Dap Yapı 160 milyon TL'ik ofis projesiyle doğduğu yere dönüyor
Yılda 1000 konut üretip tamamını satmayı hedef olarak belirleyen Dap Yapı, ilk projesini yaptığı Kağıthane'ye bu kez ofis projesi ile geri dönüyor.
Leyla İLHAN
İSTANBUL - İlk projesini Kağıthane'de Şelale Evleri adıyla hayata geçiren Dap Yapı, Kağıhane'ye dönüyor. Polisan Holding'in fabrika binasını aldıklarını söyleyen DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, şu anda hafriyatın sürdüğü projede kazıkların çıkılmaya başlandığını belirterek, "Polisan'la birlikte buraya ofis projesi düşünüyoruz. 300 ofis ile 60-70 civarı dükkan olacak. Bu da yine mimari bakımdan dünyada bir ilk olacak" yorumunu yaptı.
Projenin yatırım değerinin 160 milyon TL olduğunu aktaran Yılmaz, şu anda satış ofislerinin yapıldığını, ikinci altı aylık dönemde satışa çıkacaklarını açıkladı. Avrupa yakasında arsa geliştirme çalışmalarının devam ettiğini belirten Yılmaz, özellikle Bomonti ve Şişli, havaalanı, Kağıthane ve Sarıyer, Merter gibi merkezi lokasyonlarda arsa baktıklarını söyledi.
Satışta 4 projemiz var, Burgu Kule'nin yüzde 95'i satıldı
Dap Royal, Dap Burgu, Dap Dalgakule ve en son satışa çıkardıkları Dap Tango olmak üzere dört projelerinin satışta olduğunu belirten Ziya Yılmaz şu bilgiyi verdi: "Burgu Kule'de satışların yüzde 95'ni yaptık. Çok az dairemiz kaldı. Dalgakule'de satış oranlarımız yüzde 60-65'lerde, Royal Center'da da yine 60-65'lerdeyiz. Bu yıl Royal Center teslim edilecek."
En son satışa çıkardıkları Tango Kule'yi ise tango dansından esinlenerek yaptıklarını söyleyen Yılmaz, "Bu proje hem çağımıza uygun hem de 20-30 yıl sonra bile tasarımından söz ettirecek farklı bir konsept taşıyor. Çünkü ilk defa bir kadın ve erkek figüründen esinlenerek bir bina tasarlandı" dedi.
"Herkese proje yapar ama bu tür ve öncelik yapan projeler yapmak ise cesaret ister" diyen Yılmaz, "Biz Dap Yapı olarak bu cesareti gösteriyoruz. Farklı imzalar atıyoruz, farklı projeler yapıyoruz. Mutfakta ciddi bir tasarım ve mimar gurubu çalışıyor. Bazen bir rengi belirlemek için 20-30 günü üzerinde çalışırken, günümüzde insanlar bu zaman içinde proje yapıyorlar. Biz sadece rengini bu zamanda ortaya çıkarıyoruz. O yüzden tasarım harikası binalar ortaya çıkıyor.
Bunlarda hem hızlı bir şekilde satılıyor, hem tüketicisi ile buluşuyor hem de ülkemizin vitrinini güzelleştiriyor" yorumunu yaptı. Bu özel projelerden dolayı dünyanın birçok yerinden ortaklık teklifi aldıklarını söyleyen Yılmaz, "Proje teklifleri alıyoruz, bu projeleri bize verin biz yapalım diyenler oluyor" dedi.
Araba tekerleği gibi proje yapmak istiyor
Dalga, dans, yelken gibi farklı tasarımlara sahip projeler yapan Dap Yapı'nın projeleri yerli ve yabancı alıcılar tarafından ilgi görürken Ziya Yılmaz'ın hedefinde araba tekerleği gibi bir proje yapmak yer alıyor. Bir ara uçan apartman söylemleri ile de gündeme gelen Yılmaz, uçan apartmanı daha çok oradaki vizyonu göstermek için söylediğini belirterek, "Çünkü sürekli farklı projeler geliştiriyoruz. Teknoloji müsaade ederse bir motorla ben de havada duran bina yapmak isterim.. Belki biz bunu göremeyeceğiz ama bu da mutlaka olacaktır" diye konuştu. Araba lastiği şeklinde yuvarlak bir bina yapmayı istediğini ancak mevzuatın izin vermediğini kaydeden Yılmaz, "Bu nedenle projeyi geliştirirken mevzuatı da düşünmek zorunda kalıyoruz" dedi.
