Borç stoğu hala aşağılara inmiş değil
Babacan, "Türkiye'nin borç stoğu gelişmekte olan G-20'nin ortalamasında" dedi.
ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin borç stoğunun hala çok çok aşağılara inmiş olmadığını belirterek, "Şu anda borç stoğumuz gelişmekte olan G-20'nin ortalamasında" dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanlığı'nda gerçekleştirilen "3. Büyükelçiler Konferansı"nda, küresel görünüm ve Türkiye ekonomisi konusunda bir sunum yaptı.
Babacan, Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunurken, Türkiye'nin dünyada yaşanan küresel krize, ilk kademe reformlarını tamamlayarak girdiğini söyledi. Bankacılık reformlarının 2006 yılı itibariyle tamamlandığını belirten Babacan, bütçe açığının çok makul seviyelere indirildiğini kaydetti.
Bankaların bilançolarını son derece sağlam bir yapıya kavuşturduklarını belirten Babacan, şu anda stres testlerinin çok yaygın yapılmaya başlandığının duyulduğunu hatırlattı. Babacan, bankacılık sektöründe yapılan stres testlerini kendilerinin 2004'de başlattıklarını belirterek, bu testlerin bankaların zafiyetlerinin belirlenmesinde kullanıldığını kaydetti. Babacan, 2006 sonuna kadar da bankacılık sektöründeki bütün zaafiyetleri giderdiklerini kaydetti.
Kriz ortamında Avrupa ve Amerika'da pek çok banka sarsılırken, aynı bankaların Türkiye operasyonlarının sapasağlam ayakta olmasının, Türkiye'de kendilerinin koyduğu kurallara uyma zorunda kalmalarından kaynaklandığını ifade eden Babacan, yabancı bankaların kendi ülkelerindeki ortamında daha esnek kuralları bulunduğunu, Türkiye'deki kuralların daha katı ve sağlam olduğunu anlattı. Babacan bu kurallar sayesinde yabancı bankaların Türkiye'de sapasağlam ve ayakta kaldığını kaydetti.
Türkiye'nin krizden çıkış stratejisini pek çok ülkeden önce açıkladığını belirten Babacan, Eylül 2009'da orta vadeli programı telaffuz ettikleri zaman pek çok ülkenin o gün itibariyle buna benzer birşey yapmadığını ve günü kurtarma peşinde olduklarını söyledi. Kasım'daki G-20 zirvesinde gelişmiş ülkelerin de artık orta vadeli programlarını açıklamaları gerektiğini söylediklerini hatırlatan Babacan, 3 yıllık bir programı bile ortaya koymada pek çok gelişmiş ülkenin zorlandığını ve pek çoğunun hala bunu açıklamadığını bildirdi.
"Türkiye'nin faiz dışı fazlası olacak"
2011'den itibarin artık Türkiye'nin faiz dışı fazlasının olacağını, bunun da çok ender bir tablo olduğunu belirten Babacan, bunun da yine Türkiye'yi sağlam kılan faktörlerden olduğunu belirtti. Yüzde 73,7'den aldıkları borç stoğunu 2007 yılı sonu itibariyle çok hızlı bir şekilde milli gelirin yüzde 39,5'ine indirdiklerine vurgu yapan Babacan, 2008'deki parti kapatma davası ve Türkiye'nin kendi içinde yaşadığı istikrarsız dönem, 2008 sonunda Türkiye'yi daha çok vuran kriz ve bütçe açığının gelirlerdeki düşmeyle birlikte artmasının Türkiye'nin borç stoğunu 1 yılda yaklaşık 6 puan yükselttiğini bildirdi. 2009 sonunda rakam bu iken 2010 sonunda bunun yüzde 41 küsurlarda biteceğinin görüldüğünü söyleyen Babacan, gelecek sene de bu borç stoğunu en dip noktaya yani yüzde 39'a tekrar çekmiş olacaklarını söyledi. Türkiye'nin borç stoğunu diğer ülkelerle kıyaslayan babacan şunları kaydetti:
"Gelişmiş G-20 ve gelişmekte olan G-20 diye ikiye ayırdığımızda gelişmiş G-20 ülkelerinin borç stoğu artmaya devam ediyor. Bu artışın ne zaman duracağı ve inişe geçeceğiyle ilgili şu anda hiçbir ipucu yok. Muhtemelen daha çok para basarak bu açıkları gidermeye çalışacaklar. Ya da çok güçlü bir hükümet o ülkelerde gelecek, diyecek ki (Tamam arkadaş ben çok ciddi tasarrufa gidiyorum.) Gözünü karartıp önemli tedbirler alacak.
