Büyük sanayi hamlesi ile dışa bağımlı ekonomiden üreten Türkiye’ye geçiş
İmkansızlıklar içinde büyük bir Kurtuluş Savaşı mücadelesi veren Türkiye, Cumhuriyetin ilanıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde büyük bir kalınma hamlesi başlatmış, ülkenin ihtiyaçlarına göre 15 yılda 46 fabrika kurarak ekonomik bağımsızlığın da temelini atmıştı.
Topla tüfekle verilen savaş bitmiş, milli mücadele Cumhuriyet ile taçlandırılmıştı. Osmanlı'dan miras kalan borçlar ve ekonomiyi daha da alt üst eden savaşlar sonrasında ülkenin ekonomisi bir enkazdan farksızdı. Bağımsızlık mücadelesi uğruna verilen savaşlardan dolayı çok yorgun olan halk, bir iyileşme sürecindeydi.
Sıra, dışa bağımlılıktan kurtulmaya, ekonomik bağımsızlığı sağlamaya gelmişti. Milli bir anlayışla yürütülen ekonomik kalkınma çalışmaları sonucunda 15 yılda 46 fabrika kurularak ve ithalat büyük oranda azaltılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının temelleri atıldı.
İlk devrim kapitülasyonların kaldırılması oldu
24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan Antlaşması ile kapitülasyonların kaldırılması, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve devrim niteliği taşıyan adımı olarak tarihe geçecekti. Kapitülâsyonlar, uzun yıllar ekonominin gelişmesini baskılamış, yabancı devletlerin menfaatlerini ön planda tutmuş, milleti ve devleti hiç durmadan sömürmüştü. Lozan Antlaşması ile bu borçlar ödeme koşulları Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına dokunmayacak şekilde güncellendi.
Milli ekonomi dönemi başladı
Genç cumhuriyet ekonomiyi tarım, ticaret, sanayi faaliyetlerini ve bütün bayındırlık işlerini bir bütün olarak ele alıyordu. Bu bakış açısıyla, ülkenin ekonomisini kalkındırmak amacıyla önemli atılımlar atıldı ve milli ekonomi dönemi başlatıldı.
Ekonomide plânlı kalkınmaya önem verilerek 1933 yılında ilk beş yıllık, 1937 yılında da ikinci beş yıllık plan uygulamaya konuldu. Cumhuriyet’in ilk 15 yılında yaşanan sıçrama, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayacak buğday, un, şeker gibi temel tüketim maddelerinin üretimini amaçlıyordu. Birinci beş yıllık plan, özel girişimin yeteri kadar sermaye birikimine ve bilgi düzeyine ulaşamadığı bir ortamda, devlet müdahalesi ile sanayi yaratılmasının güzel bir örneğini teşkil ediyor.
Atatürk döneminde önemli girişimlere imza atıldı
Ülkede yerli mal teşvik edilerek üretim-tüketim ve gelir-gider dengesinin sağlanması amaçlanmış, yani ülke ekonomisi “denk bütçe” mantığıyla şekillendirilmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda yine yerli ekonomi terk edilmeden “karma ekonomi” yani devlet ve özel sektör iş birliği hedeflenmiştir. Bu dönemde gerçekleştirilen başlıca girişimler şunlardır:
-Türkiye İş Bankası'nın açılmasıyla ulusal bankacılığın ilk adımı atıldı.
-Anadolu Demiryolları satın alınarak ulusallaştırıldı.
-Ulusal Ekonomi ve Araştırma Kurumu kuruldu.
-Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kuruldu.
-Ticaret ve Sanayi Odaları kuruldu ve daha sonra da Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları Kongresi toplandı.
-İstatistik Umum Müdürlüğü kuruldu.
-Hükümete iktisadi konularda fikir vermek amacıyla çeşitli meslek kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Ali İktisat Meclisi kuruldu.
- 1927 Yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
-1930 Yılında Sanayi Kongresi, 1931 yılında da Ziraat Kongresi toplandı.
Gerçekleştirilen topyekün kalkınma girişimi ile 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi yüzde 152, toplam sanayi üretimi ise yüzde 80 oranında arttı. Yüzde 600’lük artışla krom üretiminde rekor kırıldı, kömürde yüzde 100 ve diğer madenlerde ise yüzde 200 oranında üretim artışı yaşandı.
Ülkemizde demir üretimi hiç yokken yılda 180 bin tona kadar demir üretilebilir hale gelindi. Şeker üretimi, fabrikaların kuruluşu ile 1926’dan itibaren 5 yıl içinde neredeyse 200 kat artış göstererek 5 bin162 tondan 95 bin 192 tona yükseldi. Tekstil alanında yapılan üretimler ülke ihtiyacının yüzde 80’nini karşılar duruma geldi ve ithalat 10 senede beşte bire düştü.
Tekstil ürünleri ithalatı 1927’de 51.1 milyon Türk Lirasıyken1939’da 11.9 milyon Türk Lirası olarak gerçekleşti. Sadece 5 yıl içinde pamuk üretimi 50 katı, ipek üretimi 15 kat ve yün üretimi de 2 kat arttı. Pamuk ürünleri üretimi 70 tondan 3.773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona çıktı. Bu gelişmelerin her biri Atatürk’ün kuruluşuna ön ayak olduğu, çoğunun açılışına bizzat katıldığı ve çalışmalarını kendisinin denetlediği onlarca fabrika sayesinde gerçekleşti.