Devlet olarak ithalata yasak getiremem
Ekonomi Bakanı Çağlayan, 2011 yılında 65 bin 323 firmanın ithalat yaptığını, ithalatın yüzde 40'ını sadece 59 firmanın oluşturduğunu söyledi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, geçen yıl Türkiye'ye 14,3 milyon cep telefonu geldiğini ve bunlara 1 milyar 744 milyon dolar ödendiğini belirterek, "Ben bunu söylerken insanlara 'gidip telefon almayın' demiyorum, zaten diyemem. Ama sesli düşünüyorum; Biz 11 ayda bir kez cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir ülke miyiz? Bu kadar harcama zenginliğimizi mi gösteriyor?" dedi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 2011 yılı ithalat rakamlarını değerlendirdi.
Çağlayan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
İthalattan bahsedilmiyor diyenlere bir kez daha şunu ifade etmek istiyorum ki madem ithalattan bahsedilmiyor, o zaman neden haziran ayından beri ithalatı azaltıcı önlemler alınıyor? Bunu bir sorun olarak görmesek neden Merkez Bankası, neden BDDK ve neden hükümetimiz ithalatı azaltıcı önlemler alalım?
Çağlayan, 2010 yılı ile 2011 yılı kıyaslandığında 100 bin doların altında ithalat yapan gruptaki toplam ithalat yüzde 7 oranında artarken, 500 milyon dolar üzerinde ithalat yapan gruptaki toplam ithalat artışının yüzde 53 düzeyinde olduğunu belirtti.
Sorun ithalat üzerindeki etki
Çağlayan, "Asıl sorun, her fırsatta ifade ettiğim gibi, bugün de söylediğim gibi TL'nin değerli olmasının yaratmış olduğu komplikasyon, sorun, ihracat değil ithalat üzerindeki etki..." dedi.
2011 yılında ithalatın yaklaşık 21 milyar dolarlık kısmının sadece emtia fiyatlarından kaynaklandığını, bunun altını bilhassa kalın çizgilerle çizmek istediğini söyleyen Çağlayan, "İthalat artışını ne tek başına TL'ye, ne tek başına emtia fiyatlarına, ne iç ne de dış talebe bağlıyoruz. 2011'deki yükseliş bunların tamamının ve çalışmamızda ortaya çıkan üretim yapımızın bir sonucudur" dedi.
İthalatı kontrol etmek için yapılan çalışmalar
Zafer Çağlayan, "Biz Ekonomi Bakanlığı olarak bazı şeyleri değiştirebileceğimizi biliyoruz ve inanıyoruz. Türkiye'nin üretim yapısının değişmesi gerektiğini ve bizim buna önayak olabileceğimizi düşünüyoruz" dedi.
Çağlayan, İthalatı kontrol etmek için yaptıkları çalışmalara da değinerek, "Türkiye'nin üretim yapısının değişmesi gerektiğini ve bizim buna önayak olabileceğimizi, bazı malların Türkiye'de üretimi yok ya da yetersizse o zaman hem yerli hem yabancı yatırımcıları bu alanlarda yatırıma teşvik edebileceğimizi, Türkiye'de bulunmayan maden ve tarım ürünlerinin bulunduğu ülkelerdeki tesislerin Türk girişimciler tarafından satın alınabileceğini ve Türk üreticisinin ARGE, marka ve ÜRGE yatırımlarına daha fazla ağırlık vereceğini ve 'Kaliteli Türk Malı' imajının güçleneceğini düşünüyoruz" dedi.
En çok ithalat yapılan ilk 10 ülke
Geçen yıl Türkiye'nin ithalatının 173,1 milyar dolarlık bölümünün yüzde 71,9'u (enerji dahil) ara malları, 37,3 milyar dolarlık bölümünün yüzde 15,5'inin yatırım malları, 29,7 milyar dolarlık kısmın yüzde 12,3'ünün tüketim mallarından meydana geldiğini anlattı.
Çağlayan, en çok ithalat yapılan ilk 10 ülkeyi Rusya, Almanya, Çin, ABD, İtalya, İran, Fransa, Hindistan, Güney Kore ve İspanya olarak sıralayarak, bu 10 ülkenin toplam ithalat içindeki payının ise 138,9 milyar dolarla, yüzde 58 olduğunu kaydetti.
İthalat yapan firma sayısı
2011 yılında 65 bin 323 firmanın ithalat yaptığını açıklayan Çağlayan, şu bilgileri verdi:
''Bunların 32 bin 793'ü 100 bin dolar ve altında ithalat yapmış olup, bunların gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri ise sadece 864 milyon dolardır. Yani ithalatçılarımızın yarısı, toplam ithalatımızın sadece binde 4'ünü gerçekleştirdi.
Ancak diğer taraftan, sadece 59 firmamız, 500 milyon doların üstünde ithalat yaptı ve bunların gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri ise 96,7 milyar dolar oldu. Yani, ithalatımızın yüzde 40'ını, sadece 59 firmamızın ithalatları oluşturdu. Bu 59 firmanın ikisi kamuya, kalan 57'si ülkemizin en büyük özel sanayi firmasına ait. 2010 yılı ile 2011 yılı kıyaslandığında ise, 100 bin doların altında ithalat yapan gruptaki toplam ithalat sadece yüzde 7 oranında artarken, 500 milyon doların üzerinde ithalat yapan gruptaki toplam ithalat artışı yüzde 53 düzeyinde oldu.''
Çağlayan, ithalatın yapısına bakıldığında, Türkiye'de üretimi hiç olmayan veya çok az olan mallar ile Türkiye'de üretilen ancak talebi tam olarak karşılamayan mallar bulunduğunu kaydetti.
Bu iki kalemin, ithalatın yüzde 84'ünü oluşturduğunu, yani her 100 dolarlık ithalatın 42 dolarının, hammadde açısından Türkiye'de üretimi hiç olmayan ya da çok az olan ürünlerden, diğer 42 dolarının da üretimi yetersiz olan ara ve nihai ürünlerden oluştuğunu anlatan Çağlayan, Türkiye'de yeteri kadar üretilebildiği halde ithal edilen malların toplamın yüzde 16'sını oluşturduğunu belirtti.
Türkiye'de hiç üretimi bulunmayan veya üretimi yetersiz olan ürünlerde Ekonomi Bakanlığı ve diğer bakanlıkların çok sayıda çalışma yaptığını ifade eden Çağlayan, bunların başında GİTES (Girdi Tedarik Stratejisi), yeni teşvik sistemi ve doğrudan yabancı yatırımların geldiğini söyledi.
Çağlayan, "Amacımız bu kapsamdaki ürünlerin Türkiye'de üretim olanaklarını geliştirmek için gerekli yatırım ortamını oluşturmak, Türk yatırımcıları bu alanlara yönlendirmek ve yabancı yatırımcı çekmek" dedi.
Türkiye'de yeteri kadar üretilebildiği halde ithal edilen ürünler için işin tüketicilere ve üreticilere düştüğüne işaret eden Çağlayan, "Çünkü bir ürünün Türkiye'de üretildiği halde ithal ediliyor olmasının nedeni büyük oranda tüketicinin ihtiyaç ve kararlarına bağlı. Yani ithal bir ürün ya ucuz olduğu için ya da çok daha kaliteli kabul edildiği için tercih ediliyor" şeklinde konuştu.
Marka yaratın
Çağlayan, üreticilere şöyle seslendi:
"Ürünlerinizdeki kaliteyi, kalite imajını, marka gücünüzü artırırsanız, hem iç piyasadaki yabancı rakiplerinizin önüne geçeceksiniz, hem de dışarıdaki ihracat gücünüzü artıracaksınız. Önümüzdeki dönem, bu konuda başarılı olanın öne çıkacağı bir dönem. Ya ARGE, ÜRGE, inovasyon ve marka yatırımlarınızı artıracaksınız ya da maliyet baskısı altında üretime devam edeceksiniz. Birincisini yaparsanız, bundan hem siz hem halkımız hem de Türkiye ekonomisi büyük fayda görecek. İşte bu nedenle biz Ekonomi Bakanlığı olarak ARGE ve marka konusunda ihracatçılarımıza ve üreticilerimize ciddi teşvikler veriyoruz."
Üreticilerin ARGE ve ÜRGE'ye yatırım yapmadıkça, marka yaratmadıkça veya markalarına yatırım yapmadıkça, kaliteli üretimi bir ilke haline getirmedikçe, devletin yapacaklarının sınırlı kalacağını dile getiren Çağlayan, 2010 yılı verilerine göre, ihraç edilen ürünlerin kilogram fiyatının 1,23 dolar iken, Japonya'nın 3,84 dolara, Almanya'nın 3,55 dolara, Güney Kore'nin 2,87 dolara olduğunu kaydetti.
11 ayda bir cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir ülke miyiz?
Zafer Çağlayan, geçen yıl Türkiye'ye 14,3 milyon cep telefonu geldiğini ve bunlara 1 milyar 744 milyon dolar ödendiğini kaydederek, "Ben bunu söylerken insanlara 'gidip telefon almayın' demiyorum, zaten diyemem. Ama sesli düşünüyorum; Biz 11 ayda bir kez cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir ülke miyiz? Bu kadar harcama zenginliğimizi mi gösteriyor?" diye konuştu.
Çağlayan, şu bilgileri paylaştı:
"465 milyon dolar değerinde buzdolabı ve soğutucu, 172 milyon dolar değerinde çamaşır makinesi ithal ettik. Bu ithalatı, beyaz eşya sektöründe Avrupa'da yüzde 20'ye yakın paya sahip Türkiye yapıyor. İngiltere'de İtalya'da, Litvanya'da bizim ürünlerimiz aranırken, biz gidip onların ürünlerini alıyoruz.
Sadece 2011'de 871 milyon dolarlık ayakkabı ithal ettik. Yazık değil mi bu paraya? 2011'de 194 milyon dolarlık halı, 123 milyon dolar değerinde cam bardak ve eşya, 43 milyon dolar şemsiye, 65 milyon dolarlık ayna, 254 milyon dolarlık gömlek, 74 milyon dolarlık sabun, 95 milyon dolarlık çarşaf ve perde gibi mefruşat ürünü, 578 milyon dolarlık mobilya, 400 milyon dolar civarında lamba ve aydınlatma aracı, 461 milyon dolar deri bavul, kemer ve giyim ürünü ithal ettik."
İlk ithalat haritası
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, üzerinde uzun zamandır çalıştıkları ve bu hafta sonuçlanan İthalat Haritası çalışmasının Türkiye'de ilk kez yapıldığını ve bugüne kadar ithalat konusunda hiçbirinin bilmediği sonuçları gün yüzüne çıkardıklarını bildirdi.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa ithalat ile ilgili tüm kurumların elindeki verileri birleştirdiklerini belirten Çağlayan, çalışmaya ilişkin şu bilgileri verdi:
"Üretim yapan 12 bin firmanın, ithalat yapan 13 bin firma, yani toplam 25 bin firmanın üretim, ihracat, ithal girdi, yurt içi satış verileri tek tek incelendi. Bunun için toplamda 13 milyon satır veri işlendi ve sonuçta çok karmaşık firmalar arası ekonomik ilişkiler ağının bir haritası çıkartıldı.
Çalışma ile 2008-2011 yılları arasında toplamda 25 bin firmanın bütün verilerini analiz ettik. Bu 25 bin firma 2011 yılında 660 milyar liralık ticaret, 388 milyar liralık üretim, Türkiye'nin ihracatının yüzde 72'sini, Türkiye'nin ara ve yatırım malı ithalatının yüzde 83'ünü gerçekleştiren firmalardır. Çalışmanın en önemli yanı ilk defa bu kadar kapsamlı bir büyüklük üzerinde Türkiye'nin ithalat yapısının analiz edilmesinden kaynaklanmaktadır. Çalışmada Türkiye'deki 12 bin imalat firması 36 farklı sektör altında sınıflandırılmıştır. İmalatçıların birbirleri ile ve dış ticaret firmaları ile aralarındaki ekonomik ilişkiler Maliye Bakanlığı verileri ile tespit edilmiştir. Firmaların ithalat ve ihracat verileri ise TÜİK verileri esas alınarak tespit edilmiştir. Böylece tamamen reel veriler baz alınarak her bir sektörün ithalat bağımlılık oranı tespit edilmiştir.
İthalat haritası çalışması ile Türk sanayinin ne kadarlık bir ithalat bağımlılığı gösterdiğini ilk defa ortaya koyma imkanı elde ettik. 2011 yılında Türkiye'de yapılan 100 dolarlık üretim için 43 dolarlık ara ve yatırım malı ithal edilmiştir. Yani 2011 yılı sonu itibari ile Türk sanayinin, imalatının ithalata bağımlılık oranı yüzde 43'tür. 2008 yılından itibaren bu oranının nasıl gelişim gösterdiğini incelediğimizde, 2008 yılında yüzde 41 olan oranın, 2009'da yüzde 38'e düştüğünü, 2010 yılında ise yüzde 40'a ulaştığını görmekteyiz."
Sektörler bazında ithalat bağımlılık oranları
Bakan Çağlayan, 36 sektör bazında ithalat bağımlılık oranını ayrı ayrı belirlediklerini belirterek, ithalat bağımlılık oranının gübre üretiminde yüzde 72, demir-çelik sektöründe yüzde 69, kimyasallarda yüzde 56, motorlu kara taşıtlarında yüzde 51, tekstilde yüzde 43, beyaz eşya ve tüketici elektroniğinde yüzde 40, gemi ve tekne imalatında yüzde 34, mücevherat ve değerli taş sektöründe yüzde 29, demiryolu araçlarında yüzde 27, metal eşyada yüzde 27, makinede yüzde 25, hazır giyimde yüzde 19, mobilyada yüzde 11 olduğunu bildirdi.
Çalışmada yalnızca her bir sektörün üretimde ne kadar ithal ara ve yatırım malı kullandığı tespiti ile yetinildiğini, her bir ürünün içindeki tüm parçalar dahil ne kadarlık bir ithalat yapıldığının cevabının da bulunduğunu belirten Çağlayan, bu oranları sektörler bazında tespit ettiklerini söyledi.
Çağlayan, buna göre Türkiye'de 100 dolarlık bir otomobilde 56 dolarlık ithal payına karşılık 44 dolarlık yerli payı bulunduğunu, Türkiye'de üretilen bir makinede yerli payının yüzde 70,4 olduğunu açıkladı.
Zafer Çağlayan, 100 dolarlık hazır giyimin 75 dolarının yerli olduğunu, beyaz eşya ve tüketici elektroniğinde yerli payının yüzde 55, üretilen elektrikli makinelerde yüzde 50 yerli payı bulunduğunu dile getirdi.
Bu konularda ilginizi çekebilir