Bitkisel yağda iki büyük tehlike
Bitkisel yağda hayali ihracat ve yabancı sermaye endişesi var...
Ali Ekber YILDIRIM
İSTANBUL - Türkiye, petrolden sonra en fazla dövizi bitkisel yağlara ödüyor. Yıllara göre değişmekle birlikte her yıl ithalata ortalama 3-4 milyar dolar döviz ödeniyor. İthalatın çok büyük bölümünü ayçiçeği çekirdeği veya ham yağ oluşturuyor.
Ayçiçeği üretiminin büyük bölümü Trakya’da gerçekleşiyor. Geçen yıl Türkiye’nin ayçiçeği üretimi ilk kez 1.5 milyon tona çıktı. Yıllardır üretim artsın diye çalışılıyor. Çünkü Türkiye ihtiyacının yarısından fazlasını ithal ediyor.
Ancak, üretim artınca fiyat düştü. 2012-2013 sezonunda kilosu 1 lira 600 kuruşa kadar yükselen ayçiçeği fiyatı 1 liraya kadar geriledi. Çukurova’da 1 liranın da altına düştü. Fiyat düşüşü üreticiyi küstürdü. Bu yıl üretimin yeniden 1 milyon ton seviyelerine gerilemesi bekleniyor. Trakya’da görüştüğümüz sektör temsilcilerine göre, ayçiçeği ve diğer bitkisel yağlarda üretimden ve fiyattan çok daha önemli gelişmeler var. Bir yandan büyük bir hayali ihracattan diğer tarafta küresel firmaların Türkiye piyasasını ele geçirme girişiminden söz ediliyor.
Hayali ihracat ve yabancı sermayenin sektörü ele geçirme girişimlerinden önce piyasanın genel görünümüne bakalım. Uzun yıllardan bu yana sektörün en güçlü aktörlerinden birisi 48 kooperatifi ve 50 bine yaklaşan ortağı ile üreticilerin kuruluşu Trakyabirlik.
Trakyabirlik, Türkiye’de üretilen ayçiçeğinin ortalama yarısını alıp işliyor ve yağ olarak tüketiciye sunuyor. Piyasada lider konumunda. Ancak, ayçiçeğinde üretimin yanı sıra ithalatta çok önemli. Çünkü Türkiye’nin toplam 2.5 milyon tonluk ihtiyacının en iyimser rakamlarla yarısı iç piyasadan diğer yarısı ithalatla karşılanıyor. Ayrıca Türkiye’nin ciddi bir ihracatı da var. Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithal edilen ayçiçeği çekirdeği veya ham yağ işlenerek ihraç ediliyor. Trakyabirlik’in yanı sıra bitkisel yağda uzun yıllardan beri faaliyet gösteren sanayici aileler var. Bu işletmeler de iç piyasadan aldıkları veya ithal ettikleri çekirdeği kırarak ham yağ elde ediyor, o yağı da işleyip paketleyerek iç piyasaya sunuyor veya ihraç ediyor.
Son yıllarda bitkisel yağda küresel firmalar da Türkiye piyasasında etkinliğini artırmaya başladı. Bunge sektörün en büyüklerinden. Yakın zamanda Cargil Turyağ’ı satın alarak bitkisel yağ sektörüne girdi.
Türkiye’nin 75 milyon nüfusu ile çok önemli bir pazar olmasının yanı sıra Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarı yatırımcılar için sektörü cazip hale getiriyor. Bu nedenle yatırımların ve şirket satın almalarının artması bekleniyor. Sektörde sanayici ailelerde yabancı sermayeli şirketlerin bu piyasayı ele geçirme endişesi var. Bu nedenle pamuk, tütün, fındıktan sonra ayçiçeği piyasasının da yabancı sermayenin kontrolüne geçeceği endişesi yüksek sesle dile getiriliyor.
Trakyabirlik’in varlığı önemli
Tabii ki, burada Trakyabirlik’in gücü ve piyasadaki etkinliği göz ardı edilemez. Fakat, Trakyabirlik ayçiçeği politikasını tek başına belirleyemiyor. Mutlaka hükümetin, devletin desteğine ihtiyacı var. En azından dış ticaret politikalarının belirlenmesi, ayçiçeğine verilecek destekleme primi ve daha bir çok konuda karar verici olan hükümet. Hükümet bu gücünü birlikler üzerinde çok etkili bir biçimde kullanıyor. Fiskobirlik’i nasıl yok ettiğini biliyoruz. Trakyabirlik’te benzer bir durum yaşanmaması için birlik yönetimi hükümetle iyi diyalog içerisinde. Hatta, geçtiğimiz günlerde Trakyabirlik Başkanı Rafet Sezen AKP Edirne İl Başkanı olarak atandı. Edirne’de konuştuğumuz sektör temsilcileri ayçiçeği ve Trakyabirlik’in geleceği için Rafet Sezen’in il başkanı olmasının avantaj olduğunu söylüyor. Bir başka grup ise Trakyabirlik’in siyasete alet edildiğini ve Sezen’in birlik başkanlığından istifa etmesi gerektiğini söylüyor.
