Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu kuruldu
Platform, çocuk sorunlarına dikkati çekmek, güçbirliği oluşturmak, devlet kurumlarına ulaşarak hazırlanan projeleri ve çözüm önerilerini hayata geçirmeyi hedefliyor
İSTANBUL - Çeşitli dernek ve vakıflar, çocukların sorunlarına dikkati çekmek, güçbirliği oluşturmak, devlet kurumlarına ulaşarak hazırlanan projeleri ve çözüm önerilerini hayata geçirmek amacıyla Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu kurdu.
Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu Başkanı Figen Özbek, tanıtım toplantısında, platformun Türkiye'deki en önemli konunun çocuk olduğunu düşünerek kurulduğunu ve üye kuruluşların çocuğun yüksek yararını korumayı amaçladığını söyledi.
Özbek, platforma katılan her kuruluşun çalışmalar yaparak toplumu bilinçlendirmeyi hedeflediğini ve buna büyük ölçüde ulaştığını belirtti.
Çocukların cezaevinde bulunması, yoksul olması, eğitim hakkından mahrum kalması, çalışması gibi sorunlar yaşadığına değinen Özbek, bu problemlerin, kuruluşların tek başına üstesinden gelebileceği bir boyutta olmadığını ortaya koyduğunu kaydetti.
"Toplumun bu konulardaki duyarlılığı kısa süreli ve münferit olaylarla sınırlı"
Özbek, bu sebeple bir araya gelip bunları çözmek için karar aldıklarını ifade ederek, toplumun bu konulardaki duyarlılığının kısa süreli ve münferit olaylarla sınırlı kaldığını ve çocukların birçok alanda hala travmalar yaşadığını vurguladı.
Türkiye'de suç işlemiş çocukların cezaevleri yerine ıslah evlerinde tutulması gerektiğini dile getiren Özbek, şöyle devam etti:
"Bir 'Çocuk Bakanlığı' kurulmasını istiyoruz, alternatif eğitim kurumları kurarak çocukların yetenek ve yaratıcılıklarını arttırmayı ve onların haklarını korumayı öğretmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla şimdilik 14 kuruluşla oluşturduğumuz bu platform, en önemli gördüğümüz konularda gruplar oluşturmuştur. Türkiye'de çocuk olmak zor. Hele hele yoksul ve kimsesiz olmak daha zor. Ancak yoksul ve kimsesiz olmayan çocuklarımızın da haklarının korunması bilinciyle bu işe başladık. Bu sebeple ailelerin bilinçlendirilmesi yanında bu konudaki yoksunluğun giderilmesi, toplumun düşük farkındalığının artırılması için çalışacağız. Hedefimizi gerçekleştirmek için devlet kurumlarımızın da desteğini ve iş birliğini talep edeceğiz."
"Kız çocuklarımıza toplumsal bir tecavüz uygulanmaktadır"
Platformun Hukuk Komitesi Başkanı Prof. Dr. Bahadır Erdem, korunması gereken hakların en başında çocuk haklarının geldiğini, çocuklarını koruyamayan, mutlu edemeyen bir toplumun ve devletin geleceği olamayacağını söyledi.
Erdem, adli ve idari her kurumun aldığı her kararın mutlaka Birleşmiş Milletler Çocuk Sözleşmesi'nin temel prensibi olan çocuğun üstün yararını korumaya uygun olması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Aslında Türkiye hemen hemen uluslararası mevzuatın tümüne taraftır. Hem de ulusal mevzuat bakımından özellikle Avrupa Birliği'ne uyum paketinden dolayı batılı olarak belirttiğimiz ülkelerin mevzuatından çok farklı değildir. Ancak önemli olan hukuk bakımından mevzuata sahip olmak kadar bu mevzuatın uygulanmasını sağlamaktır. Biz eğer hukuk uygulamasını ve toplum olarak çocuklarımızı koruma kültürünü geliştiremezsek bu konuda bir adım ilerleyemeyiz."
Çocuk evliliklerine "evlilik" denmesine değinen Erdem, "16 yaştan altını, siz evlilik yaptı olarak kabul edemezsiniz. Ama bizim ailelerimiz bunu dini nikah yoluyla yapıyor. Bunu engellemenin tek yolu, çocuklarını bazen kendi yaşıtlarıyla, bazen de kendilerinden büyüklerle birlikteliğe zorlayan anne babalara çok ağır cezai yükümlülükler getirmektir. Türk Ceza Kanunu'nda aslında vardır ama uygulamada yoktur" diye konuştu.
Erdem, bu konuda, dini nikah kıyan görevlilerinin de çok ağır, vahim, ahlaki, dini, hukuki sorumluluğu olduğunu, durumu devlete ihbar etmeleri gerektiğini dile getirerek, Türk Ceza Kanunu'nda bu durumun suç olarak belirtilmesiyle bu olayların önünü kesebileceklerini söyledi.
Bahadır Erdem, "Bunu yapmadığımız müddetçe ben bunu ailenin, okuldaki görevlilerin, dini görevlilerin ve toplumun bu çocuklara toplumsal tecavüzü olarak görüyorum. 'Çocuk gelin' lafları bu olayı basitleştirmek için söylenen bir laftır. Bu kız çocuklarımıza gerçekten toplumsal bir tecavüz uygulanmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.