Çağrıya tehditle cevap verilmesini kabul etmiyoruz

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, demokratik dille yaptıkları çağrıya tehditle cevap verilmesini kabul etmediğini, kurultay için imza toplamaya başlayacaklarını belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasındaki kurultay tartışması devam ediyor. 

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz,  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun,  parti ilkelerine, kurullarının çalışma ilkelerine ve demokrasi geleneğine aykırı olarak cumhurbaşkanı adayı belirlediğini savundu. Yılmaz, aday belirleme sürecinin antidemokratik olduğunu ifade etti. 

Kılıçdaroğlu'nun, "Ben risk aldım, bedelini öderim" dediğine işaret eden Yılmaz, kendilerinin de bunu hatırlattıklarını dile getirdi. Yılmaz, "risk aldım" demenin siyaset dilindeki yerinin, "istifa ederim" ya da "kurultaya giderim, güven oyu alırım" olduğunu kaydederek, Kılıçdaroğlu'nun, sadece Türkiye, CHP'de değil, dünyada olan demokrasi geleneğini görmezden geldiğini belirtti.

"Gerçeğe aykırı şekilde suçlamak"

Yılmaz, Kılıçdaroğlu'nun "Aleyhe çalıştılar, hiç çalışmadılar" yönündeki açıklamalarını da değerlendirdi. Yılmaz, 60 milletvekilinin, resmi yazıyla Torba Yasa Tasarısı görüşmeleri nedeniyle Meclis'te görevlendirildiğini, Meclis'teki yasama faaliyetlerine destek verdikleri için bölgelere gidemediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı adayını benimsemeseler de bayram tatilinde gittiği ilçelerde, çalışmalara katkı vermeye çalıştığını anlatan Yılmaz, Kılıçdaroğlu'nun, gerçeğe aykırı şekilde kendilerini suçlamasının doğru bir yaklaşım olmadığını belirtti.

Yılmaz, aleyhte bir çabalarının, sözlerinin olmadığını, boykot talep etmediklerini dile getirerek, "Yapsaydık bunu açıkça yapardık" dedi.

"Genel Başkan'dan daha eskiyim"

Kılıçdaroğlu'nun, demokratik teamülleri, yasaları hiçe sayarak, "Gücünüz yetiyorsa kurultayı toplarsınız" sözlerinin, parti tabanına, kurultay delegelerine güvensizliğin ifadesi olduğunu savunan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

 "Genel Başkan, yerel seçim ve cumhurbaşkanı seçimi sonrasında küçük kurultay bile toplayıp, değerlendirme yapmadı. Kurultay delegelerinden güven oylaması isteyecek durumda olmaması anlamlıdır. Kendisine olan özgüvenin eksikliği olarak görüyorum. Milletvekillerini, partiye getirdiğinden pişman olduğunu söylüyor. Ben partide, Genel Başkan'dan daha eskiyim, 1988'de geldim. Resmi ön seçimle buraya geldim. Toplumdaki yerleri, ağırlıkları nedeniyle milletvekillerimizi bu partiye davet edip, geldiklerinde de Genel Merkez'in her kararına biat içinde olmalarını beklemek doğru değildir. Milletvekillerimizin özgür iradeleriyle, hem TBMM hem partide, parti ilkelerine uygun olarak görüşlerini açıkça ifade etmeleri, kurultay çağrısı yapmaları, genel başkanın sorumluluğu hatırlatmaları ne zamandan beri disiplin sürecini gerektiriyor? Demokratik dille yaptığımız çağrıya böyle tehditle cevap verilmesini kabul etmiyorum?"

"İşlevsizleştirildi"

Yılmaz, "Eleştirilerini parti içinde yapsalardı" denildiğine işaret ederek, cumhurbaşkanı seçimi öncesinde milletvekillerinin, PM'nin, il başkanlarının görüşü alınmadığını, kapalı grup toplantılarının yapılmadığını, özel görüşmelerindeki uyarı ve önerilerin dikkate alınmadığını öne sürdü.

CHP'de parti içi kurulların işlevsizleştirildiğini, görüşlerinin dile getirildiği yerler olmaktan uzaklaştığını savunan Yılmaz, milletvekillerinin sözlerinin söyleyebileceği neredeyse hiçbir kurulun kalmadığını söyledi.

 "Diktatöryel yaklaşım"

Yılmaz, açıklamalarında kurultay delegelerini göreve çağırdıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Bize başka yol bırakılmamıştır. Eleştirilere açık olduğunu iddia eden Genel Başkan'ın, aslında diktatöryel yaklaşım sergilediğini, eleştirilere hoşgörüsüz davranan bir kişi olduğunu CHP ve kamuoyu görüyor. AKP'ye karşı her türlü mücadeleyi veren insanlar olarak, 'AKP'nin işini kolaylaştırıyorlar' gibi suçlamayı da kabul etmiyoruz. AKP ile mücadele edebilmek için CHP ilkelerine ve parti içi demokrasiye bağlılığın, duygusal bağın ortadan kaldırılmaması gerekir. AKP'ye karşı yeterince mücadele edemeyen, projelerle mücadele edemeyen, tarihi fırsatları kaçıran Genel Başkan ve onun bu anlayışıdır."

CHP'li Yılmaz, kurultay delege sayısının da iddia edildiği gibi 686 olmadığını savunarak, kurultay için  623 imza gerektiğini belirtti. İmza için her türlü çabayı göstereceklerini dile getiren Yılmaz, imza toplamaya başlayacaklarını bildirdi.

Yılmaz, Kılıçdaroğlu'ndan, haksız yere ve demokratik teamülleri yok sayarak kendilerini suçlamasını beklemediklerini vurguladı. Yılmaz, "En azından, seçim yenilgisi var, kurultaydan güvenoyu alacağım" yönünde bir çabası olmasını beklediklerini ifade ederek, "Bu yapılmadıysa kabulümüz. Biz de tek tek delegelerle görüşürüz" dedi.

"Polemiğe girmem"

CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan da Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına ilişkin değerlendirme yapmak, polemiğe girmek istemediğini söyledi.

 "Eşi, benzeri yok"

CHP İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ise Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun bugün bazı gazetelere, kendilerine yönelik yaptığı açıklamaları hatırlattı.

Bu açıklamaları CHP'nin tarihinde "eşi, benzeri olmayan açıklamalar" olarak niteleyen Serter, "CHP'nin tarihinde birçok kez milletvekilleri tarafından genel başkana istifa çağrıları yapılmıştır ama hiçbir genel başkan milletvekillerini basın önünde suçlamamış, parti içi demokrasinin doğal sonucu olarak kabul etmiştir" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun, "Onları ben milletvekili yaptım" açıklamalarına tepki gösteren Serter, şöyle devam etti:

"Genel Başkan, milletvekili yaptığı isimlerin, kendi hükümlerine kayıtsız şartsız uymalarına yönelik bir anlayışı yansıtmıştır. Sürekli demokrasi söylemleriyle yola çıkan, 'yeni CHP' diyen bir Genel Başkan'ın parti içinde açık bir seçim başarısızlığından sonra, kurultay çağrısı yapan milletvekillerini tehdit etmesi, tarihte bir ilk olmuştur. Sayın Genel Başkan aday belirlerken risk aldığını açıklamıştır, risk alan bir kişi sorumluluğu da almak durumundadır. Bunun gereği bu demokratik taleplere kulak vermek, bu başarısızlığın üstüne örtü örtmemektir."

"İhsanoğlu'na oy istememiz ne kadar inandırıcı olurdu"

Alanlarda çalışmadıklarına yönelik eleştirileri de hatırlatan Serter, adaya imza vermeyen milletvekillerinin Genel Kurul'da görevlendirildiklerini bildirdi. 

Serter, "Varsayalım ki görevlendirilmedik ama bizim imza vermeyen milletvekilleri olarak oy istememiz ne kadar inandırıcı olurdu. Bize iki yüzlü bakarlar mıydı bakmazlar mıydı? Biz sustuk, aleyhte bir tek söz etmedik, hiçbir vatandaşa da telkinde bulunmadık" diye konuştu.

Alınan oyun, 14 partinin aldığı oyun 9 puan altında kaldığını hatırlatan Serter, bu duruma sessiz kalmalarının ise CHP'nin tarihini, kendilerini inkar etmeleri anlamına geleceğini söyledi.

Serter, şunları kaydetti:

"Genel Başkan'ın bu sonucun yükünü, seçmene veya milletvekillerine atarak bu sorumluluktan kurtulması mümkün olmayacaktır. Çağrımızla ilgili çok fazla destek alıyoruz, tabanımız çok memnun. Arzu edilen Genel Başkan'ın kendi çağrısıyla bir kurultay toplanmasıydı ancak bu olmayacak gibi görünüyor. Delegelerin bu konuda harekete geçeceğine inanıyorum, bu konudaki çabamız sürecek."

Denizli Milletvekili Adnan Keskin de konuyla ilgili görüşlerini yapılacak ilk Parti Meclisi toplantısında dile getireceğini bildirdi. 

Serter ve bir grup milletvekili dün TBMM'de düzenledikleri toplantıyla, Kılıçdaroğlu'na "makamdan çekilme ve kurultay" çağrısı yapmıştı.

Bu konularda ilginizi çekebilir