Çin'in revalüasyon yapması yanlıştır

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Atılım MURAT

Yuan'ın değerinin artırılması, tarihin en güçlü 'ortak' argümanlarından birisi olarak göze çarpıyor. 1995'te finans dünyası, bugüne benzer şekilde, Malezya Ringgit'i gibi Asya paralarının değerinin artırılması gerektiğini savunuyordu. Büyük fonlar, buna göre pozisyonlar almışlardı. İki yıl sonra Asya Krizi yaşandı, Ringgit gibi paralar çöktüler. Öncelikle, Yuan'ın azar azar değerinin artırılması, Çin'de yükselmeye başlayan enflasyonu ve ABD'den gelen politik baskıyı azaltmaz. Küçük oranlı revalüasyonlar, sıcak paranın Çin'e akmaya devam etmesine ve enflasyonist baskıların artmasına neden olur. Tam bir kumarhaneye dönen emlak piyasasında devasa bir balon oluştu. Bitmek bilmeyen revalüasyon beklentisi, bu balonunun oluşmasındaki en önemli faktörlerden birisidir. Bu beklenti, spekülatif paranın Çin'e akmasına neden oluyor. Sıcak para, aşırı likiditeye ve spekülasyona yol açıp, gayrimenkul balonunu iyice büyütüyor. Çıkar gruplarının, faiz artırımlarına karşı çıkıp, revalüasyona destek vermelerinin nedeni de bu. Bu gruplar, faiz artırımlarının daha fazla sıcak parayı çekeceğini savunuyorlar. Oysa spekülatif para faiz için değil; Yuan'ın değerleneceği beklentisi ve varlık balonu için Çin'e geliyor. Faiz artışları desteklenmiyor, çünkü faizler artırılırsa gayrimenkul fiyatlarındaki yükseliş beklentisi de azalacak. Bu konuda yorum yapanları izlerseniz, faiz artırımlarını değil, sadece revalüasyonu ve kur politikasının yanlışlığını konuştuklarını görürsünüz. Çin'in kur politikası, küresel ekonomide bazı dengesizliklere yol açmış olabilir. Ancak 2000'li yılların başlarından itibaren bakarsanız; Çin'in hızla sanayileşmesi, artan ham madde talebi, gelişmekte olan ülkelere büyük avantajlar sağlamıştır. Brezilya, Rusya, Avustralya, Kanada gibi, Çin'e ham madde satan ülkeler zenginleşmişlerdir. Çin, gelişen ekonomilere yönelik bakış açısını da değiştirmiştir. Özellikle 2003-2007 döneminde, portföy yatırımları ve doğrudan yatırımlar kanalları ile Türkiye de fayda sağlamıştır. Revalüasyon, diğer ülkelere ihracat avantajı kazandırabilir, ancak Çin ekonomisi hızlı bir yavaşlama sürecine de girebilir. ABD ve AB ekonomilerinin önümüzdeki yıllarda gösterecekleri performans belirsiz iken, ABD'nin istediği yüzde 30-50'lik revalüasyon, 'lokomotif' olarak görülen Çin ekonomisini paramparça eder. Çin, pazartesi günü Yuan'ın yüzde 0.43 değerlenmesine izin verdi. Zaten Yuan, günlük olarak en fazla yüzde 0.5 değerlenebiliyor. Hafta sonu yapılacak G-20 toplantısına kadar, yüzde 0.3-0.5'lik günlük yükselişlere müsaade edebilirler. Toplam revalüasyon yüzde 2 civarında olabilir. Fakat Çin'in atacağı bu küçük adımlar etkili olmaz. Küçük revalüasyonlar, yeni bir finansal çoşkunluğa neden olarak, mevcut sorunları genişletir. Spekülatörler yeni beklentiler içerisine girerlerken, emlak fiyatları artmaya devam eder. Gayrimenkul fiyatlarında görülen yüzde 10'luk aylık artışlar, yüzde 3'ün üzerine fırlayan enflasyonu daha da artırabilir. Emlak balonu patlamadan önceki yumuşak inişi, sadece faiz artırımları sağlayabilir. Faiz artırımları enflasyonist beklentileri de törpüler.  

Yuan'ın değerinin artırılmasını 'kolay kazanç' olarak gören yorumcular yanılıyorlar. Piyasada kolay kazanç yoktur. Her şeyin bir bedeli vardır. Kısa dönemde piyasalarda yükselişler yaşanabilir, ancak iki sene sonra ödenecek bedel ağır olabilir. Çin, para biriminin değerini değil, faizleri artırmalıdır.  

Bu konularda ilginizi çekebilir