Trakyabirlik’in sektördeki varlığı ve gücü çok önemli. Bu güç bugüne kadar üreticinin yararına kullanıldı. Bundan sonra değişim olur mu? Bu tamamen hükümetin tavrına ve politikasına bağlı. Küresel firmaların işini kolaylaştıracak, onların Türkiye piyasasını ele geçirmelerini sağlayacak bir zemin oluşturulursa bu hem Trakyabirlik’in hem de üreticinin sonu olur. Fındık ve Fiskobirlik örneği unutulmamalı.
Dış ticarete bakıldığında Türkiye Ukrayna, Rusya, Bulgaristan başta olmak üzere bir çok ülkeden ayçiçeği ithal ederken şimdi bu ülkeler, ayçiçeği çekirdeği yerine ham yağ satmak istiyor. Çekirdeği kendi ülkelerinde kırarak göndermek istiyor. Bu, hem Türkiye’deki kırıcıların yani sanayici ailelerin devre dışı kalmasına hem de hayvancılık sektörü için çok önemli olan küspe üretiminin düşmesine neden olacak. Yakın gelecekte bu ülkeler Türkiye’ye ham yağ değil rafine ve ambalajlı yağ satmak isteyeceklerdir. Bu da yerli sanayicilerin tamamen devre dışı kalması ve yabancı sermayenin piyasayı ele geçirmesi anlamına geliyor.
Hayali ihracat iddiası
Bir başka önemli olay ise, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında yapılan ithalat. İddia o ki, ihraç edilmek üzere Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ithal edilen ham yağ iç piyasada satılıyor. İhraç edilmiş gösteriliyor, yani hayali ihracat var. Türkiye’nin Irak’a yaptığı bitkisel yağ ihracatı bu nedenle kuşkuyla karşılanıyor. Irak’a 2010 yılında 71 bin ton olan bitkisel yağ ihracatı 2011’de 350 bin tona, 2012’de 473 bin tona ve 2013’te de 485 bin tona ulaştı. Bu yılın ilk 4 ayında da 200 bin tona yakın yağ ihraç edilmiş görünüyor.
Trakya’daki yağ sanayicilerine göre, Irak’ta bu kadar yağ tüketilmesi mümkün değil. Kırkpınar güreşlerindeki gibi insanlar her gün yağı vücutlarına sürse bile bu kadar tüketim olmaz. Irak’a ihraç edildiği söylenen yağın iç piyasada tüketildiğini ve hayali olarak ihraç edilmiş gösterildiğini iddia ediyorlar. Trakya’daki sanayiciler bu iddialarını güçlendirecek deliller de sunuyorlar. Irak ve Suriye’ye ihraç edileceği söylenen ham yağlar Mersin Gümrüğü’ne getirilmesi gerekirken İzmir, İstanbul, Trakya’ya getiriliyor.
Piyasa fiyatının altında teklif
Piyasada ham yağın tonu 2 bin 825 lirayken, Güneydoğu’dan 2 bin 700 liraya yağ teklif ediliyor. Sanayicilere göre, devletin ihracat verilerini kontrol etmesi, elektrik tüketimine bakarak, TIR bazında denetim yapması sonucunda ihracatın gerçek olup olmadığı anlaşılır. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında gelen yağlar için 6 aylık sürede işlenerek ihraç edilmesi gerekirken devlet bir 6 ay daha ek süre veriyor. Bu ek sürenin verilmemesi isteniyor.
Ayrıca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Mersin’e gelmesi gereken ham yağı İstanbul ve İzmir Gümrüğüne kabul etmezse bu vurgun önlenebilir.
Bu arada gerçekten ihracat yapan ve düzgün çalışan firmalar var. Onların da zarar görmemesi için hayali ihracatın önlenmesi gerekiyor. Özetle, ayçiçeği ve bitkisel yağ sektörü yeni sezona hayali ihracatın yarattığı haksız rekabet ve yabancı sermayenin piyasayı ele geçirme endişeleri ile giriyor.