Boğazlara yeni düzenleme yolda
Bakan Eroğlu, tankerlerle kargo ve petrol ürünleri taşımacılığının yarattığı risklere dikkati çekerek geçişlerle ilgili düzenleme yapılabileceğinin sinyalini verdi.
İSTANBUL - Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, tankerlerle kargo ve petrol ürünleri taşımacılığının yarattığı risklere dikkati çekerek, "Türkiye'nin, ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel açılardan ulusal ve uluslararası öncelik ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak, başta Montrö Anlaşması olmak üzere taraf olunan diğer uluslararası anlaşma ve sözleşmeler ile Uluslararası Denizcilik Teşkilatı tarafından getirilen kurulları göz önünde bulundurarak, boğazlarda geçişlere yönelik yeni düzenlemeler getirmeye hakkı olduğu unutulmamalıdır" dedi.
"Tanker ile petrol taşımacılığının, Marmara ve boğazlar açısından çevresel riskleri ve bu risklerin önlenmesi" konulu toplantının açılışında konuşan Eroğlu, 3 tarafının denizlerle çevrili olması, 8 bin 484 kilometre uzunluğundaki sahil şeridi ve stratejik konumu sebebiyle Türkiye'nin, kara suları, iç suları, boğazları ve münhasır ekonomik bölgesinde yoğun bir deniz trafiği ile karşı karşıya bulunduğunu belirtti.
Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, 1979 yılında Indipendenta kazasında 20 bin ton fuiloil denize aktığını, sahillerin kirlendiğini ve günlerce yanan 50 bin ton petrol sebebiyle yoğun hava kirliliği yaşandığını anlatarak, "O tarihte böyle bir patlama olduğu zaman ben de 15-20 kilometre uzaklıktaki evimde yatıyordum. Büyük bir gürültüyle uyandım. Yan tarafta büyük bir patlama oldu sandım. Kadıköy'deki bütün camlar kırılmıştı, günlerce büyük bir felaket yaşandı. Deniz canlılarına verdiği zararın hesabını tutmak mümkün olmadı" diye konuştu.
Veysel Eroğlu, 1982 yılında Unire adlı geminin kazası nedeniyle 66 bin 400 ton petrolün denize yapıldığını, 1994 yılında da Nassia ve Shipbroker adlı gemilerin çarpışması sonucunda 10 bin petrolün denize aktığını belirterek, bu kazaların vrdiği zararın hesabının da yapılamadığını söyledi.
Bakan Eroğlu, 1999 yılında Volganeft kazasında 1500 ton fueloilin denize aktığını, 7 kilometrelik sahil şeridinde yoğun kirlilik meydana geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Volganeft kazası, sadece temizlik masrafı olarak 9 milyon 600 bin dolar olup, bu kaza sonucu Türkiye'nin balıkçılık kaybı 2 milyon doları aşmıştır. Son yıllarda İstanbul Boğazı'nda 11 büyük deniz kazası meydana gelmiş, büyük bir risk oluşturmuştur. Sahillerin kirlenmesi, deniz ekosistemi, balıkçılıktaki kayıplar, temizleme masrafları, hava kirliliği, denizle ulaşımın engellenmesi gibi pek çok zararlar meydana getirmiştir. Türkiye'de özellikle bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığı olarak değişik tedbirler alınmaktadır. Deniz kirlenmesine karşı 197 limanda gemi atıklarının alınması hizmeti verilmektedir. Marmara ve Boğazlar'da 100 limandan bu hizmet verilmektedir. Saydığım risklerden dolayı gerek kıyıdaş ülkeler gerekse geçiş yapan bayrak devletlerin oluşması muhtemel deniz kirliliklerine karşı çok daha duyarlı olmaları büyük önem arz etmektedir."
"Yeni düzenlemeler getirmeye hakkımız var"
Gemi kaynaklı kazalarda zararların acil durumlarda müdahale ve zararların giderilmesi hususunda 5212 sayılı Acil Müdahale Kanunu kapsamında Denizcilik Müsteşarlığı ile iş birliği içinde çalışmalar yaptıklarını belirten Eroğlu, bu meyanda acil müdahale planlarının hazırlandığını, bölgesel ve ulusal acil müdahale planları hazırlatıldığını, merkezler kurulduğunu anlattı.
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın kültürel mirasının korunmasını önemsediklerini vurgulayan Veysel Eroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel açılardan ulusal ve uluslararası öncelik ve çıkarlarını göz önünde bulundurarak, başta Montrö Anlaşması olmak üzere taraf olunan diğer uluslararası anlaşma ve sözleşmeler ile Uluslararası Denizcilik Teşkilatı tarafından getirilen kurulları göz önünde bulundurarak, boğazlarda geçişlere yönelik yeni düzenlemeler getirmeye hakkı olduğu unutulmamalıdır. Çevre, hepimizin ortak paydası, gelecek nesillere bırakacağımız ortak miras ve bizlere emanettir. Çevre ve Orman Bakanı olarak kaynaklarımızın sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda kullanılması ve denizcilik faaliyetlerinin de bu kapsamda gerçekleştirilmesi için bütün kıyıdaş ülkelerin, ilgili kurum, kuruluş ve paydaşların bir arada iş birliği içinde hareket etmesi gerekir."