Ciro düşerken kar nasıl artar?
Salim ÇAM (MBA, MSc) / PROGROUP Uluslararası Danışmanlık Genel Müdürü
Günümüz ekonomisinde işletmelerin büyüklükleri genelde yaptıkları ciro ile ölçülmektedir. Fakat bu cirosal büyüklük işletmenin cebine girip, işletmenin kasasında kalan para olmadığı gibi, işletmenin karlı olduğunun bir göstergesi de değildir. Asıl önemli olan, bu cirolardan maliyetler çıkarıldıktan sonra kalan tutardır. Bu da işletmenin büyüklüğünde ciro kadar önemli bir etkendir.
İstanbul Sanayi Odası'nın her yıl gerçekleştirdiği Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmasının 2010 yılı sonuçları geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Yine her yıl olduğu gibi bu yıl da çarpıcı sonuçlar söz konusu. Geçen yılki araştırma sonuçlarına göre, yaklaşık 279 milyar 902 milyon TL'ye denk olan ilk 500 şirketin 2008 yılı toplam cirosu, 2009 yılında yaklaşık 244 milyar 735 milyon TL seviyelerine gerilemiş görünmektedir. Yani toplam ciro'da yaklaşık %12.5'lik nominal bir küçülme söz konusudur ki; özellikle 2009 krizi itibari ile bu küçülmenin normal olduğu düşünülebilir. Fakat şirketlerin kar oranlarına bakıldığı zaman olayın pekte öyle olmadığı ortaya çıkıyor.
İlk 500 şirketin 2008 yılı toplam karı yaklaşık 11 milyar TL seviyesindeyken, 2009 yılında toplam karın 13 milyar 500 milyon seviyelerine ulaştığını görmekteyiz. Yani şirketlerin cirosu nominal %12,5'lik düşüş göstermişken toplam karları %22 oranında bir artış göstermiştir. Cirodaki ciddi düşüşe rağmen kar oranındaki bu artış, şirketlerin pazar paylarını arttırmaktansa, kar odaklı stratejiler izleyerek, içerideki maliyet unsurlarının gözden geçirilip, birim maliyetlerin düşürülmesi ile mümkün olmuştur. Daha basit anlamda şirketler, satış miktarını arttırmadan, satılan malın maliyetini ve faaliyet giderlerini azaltmışlardır.
İsterseniz bu satılan malın maliyeti kavramını biraz açalım. Bir mamulün toplam maliyetini oluşturan 3 temel maliyet türü vardır. Bunlar;
·İlk madde ve malzeme maliyeti (Hammadde)
·Direk işçilik maliyeti
·Genel üretim giderleri
Toplam maliyetin yaklaşık %70'ini oluşturan ilk madde ve malzeme (hammadde) maliyeti, toplam maliyet üzerinde en fazla paya sahip olan maliyet türüdür. Toplam maliyet üzerinde direk işçilik maliyetlerinin payı yaklaşık %10, genel üretim giderlerinin payı yaklaşık %20'dir.
Peki ama ciro düşerken kar nasıl artar ? 2009 yılı maliyet enflasyonunun olmamasında, toplam maliyet üzerinde yaklaşık %70 paya sahip olan hammadde fiyatlarının sabit kalmasının veya düşmesinin ciddi anlamda etkisi olmuştur. Yani emtia fiyatları artmamış hatta kısmen düşmüştür. Bu da üretilen malın maliyetlerinde düşüşe yol açmıştır. Ayrıca şirketlerde " mal satın alırken kazanılır" felsefesinin oluşması da maliyet tasarrufunun oluşmasında önemli bir etken olmuştur.
Diğer genel üretim giderleri ise endirekt işçilik ve endirekt malzemelerden oluşmaktadır. Bu kalemlerde de ciddi tasarruflara gidildiği görülmektedir.
Şirketlerdeki bir diğer maliyet grubu faaliyet giderleridir. Bu grup maliyetler, Ar-Ge, pazarlama-satış, dağıtım ve genel yönetim giderlerinden oluşmaktadır. Bu gider kalemlerindeki düşüşler karlılıkta artış oluşturur.
Son iki yıldır listenin zirvesinde yer alan Tüpraş'ın 2008 yılı cirosu 28 milyar 225 milyon TL civarı iken, 2009 yılında cirosunun yaklaşık 18 milyar 215 milyon TL olduğu görülmektedir. Cirosundaki yaklaşık %35'lik küçülmeye rağmen, karını yaklaşık %50 oranında arttırmayı başarabilmiştir. Buradan hareketle şirketin kar odaklı olup, düşük maliyet stratejisi izlediğini öngörmek mümkündür.
2010 yılının son aylarına geldiğimiz şu günlerde krizin etkilerini büyük oranda yitirdiği söylenebilir. Şirketlerin de 2010 yılı bütçelerini oluştururken bu kriterleri göz önünde bulundurmaları, krizin öğretmiş oldukları bakımından önem arz etmektedir. 2011 yılı bütçelerimizi yaparken de bu öğretileri devam ettirmeli ve yeni dönem bütçelerimizi yapma konusunda geç kalmamalıyız.
Not: Toplam satış hasılatı ve toplam dönem karı/zararı hesaplanırken, satış hasılatlarını ve dönem kar/zararlarını açıklamayan şirketler dikkate alınmamıştır.