Tasarımların kaynağı kendisi
Ziya Yılmaz, hayal gücü geniş bir iş adamı. Tasarımlarıyla dikkat çeken birçok projelerinin çoğunun kaynağı kendisi. Tasarımların çıkış sürecinden de bahseden Yılmaz, projeleri hayata geçirirken esin kaynakları olduğunu belirtiyor. Yıllar önce Kağıthane'de yaptığı Şelale Evleri'nde, askerliğini yaptığı Denizli'deki Pamukkale'den esinlendiğini aktaran Yılmaz, "Aynı Pamukkale'de olduğu gibi travertenleri getirip projeye koyduk. Biz Türkiye'nin en yüksek su kapasiteli Şelalesini yaptık. İçinde mağaralar olan şelale hala çalışıyor. Bizden sonra Melih Gökçek Ankara'da yaptı. Çünkü biz sadece dört duvar değil aynı zamanda bir tabloyı işler gibi sanat eseri gibi projeleri yapıyoruz" dedi.
Space Center projesini geliştirirken ise uzay gemilerinden etkilendiklerini aktaran Yılmaz, "Uzay merkezi tarzından yine farklı mimari bir yapı olsun istedik. Standart dikdörtgen binaların dışında olsun istiyoruz" dedi.
"Dap Dragos Royal Towers'ta Dubai'ye gittiğimde oradaki yelken otelinden esinlendim. Öyle geliştirdim. DAP Royal Center'da ise yelken konseptini daha da geliştirdik. Burgu Kule'yi ise Dubaililer İstanbul 4. Levent'te burgu kule yapacaktı, sonra Dubaililer yapamadı biz yapalım kararıyla başladık. Dap Dalga Kule'de ise mimari grup birlikte otururken ekranda gördüğümüz görüntüden etkilendik ve su dalgasını cepheye koyduk" dedi.
Adaları gören bölgeleri tercih ediyoruz
İstanbul'da özellikle boğaz bölgesi ve Adalar gören bölgelerin İstanbul'un en iyi lokasyonu olduğunu anlatan Ziya Yılmaz, "Boğaz bölgesinde bu projeleri hayata geçirecek alan yok. Ancak Maltepe bunun için uygun bölge. Türkiye'nin neredeyse en büyük sahil bandına sahip. Maltepe Belediyesi de bölgede güzel çalışmalar yapıyor. Bölgede yeni marinalar yapılıyor" dedi.
Bunların projelerin değerlerini daha da artıracağını aktaran Yılmaz, projeler bittiğinde en düşük projede bile yüzde 40'lık fark oluşmasını beklediklerini söyledi. Projelerimiz çok maliyetli olduğu için her yerde geliştirmiyoruz. Bu nedenle yapılan yerlerin bu projeleri kaldırması lazım. Ayrıca problemsiz arazilere giriyoruz" diye konuştu.
Prestij bölgeleri olmalı
Bahçeli ev trendinin de önem kazanacağını kaydeden Yılmaz, "Alçak ve çok katlı binalar da şehirde olacak. Ancak Zincirlikuyu-Levent Bölgesi prestij bölgesi; orada yüksek katlı olması gerekiyor. Kadıköy, Maltepe E-5 hattı; orası da ileride yüksek katlı olup prestij bölgesi olması gerektiğine inanıyorum. Basın Ekspres Caddesi'nden başlayıp Mecidiyeköy'e kadar olan otoban hattının da aynı kapsamda olmasını gerektiğini düşünüyorum" açıklamasını yaptı. İnsanların artık ısıtma, aydınlatma gibi maliyetleri düşünerek ihtiyaçlarına göre ev almaya başladığını işaret eden Yılmaz, "Artık aileler eskiler gibi iç içe de yaşamıyor. Dışarıda geçen vakit artıyor. Bu nedenle daireler küçülüyor" dedi.
