CHP lideri Özgür Özel'den MASAK raporlarına ilişkin açıklama
CHP’nin TBMM Grup Toplantısı, Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunan CHP lideri Özgür Özel’in hedefinde MASAK raporları vardı.

CHP lideri Özgür Özel, tam kadro İstanbul'da olduklarını belirterek, “Milyonlar tepkisini gösteriyor. Meydanlarda toplanıyoruz ama miting yapmıyoruz. Birkaç gizli tanık bulup yalancı şahitliklerle Ekrem Başkana yaptıkları karalamayla, esas olarak seçilemedikleri bir belediyeye bir kayyum atamak suretiyle çökmeye niyetlendiler” ifadelerini kullandı.
MASAK raporları üzerinden Bakan Şimşek'e tepki
Özel, açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi.
"'MASAK'ta rapor var' MASAK raporunda bütün para hareketleri saptanmış. MASAK raporu ne zaman talep edilmiş? 3 Mart MASAK'ta görevlendirilme, 10 Mart'ta yapılmış. Rapor 17 Mart'ta gelmiş. Yani 19 Mart darbesinden iki gün önce. MASAK raporunda, başkanının imzası var mı? Mali Suçları Araştırma. Yok. Başkan Yardımcıları? Yok. Dört tane uzman yardımcısı, ayrı ayrı dört raporda. Birinde bile uzman imzası yok. Savcının bütün suçları dayandırmak için beklediği belgeye imza attıracak bir tane uzman bulamamışlar.
Rapora, uzman yardımcısı, 'Her ne kadar bu rapor, başkanlığımızca düzenlense de erişim sağlanan veriler haliyle yer aldığından, veri sahibi kurumlarca yanlış girişler söz konusu olabileceğine dikkat edilmelidir. Her ne kadar erişim sağlanan veriler, tüm yılları kapsasa da bazılarının atlanmış olabileceği düşünülmelidir. Kesin ve doğru sonuçlara ulaşabilmek için gerekli bilgiler asıl veri kaynağına başvurularak elde edilebilmektedir' yani özeti, 'ben bir suç bulamadım. Bir de sen bak' demiş.
Savcı, MASAK raporundan suç bulmuş. Bir örnek söyleyeceğim. Tamamı bundan ibaret. Ekrem İmamoğlu, 2019'da belediye başkanı seçilir. Seçildikten birkaç ay sonra bir arsa satın alır. MASAK raporunda tapu kayıtlarıyla, banka kayıtları karşılaştırılır. MASAK raporuna göre tapu kaydının yani ödenmesi gereken paranın yüzde 1-2'si gibi bir paranın ödendiği, yani arsanın çok ucuza Ekrem İmamoğlu'na verildiği, bunun da daha çiçeği burnunda belediye başkanının birisinden çok ucuza arsa aldığına göre bunun rüşvet olduğu değerlendirilmiş. Savcı, Ekrem Bey'e soruyor. 'MASAK raporuna göre bu arsayı almışsın. Tapusu burada. Ödediğin para da burada. Çok daha azı. Nerede paranın arasındaki' Ekrem Bey diyor ki 'Olur mu? Ben bunu parayla da almadım. Banka kredisi ile aldım' diyor. Yolluyor avukatları, geliyor tapu doğru, az ödediği para doğru. Az ödediği para kendi hesabından, oturduğu yerden kapora yollamış. Ana parayı kredi çekmiş ve resmi hesabından yollamış. 'Öyle mi? Demek ki kaporayı ana para saymışlar, bunu geçelim' diyor savcı soruşturma sırasında. İşte size MASAK raporu.
Mehmet Şimşek, sen bu darbe girişiminin dışında değilsin. O MASAK, Mehmet Şimşek'e bağlıdır, yönettiği kurumdur. Bu rezalete kurumunu alet etmiştir.
