanın en düşük seviyesi.
“Avrupa’da müslüman göçmenlerin sayısı artıyor”
BBC’ye konuşan İngiliz uzmanların dikkat çektiği ikinci konu da “nitelikli göç” konusu… Bu noktada Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın son röportajı öne çıkıyor: "Avrupa’ya yıllık 1 milyon göçmen getirilmesi hedefleniyor. Avrupa’da bir nüfus değişimi gerçekleşiyor; beyaz Avrupalı nüfus azalırken, Müslüman göçmenlerin sayısı radikal bir şekilde artıyor.”