Bu iftira tutmaz
Arınç, "Bir kişinin yaptığı hatadan büyük bir hükümeti muhatap tutmak vicdanla bağdaşmaz. Şimdi 'Şu adam şunu yaptı, bu adam bunu yaptı'. Allah cezasını versin. Kimin ne yaptığını yargı ortaya koyacak" dedi
BURSA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Ağzını açmış, hedefe kilitlenmiş, bizi birbirimize düşürmeye çalışan, bizi haşa 'yolsuzluğun içine batmış' bir hükümet olarak göstermeye çalışan güçler var. Yurt dışından destek alıyor, yurt içinde de gazeteleriyle, televizyonlarıyla, güçleriyle bu kanaatleri pekiştirmeye çalışıyorlar. Bu iftira tutmaz" dedi.
Bursa'da konuşan Arınç, Türkiye'de AK Parti iktidarının yıkılmasını, AK Parti iktidarından kurtulmayı bekleyenlerin bulunduğunu belirtti. Arınç sözlerine şöyle devam etti:
"İçeride ve dışarıda. El ele veriyorlar, iftiralar, yalan dolanlar, sorumsuzca konuşmalar, saçma sapan ortaya atılan bir takım sözler ve davranışlarla 'Bu hükümet yıpranmalı ve artık bunlardan kurtulmalıyız' diyorlar. Hiçbir muhalefet partisinin bizi yıkacak gücü yok. Onların boyu, kilosu belli, ne uzar, ne kısalırlar. 'AK Parti giderse, şu gelecek' diye kimsenin bir beklentisi olmasın. Kendilerinin de bir iddiası yok.
Biz iddialı bir siyasi hükümet ve partiyiz. 'Yolsuzluk iddialarıyla yıpratabilir miyiz, yurt dışındaki itibarını silerek, ekonomik anlamda Türkiye'yi zor duruma düşürebilir miyiz, güvenlik konusunda çözüm sürecini başarısızlığa götürüp yeniden cenazelerin gelmesini, şehitlerimiz için gözyaşı dökmeyi tekrar geri getirebilir miyiz, Türkiye, yönetilemez hale gelirse, AK Parti hükümetinden daha çabuk kurtulabilir miyiz?' diyenler var. Kendileri iktidara geleceklerinden değil, o kadar gözleri dönmüş ki sigaralarını yakmak için yanındaki komşusunun evini ateşe verecek kadar gözü dönmüş bir kitle var. Bunlar bu seçimleri de bahane ederek, bu seçimlerde AK Parti'nin birkaç puan düşmesini bile bu hükümeti götürebilecek bir başarısızlık olarak görüyorlar."
Dindar insanlarla bir sorunlarının olmadığını, din ve vicdan özgürlüğünün AK Parti'yle geldiğini anlatan Arınç, bundan sonra bu özgürlüğü kimsenin götürecek gücünün olmadığını, herkesin inancını rahatlıkla yaşayabildiğini, kılık kıyafetine, ibadetine kimsenin karışamayacağını söyledi.
Büyüyen, yükselen, gelişen, milli gelirini arttıran bir Türkiye olduğunu dile getiren Arınç, "Şimdi doların yükselmesi var, dünya konjonktürüne uygun olarak. Bunun da çaresini bulacağız" dedi.
"Yolsuzluk bizim yanımızdan bile geçmez"
Arınç, AK Parti'nin gücünden kaybettiği noktasında bir küçük soru işaretine bile tahammülleri olmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Ağzını açmış, hedefe kilitlenmiş, bizi birbirimize düşürmeye çalışan, bizi haşa 'yolsuzluğun içine batmış' bir hükümet olarak göstermeye çalışan güçler var. Yurt dışından destek alıyor, yurt içinde de gazeteleriyle, televizyonlarıyla, güçleriyle bu kanaatleri pekiştirmeye çalışıyorlar. Bu iftira tutmaz. Biz bu partiyi kurarken 'Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğiz' dedik. Bugün bu hesabını şerefle veren bir hükümetiz. Attığımız her adımın, söylediğimiz her sözün, yaptığımız her işin hesabını bugüne kadar şerefimizle verdik, bundan sonra da vereceğiz. Yolsuzluk bizim yanımızdan bile geçmez. İnsanız, beşeriz, hata yapabiliriz. Herkesin bir imtihanı olur. Bunu yapan insan, hesabını verir. Hiç elinden bile tutmayız. Onun hakkında 'Ben bunu tanırım, bu iyi adamdır, bu benim aslanımdır, ona kimse bir şey söylemesin' demeyiz. Bir iddia varsa, 'Git kardeşim hesabını ver, aklan da ondan sonra gel' deriz."
"Allah cezasını versin"
Başbakan Yardımcısı Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunları da yaparız ama yalan yanlış suçlamalarla bir kişinin yaptığı hatadan büyük bir hükümeti, büyük bir güçlü partiyi muhatap tutmak ve bu hükümeti yıpratmaya çalışmak vicdanla bağdaşmaz. Biz, çok şükür hesabımızı hep verdik ve bu ülkede yolsuzluk yapanların hepsinin hesabını da 11 yıl içinde gördük. Şimdi 'Şu adam şunu yaptı, bu adam bunu yaptı'. Allah cezasını versin. Kimin ne yaptığını yargı ortaya koyacak. Bunun hesabını o insanlar verecek. Şöyle veya böyle bir karar ortaya çıkacak. Bizim hükümet olarak, parti olarak bu işlerle en ufak bir ilişkimiz yok. Bunu kimse iddia edemez. O yüzden sadece mahalli bir seçim olarak değil, bir iktidara güven olarak da bu seçimi kullanmamız gerekiyor. O yüzden bir yerine iki oy, bir yerine üç destek, bizi Türkiye'de inşallah hizmetlere odaklanmış bir ülke olarak hedefimize daha çabuk ulaştıracak."