Kent Uzlaşısı
Terör suçlamasında üzerine basa basa söyledikleri bir şey var. Diyorlar ki 'CHP, DEM Parti'yle kent uzlaşısı yaptı'. Önce şunu söyleyelim, 'kent uzlaşısı' bizim değil DEM Parti'nin bir tanımlamasıdır. Reddettiğim için değil, doğrusunu herkes bilsin diye söylüyorum. Biz ittifak yapmak için bütün partilere gittik, baktık, hatta sonra şöyle dedik, 'Partilerle siyasi ittifak yapamadık ama milletimizle sandıkta ittifak yapacağız'. Bu süreçte DEM Parti de kendi adaylarını belirlerken şöyle bir yaklaşımda bulundu. 'Seçimleri kazanacağımız yerlerde aday çıkaracağız.
'Türkiye ittifakı, İstanbul ittifakı, Şişli ittifakı'. Yani sadece Kürtlerin değil, hep söylüyoruz ya Kürt demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, sosyal demokratların bir araya gelmesiyle biz İstanbul ittifakını, Türkiye ittifakını oluşturmuşuz. İstanbul'da resmi yazım var, ilçe başkanlarına yollamışım. Soruşturma dosyalarına mutlaka konmalı, mutlaka mahkemelere gösterilmeli
'Kent uzlaşısı formülü ile batı il ve ilçelerindeki Kürtlerin belediyeleri kazanamasalar da uzlaşılacak ve desteklenecek aday karşılığında belediye meclisinde belli sayıda kota elde edilmesi sonucunda belediye meclislerinde söz sahibi olmalarının, yerel yönetimlerde yer almalarının, siyasi bir denge olmalarının amaçlandığı anlaşılmıştır'. Ben bu cümleyi kent uzlaşısını ya da İstanbul ittifakını suçlamak, kriminalize etmek, hapsetmek için değil, takdir etmek için yazarım. Suçtur bu, 'Oyu bana verirsen seçmensin, ona verirsen teröristsin' diyor.
Bütün gençleri provokasyonlara karşı uyarıyorum
Kim diyorsa 'Taksim'e gidelim', orayı bölmek için söylüyor, onun için söyletiyorlar, o fikri aşılıyorlar. Bugün Taksim'e gitmek için kemerlere doğru 3-5 bin kişinin gitmesi, oradan püskürtülüp gelmesi, o bahaneyle bütün meydana gaz sıkılması, suçsuz yere, boşu boşuna can yanması doğru bir strateji değil. Ama buradan söz veriyoruz. Şimdi Saraçhane'yi, İstanbul'un iradesini savunacağız. Nasıl sokakları ve meydanları bütün yasaklara rağmen geri aldıysak o gün gelecek Taksim'i de yüz binler, milyonlar hep birlikte geri alacak. Dün akşam televizyon ekranlarına, sosyal medyaya yansıyan 3-5 kişinin hangi ruh haliyle, hangi saçmalıkla, hangi terbiyeyle yaptıkları belli olmaksızın ağızlarından çıkan bir küfrün, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın annesine yöneldiğini büyük bir üzüntüyle gördüm. Attığım tweeti aynen gözünüzün içine baka baka söylüyorum. Tayyip Erdoğan'ın ölmüş annesine edilmiş küfrü kendi anneme edilmiş sayıyorum. Bizim işimiz temiz bir dilledir. Bizim işimiz hakaretle küfürle değildir. Tayyip Erdoğan'ın rahmetli anneciğine küfreden de oraya buraya küfür yazan da ya da suçsuz polise suçsuz yere saldıran da emin olun ne Taksim'in ne Saraçhane'nin ne Türkiye'nin dostu değildir. Bütün gençleri provokasyonlara karşı uyarıyorum."
Akşam Saraçhane'de, Saraçhane'ye veda etmeye, Ekrem Başkan'ın emanetini yine İstanbul'un bir seçilmişine emanet etmeye, kayyuma karşı verilen bu büyük mücadelenin son akşamında dünya tarihine geçmek üzere tüm İstanbulluları Saraçhane'ye bekliyoruz."