Değişme sürecindeki Kuzey Kore

Kısa süre önce Kuzey Kore’yi ziyaret eden TODAİE Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seriye Sezen, DÜNYA okurları için kaleme aldığı yazı disizinde ülkenin ekonomisine, politikalarına ve insanların gündelik yaşamına ilişkin gözlemlerini paylaşıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

wsrbd.png

Kuzey Kore… Ya da resmi adıyla Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti… İkinci Dünya Savaşı ardından bölünen ülkenin kuzeyinde kurulan ve son yıllarda nükleer programı ile liderinin tutum ve tavırlarıyla konuşulan dünyaya kapalı bir ülke… Kuzey Kore, bugün 15 milyar dolarlık milli gelir, 25 milyonluk nüfusu ve 600 doların biraz üzerinde kişi başına geliri ile dünyanın en yoksul ekonomilerinden biri… 

Pekin Havaalanı. “Koryo Air”in Pyongyang seferini yapan, Rusya yapımı TU 204-100 serisi Tupolev uçağı çok kalabalık değil, boş koltuklar dikkat çekiyor. Uçağa girişte dağıtılan haftalık Pyongyang Times gazetesinin manşet haberi, Kore İşçi Partisi birinci sekreteri, Ulusal Savunma Komisyonu birinci başkanı ve Kore Halk Ordusu Başkomutanı Kim Jong Un’un balık çiftliklerine yaptığı teftişe ilişkin. Haber fotoğrafında, başkan, başında hasır şapkası, tezgâh üstündeki balıklara neşe içinde gülerek bakıyor; arkada bir sivil görevli ve ellerinde not defterleriyle subaylar. Gazetenin diğer sayısındaki manşet haber, başkanın bu kez beyaz giysiler ve yine neşe içinde, Pyongyang Biyoteknoloji Enstitüsünü teftiş ettiğini bildiriyor. Uçağın her iki tarafına yerleştirilmiş ekranlardan, kadınlardan oluşan bir orkestra önünde, genç, etek ceketten oluşan beyaz üniformalarıyla üç kadın, marş ritminde, duygu yüklü politik şarkı söylüyorlar. Sahnenin arka planında Kore İşçi Partisinin sembolü seçiliyor; bir işçi elinin tuttuğu çekiç, çiftçi elinin tuttuğu orak ve bunların ortasında entelektüel elin tuttuğu fırça. Görüntüye Kim Jong Un’un fotoğrafı girdiğinde, çoğu takım elbiseli erkeklerden oluşan seyircilerden bir alkış kopuyor. Gösterinin sonunda şarkıcılar askeri selamla seyircileri selamlıyor. Bu bandı Pyongyang’da bulunduğumuz sürede ve de dönüş uçağında tekrar tekrar izleyeceğiz. 

Pyongyang Havaalanı üzerindeyiz. Pencereden, havaalanının çevresinde ve pistin kenarlarında çalışan tarım işçileri görülüyor. Bir yanda uçaklar diğer yanda tarım işçileri. İlk başta şaşırtıcı, ama izleyen günlerde Pyongyang dışına yaptığımız yolculuklarda her toprak karesinin tarım için kullanıldığını göreceğiz. Pasaport kontrolünden geçtik. Hemen solda, kitap, dergi, rozet, yapma bebek gibi nesnelerin satıldığı, kermes standı görüntüsündeki satış alanı. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Sosyalist Anayasası, Kim Il Sung’un “bağımsızlık ve kendi kendine yeterlik” ilkelerine dayanan Juche ideolojisi üzerine bir kitap ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde Yabancı Yatırımlara İlişkin Mevzuat yan yana. Başta yabancı yatırımları düzenleyen ana kanun olmak üzere ilgili tüm mevzuatın İngilizce metinlerini içeren bu hayli hacimli son kitap 50 ABD Dolarından satışta. Alışveriş yabancı para üzerinden; ABD Doları, Euro veya Yuan. Yabancılar yerli para kullanamıyor. Bu üç döviz içinde en bol olanın Yuan olduğu anlaşılacak izleyen günlerde. Çoğu yerde Dolar ya da Euro ödemelerinin üstü Yuan olarak verilecek. 

Elektronik ekranda gelen/giden uçak seferleri olarak dört uçuş yer alıyor: 2 Pekin, 1 Şanghay ve 1 Vladivostok. Yolcuları ve bekleyenleri bilgilendirmeye yönelik bu duyurular aynı zamanda Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin (KDHC) dış dünya ile bağlantısının sınırlarını da gösteriyor. 

Yolcu beraberindeki basılı eserlerin kontrolü. Pekin Havaalanından aldığım Çin basımı İngilizce kitap sorun çıkarmıyor, ama gezimizi düzenleyen şirketin gruba dağıttığı Türkçe Kuzey Kore tanıtım broşürü dönüşte teslim edilmek üzere alınıyor. Ülke hakkında, Kuzey Kore’de basılmayan ya da ülkenin bilgisi dışında basılan kitapların girişine izin verilmiyor. 

Dışarıda Kore Uluslararası Seyahat Şirketinin otobüsü ve görevlileri. Yabancı dil bilen iki rehber, görevi yalnızca bize eşlik etmek olan bir başka görevli, bir kameraman ve bir sürücü. Turistik bir geziden daha çok resmi gezi tadında ve kameraman ile diğer üç görevlinin eşliğinde, yerel halkla nerdeyse temassız geçecek Pyongyang günlerimiz başlıyor. 

İlk izlenimler 

Havaalanından kent merkezine yolculuk. Önce yeşiller içinde kırlar, ekili alanlar, çeltik ve mısır tarlaları ile başlarında şapkalarıyla çalışan insanlar. Sonra, dörtbeş katlı, balkonlarında çiçekleriyle konutlar, sokaklarda insanlar; derken, yol kenarlarında bordür döşeyen işçiler. Bir sakin şehir görüntüsü. Merkeze yaklaştığımızda kentin silueti değişiyor; geniş bulvarlar, yaya kaldırımları ve bakımlı parklar. İnsan ve araç trafiği pek az, ama otobüs durakları görece kalabalık; beyaz-mavi üniformalarıyla, çoğu incecik genç kadınlardan oluşan trafik polisleri. Güneşten korunmak için kentin yalınlığı ile çelişkili ölçüde süslü şemsiyeleriyle yürüyen Pyongyanglı kadınlar. 3 milyon nüfuslu başkentte hiç alışık olmadığımız boşluklar ve bir ferahlık duygusu. Ferahlık duygusunu artıran yalnızca boşluklar değil. Yön levhalarının dışında levha, reklam tabelası, neonlar, korna sesi, yoğun trafik sesi, kısacası gözü, kulağı ve insanı yoran ne varsa burada barınmıyor. Yalnızca, politik mesajlı, canlı renklerden oluşan büyük duvar resimleri bu yalınlığa görsel bir tat katıyor. Açıkta yeme-içme eylemi yok; neresi lokanta, neresi kitapçı, neresi kahve dışarıdan anlamak mümkün değil. Ama giderek şehre nüfuz ettikçe, TOKİ bloklarını aratacak, 30-40 katlı, bazıları yalnızca sıvalı ve kimi bitişik nizam dev toplu konut kuşatması bu ferahlık duygusunu boğacak. Bu konutların, yıkılan, geleneksel eski evlerin yerine yapıldığı aktarılıyor.

47 katlı Uluslararası Yanggakdo Oteli, kenti ikiye bölen Taedong Nehrindeki adacıkta yerleşik. Yanggak Köprüsünden geçerek ulaşılıyor. 47. katındaki döner restoran açık havalarda kenti kuşbakışı görme olanağı veriyor. İki memurun görev yaptığı küçük bir postane; kalkınma ve devrim temalı posta kartları ve pul satılıyor. Telefon kulübeleri yok ama bürodaki üç telefondan doğrudan uluslararası görüşme yapmak çok kolay. Cep telefonları yasak değil, ancak yerel kartla görüşme yapılabiliyor. Bir kitap satış dükkânı, kozmetik ürünlerin, temel ihtiyaç maddelerinin, gingsen ve çeşitli yöresel ürünlerin satıldığı diğer dükkânlar ve çeşitli restoranlar.


Prof. Dr. Seriye Sezen Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Öğretim Üyesi'dir.

[email protected]

Bu konularda ilginizi çekebilir