Bölgedeki kadın girişimcilerin özgüveni artırılmalı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Celal BALIK / Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Derneği (GÜNSİAD) İdari Müdür

Literatürde girişimci için farklı tanımlar yapılıyor. Bu tanımların ortak noktası ise girişimcinin kar   beklentisi içinde risk alarak yenilik veya geliştirme yapan kişi olmasıdır. Diğer bir deyişle girişimci, her türlü riski alarak fırsatları gerçekleştirmeye çalışır. Girişimci hem yaratıcı hem de atılımcı bir kişilik yapısına sahiptir. İleriyi görüp, nasıl bir işle pazardan pay alacağını hesaplayan, ürün veya bir hizmeti sunan, iş kuran kişidir. Yakın zamana kadar Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde kadın girişimcilere çok iyi gözle bakılmıyordu. Kadın evine bakan, çocuk büyüten, eviyle ilgilenen birisi olarak algılanmak isteniyordu. Ancak son yıllarda eğitim düzeyinin artmasıyla birlikte kadınlar iş kurmak, iş kadını olmak için iyi bir performans yakaladı. Bu alanlada artık çok yadırganmıyorlar ve hatta  desteklenen bir konuma geldiler.

Kadın girişimciliğinin sorunları bürokratik engeller, kredi temininde zorluklar, güvensizlik, erkekler tarafından dışlanma, STK'larda yeterince temsil edilmememe üzerinde yoğunlaşıyor. Bu anlamda bürokratik engellerin ortadan kaldırılması, kredi veren kuruluşların kadın girişimcilere pozitif ayırımcılık yaparak özel kredi uygulamasına geçmeleri, STK'larda yeterince temsil edilmeleri kadın girişimcilerin özgüveninin artıracaktır.

Bölgemizde kadınlara ilişkin demokrasi bilinci 10-20 yıl öncesine göre büyük bir aşama kaydetti.

Kadınlar aktif siyasi yaşamdan, aile içi yaşama kadar etkin rol almaya başladı. Ancak erkek nüfus halen onları çok kabullenememiş durumda. Özellikle radikal kesimler kadını halen orta çağ unsuru olarak görme alışkanlığını sürdürüyor. Doğu ve Güneydoğu'da kadının çok demokratik bir ortamda yaşadığı söylenemez. Şehirdeki nüfus ile kırsal kesim arasında büyük uçurum bulunuyor. Feodal yapı ile eğitim düzeyinin düşüklüğü bunu etkiliyor. Bölgedeki kriz ve çatışma ortamı da kadınların geleceklerinden endişe duymalarına yol açıyor. Yıllardır bölge sıkı yönetim ve OHAL kanunları ile yönetilmiştir.Bu büyük güvensizlik yaratıyor. Çifte standart uygulandığı düşüncesini güçlendiriyor. Özelikle hizmet ve eğitim, temsiliyet, sağlık alanındaki uygulamalarbölge insanında hep kuşku yaratıyor. Bu kadınlarda dahil  tüm toplum üzerinde bir travma yaşatıyor.

Her alanda bölgeye özgü pozitif ayırımcılık sağlanarak topyekûn bir anlayış değişikliğine gidilmesine ihtiyaç var. Kadınların büyük çoğunluğu halen sosyal haklarının ne kadar olduğu, nereye kadar kullanabildikleri konusunda bilgi eksikliği içinde. İnsanın üstünlük kurma, düşündüğünü kabul ettirme, tepkisini dile getirme veya sorunlarını yansıtma biçimi olarak en kolay başvurduğu yollardan biri olan şiddet, uygulayanın eğitim, bilinç, kültür eksikliğini yansıtıyor. Şiddet, hem uygulayanın, hem maruz kalanın hem de tanık olanın zarar gördüğü bir davranış biçimi. Kadınların maruz kaldığı şiddet ataerkil aile ve sopa cennetten çıkmadır felsefesinin bir yansıması. Travma yaşamış, yıllarca şiddet ortamında yetişmiş bu neslin iyileştirilmesi devletin görevi olmalı. Bu da sanırım rehabilitasyon ve sürekli eğitimden geçiyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir