Büyüme rekoru 'el parası'yla geldi

Milli gelirdeki artışın yaklaşık yarısı, borçla yapılan ithal tüketimden kaynaklandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Türkiye ekonomisinde hızlı bir büyüme yaşanan 2010 yılındaki milli gelir artışının önemli bir bölümü, rekor boyutlarda cari işlemler açığı verilerek sağlandı.

Ankara Büromuz muhabirlerinden Naki Bakır'ın Merkez Bankası ve TÜİK verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, geçen yıl 735.8 milyar dolar olan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), 2009'a göre 119.1 milyar dolar artarken, ülkenin toplam döviz kazancı ile döviz harcamaları arasındaki aleyhte fark olan cari açık 48.6 milyar dolara ulaştı. Buna göre milli gelirdeki artışın yaklaşık yarısı, borçla yapılan ithal tüketimden kaynaklandı.

Başka bir deyişle geçen yıl ithal mal ve hizmetler için ödenen fatura; ihracat, turizm, yurtdışı müteahhitlik ve diğer alanlardan kazanılan toplam döviz gelirini 48.6 milyar dolar aştı. Böylece 2010'da milli gelirdeki her 100 dolarlık artışın 41 dolarını cari açık verilerek yapılan ithal tüketim oluşturdu.

Son 8 yıla damga vurdu

Tek parti iktidarının sağladığı siyasal istikrar algısı ve ekonomide küresel finansal sisteme entegrasyon süreci paralelinde artan, özellikle AB ile ilişkilerde dönüm noktası olan 2005'ten itibaren sıcak para girişlerini hızlandırdı. Bu girişlerin etkisiyle kurlarda yaşanan gerileme sayesinde ortaya çıkan ithal tüketime dayalı büyüme modeli, son 8 yıla damgasını vurdu. Bu dönemde, sıcak para girişleri ile cari açık ve cari açıkla milli gelir artışı birbirinin neden ve sonucu haline geldi.

GSYH, 2002-2010 döneminde yüzde 219.2 artışla 230.5 milyar dolardan 735.8 milyar dolara çıkarken, aynı dönemde cari açıkta 77 katlık bir artış yaşandı. 2002 yılında cari işlemler açığı sadece 626 milyon dolarla GSYH'nin yüzde 0.3'ü düzeyinde bulunuyordu.

Bu açığın, aynı yıl kaydedilen 33.8 milyar dolarlık milli gelir artışına oranı da yüzde 1.9 olmuştu. İthal tüketimde artış sürecinin başlamasıyla cari işlemler açığı 2003 yılında 7.5 milyar dolara fırladı, izleyen dönemde de geometrik bir artışla 2008 itibariyle 41.9 milyar dolara kadar yükseldi. Anılan yıl 93.3 milyar dolar olan milli gelir artışının yüzde 45'i kadar cari açık verildi. Cari açığın anılan yılda 42.1 milyar dolara ulaşan GSYH'ya oranı da yüzde 5.7 olarak gerçekleşti.

Kriz molası

Küresel krizin damgasını vurduğu 2009 yılında ise tüm ekonomiler gibi Türkiye'nin milli geliri de küçüldü. GSYH 125.4 milyar dolar küçülerek 616.7 milyar dolara indiği 2009 yılında, bu gelişme hem kriz yüzünden kısılan tüketim, hem de kurlardaki görece yükseliş etkili oldu. Milli gelirde rekor boyutlardaki bu küçülme aynı yıl verilen yaklaşık 14 milyar dolarlık cari işlemler açığına rağmen yaşandı. Başka bir deyişle Türkiye, kriz yılında ithal tüketimini kısmakla birlikte, yine de toplam döviz gelirinden 14 milyar dolar daha fazla döviz harcaması gerçekleştirdi.

İthal tüketimle büyüme modeli

Krizden çıkış yılı olan 2010'da ise ithal tüketime dayalı büyüme modeline geri dönüldü. GSYH'nin 735.8 milyar dolara yükseldiği 2010'da cari işlemler açığı ise 48.6 milyar dolarla tüm yılların rekorunu kırdı. Geçen yılki cari açık, milli gelirde kaydedilen yıllık artışın yüzde 40.8'ine denk gelirken, cari açığın toplam GSYH'ye oranı da yüzde 6.6 ile rekor düzeye ulaştı.

2010 yılında GSYH'nin 730.1 milyar, cari açığın ise 39.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyordu. GSYH hedefi 5.7 milyar dolar aşılırken, cari açıktaki sapma 9.2 milyar doları buldu. Cari açığın GSYH'ye oranı da öngörülenin 2.2 puan üzerinde gerçekleşti.

2011 yılında GSYH'nin 780.8 milyar dolar olması hedeflenirken, bunun yüzde 5.4'ü oranında 42.2 milyar dolar düzeyinde cari işlemler açığı öngörülüyor. Ekonomiyi soğutmaya yönelik alınan önlemlere rağmen, bu hedefin tutması zor gözüküyor.

İstihdama yaramadı

2010 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 8.9'luk bir büyüme elde etti. Ancak rekor cari açık pahasına sağlanan bu büyüme istihdam yaratmadı. 2002-2010 döneminde işgücü yüzde 7.7 oranında net 1 milyon 823 bin kişi artarken, istihdamda yüzde 5.8 oranında 1 milyon 240 bin kişilik artış yaşandı.

Resmi işsiz sayısı yüzde 23.6 oranında net 582 bin kişi arttı. 2002'de yüzde 10.3 olan resmi işsizlik oranı, 2010'da yüzde 11.9 düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, umudunu yitirip iş aramayanlarla birlikte geniş tanımlı işsiz sayısı ise net 1 milyon 650 bin kişi artarak 5 milyonun üzerine çıktı.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir