Bu hafta sürpriz bir faiz artırımı gelir mi?
Atılım MURAT
Bu hafta önemli gelişmeler yaşanabilir. Gelişmelere geçmeden önce, Hindistan Merkez Bankası'nın (HMB) geçtiğimiz cuma günü açıkladığı faiz artırımından bahsetmek istiyorum. Hindistan, 2008'den sonra ilk kez faiz artırdı. Bu artırım, HMB'nin toplantı günü olmamasına rağmen gerçekleşti. HMB, piyasaları yeni faiz artırımlarına hazırlamak istemiş olabilir. Bir ay sonraki rutin toplantıda, bir faiz artırımı daha gelebilir. Hindistan ve Çin, küresel ekonominin en önemli aktörleri olarak kabul ediliyor. Bu ülkelerin faiz kararları özellikle emtia fiyatlarını etkiliyor. HMB'nin faiz artırımından sonra, bu ay Çin'den de bir artırım görebiliriz (bu hafta bile olabilir). Çin Merkez Bankası, faiz artırımlarını yaptığı toplantılardan sonra açıklamıyor. Hatta, 2007'de bir faiz artırımını pazar öğleden sonra açıklamıştı. Çin'de faiz artırımlarının devamının geleceğini düşünüyorum. Beklentilerin aksine, bence Çin Yuan'ında %8-%10'luk bir revalüasyon zor. Çin yüksek oranda bir revalüasyon yapmak yerine, ek faiz artırımları gerçekleştirebilir. Çin'in 3 trilyon dolarlık rezervi, ve parasının değerini artırması ile ilgili çok yanlış yorumlar yapılıyor. Olası bir revalüasyonun, dünya piyasaları üzerindeki etkileri hakkında önümüzdeki haftalarda bir yazı yazmayı planlıyorum.
Perşembe günü Fed Başkanı Bernanke ifade verecek. Fed, konuşmadan önce piyasalara bir sürpriz yaparak reeskont faizlerini artırabilir. Bernanke de konuşmasında reeskont faizini artırma gerekçesini açıklayabilir. Fed, geçen ay reeskont faizini olağan toplantının olmadığı bir günde artırmış, piyasa oyuncuları bu karardan sonra satışa geçmişti. Bundan sonraki ilk Fed toplantısı 27 Nisan'da yapılacak. Daha sonra hazirana kadar toplantı yok. Grafik, Fed'in reeskont faizi ile politika faizi arasındaki ilişkiyi gösteriyor. Kriz öncesinde reeskont faizi ile politika faizi arasındaki farkın 100 baz puan olduğunu görüyoruz. Bugün reeskont faizi %0.75, politika faizi %0.25. Fed'in kriz öncesindeki farka geçmek istediğini düşünüyorum. Bunun için 25 baz puanlık iki faiz artırımı gerekiyor. Hazirana kadar bir toplantı kaldı. Artırımlardan birisi her an gelebilir. 25 baz puanlık artırımlar düşük gibi görünse de, piyasanın derdi başka. Bu adımlar, piyasadaki likiditenin azaltılması olarak yorumlanıyor. Piyasa oyuncuları; 'Fed politika faizlerini bir süre sonra artırmaya başlayacak, reeskont faizini artırarak bunun sinyalini veriyor' şeklinde düşünüyor.
USD/TL kuru için kullandığım öncü bir piyasa göstergesinden de bahsetmek istiyorum. İlişikteki grafik, USD-TL kuru/ USD-TL opsiyon volatilitesinin son 3 senesini gösteriyor. Bu rasyo, USD/TL'nin çok kısa dönem gidişatı için kullandığım piyasa göstergelerinden birisidir (2-5 gün). Grafik zirveye geçen perşembe ulaşıyor. Rasyo benzer bir zirveyi, 2009 kasım ayı sonunda görmüş, hemen arkasından Dubai krizi piyasaları vurmuştu. Grafiğin zirveye ulaşması, TL için iyimserliğin aşırı derecede artması olarak kabul edilebilir. Açıkçası geçen perşembe USD/TL'nin 1.51'e düşmesi bana pek mantıklı gelmemişti. Bernanke'nin bu haftaki konuşması; Fed'in reeskont faizlerini, Çin'in borçlanma faizlerini artırma olasılıkları piyasalar için risk teşkil ediyordu. Ayrıca, global türev piyasalarda alınıp satılan opsiyonlar ve vadeli kontratların vade günü geçtiğimiz cuma idi. Bu faktör de fiyatlar üzerinde bir olumsuzluk yaratabilirdi. Sonuç olarak, 1.51'den dönen USD/TL bu hafta 1.55'e kadar yükseldi.
Bu rasyo, piyasanın genel eğilimine karşıt bir indikatör olarak kullanılabilir.