Öte yandan gelişmekte olan G-20'ye baktığımızda borç stoğunda çok ciddi bir bozulma yok. Ve biz indik, onların aşağı yukarı ortalamasını yakalamıştık. Bu krizle beraber biraz yükseldi ama tekrar gelişmekte olan G-20 ortalamasına inmiş oluyoruz. Yani bazen şu deniyor. (Türkiye'nin borcu diğer ülkelerden çok düşük. O zaman niye korkuyoruz ki? Niye bütçemiz açık olmasın? Niye daha çok harcamayalım?) Bu teklifler geliyor bize. Bunun kendi içimizde de bazen mücadelesini veriyoruz.
Ancak gelişmekte olan ülkelere baktığımızda kamu borç stoklarının fazla yüksek olmadığını görüyoruz. Ve biz kendimizi onlarla mukayese edip onların liginde nerede olduğumuza dikkat etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin borç stoğu hala çok çok aşağılara inmiş değil. Gelişmekte olan G-20'nin ortalamasında şu anda borç stoğumuz. ABD, euro Bölgesi ve Türkiye'yi mukayese ettiğimizde ABD'de borç stoğu artmaya devam ediyor. Şu anda yüzde 100'e yakın noktalarda. 2015'de yüzde 110 doğru çıkacak. euro Bölgesinde yine artmaya devam ediyor. Oysa Türkiye'de bir azalma trendi var. Ama dediğim gibi bu, hani biz AB üyesi olsak nerelerde olacaktık? AB ortalamalarıyla mukayese etmek için koyduğumuz bir gösterge. Yoksa bizim onlara bakıp da (Durumumuz iyi. Daha çok harcayalım. Daha çok açık verelim) diyecek konumda değiliz.
Yine Avrupa ile karşılaştırmada bakıyoruz en yüksek borcu olan bir numaralı ülke Yunanistan, ikincisi İtalya, arkasından İzlanda, İrlanda geliyor. Arada Fransa'yı atlıyoruz. Risk yok gibi görünüyor ama Fransız risk primleri aralığın son haftasında tarihi yüksek seviyeleri gördü ve Türkiye'ye yaklaştı. İtalya'nın risk primleri zaten geçmiş durumda Türkiye'yi ama Fransa'da da risklerin son dönemde yükseldiğini görüyoruz. Bütçe açığı noktasında da yine AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında yine Türkiye daha makul bir noktada."
"Cari açığın finansmanıyla ilgili sorun yok"
Babacan, cari açığın finansmanıyla ilgili herhangi bir sorunun bulunmadığını bildirdi.
Enflasyon rakamının son 42 yılın en düşük rakamı olduğunu belirten Babacan, 2010 yılı enflasyon hedeflerinin yüzde 6,5 olduğunu, bu rakamın hedefin bile biraz altında kaldığını söyledi. 2011 enflasyon hedefinin yüzde 5,5, Merkez Bankası'nın tahmininin ise yüzde 4,5 olduğunu kaydeden Babacan, koydukları hedefin tutturulabilecek bir hedef olarak göründüğünü bildirdi. İddialı bir enflasyon hedefi ortaya koymadıklarını belirten Babacan, "Enflasyon hedefini daha aşağılara çekip gereksiz sıkışmalara da yol açmak istemedik" dedi.
Türkiye'nin cari işlemler açığının önümüzdeki 3 yıl boyunca yüzde 5 ile 6 arasında seyredeceğini düşündüklerini ifade eden Babacan, bunun içinde ağırlıklı olarak enerji ithalatının bulunduğunu bildirdi. Türkiye'nin enerjide dışı bağımlılık oranının yüzde 74 olduğuna vurgu yapan Babacan, enerji fiyatlarının inip çıkmasının cari açığı direkt etkilediğini bildirdi.
Türkiye'nin tüketim malları ithalatının toplam ithalat içindeki yüzde 15 oranının cari açık üzerindeki etkisinin düşüklüğüne işaret eden Babacan, buradaki temel belirleyicinin enerji fiyatları ve Türkiye'nin büyüme hızı olduğunu bildirdi. "Ancak bunun finansmanıyla ilgili herhangi bir sorunumuz yok" diyen Babacan, yüzde 5-6 oranındaki cari açığın sürdürülebilir bir açık olarak herkes tarafından ifade edildiğini ve Türkiye açısından riskli bir oran olmadığını kaydetti. Daha yükseğe çıkması halinde açığın neden kaynaklandığına bakılması gerektiğini bildiren Babacan, "Ekonomideki bir ısınma, iç tüketimin patlaması nedeniyle mi cari açık artıyor? Yoksa petrol 90 dolarken 100 dolar olmuş, cari açığımız da 2-3 puan artmış, sebebi bu mu? Bu tabii bundan sonraki dönemde önemli olacak ve değerlendirilecek" dedi.
Büyüme oranlarında 12 aylık bir daralmadan sonra hızlı bir toparlanma olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye'nin şu andaki toplam milli gelirinin üçüncü çeyrek itibariyle kriz öncesini geçmiş durumda bulunduğunu, 4. çeyrekte gelecek rakamın ise bunun üzerine ekleneceğini bildirdi.