Yüzde 65 oranında kazandırdık
Projelerinde ortalama metrekare fiyatların 4 bin TL ile 8 bin TL arasında değiştiğini anlatan Yılmaz, satışa çıktıkları andan itibaren bazı projelerde3-4 aylık bir kampanyada yüzde 65'e varan oranda daire alanların kazanç sağladığını söyledi. Yılmaz, bazı projelerde ise bu oranın yüzde 20-30 gibi değişik oranlarda olduğunu söyledi.
1000 üretip 1000 satacağız
Hedeflerinin yılda 1000 konut üretip, 1000 konutu satmak olduğunu kaydeden Yılmaz, bir başka hedeflerinin ise ülke vitrinini daha da güzelleştirecek, çağın biraz ilerisinde giden projeler yapmak olduğunu dile getirdi. Sektörde bu yılın ilk döneminde kısmen durgunluk olsa da firma olarak satışlarının geçen yılla ayını hatta biraz üstünde seyrettiğini dile getiren Yılmaz, "İkinci yarı iyi olabilir. Çünkü yabancıya mülk satışı, 2B, kentsel dönüşüm derken daha hareketli bir yıl olacak" dedi. Firma olarak kendilerinin da yabancıları satışı düşünerek Dubai'de satış ofisi açmayı planladıklarını söyledi.
Projelerimizin yüzde 27'sini Anadolu'ya ve yabancıya satıyoruz
Projelerinin yüzde 27'sini Anadolu ve yabancıya sattıklarını aktaran Ziya Yılmaz şöyle konuştu: "Bu ciddi bir oran. Çünkü Arapların hoşuna gidecek projeler yapıyoruz. Mütekabiliyet yasasından sonra Ortadoğu coğrafyasından ciddi bir talep görebiliriz." Özelikle mümkün oldukça merkezi lokasyonlarda arsa geliştirdiklerini anlatan Yılmaz, "Merkezin dışına çıkmamaya çalışıyoruz. Merkezde olunca yurtdışından gelen yatırımcılar da mümkün olduğu kadar merkezi lokasyonlarda yatırım yapmak istiyor. Özellikle daire konseptlerini de geniş tutuyoruz. Böylece isteyen daire içini yapıyoruz, ya da bir katı birleştirip komple bir daire yapabiliyoruz. Tünel kalıp yapmadığımız için projeler de değişim yapılabiliyor" dedi.
"Böylece ülke vatandaşının zevkine uygun daire yapabiliyoruz" diyen Yılmaz, "En son geliştirdiğimiz projelerde mümkün oldukça küçük daireler istiyorlar. Bu nedenle küçük ölçekli ve otel konseptli çalıştık" dedi. Yabancıların özellikle kısa süreli kalacaklarını düşünerek küçük dairelere daha fazla ilgi gelmesini beklediklerini kaydetti.
Mühendis değilim ama vizyoner projeler başarıyı getirdi
Babasının taş ocağı işletmeciliği yaptığını anlatan Ziya Yılmaz, ilk en en büyük projesinin Şelale Evleri olduğunu belirterek müteahhit oluşunu ve başarılı olmasını ise şöyle anlattı: "Tabzonluyum biraz da genlerden gelen bir şey olmalı. İnşaat mühendisi ve mimar değilim ancak vizyoner projeler yapabilmek bir iş adamı olmak ve işimi iyi yapmaya çalışıyorum. Birde insan sevdiği işi yapınca başarılı oluyor. Doğru zamanda hep doğru yerde oldum. İyi ekiplerle çalışmaya çalışıyorum. Yıllardan beri aynı ekiple çalışıyorum. Ortalama çalışma süresi bizde 8 yıldır."